Yorumlardaki bazı atışmalara bir son olsun diye bunu koyuyorum!
Ekim "Tek
İhtiyacın Sevgi! Gerçekten mi?" kaydınıza yeni bir yorum yaptı:
Alıntı:Enki
Şimdiye kadar karşılaştığım kadınlarda dikkat ettiğim iki tür vardı....
1) Aptal olanlar
2) Zeki gibi görünüp Zırvalayanlar
3) Bazen her ikisi
Ben hiçbir zaman bu böyle değildir demedim! Bunların zırvalamasına izin vermemek, özel bir yetenektir. (Woaaaaa.......)
Ekim tarafından Luciferin Günlüğü bloguna 10 Ağustos 2012 01:38 tarihinde gönderildi
Alıntı:Enki
Şimdiye kadar karşılaştığım kadınlarda dikkat ettiğim iki tür vardı....
1) Aptal olanlar
2) Zeki gibi görünüp Zırvalayanlar
3) Bazen her ikisi
Ben hiçbir zaman bu böyle değildir demedim! Bunların zırvalamasına izin vermemek, özel bir yetenektir. (Woaaaaa.......)
Ekim tarafından Luciferin Günlüğü bloguna 10 Ağustos 2012 01:38 tarihinde gönderildi
Ekim, sadece resimlere bak! Bir resim bin kelimeye bedeldir.
Gördüğün gibi dişi ile erkek arasındaki fark bariz! Her ikisinde buna bağlı olarak farklı fakat bir o kadarda biri olmazsa öbürü olmaz şeklinde bir bağlantı mevcut - yani simbiyotikler! En nefret ettiğim tipler kendilerini ister cinsiyet istersede konum itibarı ile kabullenemeyenlerdir. Tek düze bir üstünlük yoktur, sadece üstünlüğü sağlatanlar vardır. Zayıf olanlar daima güçlünün etrafında dolanır.
Bir kadın olarak istediğin kadar erkeği kullanabilir, onlarla yatıp kalkabilirsin - fakat sende çok iyi biliyorsunki erkek olmadan yarımsın ve aynı şekildede erkek kadın olmadan yarımdır. Erkeklerin üstünlük taslamalarının en büyük nedeni yine kadınlardır. Bu güdü binlerce yıldır içimizde olan bir şey. Ne kadar güçlü ve kontrol sahibi isen bir o kadar dişiye sahip olur, buna bağlı olarakta genlerini daha hızlı çoğaltırsın. Erkeğin onca para yada güce sahip olmasının başka ne önemi kalıyorki? Eğer dişiler bu erkeklere ilgi göstermiyor olsalardı erkeklrinde böyle bir düzen oluşturmak gibi bir sebepleri olmazdı.
Birilerine suçu atmadan evvel kendinin bu suça ne kadar dahil olduğunu düşünmeyi denersen YHVH yada NWTD gibi "kendini tanı" yada "suçu kendinde ara" felsefesinin haklı bir nedenle var olduğunu görebilirsin veya aynı şekilde devam edip kendini kandırmaya devam edersin.
Tüm bu yukarıda gördüğün dişiler erkeğe göre zayıf, çelimsiz ve çirkin - bu insanlar içinde farklı değil! Çünkü öyle olmasaydı kadınlar erkeklere benzemeye uğraşmazdı. Kadınlar çirkin olduklarına inanmasalardı kozmetik gibi "yardımcı" aldatma tekniklerine başvurmazlardı. Ancak daha öncede belirttiğim "kadının erkeği kendine çeken ve yanında kalmasını sağlayan özelliklerini" bugünkü kadınların unutmuş yada unutturulmuş olmlarından dolayı saçmalamaktan öteye gitmiyorsun.
Erkeklere suç atıp onları şiddetle suçluyorsun ancak bu şiddet esas kaynağının kadınlar olabileceği ihtimalini oldukça cahilce bir eda ile es geçiyorsun. Bilim dahi kadınların erkeklere nazaran öldürmeye daha yatkın olduklarını kanıtlamışken bunun tersinin gerçek olduğunu iddia etmen oldukça cahilce. Ne oldu o kadınların gururla söylediği "her başarılı (güçlü) erkeğin arkasında bir kadın vardır" sözüne? Bu sence neyi ima ediyor? Arkadan masaj yapan birinmi yoksa kulağa ne yapılması gerektiğini söyleyen kurnaz bir tilkiyimi? Kadınların erkeklere göre daha acımasız planlar yaptıklarını ve kurbanlarının acı çekmesi içinde planlarına özen gösterdiklerini hatırlatmalımıyım!?
Eğer bir kadının çocuğu öldürülürse; erkek, katili öldürerek hesaplaşmak ister, kadın ise tüm ailenin yok edilmesini diler! Diler diyoırum, çünkü öldürecek olan kendisi değil etrafındaki erkeklerdir. Kim kimi manipule etmiş oluyor o zaman?
Gidişatı ne ise o olarak görmeyi ret ediyorsan sonuçlarınada katlanırsın. Senin anlattığın gibi "keyfi" takılan kadınları iyi bilirim. Bir kaç sene özgür olmanın verdiği bir hevesi yaşarlar ama sonra yine dönüp dolaşıp kendilerini erkeğin omzuna yaslanmış şekilde bulurlar. Yaş 35'e gelip güzellik sıfatlarını gençlere kaptırmaya başladıklarını görenlerin giriştikleri paniksel seçimleri sürekli görüyorum. Bu kadınların hepsi diğer "ev kadınlarına" gıpta ile bakıp sanki öyle hissetmiyorlarmış gibi davranmaya yeltnerek saçmalamaya devam ediyorlar. Vajinaları kurumuş, kucakları boş, göğüsleri pörsümüş halde ikinci el vuruk bir araba gibi alıcı bekliyorlar, sonrada "artık ne gelirse" düşüncesine yenik gelip ister istemez ilk çıkan müşteriyi kabul ediyorlar.
Gez toz eğlen, hayatını yaşa... fakat sonunda yerinin neresi olduğunu göreceksin! Sadece diğerleri gibi abartıp geç kalmamaya dikkat et.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilIlk gordugumden beri aklimda, merak ediyorum bir yer;
SilBu bahsettigin 11:11 belirli bir kitaptan mi? Ornegin yeni/eski ahit? Veya Oahspe?
NOKTA!
YanıtlaSilDüzen değiştirilemez, sadece sabit kanunlar doğrultusunda manipule edilebilir. Her ne olursa olsun "blue print" daima aynıdır!
YanıtlaSilÇok gördüm öyle havalı konuşup erkekleri nasıl manipule ettiğini anlatıp bununla gurur duyup 10 dakika sonra omuzumda ağlayanı. Kariyerlerini, planlarını, isteklerini, dileklerini, neler yapmak istediklerini anlatır dururlar. Bunlar hep gerçek benliklerinden uzaklaşmanın birer bahanesidir. "Eee, ya ondan sonra" diye soruncada şaşkınca bakarlar.... yani "daha ne olsunki" dercesine esas fonksiyonlarını perdelemeye uğraştıklarını bilirler ama bunu bir türlü belli etmek istemezler, çünkü güçlü olmalı ve zayıflıklarını sergilememelidirler.
Bir tanesine "eninde sonunda bir erkeğin işte burasına (sol goğüs) kafanı koyacaksın" dedikten sonraki yüz ifadesi zaten kendini nasılda kandırıyor olduğunun tasdiki idi. Erkeklerden korkutulan bu kadınların bir eksiği var tabiki - oda erkek şefkati. Günümüz erkeklerininde orunu bu şefkati nasıl sergileyebileceklerini bilememe.
Hayırseverler her iki cinsi tüketicilik ve ayrımcılık felefesi altında yanlış şeylere odaklatıp gerçek hislere ve duygulara erişimlerini önleyerek iki cinsin bibirlerini yanlış anlamasını, buna bağlı olarakta ayrı kalmalarını sağlamaktalar. Erkek; kadın beni sömürecek diye korkutulurken, kadında erkek bana baskı ve şiddet uygulayacak diye korkutuluyor. Seks bir eğlence olmaktan çok bir "ürün" sıfatı kazanıyor. Sevgi ise sadece finansal durumu ifade ediyor. Ne kadar ekmek o kadar köfte misali, ne kadar para o kadar sevgi mantalitesi yerini alıyor.
Her ne olursa olsun, hangi kadına "işte tam buraya yüzünü yaslamak istiyorsun" diye parmağımla göstersem, bunu yapmak isteyeceği şahıs ben olmasam bile haklı olduğumu belli ediyor - dudaklar yalan söyler ama vücut asla! Mutlaka bir tebessüm, göz kaçırma, bacakları kapatma, ayak uçlarını birbirine dokundurtma yada elleri kavuşturma gibi davranışları sergiliyorlar. Kendilerini kandırdıklarını biliyorlar fakat korkuları kadın gibi olmalarını engelliyor.
sondaki resim harika yalniz :)
YanıtlaSilGünümüzde kafasının içndeki beynini kullanan hiç kimse zayıf değildir.Etrafta onca kendi beynini kullanamayan,kullanmayan salak varken kendi beynini kullanabilen bir kadın mı başarısız olacak yada başkalarına ihtiyacı olacak?Eğer erkeklere o kadar ihtiyacınız varsa neden bunca erkek bir kaç kuruş için hayatlarını gücü olanların işlerini yaparak geçiriyor?Salak oldukları için!Ezik bir erkeğe güvenin,sizide yanında ezikliğe çeker.Sorumluluk almak benim kitabımda bundan daha farklı işliyor.Doğal hayattaki hayvanlar doğa kanunlarına tamamen bağlı olarak yaşıyorlar,insanlar öyle değil insanlar zayıftır!
YanıtlaSilYaralı bir serçe daha!? :)
SilNefretin seni yanlış yönlendiriyor! Çünkü söylediklerin tamda hayırseverlerin beklediği tepki.... bravo Ekim. Söylediklerinle duygusal dışavurumun birbirini tutmuyor, sadece kendine bahaneler oluşturuyorsun.
Ezik bir erkeği seçmiş olmanın suçu erkektemi yoksa kadındamıdır? Hem ezik olduğunu biliyorsun hemde halen bir "sebepten" dolayı yanında kalmasına izin veriyorsun, sonrada bu seçimin hatalısı olarak onu suçluyorsun! Hiçbirşekilde hata yapmamış olduğunu iddia edebilirmisin?
Kendine karşı dürüst olamadıktan sonra hangi erkeği bulursan bul hayal kırıklığına uğrarsın.
Ekim insanların zayıf olduğu doğru, doğa kurallarına aykırı yaşayanları da çok fazla. Fakat bu çoğunlukla onların ızdırabını arttırmaktan başka bir işe yaramıyor ne yazık ki. Buradaki ilke çok basit; bu evrende her şey ikidir bize düşen de bu ikiyi dengede tutmayı öğrenmektir. Beynini kullanan insan bunu görür zaten. Hayatta insan için anlaması en zor kurallar basit olanlarıdır, çünkü kendini her şeyi zor zannetmeye şartlandırmıştır.
YanıtlaSilSen de önceki postlarında dengeden bahsetmiştin. Denge olması için kadın-erkek rollerinin yerine yerleştirilmesi gerekiyor. Aslında sen de bunun farkındasın, belki bir kaç eksik taşın yerine oturması gerekiyor. Erkek egemen toplum ya da kadın egemen toplum bence ikisi de zararlı. İkisinin de rollerini yaşamasıyla dengeli bir toplum olabilir. Şu anda bu denge bozulmuş durumda. Ama bu dengeyi bozmada erkeklerin çok etkisi vardı, sana bu konuda katılmıştım biliyorsun. Kadınlar gerçekten rollerini yapmaya çalıştıklarında erkekler iyice şımarmıştı. Ve buna tepki olarak da şu andaki durum oluştu. Şimdi tüm işleri kadınlar ele geçirmek için uğraşıyor çünkü erkekler onları yarı yolda bıraktı. Onlara erkek olmaları gerektiğini hatırlatmak lazım fakat bu kadınlara erkek rolü yükleyerek olmamalı.
Kadın dediğin oturur evinde,çocuğuna kadar veya bakmaz!Bu karılar oturuyor oturuyor yiyor içiyor seks yapıyor,yatıyor.Ondan sonrada zaten sporsuz zaten az yağlı olan (göbekli) vücutları oluyor sana yağ torbası!!!Kendide bidon olan erkekler karısınında bidon olmasına ses çıkarmıyor tabi.Şu hayvanlara bakın,hepsi hayat boyu sporlarını yaptıkları için ne kadarda fitler.İnsanlar bir hayvan kadar olamıyorlar.
YanıtlaSil"Şu hayvanlara bakın,hepsi hayat boyu sporlarını yaptıkları için ne kadarda fitler"
Silhaha çok güldüm :D doğruya doğru
"İnsanlar bir hayvan kadar olamıyorlar."
insanların önünde çok fazla seçenek olduğu için belli bir hedefe odaklanmayı zor buluyorlar yoksa herkes hedefi için çabalasa hiç yemek yemek bile aklına gelmez, sadece bayılacak gibi olduğunda bir kaç lokmayla geçiştirir.
Bazen de içinde yaşadığı toplum nedenli hedefi önceden onun için hazırlanmış oluyor ve o bu hedefe uygun değilse hayatını koyverdiği için de fit olamıyor. Genelde depresyondaki insanlar ya sürekli yemek yer ya da hiç yemezler, iki türlü de sağlıksız ve mutsuz yaşarlar..