24 Temmuz 2012 Salı

Okuyucu Mektubu -1-

Nowaytodie' dan mektup,

Sevgili Enkı seni en başından beri takip ediyorum ve artık benim de bu koyun sürüsü üzerindeki tespitlerimi sana yazma vaktim geldi.
Sheep Tale İnsanlar doğdukları andan ölümlerine kadar aynı yolu izlerler.Hepsi tıpa tıp aynı.Fark göremezsin.Çocukken herşey güzeldir hayallerin vardır yapmak istediğin şeyler sonra hayatından zevk alamayıp büyümek istersin işlerin daha da kötüye gideceğinden habersiz.Daha sonrasında üniversite denen saçma yeri okuyup kendini kandırmaya devam edersin, sonrasında askerlik yapıp evlenir kıçını yaya yaya otururken ona bakmanı bekleyen bir efendi ve onun sigortası olan çocuğuna bakmak zorunda kalırsın.Hayaller ne oldu? İşte benim anlatmak istediğim şey burada başlıyor.Ben de bir zamanlar aynı şekilde yetiştim.Ebeveynlerim tarafından progranlandım.Onların zevklerine göre konuştum, onların zevklerine göre giydim.Onların ego kaynağı oldum.Sonra birgün gerçeği gördüm.Tüm bu koyun sürüsü herşeyi etrafa iyi görünmek için yapıyor.Başkaları için yaşıyor.Zaten facebook benim için koyunların komplekslerini, ne kadar aciz ve zavallı olduklarını gördüğüm bir deney ve gözlem ortamı.Bugün yaptığım şeylerin fotoğraflarını koyayım da ''bak ben daha çok eğleniyorum heeeeyyy'' imajı verebileyim..Ne kadar yazık..Ha bir de bu koyunlar için iyi bir üniversite çok önemlidir.Hani biri sorarsa filan şurada okuyor veya okuyo desinler! Peki buraya kadar herşey hoş tamam kabul ediyorum.Peki ya geçen yılların ne olacak? Başkalarına yaranmak için götünü yırttığın o yılların hesabını kim verecek? İşte ben burada seçimimi yaptım ve sorumluluğunu aldım.Doğduğum aileyi ve ırkı ben seçmediğime göre bunlar s*kimde dahi değil.Bana seçimlerimden dolayı herkes tepki verdi , en çok da yakın çevremdeki arkadaşlarım beni caydırmak için yapmadıklarını bırakmadılar.Bunun en büyük sebebi benim de kendileri gibi tek düze gitmem, başarılı olma ihtimalimi dahi görmek istemiyorlardı.Sonrasında herşey gibi zor bir süreç atlattım ve sonunda ne ektiysem onu biçtim.Eksi ve artı her zaman birbirini seçer.Önemli olan oluruna bırakmaktır.Ve öyle oldu da.Seçimlerim sonucunda hayatımın geldiği nokta inanılmaz. Kimseyi takmıyorum, kendim için yaşıyorum.Koyunlar gibi sabah 8 akşam 5 güdülme seanslarına katılıp işe yaramayınca emekli edip kıçına vurulanlardan olmayacağım.İşte bunu duymak en çok sinir oldukları şey.Gerçek bu üzgünüm.Günün 24 saatinin 20 saatini kendime ayırıyorum.Özgürce yaşıyor, istediğim gibi giyiyorum , isteidğim gibi yaşıyorum.Param ile sadece kendimi geçindiriyorum.Ne fazla ne eksik.Kredi kartı kullanıp köle olmuyorum.Araba alıp stresini çekmiyorum her yere taksi ile giderim.Kafama esince bisikletim ile uzun yolculuklara çıkarım.Ve işin ilginç tarafı ise kimseye hesap vermiyorum ! Ne kıçını yaya yaya oturup ona ve sigortasına bakmam gereken bir ailevi sorumluluğum var ne de başkalarına iyi görünme çabam.Geleceğe yönelik para yatırımı yapmam saçma hayaller uğruna.Zaten paranın gelişi asla durmayacak, aksi halde bu koyunları borçlandırıp köle yapamazlar.Önemli olan hayattan zevk alabilmek.Problem üretmemek.O eski dostlarım(!) şimdi bana diyorlar nereye kadar böyle devam edecek, hayatını elinden kaçırıyorsun tarzı meeee seslerini duyuorum.Fakat hayatı elinden kaçıran kim gibi duruyor dediğimde ise cevabı siz daha iyi biliyorsunuz. İşte benim hikayem budur.Böyle de devam edecek.Şimdi bu koyunlara soruyorum acaba cesaretiniz var mı artık birşeyleri kendiniz için değiştirmeye! Ha siz şimdi bundan da suçlayacak birini bulursunuz ailem beni zorladı vs tarzı şeyler ile.Hiç değişmeyeceksiniz.Ve benim gibilerden yolda yürürken sizi görüp ufak bir acımayan aksine size bakıp mutlu olan bir tebessüm haricinde hiçbirşey alamayacaklar. Tüm bunlar için koyunlara teşekkür etmek istiyorum.İyi ki varlar onlar olmasa ben bu konuma gelemezdim.

-----------------

Bravo NWTD....
Seninde oldukça başarılı bir şekilde çözmüş olduğun gibi, köle bir ailenin ferdi olarak şartlandırılacağın tek şeyde yine aynı kölelik olur. Çünkü köle olarak yaşamış ebeveynler başka türlüsünü bilmezler, değişiklik onlar için korkutucudur. Ya başaramazsak, ya alaya alınırsak, ya dışlanırsak... gibi korkular onları daima diğerleri neyi yapıyorsa aynısını yapmaya iter. Sürü neyi yapıyorsa aynısını yaptıkları sürece ortaya boktan bir sonuçta çıksa, bu durum çoğunluğun başına geldiği için "normal" olarak kabul edilir ve sanki hiçbirşey olmamış gibi davranılarak aynı hatalar yapılmaya tekrar edilir. Buda sürü düzenin ayakta kalmasına yardımcı olur.

Etrafındaki koyunların limitsiz kıskançlığı daima... seni onlarla aynı seviyeye çekecek şekilde seni aşağılamaya iter. Saçların neden öyle, pantolonun neden böyle, niye smart phone'un yok, niye facebook hesabın yok, telefonun niye kapalı, niye takım taraftarı değisin, niye inanmıyorsun, niye evlenmiyorsun, niy çocuk yapmıyorsun, niye ev almıyorsun, niye kredi kartın yok, niye oy vermiyorsun...... bu tip sorular koyunların bilinçaltlarında baskın olan ezikliğin ve otoritenin karşısındaki savunmasızlıklarının göstergesidir. Koyunlar için toplum bir otoritedir... buna görede her koyun toplumun kabullendiği normları olduğu gibi kabullenmelidir, yoksa korktukları başlarına gelir! Neee, sizin çocuklar kuran kuruna gitmiyormu... Neee, sizin oğlan üniversite bitirmedimi.... Ne sizinki hala evlenmedimi.... Ne sizinkinin halen sigortası yokmu??? Bu tip korku yüklü ve caydırıcı tavırlar koyunların sürekli diğerlerine adapte olmaları için dronelar tarafından uygulanan jedi zihin sikiştirme teknikleridir. Ne kadar terslerine hareket ederseniz bir o kadar sizi kendi yollarına sokmak için kafanızı sikmeye gelirler. Burada önemli olan her ne kadar terslerine hareket ediyor olsanızda, sanki onlar gibiymişsinizcesine davranmaktır. Muhabbet esnasında sorulunca üni okudum iktisat bitirdim... allaha şükür yada allah izin verirse yakında devlet memuru olacağım.... tipli konuşmlar her koyunu karşınızda "aha bizden biri" düşüncesi ile rahatlatır ve size karşı herhangi bir anti tavır almalarına gerek olmaz. Bu sayede onları bu zayıflıkları ile kullanırsınız.

Koyunlar sürüden ayrı takılan, kendi kurallarını koyan, kendi bildiğine göre hareket eden ve özgürce davrananları asla tolare etmezler. Bunun tek nedeni zihinlerinin en derinliklerindeki sizin gibi olamama nefretidir. Kendi kendilerini sıkıştırdıkları kapandan kurtulamamaları ve günbegün bu kapana dahada kısılmalarından dolayı devamlı yardıma muhtaç kalırlar. Bu yüzdende sürekli kendilerine bakacak, götlerini kollayacak, başlarına bir çatı koyacak koruyucuyu ararlar. Tabiki bu koruyucu talepleri karşılama karşılığında onlardan belirli şeyleri kendi koyduğu kurallara uyacak şekilde yaptıracaktır. Kurallara uymak istemeyende kapının dışını boylayacaktır. En basit bir örnek vereyim.... paranız varsa koruyucu arayan iki üç kadını evinizde yaşamaya davet edip onları bu "rahat" ortama alıştırdıktan sonra kurallar koyarak onlara her türlü şaklabanlığı yaptırabilirsiniz. Mesela siz evde iken çıplak gezeceklerdir, işine gelmeyende siktirip gidebilir - kimse zorla tutmuyor! Hiçbirisi sizin köleniz değil fakat her biri korkularından dolayı seve seve köle olarak kalmayı tercih edecektir.

Şimdi bu kadınların karşıdaki komşunun yalnız yaşayan bir bayan olduğunu fark edip onu izlemeye başlamaları ile komşunun canı istediği zaman eve erkek getirip sabah postaladığını görmeleri ve ardındanda spor arabasına binip gazlayıp gitmesini seyretmelerinin ardından ne düşüneceklerini tahmin edin! Ondan tabiki nefret edecekler... ona orospu diyecekler... belkide baba parası yiyiyor diyecekler. Bu kadın onların belkide asla başaramayacağı bir şeyi başarmış ve bunu rahatça segiliyor olduğundan bu kölelerin daimi düşmanı olacaktır. 

Bu köle kadınlara göre başarı; bir koruyucu bulup başlarını sokacak bir yer bulmakla sınırlıdır, çünkü sadece bunun için programlıdırlar. Köleler için özgürlük asla sahiplenmeye çalışmayacakları birşey olduğundan, buna sahip olan ve koruyanlar daima onların düşmanı olacaktır. Koyunlar hayatın her açısından birbirlerini baskı altında tutarak ezik bir hayat yaşamaya şartlandırılırlar. Hiç oturduğunuz apartmanda bağıra çağıra düzüşen çiftleri duyuyormusunuz? Belki bir, belki iki defa fakat farkına varacaksınızki artık olmuyor... çünkü mutlaka birileri onların yolunu kesip buna böyle devam etmemeleri için uyaracaktır. Hatta bazen pişirilen yemeğin kokusu rahatsız ettiğinden o evin sakinleri bir başka uyarı alarak bu lezzetten kendilerini mahrum bırakmak zorunda kalırlar. Tabiki uyarılar tehdit şeklinde olmasada saman altından su yürütür misali bir mesaj olarak yollanır. 

Aynısı okuldada vardır.... herşey tek-tip olmalıdır... aynı model elbiseler, aynı model saçlar, aynı model çantalar ve aynı model kırtasiye zamazingoları.... sosyal ilişkiler kontrollü ve sınırlıdır.... ders anında kız arkadaşınızla aynı sırada otururken el ele tutuşmanız yasaktır. Bu tip baskılar ile koyunlar kuzu yaşta iken sürünün yaşam tarzına şartlandırılarak otoriteyi asla sorgulamamayı ve emirlere itaati öğrenirler. Eğer bunlar gerçekleşmezse ikinci bir deneme olarak sahnye acı girer. Okulda kurallara uymuyorsanız öğretmen dayak atar yada disiplin kurulu size uzaklaştırma cezası verir. Bir düşünün, okul sizi doktrinasyon merkezinden 7 günlüğüne azad ediyor, fakat siz özgür olmanın vereceği sevinci yaşamaktansa içinizde bir buruklukla beraber eve gidip özgür olduğunuz için ebeveynlerinizden ceza alıyor, ayrıca bunun burukluğunu ve pişmanlığını yaşamak zorunda kalıyorsunuz. Bu tip "ters" doktrinasyonlardan geçen bir neslin nasılda itaatkar ve "özgürlük" karşıtı hatta düşmanı olacağını siz hesaplayın.

Öncelikle okula gitmek sizin fikrinizmiydi? Hayır, bu ebeveynlerin şimdiki kanunlar doğrultusunda sizin devlet karşısında birer "bakıcınız" olarak yapmaları gereken bir hareket. Eğer bunu yapmazlarsa ceza alacaklardır. Yani bir nevi okula gönderilmenizin başlıca nedeni ebeveynlerin götlerini ceza derdinden kurtarmaktan ibaret. Ayrıca siz onca saat okulda iken kafalarını size takmadıklarıda kesin. Zorla gönderildiğiniz ve üzerinede belirli bir süre için ceza mahiyetli özgür bırakıldığınız bir düzende doğru ve yanlış ayrımını "ters" olarak yapmaya programlanmanız oldukça dahiyene değilmi? Bu sayede bir işe gitmeyi ve orada kapalı kalmayı evinizde istediğiniz şeylerle zaman geçirmeye tercih edersiniz! Eve döndüğünüzdede tekrar işe gitmek için saatleri sayarsınız. Hiç kendinize sordunuzmu: neden 6. sınıftan itibaren kot ve t-shirt değilde - takım elbise giyme zorunluluğu var diye? Yazın herkes okul armalı bir t-shirt, kışında yine okul armalı bir sweat-shirt giyemezmiydi? Hemde devlet tarafından yapılmış olandan... böylece kimse yoksulluk bahanesi ilede çıkıp artistlik yapamazdı. Fakat anlayacağınız gibi devletin kontrolü altındaki tüm okulların yeni nesil köle üniteleri ilerideki pozisyonlarına genç yaşta iken alıştırılır ve hatta bunlardan biri olabilmek için birbirleri ile yarışa sokulurlar. 

Eğer tüm bu doktrinasyonlardan sıyrılıp kendi istediğiniz hayatı kendi bildiğiniz gibi yapmaya kalkarsanız karşınızda önceden programlı koyunları bulup baskı altında tutulacağınız kesindir. Bu yüzden toplum içerisinde yaşadığınızı unutmadan "sikimdemisiniz" model takılmak hayati tehlikelerede yol açabilir. Toplum içinde yaşamak sizin seçiminiz ise koyun postlu kurt misali yaşamanız zorunlu olacaktır. Bu kamuflajı yok edip gerçekten kafanıza göre takılabilceğiniz zamanda zaten etrafınızda kendi köleleriniz cirit atıyor olacaktır. Toplum içinde kibir ve böbürlenme elitler için oldukça negatif sonuçlar doğurur. Koyunlarla tartışmalara girmek, onlara onlardan daha iyi bir durumda olduğunuzu sergilemek sadece bir hatadır! Daima kötü durumdaymış gibi takılın, onların durumlarını taklit edin, borç ödediğinizden ve patronunuzdan nefret ettiğinizden bahsedin. Koyunların beğeneceği, yani hayatın zevklerini kötülercesine konuştuğunuz sürece onların beğenisini kazanırsınız. Bu da size onları kullanma avantajı sağlar.

Toplum kendine ahlak öğretip bunun kurallarını aşılamaya çalıştıkça daha çok ahlaksızlaşır. Toplumun dayattığı herşey negatif etkiyle geri teper - bu karşı konulmaz bir esastır. Toplum kanunlar yarattıkça kanunsuzlukta bir o kadar artışa geçer. Toplum insan yetiştirmeye çalıştıkça karşısında aptal ve gerzek bir vahşi hayvan sürüsü bulur. Toplum neye el atıp kontrol etmeye çalışırsa bu onu bir o kadar soruna boğar. Çünkü toplum kendi içinde "zorlama" (uyum) ile işleyen bir düzendir. Bildiğiniz gibi teşviğin olmadığı bir düzende yıkıma öyle yada böyle mahkumdur. Sakın hayırseverlerin teşvik sistemini toplumun zoraki sistemi ile karıştırmayın! Birisi dıştan teşvik ederken, diğeri ise içten uymaya zorlayarak işler. 

Koyunlara acımak ancak acınacak olanların başvuracağı bir davranıştır. Ancak kendinizi acınacklarla aynı seviyede görüyorsanız onlara acırsınız. Birinizin orada diğerinizinde burada olmasının bir nedeni var: BENcil olmak!

Yazılarının devamını bekliyorum NWTD.... Satanın huzurunda birer elit şövalye olarak hayatın tadını çıkarmaya ve zevklerini tatmaya devam.

Heil Satan

5 yorum:

  1. Koyunlar,battı balık yan gider mantığı ile hareket ediyorlar.Sürekli kola içmediğimi vurguluyorum,kola içmiyorsun ama sigara içiyorsun diyorlar,bu yavşaklarda böle kendilerini kandırıyorlar.Koyunlarla konuşunca her kelimenin sonuna allah bilir,inşallah,allahın izniyle demek şart.Kendimden emin bir şekilde konuşunca çıldırıyor bu gerizekalılar.. çünkü kendilerine güvenmiyorlar sürekli tereddüt içerisindeler. inşallah kelimesinin anlamı,ya tereddütteyim ama belki olur hesabı..

    YanıtlaSil
  2. Mısırda iken koyunun birine yarın ona ödemesini yapacağımı söyledim.... oda bana inşallah dememi tembihledi. Ona yarın parasını vereceğime dair söz vermeme rağmen inşallah dememde diretince bende "inşallah yarın" dedim. Ertesi gün parası cebimde olmasına rağmen "üzgünüm olmadı, allahın bir bildiği varmış, yarın inşallah diye salladım"... aynısını ertesi gün tekrar ettim. Üçüncü gün inşallah kelimesini kullanmadan gözünün içine bakarak "yarın söz vereceğim" dedim... bu defa bana birşey diyemedi fakat içinden "inşallah" kelimesinin geçtiği gözlerinden okunuyordu, fakat bunun benim ağzımdan çıkmaması onu fena rahatsız ediyordu. Ertesi gün söz verdiğim gibi parasını verdim ve "ben istemeden kimse parayı benden alamaz" deyince anlaması gerekeni anladı - fakat o yinede bir koyundu ve herhangi bir zihinsel değişiklik beklenemezdi. İçin için kendini yediği apaçık belliydi fakat zayıflığını tasdik etmek onun için rezil olmak gibi birşey olduğundan susup boynunu eğmeyi tercih etti. Karşındaki koyunun boynunu eğerek durması nasıl bir güç verir biliyormusun. Mwaahahahaaaaa

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Siz görmezden gelseniz de gerçekler varolmayı sürdürürler. Aldous Huxley
      Evet koyunlar ne kadar reddederse etsinler dışlasınlar kaçsınlar harikalar diyarında yaşasınlar herşey ortada açık seçik. Koyunlar sürekli güvenli bir liman sakin bir hayat aramamız için nasihatlar verirken bizler tam tersini yapıpı uzaklara yelken açıp keşfetmeliyiz deneyimlemeliyiz. Yoksa ölünceye kadar yağ torbasını doyurur aynı yağ torbasını becerir emekli kuyruğunda yada hastanede 2. sınıf bir salak ölarak ölürsünüz...

      Sil
  3. Hayat tıpkı senin önceki bloglarında yazdığın gibi.Hani şu bir çit dolusu koyun ve onlardan farklı renkteki siyah koyunun.Çit ortasında dışarıya açılan bir yol kazıyordu ve çıkıyordu.Fakat diğer koyunların hiçbiri o yoldan dışarı çıkmıyorlardı.İşte bunun gibi çıkışı sadece biz kendimiz bulabiliriz.Odamların gözünün ortasına bir yol açsak dahi onlar doğaları gereği bunu anlayamazlar.Hatırlıyorum da birgün okula konuşma yapmak için maymun kıyafeti giyen koyunlardan biri gelmişti.Ve bize onu dinlememiz gerektiğini kesinlikle konuşma salonundan ayrılmak yok dendi.İşte tam o saniyede şunu düşündüm.Konuşma 6 saat sürecek, benim buradan çıktıp gittiğimde ertesi gün koyun öğretmenlerimden işeteceğim azar toplasan 15 dk geçmez.İşte o anda 15 dk bir korku için 6 saatimi çöpe atmadım ve oradan ayrıldım.Ve işte o günden sonra hayatın şifresini çözdüm.Başkarına iyi görünmeye çalışacağınız ya da size aa sen üniversite bitirmedin mi, veya sen evlenmedin mi daha diye istemediğiniz durumda kalcağınız süre sizin ömrünüz yanında bir hiçtir! Salak olmayın ve ömrünüzü o 15 dakikalık sürede rahat hissetmek için çöpe atmayın !
    Ve şunu asla unutmayın size hayatı kaçırıyorsun diyen her koyun hayatı zaten kaçırmış ve senin içinde bulunduğu rahat durumu kendine yediremeyendir!

    Enki, bu arada yazmayı planladığım bir konu var, aklımdakileri topladığımda sana göndereceğim.

    YanıtlaSil