4 Temmuz 2012 Çarşamba

Bedavaya Ulaşma ve Hayatın Zevkleri (Okuyucu Yazısı)




Merhaba arkadaşlar uzun süredir bloğu takip ediyorum. Artık benimde düşüncelerimi yazma vakti geldi geçti bile. Aklıma takılan konu Bedava ve Herşeye kolay ulaşılması. Artık herşeye kolay ulaşılmasının amacı, değeri yok etmek ve akabinde hiç bir şeyden keyif almamak. Eskiden atari alabilmek için yazın pazarda su satıp, para biriktirip atari almıştım ve sıra oynamaya geldiğinde zevk krizleri geçiriyordum, çünkü ben emek vermiştim ve benim için çokta değerliydi. Artık insanlar hiçbir şeyden zevk almıyorlar çünkü istedikleri herşeye kolayca ulaşıyorlar. Filmler, müzikler, oyunlar, videolar, pornolar artık ulaşılması çok kolay - Tık download. Gelelim bedavanın etkilerine örneğin lavuğun biri saatlerce internette porno video izliyor, sürekli mastürbasyon yapıyor.. bakın bu bedava porno sektörünün tek amacı var insanların hayvani duygularını bastırıp, evde göt üstü oturmalarını sağlamak. "Şş sen dur orda ne cürretle dışarda kadınlarla konuşup yatağa atmak için emek sarfediyorsun ne haddine senin??", al sana şu porno sitesi takıl takılabildiğin kadar, yeterki evden dışarı çıkma. Tembellerde balıklama atlıyorlar haliyle bedavaya :) Google ve youtube gibi sitelerin arama motoruna dikkat edin, leb demeden leblebiyi anlıyor, yeterki siz hemen şipşak aradığınızı bulun diye, yeterki siz cümleyi tam yazmayın.
 
Gelin birde şu kısaltılmış hızlı cümlere bakalım "s.a, nbr ,slm ,amk, s.git"  bakın gördüğünüz gibi bu kısa cümlelerin amacıda yazmaya uğraşmamak, kısa yaz enter.
Geleceği görüyor gibiyim,insanlar bedavaya kolayca sahip olmaya devam ettikçe fazlasını istedikçe, zevkin ve emeğin anlamını dahi bilmiyor olucak. VEE patır patır kendilerini gebertmeye başlıcaklar hahaha :D
Aslında bedava hırslarından kurtulmaları mümkün örneğin ben, klavyeye bakmadan yazmayı bildiğim halde, piçliğine klavyeye bakarak yavaş yavaş yazıyorum, amaç yavaş ve sindire sindire yapmak. Hız yok, şipşak yok.
Yüzümü yıkarken suyu köklemiyorum, vanayı az açıyorum, su içerken yutarak değil, yudum yudum içiyorum. Amaç şipşaktan uzak durmak hissede hissede yapmak. Aslında değindiğim konu, önemli bir konu mesela insanlar kendi yemeklerini yapmak yerine, fast food hemen 5 dakikada hazır  yiyorlar, böle yaparakda doğa kanunlarını es geçiyorlar ve kendi sonlarını getiriyorlar. Anladığınız gibi şipşak metodu koyunlara aşılanmaya devam ediyor. Artık insanlar hayatlarının her yerinde hemen olsun istiyorlar. Hemen, uğraşmak yok aceleeee, beklemek yok..
Bende eskiden porno film izliyordum ve mastürbasyon yapıyordum. Sonra kafam dank etti, porno izlemeyi ve mastürbasyon yapmayı bıraktım, ve ne oldu biliyormusunuz 40 yıllık tecrübem varmış gibi, artık kadınlarla rahatça konuşabiliyordum, hiç çekinmiyordum çünkü içgüdülerim tavan yapıyordu kendi kendime bile şaşırıyordum. Emek, zaman ilede yatağa rahatça atıyordum. Anladımki bunca sene içgüdülerimi bastırmışım. İnsanlar artık hemen olsun istiyorlar emek yok uğraşma derdi yok. Kendi sonlarını getiriyorlar. Örneğin oyun oynucaksam internetten direk indirmek yerine, gidip bir miktar yol yürüyüp cd satan yerden emeğim karşılığında alıyorum ve oynadığım zaman zevk alıyorum. 
Geçenlerde lavuğun birinin şöle yazdığını gördüm. "Kimse bana Ateistim ben, Tanrı yok" demesin. O halde öl hadi! Yaşamaya değer ne var ulan? Öl! Bu ibneye şöle demek istiyorum: Boş durmakmı yada kendini geliştirmekmi??
rumuz: UniqueDevil

-------------------
Öncelikle yazma cesaretin sana bir aferin! 

Seninde idrak etmiş olduğun gibi koyunlar kontrol edilebilmeleri için şuanda yaşamaktan men edilmelidirler. Bunun içinde onlara hızlı, çabuk, acele ve hemen gibi terimler çocukluktan itibaren dayatılır. 

Okuldaki sınavda 40dk verilir ve çabuk düşünüp yazmaları emredilir! Üni sınavında ise 2 saatleri vardır, oradada hızlı ve çabuk düşünmeli ve ellerindeki belirli süreyi bir an evvel "geleceklerini" şekilleyecek şekilde iyi kullanmalıdırlar. Yarışma programlarında "kazanmak için" belirli saniyeler içinde yada anında cevap vermelidirler. Şu saate işe başlayıp bu saatte bitirmelidirler. Yaptıkları herşey kısıtlı olmalıdır ve asla "aslında istedikleri kadar zamana sahip olduklarının farkına varmamalıdırlar"! 

Bu tip bir stress altında sürekli sanki diken üstünde otururcasına hazır olda beklerler ve böylece beyinleri sadece kaç yada öl statüsünde işlerken hayatın nasılda hızlıca önleriden geçtiğini anlamadan efendileri tarafından posaları çıkana kadar zevkle düzülür, sömürülür ve çöpe atılırlar - yani emekli olurlar.

Koyunların tek bildiği çabuk şeylerdir - özelliklede kendi adlarına verilen çabuk kararlar! Alıştırıldıkları şekilde davranan bir efendinin kararlarınıda tabiki böylece ne sorgulayacak nede açıklama bekleyeceklerdir, çünkü kendileride aynısını yapmaya programlanmışlardır. Tek bildikleri birşeyleri programlanmalarına göre çabukça yapıp hayata devam etmektir.... bu sayede aslında yapmakta oldukları şeyleri hayatın bir parçası değil, daha çok birer gereklilik, yükümlülük yada zorunluluk olarak algılarlar. Yani bunlar yapılmadan evvel hayatı yaşayamazlar. Buna bağlı olarakta asla - yapmakta oldukları herşeyle aslında zaten hayatı yaşamakta olduklarını görmekten aciz bırakılırlar. Hayatı yaşamak için daima birşeyleri çabuk yapmalı ve hayatı yaşamak için zaman ayırmalıdırlar - ki bu ayırdıkları zamanda çoğunlukla yine hayırseverlerin onlara sunduğu eğlenceden ibarettir.... futbol, diziler, pop müzik ve konserler gibi zırvalarla hayatı yaşadıklarına dair yansımalar sunulur ve bir an için kendilerininde hayatı yaşadığına dair uyuşturucu dozunu almış olurlar. Aslında bi sikim yapmış değillerdir!

Zevk verecek şeyler ya karmaşık yada tehlikeli olarak tanıtılırken, diğer sıkıcı ve zaman öldürücü boş şeyler popüler yada kolay yol olarak tanıtılırlar. Buna en iyi örnek bedava porno, bedava müzik ve bedava flash oyunlardır. 

Seks ile ilgili kitaplar, yazılar yada tv PROGRAMLARI bu işin cıvığını çıkaracak şekilde karmaşık bilgiler sunup elinde tuttuğun aleti bir vajinaya sokmayı astrofizik problemine dönüştürüler. Artık yatağa girmeden evvel bir plan yapmalısındır... nasıl başlayacaksın, boyundanmı yoksa elindemi.... kaç dakika yalamalısın 5? 10? 15? Ardından hangi pozisyonda düzeceksin ve hangilerine geçeceksin? Kaç posta kaymalısın? 1? 3? Anlayacağın gibi normalde eğlence, şehvet yada ihtiras ile yapılan birşey artık belirli görevler içeren ve başarı gerektiren bir iş halini almaya başlar. Konu başarı oluncada koyunların en çok korktuğu şeyin başarısızlık olduğunu anlamışsan çoğunun neden bu konu üzerine atıp tutmayı "gerçekten" başarmış olmaya tercih ettiğini anlarsın! Bu başarısızlık korkusu sayesinde afrodizyak sattığını iddia edenlerde köşeyi dönmeye başlamıştır.

Gençlik çağlarımda yatağa girdiğim her kızın anatomisini inceler ve nereden ne hissettiğini sorardım... bu sayede kitaplara başvurmaktansa doğrudan tecrübeyi edinmiştim ve bugün bunun yararını oldukça iyi bir şekilde görmekteyim. Mesela koyunlara sürekli sunulan iki şey var: götler ve göğüsler! Aslında ikiside aynı şey, yani göğüslerde aslında göt! Kadınları dikkatli incelersen göğüslerinden aslında hiçde öyle lanse edilmek istendiği gibi bir bok hissetmediklerini anlarsın. Ancak çok porno seyreden yada kitaplardan okuyanlar onları birer zevk bombası olarak algılarlar. Hiç çocuğunu emziren bir kadının zevk komasına girdiğini gördünmü? 
 
 
İkiside aynı! Ancak kadınlara sanki ellerinde ikinci bir koz varmış gibi erkeklerin anneden olan göğüs emme içgüdüsü bir anda onlara karşı kullanılmaya başlanır. Tek yapabileceğiniz ise onları mıncıklarken karşınızda rol yapan kadını izlemektir. Kadınların götünü çıplak göremeyen erkeğe onun ikizi olan göğüs "dekolte" olarak takdim edilerek kandırılması sağlanır! Kadınların dekolte giymelerinin en büyük nedenide budur: kadim içgüdülerinin kurbanı olan erkeklere "gözlerinin önünde" göt sunmak! 
 
Hiç bir koyun eve getirdiği kadının push up sütyeninden çıkan yapmacık, sönük, sarkık yada buruşuk göğüslerin onu kandırmış olduğunu itiraf etmez. Yandaki resim koyuna bomba bir sürpriz havası verir, ancak yelkenler fora oluncada tabiki artık çok geçtir. Öncelikle, simetrik göğüs diye birşey yoktur - tüm doğal göğüsler asimetriktir, yani biri ötekinden daha büyüktür. Ayrıca erkek olarak kendi göğsünüzü okşarken aldığınız hazdan daha fazlasınıda alıyor değiller - alıyormuş gibi tiyatro yapmakla bunun tersini kanıtlayamazlar! 

Kadınlara, götlerini apaçık sunmak toplum içinde yasak olduğundan, onun yerine göğüsleri ile ava çıkma fikri sunulmuştur ve bunun içinde göt yerine göğüsler kadınlar arasında bir statü sembolü yapılmıştır. Bu yüzdende cerrahlar kadınların götlerini ve vajinalarını düzelteceklerine aslında bebek emzirmekten başka hiçbir boka yaramayan göğüsleri hedef almışlardır, yani bu sayede koyunlara hayali seks objeleri ve vücut hatları sunularak esas dikkat edilmesi gereken KALÇA ebatlarını es geçmeleri sağlanmıştır.

Herneyse konuyu dağıtmayayım.....

Koyunlar için "günlük" adı altında yapılan hiçbirşeyin hayatlarını yaşamaları adına bir önemi yoktur, çünkü hepsi zaruri olarak damgalanmıştır. Hergün birşeyler yemeli içmeli, yıkamalı yada halletmelisinizdir... işte tüm bunlar zaruri adı altında sanki birer zorunlulukmuş gibi lanse edilerek bunlardan herhangi bir zevk alınabileceği yada aslında hoşa giden birşey olduğu fikri koyunların bilincinden yok edilir. Artık tek yaptıkları sadece yapmaları gereken şeylerdir.... hoşlarına giden ve sevdikleri şeyler değil. Hayırseverlerin belirlediği hayal dünyasında, koyunların hoşlarına gidecek yada sevecekleri şeyleri yapmaları için para gerekmektedir, para içinde çalışmak zorundadırlar!!

Tatile çıkmak için para gerekir. Gittkleri yerde ise evdekinden farklı birşey yapmaktada değillerdir. Koyunsal alışkanlıkları dolayısı ile sabahın 7 sinde kalkıp kahvaltıya giderler, sonrada günmeş altında mal gibi yatıp güneşin tüm enerjilerini sömürmelerini sağlarlar. Akşam ise evdeki gibi sahnede bir animasyon seyredip yatağın yolunu tutarlar. Özelliklede in cin top atan yerlerdeki otellere giderek sakinlik aradıklarını söyler ancak aslında mental anlamda tıpkı evdeki gibi kendilerini 4 duvar arasına hapsetmektedirler. Akşam yemeği sonrası sindirme adı altında kısa bir yürüyüş yapar ve yine para ödedikleri hapse geri dönerler. Aslında orada yapmakta oldukları herşeyi evlerindede zaten yapmaktadırlar. Tek yaptıkları şey aynı şeyi farklı ortamlarda tekrar etmektir. Etrafta (otelin dışında) neler var diye araştırmaktansa bulundukları otelin odasını inceler, oymaları yada otelin büfesinin resimlerini çekerler. Açgözlülükeri büfede hemen belli olur; sanki kıtlık çıkacak ve onlara birşey kalmayacakmış gibi toplayabildikleri kadarını masalarına taşır, sonrada ancak 5/1 ini yiyip bırakırlar. 

Bu tip koyunlara "yemeğiniz nasıl" yada "içtiğiniz nasıl" diye soruncada tek bildikleri şey kısa bir cevap vermektir: "iyi" yada "mükemmel" gibi. Asla yeyip içtikleri için zevk almayı bilmezler, herşeyi zamanları kısıtlı olduğu için alel acele halletmeye uğraşırlar. Kimisi tek başına köşede oturmuş manzaraya bakacağı yerde, geçmişini düşünmektedir ve suratıda ona göre asık bir ifade almıştır. Koyunlar ödemiş oldukları tatilin bile zevkini çıkarmayı bilmezler, çünkü belirli davranışlara programlıdırlar ve bunun haricinde kalan zamanda onların yaptığı eğlence, yani mal gibi oturup yada yatıp somurtmaktır.

En son kaldığım otelde yanımda oturan diğer 7 tane turist ile muhabbet ederken onları bir yandaki bayan havuza girerken beraber alkış tutmaya ikna ettim. Bayan havuz için ayağa kalkıp havuzun kenarına geldiği zaman bizde bir anda alkışlayıp "bravo" demeye başladık.... çünkü az sonra havuza girecek ve onun keyfini çıkaracaktı, bu cesareti içinde bizde onu alkışlamaya başlamıştık. Tabiki tam tahmin ettiğim gibi koyun bayan sevineceği yere utanıp yerine geri döndü. Ardından bizim gruptan kalkan birine aynısını yaptık ve oda doğal olarak sahne selamı verip havuza daldı, çünkü yaptığımız şey sadece eğlence idi ve kimseyi küçük düşürmek gibi bir amaçta yoktu.... fakat anlayacağınız gibi koyunlar yapacakları her hareket için başkalarının dikkatini çekmemeye programlandıklarından, bunun tersi gerçekleştiğinde hemen kabuklarına çekilmeye hazırdırlar. Koyunlar cesaretleri küçük yaştan itibaren yok edildiğinden hiçbir aktiviteye tek başlarına ilk çıkışı yapamazlar, daima bir "öncüyü" bekler ve onun izini takip ederler.

Aynı şeyi otelin tuvalet çıkışındada yaptık - tuvaletten çıkanlara alkış tutup "bravo" diye haykırdık... tabiki herkes "rezil" olmuşçasına hemen gözden kaybolmaya çalıştı ve sadece bir kişi güç gösterisi yapıp bize katıldı. Sorun neydiki? Tuvalete rahatlamaya gidiyorsun, biraz efor sarfediyor ve birazda ağırlık bırakıp dışarı çıkıyorsun, bunu neden tebrik etmeyesiniz? Sorun nedir? Bunu herkes yapmıyormu? Yoksa bana bunun tersini açıklayan memo mu gelmedi?

Garson içeceklerimizi getirdiği gibi ayağa kalkıp onu alkışlamaya başlıyorduk, çünkü bize lazım olan şeyleri getiriyordu ve bu hareketimizden dolayıda ne zaman bir sipariş yapsak bize öncelik tanıyordu. İçkilerimiz içerken "nasıl" olduklarını soruncada "hmm, biraz kuru ama lezzetli bir aroması var" gibi lezzeti alarak verilmiş cevaplar alıyordum, çünkü eğleniyorduk. Onlara oteldeki koyunları nasıl programlayacağımızı gösterceğimi anlattım ve akşam yemekte herkes açgözlü şekilde masasını doldurup oturduktan sonra bizde onlar gibi ancak biraz daha abartı şekilde büfeye saldırdık.... elimzde 2şer tabakla büfeden masaya ve yine masadan büfeye koşturduk ve masayı istifledik... tabiki bu kimsenin gözünden kaçmadı ve hepsi homurdanmaya ve yaptığımızın ne kadar uygunsuz olduğunu işaret eden toynak toslamalarına başladılar! Ve ertesi gün büfeye aynı şekilde ilk olarak biz daldık, ardından ise hiçbirisi bizim gibi davranmadı - çünkü homurdandıkları şeyi yapmamaya kendilerini programlamışlardı. Ertesi gün ise herkes olması gerektiği gibi idi: sakin ve normal! İşte koyunları yaptıkları ile yüzleştirerek başka bir davranışa programlamak bu kadar kolay - onlar yaptıklarının (yapmıyor olsalar bile) eksterm halini gösterin ve otomatik olarak tam tersini yapmaya başlayacaklardır. Keşke bu Nat Geo da çıksaydı....

Neden tırnaklarınızı kesmek heyecan duyulacak bir zaman değil? Sonunda kestiğiniz tırnaklar ile oynayabileceksiniz! Onları eğip bükebilecek, isterseniz çakmakla yakıp nasıl yandıklarını ve kokunun neye benzediğini keşfedeceksiniz. Bunu neden mi yapasınız? Çünkü yapabilirsiniz!!! Neden traş olmak bir eğlence değil? Köpükle elinizde şekiller yapabilir, sakalınızıda çeşitli şekillerde yavaş yavaş keserek neye benzediğinize bakabilirsiniz. Hitler bıyığı yapıp saçları kenara salabilirsiniz. Kesilen bıyıklarla lavaboya "I love you" yazabilir ve ardındanda eşinizi hem sevindirip hemde kızdırabilirsiniz. Akşam yemeği için masaya oturmadan evvel kadının başına yada ayaklarına çiçek yaprakları döküp en sevdiği şarkıyı o karga sesinizle söylemeye çalışırsınız. Dişlerinizi fıçladıktan sonra gargara ile "o so le mio" söylemeye çalışabilirsiniz. Burnunuzu karıştırdığınızda oluşturduğunuz sümük topunu inceleyip büyüklüğüne hayran kalabilirsiniz - aynısı kulak kiri içinde geçerli. Hele birde suratınızda çıkan bir sivilcenin ucu sapsarı ise ve artık patlatılmaya hazırsa... owwww, en az iki gündür bunun için beklemiyormuydunuz? Patlattıktan sonrada içinden çıkan sıvıya yakından bakıp "woaww, bu az önce benim suratımın içindeydi" diye hayretlere varıyorsunuz. 

Tüm bu ve benzeri şeyler herkesin hergün yaptığı ancak asla üzerine konuşmadığı yada konuşmaktan çekindiği şeyler değilmi? Tüm bu eğlencelere ne deniyor? Namahrem, özel yada şahsi! Yani koyunlar kendilerini yaptıkları şeyler konusunda sanki bir tek onlara mahsusmuş ve kimsenin bilmemesi gerekmişçesine şartlandırıyorlar. Bunun en büyük nedeni medya ve tv nin bu davranışları asla sergilememsi yada sergilerken küçük düşürücü göstermesinden kaynaklanıyor. Buna bağlı olarakta her koyunun kafasına aynı program yükleniyor: "küçük düşüp rezil olmak istemiyorsun değilmi koyuncuk"? Şunu belkide hatırlatmamda yarar vardır: kadınlarda osuruyor! Fakat bu konunun hiç ele alınmıyor olması bunun gerçekleşmediği anlamına gelmiyor?

Burada ele alınması greken esas nokta bilinen ve var olan şeyleri bastırıp olmayan ve hayali şeyleri ön plana çıkarmak. Yani koyunların elinden gerçekleri, doğruları ve objektifliği alırsanız yerine yalanları, yanlışları ve subjektifliği veririsiniz - bu sayede var olan ve gerçek olanlar ancak bunların farkında olanların elinde bulunur ve buna görede kontrol küçük ve farkında bir azınlığın elinde tutulur. İnanç sistemleri sayesindede koyunlar daima bir güç altında bulunduklarına inandırılarak kendilerini o görünmeyen gücün kurallarına itaat etmeye şartlandırılar, böylece kendilerini ikincil bir varlık olarak "aşağı" statüye sokarlar. Yani bu tip tanrısal inançlara sahip olanların "aşağı insan" olarak diğer "üst" insanlar tarafından yönetiliyor olmaları herhalde bir sürpriz değildir! Hani şu ağızlarından "efendimiz" kelimesini eksik etmeyenler vardır - işte bunlar asla "insan" olmanın ne demek olduğunu bilemezler, çünkü kendilerini kurallara itaat etmeye ve her ne kadar mantıksız, aptalca yada ilkelde olsalar düşünme kabiliyetlerini devre dışı bırakıp uygulamaya adarlar! Kısaca bu koyunların beyni yoktur ve onlarla iletişiminde bir anlam taşıması imkansızdır. 

Koyunlar sadece etraftakileri izlemeye ve onları kendi borg tarzlarına asimile etmeye programlıdır - bu yüzden onlardan etraflarına bakmak haricinde kendilerine konsantre olup yapmakta olduklarından zevk almalarını yada neşe duymalarını bekleme, yaptıkları sadece yapmacık dışa vurumlardan ibarettir. Koyunlar kendilerinden daha eğlenceli yaşayanlar neden gıcık oluyorlar sanıyorsun? Çünkü kendilerinin bir kural bağımlısı köle senin ise özgür olduğunu biliyorlar.... bildiğin gibi koyunları özgür olduğunu sergileyen ve hayattan zevk aldığını gösterenlerden daha fazla hiçbirşey kızdıramaz! Buda isteğe bağlı aşağılık olmanın oluşturduğu bir dürtüdür ve buna bağlı olarak ancak saldırganlık ve vahşiliklerini sergilerler.

Bir kızı barda kucağıma oturutup muhabbet ederken bana nasıl bakıyorlar sence? Nefretlemi yoksa saygıylamı? Benim durumum onlar için suratlarına fuck you LOSER denmiş olmaktan farklı algınacak değil, çünkü kendilerinde ne bunu yapacak "cesaret" var nede kendine güven. Bu sığırların hayattan zevk almaya dair bile kendine güvenleri yok!

Heil Satan!

ENKI

4 yorum:

  1. Bedava!
    Şu promosyon ürünler yok mu, hani bir vibratör al ikinci bedava, hatta yanında bu kayganlaştırıcıyı bedavaya veriyoruz! Hele ki stoklarla sınırlı ürünler evlere şenlik. Nası ya? Nası stoklarla sınırlı, çok rağbet görse bu herifler bi daha üretemeyecek mi bu ürünü? Ham maddesi mi bitmiş?
    Bazı ürünlerde gerçekten çok az üretilerek statü sembolü,ayrıcalık gibi gösteriliyor. Aslında realitede bir sik olmayan şeyler hemde.

    Bedava çok cazibeli bir silahtır. Bedava mezar versek yatacak çok olur!

    Sex konusunda söylenebilecek şey çok ama bana kalırsa önce şunu söyleyeyim: Bireysellik!
    Bakıyorum bazen sanki herkes fabrika çıkışlıymış gibi aynı geyikleri konuşuyor. ''Usta g noktası önemli, kulak memesini de yala bak ha! Bizim remzi abi deliye çeviriyormuş hatunu kesin işe yarar''
    Bir de enki'nin dediği gibi işi astrofiziğe, başarıya dökenler var ki... Bir durun soluklanın lan! en kötü ne olabilir ki? Erken boşalırsın, tatmin edemezsin vb. eften püften şeyler. Günler çuvala mı girdi koçum ha? yarın denersin. Zamana bırak olgunlaşsın sanırsın herkes john seens!

    Şu işe ruh katın hayvanlar gibi ''sikiş sokuş''tan öteye taşıyın. fazla da abartıp sex i bırakıp meditasyona da geçmeyin. Bir de zorla hayvanlık isteyenler vardır affetmeyin...


    Yaptığı eylemleri koşullandırmalara göre yaşayan mallar ise aynen devam etsin. Başkasına göre yaşayın ve başkası için ölün, zaten bu yaşam sizin değil ki! değil mi?

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. Muhteşem 'iki' yazı:) Teşekkürler!

    YanıtlaSil