25 Temmuz 2012 Çarşamba

Okuyucu Yazısı -II-

Selam, Enki. Önceki bloglarını okumuştum, bunu da takip ediyorum ve belki artık 1-2 şey yazmamın zamanı gelmiştir diye düşündüm.
Dürüst olayım, benim kendi gözlemimden başka pek bir şeye güvenim yok. Çok fazla bilgiye sahip olduğumu da düşünmüyorum, ama kendi gözlemlediğim şeyler de oldu elbet. 

Son derece normal, ultra eğitimli, ultra itaatkar ve Müslüman bir ailede doğdum, büyüdüm de, hiçbir şeyden şüphe etmeden. Süper bir saksı çiçeğiydim. Aşırı ilgiye düşkündüm, sanırım bazı şeyleri idrak etmeyi bu şekilde başardım.

İlgi odağı olmak için inanılmaz yalan kıvırırdım –hem de öyle kıvırırdım ki, ailemle okul arasında yalan mekiği dokurdum. Nasıl ikna edebileceğimi bilmemden olsa gerek, nasıl hiçbir şey çakmadıkları hayret vericiydi. Bunu yaparken de 7-8 yaşlarımdaydım sanırım. Ama, Müslüman bir ailede yetişmenin etkisiyle olsa gerek yaptığımdan pişmanlık duyup içime kapandım, zavallı hissetme aşamalarından geçtim. Dışarıdaki “diğer” kişileri gözlemleyebilmek, ilişki kurmaktan geçiyor. Eğer insanların bir şeyleri ilişkilendirme şeklini etkilersen, her şeyi değiştirebilirsin. Ki bu da senin “ilişkilendirmen” doğrultusunda değişir. Düşünce şekilleri tuhaf bir şekilde rahatsız ediciydi. 

Rahatsız edici olan tarafı, manipüle etmenin fazla kolay olmasıydı. Sadece kendi düşüncelerimi ileri sürdüğüm müddetçe arkadaştan öteye gitmiyordum, hatta soğuk ve asabi göründüğüm için güvenilir bir kaynak değildim. Bir kaynaktım, ama gücüm yoktu. Bana gelip dert anlatmazlardı, böylece ben de onların kanına girmeye başladım.

Şimdi öncelikle şu konuya gireyim ki, “kadınları” ya da “erkekleri” anlamak diye bir şey yok. Sekiz yıllık bir gözleme dayanarak diyebilirim ki, bu iki tarafın da duymaktan zevk aldığı bir şeydir. Eğer, facebookta aşk mesajları attığı çocuk tarafından boynuzlanmış bir kız varsa karşınızda, sizden “erkekler ihanete çok meyillidir aslında, ona tamamen güvendiğini bilmesine izin vermeyeceksin, böyle yapıyorlar işte!!!” dersen, hiddet ve hüzün de katarsan ses tonuna, o kızın kalbinde giremeyeceğin yer yoktur.

Bir kızı anlamakta sorun yaşayan bir başka erkeğe ise kızı anlatmasını istersin, kızı biraz gözlemlersin, “kadınları anlamak imkansızdır, ben bile bazen anlayamıyorum, ama şöyle şöyle de, hoşuna gidecektir, eminim sen zaten yapmışsındır, gerçekten trip atmaları çok itici” derseeen onun da artık kalbine girmeyi başaracaksın. ÇÖZÜM ÖNERİSİ SUNMA –işte bunu sakın yapma. Gerçek bir çözüm sunma. Onu rahatlat. Anlayış göster. Tam anlamıyla değil, şu mesajı ver; “ne yaşadığını tam olarak asla anlayamam, ama tahmin edebiliyorum.” Ve sempati duy. Acılarını dışarı yansıtırken biraz da ilgi istiyorlar aslında.

Bu şekilde başlar, ve sanki olayı anlamak istiyormuşsun gibi içini didikleyecek sorular sorarsan kişiyi etkilemeyi başarırsın. “Dışarıdaki” hayat denilen şey çocukluğun bir taklidinden başka bir şey değil. Lisedeki “tuvalette ağlayan kızları sakinleştirme derneği” büyüyünce oluyor “kadınları koruma derneği”. Ya da lisedeyken, sizden büyük olup, çok yakışıklı olup ve hoşlandığınız kızı elinden alan ayrıca diğer güzel kızları etrafında dolaştıran çocuk da iş hayatınızda sizin paranızı sömürecek adamın ergenlikteki halidir.

Ofisteyken, eğer diğer kişilerden üstünseniz, ezdiğiniz “loser”ların bir araya gelip size kötü kötü bakıp fısırdaşması ya da “oaah o orospunun/piçin teki” demesi normal bir şeydir. Ortaokulda ve lisede de bu böyle. Bir kız, yanına diğer arkadaşlarını alıp size ters ters bakarsa, ya da bir erkek arkadaşlarıyla gülerken size laf sokarsa bu demektir ki “Canımı yaktın ondan karşılık veriyorum, ha ayrıca bunu tek yapacak götüm yok, dolayısıyla arkamda sürü sepet insan taşıyorum.”

Koyunlarla ilgili bir gerçek daha: Güçsüz olduklarına inandıkları için güçsüz gibi davranırlar –gruplaşırlar. Voaah aman Tanrımmm bir kişiye karşı zibilyon kişi bu adalet(!)siz değil mi?!?!?!?!?!
Düşünce manipüle etmenin etkili yolu: Yalan yalan yalan yalan yalan. Gerçek, senin gerçekliğindir. Onlar senin gerçekliğine tanık olmak İSTEMEZLER. Kısa vadeli çözümler (oyalama), anlayış (ilgi çektiğini hissettirme). Bundan sonra yapman gereken tek bir şey kalıyor, cümleleri etkili bir şekilde kullanmak. Karşındaki kişi sana ne anlattıysa, sen olayı onun isteyeceği biçimde analiz edeceksin. Tamamen onun huyuna gitmeyeceksin tabii ki, arada birkaç sert çıkışlar yapıp onu da suçlayacaksın ki sana inansın.

Ve en önemli kısma, ayrıca en etkili şeye geliyorum: Kaynak. Kaynağınız güçlü olmalı. 15 yaşındaki bir çocuk “Ben satanistim” derse ergen olur, aptal olur, ilgi çekmeye çalışıyor olur. Ama illuminati ile alakası olduğu düşünülen biri “Ben satanistim” derse, o korkutucu olur, tehlikeli şeyler biliyor olur, vesaire de vesaire olur. Varsayalım ki ikisi de aynı şeyi savunuyor olsunlar, iddia ediyor olsunlar ve bu uçuk bir şey olsun. Eğer bilim adamıysa kesinlikle doğruluk payı var diye bakılır, eğer 15 yaşında zeki biriyse umursanmaz. Kale alınmaz. O üniversite okumadı, o daha küçük, o ergen, o bilemez, vesaire. Kaynak güçlü olmalı derken bunu kast ediyorum. Örneğin, ağabeyim bana “aptal” diye bağırırsa endişelenir ve “ne dedim ki” diye düşünürüm. Ama sınıftakilerden biri bana aptal diye bağırırsa boynunu pencere pervazına koyar üstüne de pencereyi kapatırım –o kim ki bunu söyleyebiliyor. Kaynağı güçlü değil, çünkü benden genç, çünkü benden aptal olduğuna inandırılmışım, çünkü “güçlü” olduğuna inandığım kişilerin görüşleri hariç her görüşü siktiretmeye odaklanmışım.

Öbür çocuk da satanist –ama bu onu kötü yapar. Çünkü o çocuk güce sahip değil. Adam satanist –bu onu korkutucu yapar, tehlikeli yapar. İkisinin de satanizmle ilgili bir kaynak sunduğunu düşünelim, hangisine inanırdınız? İşte kaynağın gücü budur. Siz adama inanırsınız, çünkü onların (hayırseverler) gücünü görebiliyorsunuz, ya da başka bir "kaynak" size illuminati güçlü demiş ve kendi kanıtlarını göstermiş. 

Kitaplardan ve internetten okuduklarımızı kaynak olarak kullanırız -ama şu araştırma kitapları ve ansiklopediler daha güvenilir gelmez mi, resmi bir sitede yapılan açıklama bir teoriden daha güvenilir gelmez mi? Belki teori tamamen gerçek! İşte, elinde güç tuttuğuna dair sizi illüzyonla manipüle eden insanlar, bu şekilde İSTEDİKLERİ şekilde düşünmenizi sağlarlar. Hatta, düşünmemenizi sağlarlar. Bunu yapmak kolaydır. Sen güce sahipsen, sen kaynaksın. Sen nasıl bir bilgi salarsan ortama, insanlar ona inanır. Gördüğüm şey şu; insanlar algılar, kelimeleri seçer ve cümle kurabilir. Ama anlamak? Nadir.
Kısacası, bir şeyin kaynağına çok fazla takılmak yerine "önyargı"yı bir kenara bırakarak KENDİ düşünmeli insan. Kulağa ne kadar tuhaf da gelse KENDİ düşüncelerini öne atmalı. Illuminati hakkında hemen herkes aynı şeyi bikbikbikbik söyleyip duruyor! Sanki herkesin söylemesi onu doğru yapıyormuş gibi! Neden? Çünkü güç aynı! Köken aynı. Herkesin bilgi edindiği kaynak ENİNDE SONUNDA aynı. O kaynaktan bilgi yayılıyor, çünkü ilüzyonuna yakalanmış ve güçlü olduğuna inanmışsınız. İşte, insanları etkilemek bu kadar da kolaydır. 

Sınıfta bulunduğum ortam boyunca kendi düşüncelerimi öne sürerken “Doktor Johnzortson Zort böyle demiş, makalelerinden birinde okumuştum” diye götümden bilim adamı adı uydurup söylesem, bir anda aşırı ikna edici olurum. Kaynağın gücü! Bu şekilde siz de güvenilir bir kaynak haline gelirsiniz. Önce insanları gözlemlemeyi başarmak gerekiyor, sonra onlara yaklaşacaksınız, ardından kendinizden güçlü kaynaklar sayesinde siz de güçlü kaynak olacaksınız. Sürekli kanıt olduğunu iddia ettiğim şeyleri öne sürerek güvenilir kaynak oldum. Şu anda, ne öğretmenlere, ne diğerlerine, bir şey söylediğim zaman uzun uzun açıklamam gerekmiyor. “Aaahh o böyle söyledi, O söyledi, o zaman doğrudur. Hadi ona inanalım.” Bu defa, sizin söyledikleriniz tamamen doğru da olsa sadece papağan gibi tekrar etmeye çalışıyorlar. Aslında algılama zorlukları yok, ama anlama zorluğu yaşıyorlar. Siz, bunu başardığınız zaman onların düşüncelerini istediğiniz gibi yönetebilirsiniz. Hatta bir süre sonra kendi dertleriyle(ne dertler ama!) baş etme zahmetine bile girmeyen ağlak kız arkadaşlarım hepsini benim omzuma bıraktılar. Şimdi ne yapabilirim? Onları birbirine düşürebilirim, erkek arkadaşlarıyla flörtleşebilirim, söylediklerime inandırabilirim, vesaire. Gerçek hayattakinden çok da farklı değil. Yansıması sadece. Kariyeriniz, paranız ya da diğer bazı şeyleriniz riske girmediği için daha kolay sadece. Siz yine sizsiniz, küçük de olsanız, büyük de. Fark etmiş olmalısınız, koyunlar, hayırseverlerin istediklerini BÖYLE düşünüyorlar. Uygulanan politika aynı. Koyunlar tembel, siz onların tembel tarafını kışkırtıp kendinizi çalışkan gösterdiğiniz zaman size gelecekler ve siz de onları yönetebileceksiniz. Bir şeyleri ulaşılması kolay yapıyordunuz. Örneğin ben düşünceyi ve çözüm önerilerini ulaşılması kolay yapıyorum. Ama asla gerçek çözüm sunmuyorum ki bana bağımlı kalsınlar. Ekmeği çiğniyor, tadını alıyor ve tükürüyorum ki onlar yesinler. Kim çiğnemekle uğraşacak? Youtube’a, google’a yazarken tek bir harfe basınca her şeyin aşağıda çıkması buna güzel bir örnek. Tamamını yazmakla uğraşma, ne gerek var? Gücü siz almıyorsunuz, onlar veriyor. Ben arkadaşlarıma(!) doğru bilgiyi vermiyordum. Düşünmelerini istediğim bilgiyi veriyordum. “Güçlü” bir kaynak olduğuma onları inandırdıktan sonra bunu yapmak daha da kolaylaştı.

Tabii yalanlarınızın biraz makul olması da gerekiyor. Uçukluğunuz bile makul olmalı.

“Voaaah feysbukuunnn tivitırınnn yok mu nasıl olmazzzz” dendiği zaman gerçeği söylemektense kendinizce bir sebep uydurmalısınız. Aptal aptal orada mesajlaşmanıza ve arkadaşlarınızla konuşurken, onlarla gezerken bile facebookunuzu kontrol etmenize, ha bir de fotoğraflarınızla kendinizi süper göstermenize götümle gülüyordum, öyle olmadığım için sildim diyemezdim tabii. Örneğin ben; “Eskiden vardı, bilgisayarda daha çok bir şeyler okumak için vakit geçiriyor ve orada hiçbir şey yapmıyordum. Ben de onları sildim.” Diye uydurdum (Eh, tamamen uydurma sayılmaz ama buna bayıldılar. Çok bilgili muhteşem şahıs imajım pekiştirilmiş oldu.)
Sadece kendi kanıtlarınızı da hazırlamayı unutmayın. Kanıt(!) da göreceli bir şey. Rastgele bir isim söyleyin, ve kafanızdan makale başlığı uydurun –araştırmaya zahmet etmeyecekler bile!!!
Kanıtlar yanıltılabilir, yanıltılabilir. Her şey manipüle edilebilir. Kaynak, güç, teşvik, vesaire vesaire...
Ama tabii, bir koyun için bir illüzyonu izleyip onun büyüleyiciliğine kapılmak her zaman keyiflidir.

-Stulto Caballius

--------

Koyunlara duymak istediklerini söylediğin sürece tıpkı bir kediyi mırlatırcasına onları okşamış olur ve böylecede kanlarına girersin. Hangi koyun okşanıp "güzel" sözler duymayı beklemezki?! Koyunlar yalanı mutlaka bir noktada abartıp foyalarını ortaya çıkarttırılar. Profesyonel yalanın püf noktası abartı değil gerçeğe dayalı dezinfo tarzında olmasıdır. Tek yapmanız gereken gerçekleri dezinfo tarzında süsleyerek manipule etmektir.

Stulto Cabalius, yazına fazla bir şey eklemeye gerek yok, olduğu şekli ile zaten açıklayıcı. Cesaretin ve zamanın için teşekkürler.

19 yorum:

  1. Yalanlar ve aldatma konusunda gerçekten ilham veren bir yazı olmuş,yazara teşekkürler.

    Enki benim bildiğim kadarıyla Moon-watcher,ayın döngülerini izleyerek onu sosyal kontrol(din) amacıyla kullanmış ilk insan.Bu konuda Lucifer'de aynı kişi mi oluyor ?Yani Lucifer,ışığı getiren yani moon watcher? Bunların hepsi tek bir insan mı?

    Yahudilerin dini bildiğim kadarıyla gerçekten din değil,yahudilere göre yahudi olmayanların mallarını almak,çalmak,yahudi olmayanları öldürmek günah değil onlara göre.Onlara göre sadece kendi hakları olanları geri alıyorlar.Yani adamlar resmen satanik büyük bir grup.

    Bazı elitler,hayırseverler Lucifer'e mi tapıyor?Yani moon watcher'a ?Gerçekten ne ilahi önemi var bu moon watcher'ın?!

    YanıtlaSil
  2. Yayınladığım kitabı okudunmu? Tabiki hayır! Çünkü sayfaları okuyup zaman harcamaktansa istediğin cevabı hemen hazır olarak almak daha kolay değilmi?!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Enki ben senin kitabını okumak istiyorum acaba sana nasıl ulaşabilirim

      Sil
  3. Kitap?

    Arthur C. Clarke - Bir Uzay Efsanesi 2001/2010/2061/3001: Son Efsane (Tek Kitap halinde)

    Bu kitaplar mı enki?bunlarımı okumam gerekli?

    YanıtlaSil
  4. Enki'nin blogcu bloglarini kapattiktan sonra yayinladigi kitaptan bahsediyor. Lakin Bir uzay efsanesinide "hala" okumadiysan okumani øneririm(z). Muthistir..Anlayan icin.

    YanıtlaSil
  5. øneririm..ø?øø?ø!!!

    øneririm(z)!!!!


    harika..... Insanlar doğaya değil olgulara tapar.

    Pics from 1972 Rothschild Party (the elite were doing it before Gaga)

    http://25.media.tumblr.com/tumblr_m615szDZ3O1r72aiqo1_400.jpg

    http://vigilantcitizen.com/wp-content/uploads/2011/03/roth3.jpg

    Bu tür saçmalıkların anlamını,neden yapıldığını hala anlayamadım,çünkü açıkça mantık dışı.
    Belkide farklı olma çabasıdır,bu biraz işe mantık katabilir ama bu neden'de saçma.
    Bu gariplikleri geçerli çıkarabilecek olan var mı? Yoksa bu bankacıları sınıfta mı bırakmak lazım?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kanımca asıl amaç farklı olma çabasından ziyade,asıl MANTIKSAL olanların bu tip deli saçması,çocukça ritüellerle hasır altı ederek dikkatleri başka yere çekmektir.Ve moronların kafasını bu tip zırvalarla bulandırıp çözümü yine kendileri(yukarıdakiler)sunarlar.''Nee?illuminati yine iş başında mı?O halde daha çok polis,askeri güç barındıralım ki devletimiz korunsun...''
      Bu tip bir davranışla moronlar tarafından şöyle bir yorum da alınabilir''Ne yani,illuminatiler bu keçi boynuzlarını kafalarına takarak mı tüm dünyayı yönetiyorlar.Hass.ktir...''Böylece moronlar tamamen yanlış bir yola sürüklenirler.
      Yani;
      Babalar:999
      Moronlar:0

      Saygılar...

      Sil
    2. http://en.wikipedia.org/wiki/Baphomet

      Bu ailelerin inançları 1100'lerden kalma din düşmanı ideolojilerin bir uzantısından başka birşey değil. İdeolojilerini içselleştirmek için bunu yapıyor olabilirler,bunun onlara güç verdiğinide düşünüyor olabilirler.

      Belki farkında değilsin,ama 1.000,10.000 $ arası kazanan her orta sınıf dünya vatandaşı hayatından gayet memnun,komplo illuminati polisler dış politikalar savaşlar açlıktan ölen insanlar geyik kafası takan varlıklı karılar...Hiç birisinin umrunda değil! Gençler?? Aklı başında olan gençler içinde cinsel partner bulma yeri olan üniversitelerimiz var,barlarımız klüplerimiz kafelerimiz var! Kim bunları değilde komploları düşünür? Yaşayamayacak kadar aptal olanlar? Peki bu aptallar iş görür mü?! Neden bu yaşayamayacak kadar aptal olan bir kaç fazlalık genç'i inancımızla komplolarımızla korkutmak isteyelim? Niye geyik kafamızı lady gaga'ya taktırıp genç sosyal aptal çirkin kızlara bunu sempatik birşey gibi gösterelim?

      Niye yapmayalım? Çünkü çılgınız. Bu kadar basit....

      Sil
    3. ''Kim bunları değilde komploları düşünür?''...Tabi ki meraklı MORONLAR!
      Öncelikle,yazmış olduğun orta düzeyde geliri olanlar çoğunlukla devletin boktan işleriyle meşgul oldukları ve içten içe sömürüldüklerini bildikleri için senin dediğin gibi mutlu olmazlar.Hele evinde karısının saçma kaprisleri ve eğitmedikleri çocuklarının gereksiz objelere ilgi duymasıyla bu heriflerin hiç de mutlu olduklarını çevremde göremiyorum.
      Tersine,dediğin kesim çoğunlukla bu tip saçma ritüellere karşı ilgi duyar.Üniversiteli ve liseli birçok morondan bu konuda disinfo alabilirsin.İlluminati,mason vb.lerin tv programlarında ne kadar yer aldığına bakarak da bunu görebilirsin.Hele gençlerin ve çocukların izledikleri çizgi filmler...(ben hiçbirini izlemiyorum.fakat sahnelenenler kulağıma geliyor)TV sayesinde meraklı moronlar yanlış bilgiler edinmeye başlarlar.Amaçlanan zaten bunun bütün moronlara duyurulmasıdır.Ki bu plan da başarıyla devam ediyor.Ve ''ahanda bizi yönetenler,muahaha.Hadi be,Biz istediğimizi yapıyoruz,biz özgürüüz!'' demeleri sağlanır.Çünkü illüminati,mason,göz gibi semboller de artık dalga geçilircesine TV de gösteriliyor. Bunu yapmalarının amacı da moronların kesinlikle özgür oldukları ilüzyonunun oluşturulması,dolayısıyla paniğin ve olası grup oluşumlarının engellenmesidir...Herneyse...


      Ne yani, zengin elitler mi bu boynuzlu kafalara saygı duyup törenlere katılıyorlar?!?Dediğin barlar,ateşli kız dolu üniler yok demedim.Fakat komplocu genç moronların varlığını yok saymak tamamen yanlış.
      Zengin elitler bu saçma ritüelleri kaale alıyor olsaydı,kişiye sadece boynuz takıp meydana salmazdılar,bunu yapsalar bile,gidip onların fotoğraflarını ve vidyolarını çektirmezdiler!

      Kısaca; moronlar bu tür oyunlarla kandırılır.Zamanları çalınır.Senin dediğin ''İdeolojiye saygı duydukları için boynuz taktıran Kodamanlar'' ise işin kaymağını yer.
      Dediğin gibi baphomete saygı duyuluyor ve onun adına ritüeller düzenleniyor olabilir.Ama senin gösterdiğin şekilde kameralar ve fotolar karşısında yapılmadığından eminim...

      Sil
    4. Çok doğru gözlemler Lord X...... Excellent

      Fakat bunu son bir kez söyleyeceğim! Baphomete tapma olayı sadece elit masonları verdikleri borç paraları tahsil etmekten alıkoymak için yapılmış bir komplo - yani uyduruk bir masal! Hiçbir elit sikindirikten bir keçi kafasının önünde aptal aptal ritualler yapıp tapınmıyor - OK?!! Böyle birşey olmadı be olmuyorda.... sadece yeni yetme salak gotikçilerin icad ettiği bir zırvadan başka birşey değil bu. Baphomet ismi hindu bir isim olan "Maha-Atma" (Ulu Ruh) tan gelir... bu isim aynı zamandada Mahomat ve Muhammedin orjinidir!

      Zaten parçası olduğun birşeyin nesine tapmak istenebilir? Tırnağın parmağına tapmıyor! Dudakların kafana tapmıyor! Bacakların gövdene tapmıyor.... çünkü hepsi bir bütünün parçası. Bunun nesini anlamak bu kadar güç??? Elitler sadece koyunları taptırır... sadece koyunlar tapar! Tapan bir varlık kendini aşağı seviyede tutarak buna bağlı olarak ancak aşağı bir yaşam yaşar. Koyunlar daima hak ettikleri, daha doğrusu seçmiş oldukları yaşamı yaşarlar. Tapınarak ve yalvararak yaşayan hangi canlıya saygı gösterilebilir?

      Elitler zannedilen hiçbir rituali yapmaz hatta yapıyor gibi görünselerde bu sadece etraflarındaki koyunları cezbetmek içindir: arz-talep! Elitler hiçbir dini yada geleneği kişisel olarak iplemez, çünkü görebildiğiniz gibi bunları ancak aşağı varlıklar yapmaya yeltenir!

      Lord X.... Money gibi dick kafalı birisi ile yazışmanın bir anlamı yok! Money gibiler ne anlar nede idrak eder - tek bildikleri, bildiklerini okumaktır! Zamanını boşa harcıyorsun. ;)

      Bu ramazan ayında keşke birahanelerde üzerinde "Hoşgeldin Ramazan" yazan bardak altlıkları ve üzerlerinde "Ramazan Special Edition" yazan bardaklar kullanılsaydı. Hoş olmazmıydı? :D

      Hatırlıyorumda babm beni 8 yaşımda iken ilk defa camiye namaza götürmüştü... bu benim ilk ve son gidişim olmuştu. Çünkü her secdeye varışta öncelikle kendimi bir garip hissediyor, ayrıca önümde duran götünde her an suratıma doğru osuracağından korkuyordum. Bunu aslında birçok kişinin düşündüğündende adım gibi eminim ama tabiki kimse bunu söyleyecek cesarete sahip değil!

      Bir düşünün tam secdenin ortasında "öff be kardeşiiiim böylede surata osurulurmu yaa" deyip kalkıp gitseniz etrafın konsantrasyonu ne olur? Ya önünüzde duran koyun kendini nasıl hisseder?

      Mwaahahaaaaaa... Heil Saaaaataaaaaaan

      Sil
    5. Eveet kızım biliyormusun benim bildiğim şeyler arasında bu saçma elit inançlarını güzelce sömürmekte var! Dik kafalı olduğumu söylüyorsun,bildiğimi okuduğumu söylüyorsun ama ben Lordx'in yazdıklarından gayet etkilendim ve üzerinde düşündüm hak'ta verdim.Ve bazı elitlerin bu rituelleri inançları ''elit sosyal kontrol mekanizması'' olarak kullandığı fikrim dahada yerine oturdu.

      'tapar' diye yazdığım bir nevi değer vermek anlamınada geliyordu,yüzde doksan dilin yozlaştırılmasına kurban gittim.

      Sil
  6. Stulto Caballius,tecrübelerin ve tespitlerin çok güzel,paylaştığın için teşekkürler!

    YanıtlaSil
  7. Ahahahahaaaaa!...Öndeki göt osurmasa bile içeridekilerin ayak kokusu yetiyor..Hele mevsim de yaz ise,tüm vücudun kokusu bayıltıcı derecede olabiliyor.Herneyse...

    Bak Money...Ben kişilerle (moronlarla veya insanlarla)zıtlaşmaktan nefret ederim.Buradaki yorumlar ''Sen yanlış biliyorsun,ben ise doğru.Yani şimdi seni göt edeceğim.'' tarzında değil ''Belki yanlış biliyorum,belki de doğru,fakat ben yine de yazacağım ki beraberce doğrusunu arayalım'' şeklinde olmalıdır.
    Belki sen de blogdaki birkaç kişi gibi aydınlık yolunda ilerleyenlerdensin.Ama fazla negatifsin.Bu şekilde hiçbir şey kazanamazsın.Bizim gibiler de birbirleriyle bu şekilde konuşursa blog amacını aşar.Kimse birbirinin bilgisinden,gözleminden yararlanamaz.Bunu sadece sana değil,diğer blog yazarlarına da söylüyorum!ve bu konuda dikkatli olunmasını rica ediyorum.Zira başka türlü olması gereken Sinerjiyi oluşturamayız.MORONLARDAN DA FARKIMIZ KALMAMIŞ OLUR.Kavgayla bir bok elde edemeyiz.

    Başta Üstadım Enki olmak üzere,tüm INSANlara saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aydınlık yolunda ilerlemek nedir? Aydınlanmak nedir? Doğa kanunlarını idrak edip hayatımızı buna göre oluşturmak mı?

      Sil
    2. Tamam anlıyorum,artık şöyle şöyle işte bu böyledir gerçek bu,demiyeceğim.Bende okudum sizin okuduklarınızın çoğunu hala okuyorum.Bildiğimi yazarım sizde kendi bildiklerinizi...

      Sil
    3. Neleri okuyup okumadığımı nereden biliyorsun?
      İstersen aynı şekilde yorumlar atabilirsin,bizi ırgalamaz.Fakat kaybeden sen olursun dediğim gibi.(Bilgi--->Bilgi)

      Bana göre aydınlanmak;

      Hiçbir şeye,hiçkimseye körü körüne inanmamak.(Bu durumda din esaretinde bulunanlar direkt olarak elenir.Zira dini kitapta ne yazıyorsa ona itaat ederler)

      Doğa gibi davranmak.-Bu bazen kişiler tarafından vahşice,sapıkça ve manyakça bir davranış olarak algılanır.Doğa gibi yaşamak hiç de kolay bir iş değildir.

      Aydın bir insan,bir diğer canlıyı(hangi canlı olursa olsun) küçümseyip aşağılamamalıdır.(konu bazı pislik kişiler olursa,istisnalar kaideyi bozmaz...)
      Mesela kişiliksiz pisliklerin davranışlarını beğenmeyebilirsin.Fakat 'şunun tipine bak,sikim gibi..'gibi sözler bence söylenmemelidir.Çünkü onu da,seni de yaratan aynı.Sen kendi yüz güzelliğini çalışarak elde etmedin.Yani suratsız birisi olarak da doğabilirdin.Gerizekalı olarak da doğabilirdin.Bunun için çalışmadın.Dolayısıyla bu tip konularda kişileri küçümsemeyi hoş karşılamam,fakat bunu bazen ben de yaparım.(bkz.istisnalar kaideyi bozmaz)
      Geçmişinde yaptığı şeyler yüzünden kendisine acı çektirmemeli ve yanlışlarını düzeltmek için çabalamalıdır.
      Ve aydın insan sürekli kendisini geliştirmelidir ve bunu isteyerek yapmalıdır!

      Sil
    4. Zamanını boşa harcıyorsun Lord X! Dolu bardağı dolduramazsın...

      Sil
  8. lord X

    Yorumlarını ve düşüncelerini beğendim, bende yeni yetme ve izlediği bir kaç video belgesel ile her şeyi anlamış olduğunu sanan... sonrasında gelip burda dick kafalı şekilde ezberden yazan tiplerden haz etmiyorum. Burada herkes bildiklerini, deneyimlerini objektif realite (bunu da açmayayım artık) doğrultusunda paylaşıyor. Fakat paylaşılanlar her yerde bulamayacağınız, konuşamayacağınız, daha doğrusu koyunlar ile yapamayacağınız şeyler. O yüzden koyunsal zırvalar ile kafa siken tipleri görünce burada sinirlenesim geliyor...

    YanıtlaSil