22 Ağustos 2012 Çarşamba

Transistör ve Amplifikasyon

Merhaba Moronopatologlar,

Bildiğiniz gibi koyunlar elektronikten bi bok anlamazlar! Konu elektronik olunca tek anladıklar şey oyuncaklardır.... IPhone, IPad, LCD, Plazma ve Laptoplar koyunların aklına gelen ilk şeydir. Elektroniğin NASIL işlediğinden bihaber olan koyunlarda bu sayede dikkatleri dağıtılmış olarak tıpkı ellerindeki cihazların karakteristik yapısındaki gibi enerjilerinin sömürüldüğünü ve bunun nasıl başarıldığını idrak etmekten uzak kalırlar. Kafalarındaki cümle daima aynıdır: çalıştığı sürece bir sorun yok! Ancak nasıl çalıştığını bilmediğiniz bir düzenin (düzenek) bozulması ile onu nasıl eski haline gtireceğinizide bilemez ve göt gibi ortada kalıp bir başka hayırseverin bunu sizin için yapmasını beklersiniz.

Bir transistör 0.6voltluk enerjiye ulaştığı gibi yükseltilmiş (amplifike edilmiş) bir enerji çıktısı vermeye başlar. Silikonun ortasındaki tüketim tabakası bu çıkış için bir eşik görevi yapmaktadır. Bir başka açıdan bakarsak, transistörün temelini oluşturan kondüktör/resiztör (iletken/direnç) kurulumu koyunların gözlerini temsil eder. Transistörün temeli ile giriş gücü arasında hareket eden enerjiyi tüketecek bir ara birim olmazsa transistör yanar. Yani eğer haberler yeterince şok etkisi yaratmazsa, koyunları kafaları bir bir patlamaya başlar. Yani bu düzenek oldukça dikkatli bir şekilde dengede tutulmalıdırki, böylece tam olarak koyunların tüketim tabakasını hedef alıp çoğunun enerjisini sömürmeye devam edebilesiniz.

Transistör belkide 20 yüzyılın en önemli keşiflerinden biridir. Sebebi ise oldukça basit: BAŞKA bir kaynak üzerinde AZ bir miktar enerji kullanarak ÇOK miktarda enerji elde edersiniz. Bu metodun keşfinin ardından aynı işletim prensibinin koyunlar üzerinde uygulanması pekde uzun sürmemişti.

Transistör:

Toplayıcı-Geçit-Emitör(yayıcı)

Aynısını insanlara uygularsanız ortaya şu çıkar:

Sürü-TV-Köle

veya

Kaynak-Giriş-Çıkış

Üçündede amaç aynıdır - az bir miktar enerji kullanarak devasa miktarda enerjiyi nasıl açığa çıkarırsınız. Örneğin:

Resimde 3 tane deliği olan bir boru yapısını görüyorsunuz. B Temeli, C Toplayıcıyı ve E de Emitör'ü ifade etmekte. C deki su rezervuarı tedarik voltajını temsil eder ve aradaki tıpa sayesinde bu enerjinin doğrudan E haznesine akışı engellenir. Eğer su B'ye dolurulursa, oluşan hafif baskıdan dolayı tıpa yerinde oynar ve C deki bütün su bir anda E'ye akar. B'ye ne kadar çok su dolarsa, tıpa bir o kadar daha yükselerek C'deki enerjinin daha büyük miktarda E'ye akmasını sağlar. Buna bağlı olarak temele uygulanacak az bir miktar enerji ile depolayıcı ve yayıcı arasında büyük çaplı akım sağlanır.

İşte sifonunuzun nasıl işliyor olduğuna dair bir örnek. Suyunuz depoya dolmuş hazır bekliyor ve lazım olunca tek yapmanız gereken şey serçe parmağınızla sifonun düğmesine basıp litrelerce suyu bir anda kolzete boşalttırmak. Buradaki esas fikir bir geçit yaratmaktır, yani küçük bir eforla minik bir geçit oluşturup koyunların oradan bir izdiham içinde çıkmalarını sağlamak.

Sessiz Silahlar Belgesinden:
"Ekonomik amplifikatörler, ekonomik mühendisliğin aktif bileşenleridir. Herhangi bir amplifikatörün temel özelliği (mekanik, elektrik, ya da ekonomik) bir giriş kontrol sinyali alıp, bağımsız bir enerji kaynağından o giriş kontrol sinyaline öngörülebilir bir ilişki içinde belirtilen bir çıkış terminaline enerji vermesidir."

Giriş kontrolü sifon örneğindeki B havzasına dolan az miktardaki suyu temsil eder.

Çıkış terminali ise sifondaki tıpanın altında bulunan deliği temsil eder.

BAĞIMSIZ ENERJİ KAYNAĞI - buradaki en önemli bölüm - bunlar koyunlardır. Şu örneğe bakarak belki daha kolay anlarsınız:

 
Bu örnekteki 9V pil koyunları ve onların potensiyal enerjisini temsil eder. Yani 9V pil/koyun bağımsız enerji kaynağıdır. Enerjileri herhangi bir yöne doğru hareket edebilir, ancak eninde sonunda varacakları yer C dir, yani Toplayıcı. Bu koyunlar için oldukça zararsızdır, çünkü toplayıcı tek başına koyunları sömürecek kapasiteye sahip değildir, çünkü koyunların enerjisi toplayıcıyı aşıp başka bir yere yönelecektir.

Ancak eğer koyunlar bir giriş kontrol sinyali alırlarsa, enerjileri bir çıkış terminaline yönelecektir (yani koyunların yararına olmayan birşey). Yukarıdaki örneğe göre basit bir parmak dokunuşu ile koyunların enerjisi çıkış terminaline yönlenecek, yani LED lambası yanacak.

Ekonomik amplifikasyonun en basit hali REKLAM denen mekanizmadır.

Eğer birisi seyretmekte olduğu reklamdaki pazarlamacının ona sanki 12 yaşındaymış gibi hitap etmesiyle, bu öneriye itiraz etmezse, büyük ihtimalle sanki gerçekten 12 yaşındaymışçasına davranıp, söylenenin üzerine fazla kafa yormadan ekonomik rezervine ulaşılması iin verip ne zaman o ürünün satıldığı mekana girse enerjisini o ürüne yöneltmesi için beyninde bir dürtü oluşmasına izin verir.

TV reklamları geçiti yada sifondaki tıpayı temsil eder - aptalca bir reklam yapmak için az bir miktar enerji gereksiniminiz olur. Bunun getirisi ise devasa bir enerji çıktısı olur.

Şimdi şunu dikkatlice okuyun:

Ekonomik amplifikatörün dizaynına kişiselden ulusala varacak şekilde gücün çıkış seviyesini belirleyerek başlanır. İkinci olarkta tepkinin kesinliği ölçülür - yani oluşan çıkış hareketi, verilen giriş komutuna ne kadar uyum sağlamıştır. Oluşan hataların çoğu giriş komutundaki sinyallerden kaynaklanır.

YÜKSEK KAZANÇ ve GÜÇLÜ GERİBİLDİRİM - bunun manası sürekli farklı şeyler deneyerek en etkili geçiti oluşturmaktır. Güçlü geribildirim kısaca enerji kaynağına uyguladığınız giriş komutunun oluşan çıkışa sebep olup olmadığıdır.

Hiç bri ürünü kayıt etmek için 10 tane soruya cevap vermeniz gerektimi? Hiç çağrı merkezlerinden bir hizmet talep ederken size onlarca "size alakasız gelen" soru sordularmı? Tüm bu soruların amacı en sağlıklı geçiti oluşturup en verimli çıkışı sağlamak içindir. İster inanın ister inanmayın, koyunlar satın aldıkları zırvaların çoğun ihtiyaç duymazlar. Fakat zannederlerki veya inanırlarki satın aldıkları şeylere öyle yada böyle ihtiyaçları vardır yada birgün mutlaka olacaktır! Tecrübeye bağlı olarak söylemem gerekirse insanlar aslında ihtiyaç duymadıkları şeylere ihtiyaçları olduğunu sadece zannederler, yani öyle olduğunu düşünüler. Burada kullanılan belirli reklam KELİMELERİ yada CÜMLELERİ birer giriş (input) görevi görerek koyunları satın alma tepkimesine doğru amplifike ederler. Bu kelimelerden bazıları "%30 İndirimli", "Ömür boyu garantili", "Uygun Fiyat", "Ödeme Kolaylığı" gibileridir. Eğer bir markette alışveriş yapan sığıra 5TL indirim kuponu vermezseniz, tabiki gidip GDO lu ürünü satın almak istemez... buradaki kupon etki/giriş işlevini görür. Bu işlemin çıktısı olarakta koyun normalde satın almayacağı bir ürünü almış olur - görev tamamlanmıştır!

"Hasarı Önleyin!", tıpkı bunun gibi bir giriş komutu ile koyunları normalde almayacakları şeyleri almaya teşvik edersiniz. Araba aksesuarı satan bir mağazaya gidin, çoğunluğun normalde asla kullanmayacağı yada işine dahi yaramayacak olan gereksiz şeyleri sırf bir felaketi önlemek için aldıklarını görürüsünüz. Felaketi yada Hasarı önlemek oldukça işe yarayan bir giriş komutudur ve ortaya çıkan çıkış enerjisi ise devasadır. Mesela sigorta firmaları "maksimum kasko" diye reklam yaparlar... buradaki giriş komutu "Maksimum" kelimesidir, yani bu sihirli kelimeyi duyan koyun bir anda herşeye sahip olabileceğine inanır ve gereken çıkış enerjisini sigortacıya sunar. Fakat ortadaki "maksimum kasko" kelimesinin "firmanın sunabileceği en fazla ödeme miktarı" olduğunu biraz geç anlar.... bu reklam koyuna kaza yapan arabasının yenisini bedavaya elde edeceği düşüncesini aşılar ve bu absürd yalanı kendine yutturarak sığırlığının kurbanı olur.

Bunlar ekonomik amplifikasyonun BASİT örnekleridir. Hayırseverler ise bu metodları TÜMDEN ekonomik (daha doğrusu SOSYAL) yapıya uygularlar. Metod halen aynıdır, birkaç giriş komutu yaparsınız (TV) ardındanda gelen karşılıkları (kredi başvuruları, internet veri toplaması, sağlık raporları, sigorta prim ödemeleri vs...) toplayıp analiz edersiniz. Ortaya çıkan karşılığın tümüyle giriş komutuna bağlı olduğunu keşfettiklerinde ise yeni bir Transistör doğmuş olur!

Bir başka satın aldırma amplifikasyonu ise büyük marketlerin koyunların beğendiği yada sürekli aidıkları şeyleri normalden daha ucuza satmalarıdır. Buradaki minik giriş komutu sadece bu ürünleri piyasanın birkaç kuruş altına satmaktır. Bu ucuzluğa alışan koyunlar daha sonra bu marketi daha sıklıkta ziyaret edip normalden 10 kat daha fazla alışveriş yapmaya başlarlar. Buna kısca tüketiciyi bağımlı kılmak denir.

Bundan daha geniş bir yelpazede elde edilen tüm giriş ve çıkış geribildirimlerinin bir sonucu olarak, İŞTE BUNU OLUŞTURABİLİRSİNİZ: 

Apaçi ResimleriApaçi ResimleriApaçi Resimleri

Dansta yapılmaya çalışılan figür aslında tekno ya da trans dediğimiz elektornik müziğe dayanıyor. Elektornik müziği dünyaya yayan ve ülkemize de sık sık gelen Tiesto yaptığı müzikle bu gençlerin dikkatini çekti. Gençler Tiesto'nun müziğinde danseden avrupai tarzdaki gençleri taklit etmeye çalışırken ortaya apaçi dediğimiz bir tarz çıktı. 

2.sınıf gece klüplerine girebilmeyi başarabilmiş bu gençler öğrendikleri figürleri kulüplerde sergilemeye başladılar ve dikkat çekme amacına dayanan bir kendini kaybetmişlikle pistlerden gecenin ilerleyen saatlerine kadar inmediler.
        
Kız tavlamak için yapılan bu ilginç hareketler giderek moda olmaya başladı ve kulüplerde bir tarz haline geldi, genç kızlar bundan pek hoşlanmasa da, karanlık mekana gözlükleriyle giren bu delikanlılar, atlet tarzı tişörtleri düşük belli, dar paçalı yırtık kot jeanlarıyla bir giyim tarzı da yarattı.

 
- Input -

Hiç dikkat ettinizmi bu apaçiler nasıl oluyorda Paristen Berline, Almatadan Marmarise kadar aynı görünüyorlar diye? Hayır bu bir tesadüf değil, şansta değil, son moda bir akımda değil! Bu tam anlamıyla belirli bir kitlenin "oluşmasına" yönelik uygulanan ekonomik bir amplifikasyon. Bu sadece bilimsel bir olay, isterseniz matemtikselde bakabilirsiniz. İşte bu yüzdende bu lavuklar dünyanın öbür ucundaki benzerleri ile aynı giyiniyor, aynı davranıyor ve aynı dans ediyorlar. Medya bunları bir alt-ırk olarak lanse etmişti - bana göre emir bekleyen birer robottan farkları yok. Bazen sanki Star Wars Klon fabrikasından çıkmış gibiler bile denebilir. Tıpkı pantolonu götünden sürekli düşen, pantolonun bir paçasını yukarı kıvıran yada rastafarian takılan dredlock saçlı zibidiler gibi.... hepsi aynı şeyin ürünü. 

 
- Input - 

Star Wars Clone Wars filmindeki Kaminoan ırkı oldukça hoşuma gitmişti, çünkü etik değillerdi. Deneyler, genetik manipulasyonlar, doktrinasyonlar yada cumhuriyete toplu katliam silahı satmak için uyguladıkları amplifikasyonlar kesinlikle onlarda herhangi bir vicdani rahatsızlık belirtisi göstermiyordu. Fakat koyunları transistörlemenin oluşturduğu birşey vardı, o da dünya malı alt ırklar! Gotikler, Gang Rapçiler, Hip Hopçular, Popçular, Particiler, Tarikatçılar ve Vakıf/Dernekçiler..... hepsinin oluşumun tek nedeni işte bu Transistör akımı! 

Tüm bu gelişmelerin en ilgi çeken yanı ise koyunların bırakın durumun farkına varmalarını, sürekli olarak amplifike edildiklerini kabullenmek dahi istememeleridir. Koyunların farkına varamadıkları şey, reklamlarda yada politikacıların ağızlarından duydukların yalanların onları doğrudan çıkış terminaline doğru yönelttiğidir.

Amplifikasyonların yaptığı muazzam şey insanların doğal bir zayıflığına saldırmaktır: bilinçaltına! Anlayacağınız gibi hepsi sadece ince bir zekaya bağlı. Alışveriş mağazalarındaki halıların üzerindeki akronim kelimeler yada sembollerle saklanmış mesajlar.... haber spikerinin saç stili yada giydiği elbise.... hava durumundaki nem oranı göstergesi - her yapılan girişe bağlı bir çıkış oluşmaya devam etmektedir, böylece hayırseverler zamanla insanlar hakkındaki gizemi çözerek onlarla ilgili tüm giriş ve çıkışların verilerine bağlı olarak tam bir robot ordusu oluşturabilecek kapasiteye gelecekler. Şahsen, bunca akım ve onların küresel klonlarına bakınca bu bilgiye neredeyse sahip olduklarına dair kanıtın gözler önünde olduğunu söyleyebilirim.


İnternet veri toplanması için koyunların eline sıkıştırılmış anket formu gibi devasa verileri sürekli olarak toplamakta - özelliklede geribildirimleri. 90 larda henüz internet olayı yeni yeni ismini duyurmaya başladığında, bu daha çok teknik manyaklarının yada elektronik kafalıların kullanacağı bir şey gibi bakılırdı. E-mail yollamak antisosyal bir davranıştı ve emaile cevap yazmamış olmak hiçde kaale alınacak birşey değildi. Bugün dünyanın heryerindeki insanlar süperbilgisayarları geribildirimleri ile beslemekteler. Bu sayede sığırların tamamen kontrol altına alınmaları için gereken tüm veriler elde edilmeye devam edilmekte. Sakın bu kontrol olayını beyinsiz zombiye dönüşmek zannetmeyin. Hayat aynen normal birşekilde devam ediyor olacak, fakat süperbilgisayarlar size birşeyi sanki kendi arzunuzla yapıyormuş gibi yaptırmanın yolunu bulmuş olacaklar ve bu tümüyle gerçkleştiğinde artık kimse bunun farkına bile varamayacak, çünkü "mother" her hareketi, yazıyı, düşünceyi yada davranışı önceden tahmin edeceğinden, hepsini kendine ayak uyduracak şekilde manipule edebilecek..... bu bir senaryo değil, bu bir fikir yürütme değil, hele sci-fi hiç değil - bu düzenin realiteye oturtulması sadece belirli bir zaman meselesi.... ve bildiğiniz gibi hayırseverlerin hiç acelesi yok! İnsanları yapıyor oldukları şeyleri kendilerinin istiyor olduğuna ikna edebilirseniz, karşınızda tam kontrollü ve durumun farkına varmaları için zaten tümden aptallaştırılmış bir toplum var demektir.


Eğer kuşların her sene hangi zamanda nereden nereye uçtuklarını ve bunu hangi kriterlere göre değerlendirdiklerini hesaplayabilirseniz, bir sonraki kalkış/iniş sürelerini ve mekanıda öngörebilirsiniz demektir. Ki bu kuşlara biz beyinsiz olarak bakmaktayız.... yani her halikarda yeterince giriş komutu ve buna uyum gösteren geribildirim alarak, geleceği öngörmek, manipule etmek ve kontrol etmek elinizde demektir. 

Özellikle son zamanlarda çıkan eski sci-fi filmlerin re-make leri nasılda git gide daha bir gerçek görünüyor değilmi! Daha gerçek, daha mantıklı ve daha "yakın"! 

Şimdi düşünün bakalım tüm bu terör eylemleri ne maksatla yapılıyor ve koyunlar üzerinde uygulanan amplifikasyon nedir? 

Heil Satan...

ENKI

3 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Terörün en önemli amacı koyunların guruplaşmalarını sağlamak.PKK? Pkk terör örgütü,el kaide,bunlar koyunları vatansever vatanperver olmaya ve hükümetlerinden korunma dilenmeye iter.Çok basit bir kontrol taktiği,siyahı korkunç göster beyaza sarılsınlar.

      Sil
  2. Mevcut dünya düzeninin amacı kesinkes olaysız bir dünyada yaşanmasını sağlayabilmektir. Oysa bu bir anlamda tarihinde sonu demektir. Ne var ki bu son Fukuyama’nın istediği gibi demokratik olgunlaşmayla değil, terörü önlemeye yönelik bir terör, her türlü olay olasılığını ortadan kaldıran bir karşı terörle gerçekleşeceğe benzemektedir. Güvenlik adı altında teröre başvuran bu sistem, sonunda bu terörü bizzat kendine uygulamak durumunda kalmıştır.

    En sonunda terörü içselleştirerek kendine karşı teröristçe davranan, hem vahşi hem de politik bir tözden yoksun, kendi halkına karşı düşmanca bir tavır sergileyen bu anti-terörist küresel sistemde insanı ürküten ironik bir yan vardır.

    Acaba bu ironide soğuk savaş ve terör dengesindekini anımsatan özgün bir şeyler mi vardır? Oysa günümüzde ki caydırma girişimi soğuk savaşla ilişkisiz, dengesini yitirmiş bir terör üzerine oturmaktadır. Daha doğrusu bu tüm toplumsal ve politik yaşantıyı kılcal damarlarına kadar darmadağın eden evrensel bir soğuk savaşa benzemektedir.
    İktidarın kendi kazdığı kuyuya düşme çabası Moskova’da yaşanan tiyatro baskınıyla en dramatik düzeye ulaşmıştır. Katliam sırasında rehineler, teröristlerle birlikte öldürülmüştür. Bu olay deli dana sendromu yaşandığı sırada, önlem amacıyla, tüm sürünün yok edilme işlemine benzemektedir – Tanrı öteki dünyada sevgili kullarını hiç kuşkusuz diğerlerinden ayıracaktır !!!

    Durum gerçekten de böyledir, zira iktidarlar açısından kendi halkları potansiyel teröristtirler. Oysa iktidarlar cezalandırma yöntemine başvurarak kendilerine rağmen bu terörle suç ortaklığı yapmaktadırlar. Terör ve ceza arasında ki bu eş değerlik ilkesi hepimizin iktidarın sanal rehinesi olduğunu gösterir.

    Bundan hareketle tüm iktidarların, tüm halklara karşı bir koalisyon oluşturduklarını ileri sürebiliriz – bunun bir ilk örneğini Irak işgali sırasında yaşadık çünkü bu işgal olayında iktidarların rızaları az çok üstü kapalı bir şekilde alınmışken, dünya kamuoyu hiçe sayılmıştır. Dünyada bu savaşa karşı gerçekleştirilen gösteri yürüyüşlerinin ortaya koyduğu bir şey varsa, o da, ortada olası bir karşı iktidarın varlığından çok Amerika’nın “Realpolitique” uygulaması karşısında “Uluslararası toplumun” herhangi bir kıymeti harbiyesinin bulunmadığı gerçeğidir. (Jean Baudrillard Şeytana Satılan Ruh, Ya da Kötülüğün Egemenliği)


    YanıtlaSil