21 Temmuz 2012 Cumartesi

Message from GOD -1-

Because GOD (Rumuzlu yazar) says so...
Bu yazıyı enk'yi takip edip de hala bir şeyler öğrenmemişler, üstelik sürekli aynı zırvalar ile vızıldayanlar için yazdım... Bazı sivri zekalar çıkıpta biz bunları zaten biliyoruz demesin, tek akıllı(!) siz değilsiniz!
Objektif Realite Nedir?

Varlığın mantıksal açıdan algılanmasına verilen isimdir. İnsanlar bununla yetinmeyip kurmaca gerçiklikler yarattı. Bunların kökeni kişisel yaratıcılıktan ibarettir. Evrimsel zekamız sağolsun, zekiler tarafından görece aptallara bu kurmacalar gerçekliğin kendisi olarak sunuldu! İşte oyun o zaman start aldı! 

Objektif Realiteyi neden öğreniriz?
Bir çok koyun bu konuyu anlamakta güçlük çeker. Belkide biraz kelimeler ile oynayayım ha koyuncuk? Nesnel gerçekliği niçin kavrarız? Aslında olması gereken bu! Fakat senden zeki(!) büyüklerin  duru zihnini siktikleri için, bildiğin şeyi tekrar öğrenmen gerekiyor. Ancak bu kolay bir iş değil -kolay ne var ki zaten-. Sence bunca doktrinler, uğraşı ne için? Evrim! Bununla sadece maymundan insan olmak yada çok özel ''sırlara'' vakıf olmak gibi moronik şeyleri anlıyorsan...
Evrim, mükemmeliyete endeksli ve sömürü bazlı çalışan bir şeydir! Evrim=sömürü, bu kadar! Şimdi o embesil beyinlerinizdeki sömürü kavramını genişleteyim. BENcil istençlerinizin neticesinde ortaya çıkan durumlar sömürüdür. İnsanları çalıştırıp kendine zaman kazanmak, yemek yemek... sadece ben kaynaklı bir eylemin sonucu olması yeterli! Tanrılara kızan koyunlar, kendilerinin de aynı şeyi yaptığını inkar edip bu işin "ustalarını", kötülükle ve haksızlıkla itham eder!
Tüm bunların bilincinde olsa koyunlar ne olur? ''Herkes sonsuza kadar mutlu yaşar!'', Ooh koyuncuk! HER ŞEY EŞİT EVRİLMEZ! Fark olmazsa denge olmaz, biri tanrı ise diğeri koyun olacak! Eğer bunların bilincinde olup bir koyundan farksız yaşıyorsan sen sadece tanrıcılık oynayan bir koyunsun!
Koyunlar ve BÜYÜK ADAM Olma Hevesleri
Beni en çok uyuz eden tiplerdendir bunlar. Çılgınca her şeyi isterler ve herkesden saygı beklerler. Ellerindeki imkanları uygun olmadığı halde, hemen olacak şekilde istediklerini elde etmeye çalışırlar. Beklenildiği gibi bir bok elde edemezler! Bazı çılgınlar ise hayırseverlerin yemlerine atlarlar sazan gibi. Halbuki yok yere götlerine girecek kazığı yağladıklarının farkında olmazlar!
Peki bu tipler neden büyük adam olmak ister? Gerek hayırseverlerin teşviki ile gerekse koyunların kendi aralarındaki teşviki ile, sırf özendirilirek aşırı bir sahip olmaz arzusu yaratılır. Her şeyini sürüye göre yaşayan koyunlar öyleyse bende sahip olmalıyım der. Maddi durumu kısıtlı olmasına rağmen gider ihtiyacı olmayan harcamalar yapar. Bakın burada lüks kavramına gönderme yapmıyorum! Sırf beğeni vb. toplamak için yapılanları kast ediyorum. Beğenmedikleri şeyleri başkaları için alırlar!
Koyunlar istediklerini elde etseler ne olur peki? Öncelikle koyunların ne istediklerine bakalım. Evler, arabalar, tıkınıcak tonla şey, çakılacak ilah gibi hatunlar, can sıkıntılarını geçirecek high-tech oyuncaklar. Ya sonra? Evleri daha az ihtişamlı gelecek, arabalarının yeni modelleri çıkacak, yağ fıçısı vücutları yediklerini bayıcı bulacak artık, envai çeşit fanteziyi yaptıkları hatunlar artık onları cezbetmeyecek -yeni ''tat'' arayaşına çıkacaklar-, bir kaç kez eline aldıkları zibilyon tane tekno oyuncakları olacak!  Nihayetinde tatmin duygusunu kaybeden koyun ya intihar edecek yada daha fazla gözü dönmüş bir şekilde saldıracak!
Böyle bir kitlenin fazla olduğunu bir düşünün, sizce işler ne kadar süre tıkırında gidebilir? Bir gün, iki gün veya bir ay?
Ah moronlar! Kimse sizin evriminizin mükemmeliyetten sayısal değere değişim geçirmesinden şikayetçi değil. Bu, sömürümü daha da kolaylaştırır. Mesele yöntem! Siz beceriksizler acemi bir şekilde her şeyi batırıyorsunuz. Bir çok koyun gördüm, oldukça zengin olmalarına rağmen herşeylerini kaybettiler. Tek sebebi aptallıkları idi!
İstediklerinizi nasıl elde edersiniz? Hah! hemen heyacanlanmayın, bir çoğunuzun beklediği gibi size örneği değil yöntemi anlatacağım. Ne istediğinin gerçekten bilincinde ol ve onları bulunduğun duruma göre zamana yay. Aptallar sadece kolay ve çabuk bir yol olduğuna inanır! Bir de şu hepinizin hevesi ve idolü tanrı olma mevzusuna değineyim arada. Tanrı=kendisi için yaşayan!
Ne kadar yatarsan, ne kadar sahipsen, ne kadar bilirsen, o kadar tanrısın diye bir kaide yok! Hayat bir rpg oyunu değil! Bir anda seviye atlayıp koyundan tanrıya dönüşmeyi beklemeyin. Siz ütopik tanrınızı düşlerken aptal bir koyun olarak öleceksiniz. Embesiller! Hayırseverlerin sizi yaşadığınız ''anı'' yaşamıyor olduğunuza inandırmaları bir aldatmaca, siz de moronik bazı şeyleri yaptığınızda  ''Oh evet! Şimdi yaşıyorum!'' diyorsunuz.
Hadi gelin sizi günlük yaşamda belki göt göte yaşadığınız tanrılara götüreyim şimdi! Yalnız bu abiler hiç düşündüğünüz gibi değiller. Kaba saba bir adam düşünün, ticaret yapıyor, çok da büyük bir iş değil. Elemanları iş üretirken bu abi kendi istediği gibi takılıyor, çünkü zamanına sahip çıkıyor! Geliri de istediği standartları karşılıyor üstelik. Belki kıro dediğin ve bir şekilde hor gördüğün adam eli sikinde gezerken sen sevmediğin moronik işinde götünü yırtıyorsun ve vaktinin çok büyük bir kısmını köle olarak geçiyorsun! Şimdi söyle bakalım o odun mu yoksa sen mi evrimini daha yetkin bir şekilde gerçekleştiriyor? Nerede kaldı onca spirütel, gizemli, entellektüel bilgi? Realite budur şapşal, işler sadece kafada yürümüyor!
Size aşağı gelen işleri yapıp hem paradan hem zamandan kazanan insanlar, standartlarını da ona göre ayarlayıp kafası rahat, huzurlu yaşıyor! Sense o kıskançlık ve haset dolu ezikliğin ile kendi kendini yiyip bitiriyorsun.
Tekrar edeyim sadece yatmakla ilgili değil mevzu. Yaptığın işi seviyorsan geceni gündüzüne katarak çalış, sen mutlu ve huzurlu hissediyor musun? Daha ne...! Hayaller peşinde koşup ''anı heba ediyorsunuz. Memnunsan teşviklere kanma, değilsen ''kendi'' standartlarını akılcı ve gerçekci şekilde sabırla elde et!
Bir daha zırlamayın artık! Biliyorum daha net şeyler bekliyorsunuz halen! Yani benden sizin yerinize avlanmamı! Aptallar, gözlemleyin, fırsatları değerlendirin, fırsatlar yaratın... ''Hayatınızı'' yaşayan sizsiniz, ben değilim!
İstanbulda turistik yerlerde taşak yumurtası şeklinde iki tane mıknatısı 20 tl ye satıp çok kısa sürede epey para kaldıran insanlar vardı. Realite her zaman epik olmayabilir...
Copydoglar
Bunlar genellikle yarı bilinçlilik ile ve korku ile yaşarlar. Her zaman bir çobanın yanaşması olmalı, çoban onu bilgilendirmeli ve beslemeli. Şu kasıtlı ifşa ve uyandırma geyikleri suratına tokadı yiyen moronu bir korku alır gider. Üstündeki gerilimi atmak için sürekli ''hakikatı'' belirli dozlarla öğrenmelidir. Hayırsever abilerine hayranlardır, bir yandan onlar gibi olmak isterler fakat diğer yandan ise ondan kopamazlar! Sürekli Öğrenmeye heveslidir, ne kadar ''az bilinen ve gizli'' şey öğrenirse o kadar orgazm olur. Gerçekliği kavrayıp matrixten kurtulurak tanrı gibi yaşayacağına, gider yine kendilerini köle edecek şeyler bulurlar. Takacak şeyden bol ne var ki zaten!
Sürekli bir şeyleri dert edinirler, çoban abilerinin tavsiyesine muhtaç kalırlar! Kendilerinin bu halleri yetmezmiş gibi tamda hayırseverlerin istediği şekilde yarı bilinçlilik halini her türlü yolla diğer koyunlara bulaştırırlar. Günümüzün ''ifşacı ve araştırmacı'' moronları tam da istenildiği gibi davranmakta. Onlar kendi aralarında, internette, orada burada bu hayırsever abileri deşifre ettiğini sanırken esas noktaları kaçıyorlar. Anlayacağınız zamanlarını piç ediyorlar sadece!
Bu heriflerin kişisel yaratıcılığı kısıtlıdır, o tasmayı taktıkçada öyle kalacak! Koyunların inançla korkması gibi kendileri gerçeklikten korkar. En uyuz olduğum tarafları ise algı darlıkları ve öğrenme dışında bir sik yapamıyor olmaları!
------------
Yazı için teşekkürler GOD...
Çoğunlukla yazdıklarım okunmuş bilgi değil, sadece tecrübelere bağlı olanlar.... yani biliyorum çünkü pratik olarak uyguladım. Her nekadar koyunların kim olduğunu bilsekte, sırf bu yazıları okuyupta koyunluktan kurtulunacağına inanmak, zannetmek yada hayalini kurmak aslında hiçbirşeyi değiştirmiyor. Gidilecek yol belkide uzun fakat bu daima ilk adımla başlıyor. 

Bende diğer hayırseverlerin yanında köle olarak çalıştım... fakat o yolun sonunda kendi kölelerime sahip oldum - yani sabırla ve uğraşı ile. Şimdikilerin çoğu yazacağın iki cümle ile hayatlarının değişeceğine ve hemen bir anda tanrı olacaklarına inanmak istiyorlar.... tabiki hepsi kendini kandırıyor.

Açık zihinli olayım derken zihnin dışarı boşalıp etrafa saçılmasına izin verende çok. Birşeyleri bilmekle herşey anlanmış olmuyor. Aslında ne kadar çok bilirseniz o kadar az anlamış olursunuz. Açık zihinliliğin paradoks tarafıda budur. Usta dediklerinize bakın... her neyin ustası olursa olsun.... yaptıklarını aslında hiçde janjanlı bir şekilde yada şekilli hareketlerle yapmıyorlar - tek yaptıkları yapılması gereken. En kısa ve en öz hali ile hemde.

Bir usta en az hareketle en çoğu elde edendir, fakat o pozisyona erişene kadarda sabır ve hatalarla dolu bir yoldan geçer. 

Sırf bu sabırsızları paralarından etmek için birçok kurnaz - gizli - formüller sunarak kısa yoldan zengin olmayı, kadınları ayartmayı, başarılı olmayı yada sorunlara çözümleri sunar. Sabırsız koyunlar bu tuzaklara daima düşerler. Çünkü birşey yapmadan elde etmenin hayali ile yaşarlar.

 
Mesela bu factor.... TV işportacısı Mehmet Öz yada bir diğer şovmen ismi ile Doktor Öz. Bakın bu lavuğun adı altında satılan ürün ne yapıyormuş. Bu adam gerçek doktor değil!
Prof. Dr. Mehmet Öz tarafından amerikada bir tv programında önerilen african Mango amerika’dan sonra şimdi Türkiye de. African Mango, Amerika’da en çok satılan ve en etkili bitkisel zayıflama hapları kategorisinde ilk sıralarda yer almaktadır.
Doktor Mehmet Öz African Mangosunu bir çok Hoolywood yıldızına önerdiği (önermiş ama alan yok!) ve bir çok seminerinde African Mangosu ile ilgili açıklama yaparak tavsiye etmektedir (üstünden para kazandığın ürünü kötüleyecek kadar aptal olamazsın herhalde) African Mango hapının mucizevi bir ürün olduğunu ve kilo problemi olan herkesin mutlaka kullanması gerektigini ve african mangosunun lif ve potasyum açısından oldukça yüksek olup antioksidanı oldukça kuvvetli bir zayıflama hapı oldugu için zayıflamanın yanı sıra cilt ve saç bakımında çok fazla faydalar sağlamaktadır. (İçinde yok yok, sadece zayıflatmaklada kalmıyoooor! Koş vatandaaaş.) Dinç ve diri vücudun yanı sıra saçlarınıza extra güç vermektedir şeklinde açıklamalar yapmıştır
African Mango Hapının Faydaları
  • African Mangonun içerdiği vitaminler sayesinde cilt ve saçlar için çok fayda sağlamaktadır.
  • Mango; potasyum, lif bakımından yüksektir ve kuvvetli bir anti-oksidandır.
  • African Mango Hapı etkin içeriği ile çok güçlü bir yağ yakıcı özelliğine sahiptir.
  • Metabolizmayı Hızlandırır. Enerji Verir.
  • Vücuda Zindelik Verir. (Yer kaplaması için boş laf)

İşte burada bu lavuk, bu sabırsız koyunlara kısa yolu sunmaktadır. Sadece hayal satmaktadır. Kullanılan kelimeye dikkat edin: Mucizevi - bunun anlamı hiç bir sikime yaramıyor demektir! Fakat şaaşalı kelimeler sanki bi bok satıyorlarmış gibi bir hava katıyor değilmi. Buradaki dikkat edilmeyen nokta zayıflamak isteyenlerin bu hapla aslında dahada şişmanlayacağıdır! Neden mi? Ne yapıyor bu hap - enerji veriyor. Enerji şişman olanlarda zaten yağ olarak saklı durmuyormu, yani zaten gereğinden fazla enerjiye sahip değillermi? Ayrıca diyelimki bu hap yağları yakıyor... ee bu yanan yağa ne oluyor - nereye gidiyor bu yanmış yağ? Porlardan ter olarak akıyor değilmi?!!

Tüm bu kısa yol arayan salakların sürekli başvurdukları bu tip mucizevi yada gizli formüllerin onları getireceği yer daima başladıkları yerdir - yani hiçbir mesafe kat etmemişlerdir.

Yağ yakmanın tek bir yolu vardır - o da hareket etmek yani efor sarfederek acı çekmek!! Bunun haricindeki tüm opsiyonlar hayalden ibrettir. Tek objektif zayıflama metodu budur. Yukarıdaki açıklamalara dikkat edin - önerilerin hepsi neye işaret ediyor? Çok fayda, Yüksek, Çok Güçlü, Hızlandırıcı... hepsinin koyunlarda yarattığı "almalıyım" etkisi "daha" önerisiyle sağlanmaktadır. Mango yiyenlerde bu zayıflama etkisi görünmüyorken, hapı neden zayıflatsın?

Tıpkı "The Secret" kitabı gibi koyunlar okudukları vasıtası ile mucizevi değişimler yaşayacaklarını zannederek düzülürler. Tabiki bu arada kitabın yazarı köşeyi döner.

Biz burada ne yazarsak yazalım, koyunlar bu huylarında asla vazgeçemezler - bu yüzdende benim gibiler tarafından suratlarının ortasınada söyleseniz düzülmeye devam ederler.

GOD neyi bekliyorum biliyormusun.... birilerinin okudukları doğrultusunda birebir pratiklerini yazmalarını ama halen yok! Bunun bir nedenide tabiki rezil olma korkusu..... Burada anonimsiniz - kime rezil olacaksınız? Biraz kendinize güvenin ve inanın. Sahneye çıkın ve kendinizi gösterin... daima öğrenmek için 50/50 şans mevcut - ya başarırısın yada başarmazsın. Bunu öğrenmenin tek yoluda YAPMAK ve Satan'ın yolundan giderek "görmek"!

Heil Satan!!!

29 yorum:

  1. Hmm, "Bu heriflerin kişisel..."
    Copydog'lari yeteri kadar iyi anlatmissin GOD, bende bu konuyu ilk dusundugumden beri aklima takilan bir seyi eklemek istiyorum. Bazi seylerin farkina varip, kendimi øgrenmeye, nasillari bulup nedeni manuple etmeye(neden ler ile son derece takintiliydim) basladigimdan bu yana, dog veya copydog olarak tanimlayabilecegim bir cok kisi tanidim. Kimisi sadece internet uzerinden, kimisi -ki en sikintili olani buydu- gercek hayattan kisilerdi.

    Øncelikle søylemeliyim ki, tanidigim copydog larin neredeyse yarisindan fazlasi, -bir erkek oldugun icin olsa gerek- tapicak tanri arayan erkeklerdense, vajinasina kapi arayan kadinlardi.
    bu bir kenara, ne yalan søyleyeyim, bende herseye tam bir copydog olarak basladim, o kisiye tam anlami ile hayrandim, nasil oluyorda bu kadar muthis olabiliyordu? nasil bu kadar zeki olabiliyordu? nasil benden milyar isik yili yuksekte olabiliyordu ve nasil oluyorduda ben onun gibi olamiyordum?! Tum bu sorularin sonucunda henuz erilmemis, genc zihnimin karar verdigi tek sey zavalli bir køle olmak, ve ona tapinmakti. -Ayni zamanda ona asiktim, belki buda etkilemistir, bilemiyorum-
    Søyledigi her lanet olasi søz bana sanki ilahi bir vahiy gibi geliyordu, nasil olduda bunlari ben dusunemedim?! ¨
    Kiza deli oluyordum, ve o zamanlar cok ta iyi arkadastik, zira onun pek arkadasi yoktu, aile bakimindan zayifti ve okula gitmiyordu. Yarim yamalak turkcesi ile bana herseyi acikliyordu.
    Ardindan bir tur problem oldu, ve uzunca bir sure ayri kaldik. Ben de bu dønemde, ondan ayri kaldigim surede, her zamanki koyunsal otlama yasamima geri dønmustum. Simdi geriye dønup bakinca ne kadarda rezil oldugum gøzumden kacmiyor(hep øyle olacagimda kacmiyor tabii).
    Ve sonunda bekledigim gun geldi, ve onunla tekrar bulustum, bir sene kadar surdu bu. Ve tekrar bulustugumuz ilk haftadan, onu cok farkli bulmustum. Sonralari, benim ona tapmaktan baska birsey yapmayan, iseyaramaz ve aslinda matrixten cikmakla alakasi olmayan bir zavalli oldugumu anlamis, bu yuzden bana karsi olan tavri eskisinden cok farkliydi.(Ki bende zamaninda -belki hala- bøyle bir arayistaydim, elinden tutup matrixten beraber cikacagim biri gerekliydi...they need to be enlightened, said I, to myself.)
    Her zamankinden daha yakindi, ama eskisi gibi cikip bu bøyle, su søyle demiyordu, bana birseyleri tam olarak aciklamak -bedava olarak yemi azima vermek- yerine, sorularima sorularla cevap veriyor ve "tek yapman gereken gøzlemlemek ve merak etmek, yapabilirsin bu dogamizda var" diyordu. Fakat bir koyun olan ben tabiiki "gøzlemlemenin" bile ne oldugunu bilmiyordum. Bu bir senelik sure icinde, her ne kadar kendimi o zamanlar daha ergin sansamda tipki simdiki gibi, aptal bir cocuktan baskasi degildim ve yine tek yaptigim ibadet etmekti. Onu sevdim, ona tapindim, onu anlayamadim, bunun icin ugrasmadim, simdi bunlari tekrar gøzden gecirirken bile ona kufur etmisim gibi hissediyorum.
    Neyse, zaman gecti, ve bu bir yilin sonunda, turkiyeden yurduna, yunanistana dønerken araba kazasinda øldugunu øgrendim. arabayi babasi kullaniyormus ve ølen sadece o'ymus. Babasi da ona cok bagliydi, o gunden beri depresyonda. En son ølumunden bir yil sonra, kendini biraz toparlayabildiginde bizi ziyaret etmisti, o zaman bana gunlugunu verdi. -tamam, belki bende biraz baski yapmis olabilirim vermesi konusunda, fakat elimde degil, herseyin gunlugunu tutmus, øgrendigimde sok olmustum- Gunlugu okudugumda gercektende bu son sene buraya geldiginde benim bir "copydog" oldugumu farketmis oldugunu yazmis, fakat beni kiramamis ve kullanamamis -tanrilik edememis-. Baslarda bu yaptigini bir turlu anlayamamistim.

    YanıtlaSil
  2. Neyse, zaman gecti, artik kendini daha iyi taniyan, gøzlemleyebilen ve isik tutkusu ile yanip biten, øgrenmek icin can atan bir yeniyetmeydim. Hayirseverler sagolsun elimin altinda internetim vardi, maddi durumumuz her ne kadar memur maasindan ibaret olsada cesitli sebeplerden gayet iyiydi, kitaplarimi sikinti cekmeden alabiliyordum, arastirmalarimi yapabiliyordum.

    O'ndan sonra bir daha bu tarz bir iliksi yasayacagima inanmiyordum. Ki o iliski bile sayilmazdi, o yaslarda gercekten "asik" olunulabilecegine pek inanmiyordum ama yasadigim seyinde ne oldugunu tam olarak tanimlayamiyorum. Fakat eminim anliyorsunuzdur. Herneyse,
    Beklemedigim sey oldu ve yine bir kizla bulusmaya basladim, ben pek aktif olmasamda -her nasilsa- kiz benden son derece hoslanmis duruyordu. Bir sure sonra ona dusuncelerimi aktarmaya basladim, bir ahmak gibi birilerini aydinlatmaya calisiyordum ve icten ice bunun ise yaramayacagini biliyordum(ama pratikte deneyimim olmadigindan yinede cok etkili olmuyordu sahip oldugum bilgi)
    Fakat her ne ise, bir sure sonra kiz bariz bir sekilde kølem, ehem, copydog um olmustu! Ve inanin, beni daha ønce hic bir sey bu kadar -bu anlamda- rahatsiz etmemisti. Kizdan hem hoslaniyordum, hem de kølem oldugu icin ondan tiksiniyordum. Sonra ona karsi tavrim degisti. Direk cevaplar yerine, sorulari ona yøneltiyor ve kendisinin halletmesi icin olanak taniyordum, ona en buyuk iyiligi yapiyordum ama koyun akli bunu anlarmi? Tipki zamaninda "O"'nun bana yaptigi gibi aynisini bende køleme yapiyordum. Her ne kadar bu konuda kendimde olmam ve onu firlatip atmam veya parmagimda oynatmam gerektigi bilgisine sahip olsamda, deneyime gelince sanki hersey ucup gitmisti, bu da beni rahatsiz ediyordu tabii. Neyse, sonunda alistim, onunla arami kapattim, aslinda kendimi ondan soguttumda diyebilirim. Benden uzaklasmasini sagladim ve ondan kurtuldum. Simdi bakiyorumda, onu cebimde bir køle olarak saklayip, tanrisi olarak onu süt ve bal ulkesine gøturebilidim. Ama nerede o akil =(
    Bunun uzerinden yine zaman akip gecti ve bu zamanda benzer seyleri cok kez yasadim, internettede bu tarz kisiler cok oldu(yine cogunlugu disi idi).Ha, erkeklerdende oldu elbet, ama bu seviyede, amina kapi ariyan avradlarinki gibi olmadigi asikar. Hatta cogu anlatmaya bile deymeyeceginden yazma geregi duymadim.
    Kisisel ask mevzularimi yazmis gibi gørunsemde, anlatmak istedigim seyi anladiniz.

    Bu benim hayatimda ønemli yer kaplayan, øzellikle gelisimimi buyuk ølcude etkileyen bir olaydi.
    Ve bugun kopidog kølelerine son derece uyuz olmamin en buyuk sebeplerinden biride kendiminde bir zamanlar onlardan oldugunu hatta alasi oldugunu her seferinde hatirlamam. Bu yuzdende onlar hakkinda cok dusundum, copydog ismini ise nereden cikardim bilemiyorum. Copycat demek isterdim ama onlar yine stratejik bir konum olarak kalmisti zihnimde. Pink floyd'un Dogs parcasi da søzel anlamda aklima kazindigindan, sanirim oradan aldim. Her ne kadar simdiye kadar tanidigim køleler bana yakin olan ve sebdigim insanlar olsada onlara køpek gibi bir yakistirmada bulunmayi daha cok istedim.
    Cunku bu asagilayiciydi, ve bende bir gun køpegin tekiydim, bir itten farkim yoktu, ayagina gider mama dilenirdim. En cok bunu unutmamak icin yaptim sanirim.
    Neyse, sunuda belirmeliyim, gecmiste hafizamin yetmeyecegi kadar cok hata yaptim, hala yapiyorum, ve yapmaya devam edecegim, fakat itiraf etmeliyim, bu hatalari dusunup, onlardan ders almak, aciklarimi kapatmak, ve onlar sayesinde gelismek gercekten tanimlayamayacagim bir duygu.

    Post Scriptum: Yazinin basligina da ayri yarildim haha.

    YanıtlaSil
  3. Excellent comment YHVH.....

    YanıtlaSil
  4. ''GOD neyi bekliyorum biliyormusun.... birilerinin okudukları doğrultusunda birebir pratiklerini yazmalarını ama halen yok! Bunun bir nedenide tabiki rezil olma korkusu..... ''

    Doğru, fakat takipçilerin bana kalırsa büyük çoğunluğu henüz hayatı yeterince tecrübe edememiş genç yaşta kişiler oldukları için beklediğini alamıyorsun. İşte bende tam bu noktada -tecrübe- burada takılanlara veya bir şeylerin arayışında olanlara anlatmak için yazdım yazıyı. Hiç bir zaman o tanrısallığı gerçek hayatta tecrübe etmeden anlamayacaklar.

    Bende yaşımın henüz çok genç olması sebebiyle çok fazla örnek veremiyorum yazılarımda. Daha çok olgu üzerinden gidiyorum. Olguları kavrasam bile tecrübe edinmeden olmuyor. Sabırla bir yandan yaşadığım andaki fırsatları değerlendirirken diğer yandan geleceğe yönelik hamlelerimi tasarlıyorum.

    Henüz yolumuzun ufku bile net gözükmüyor, daha büyeyeceğiz :D

    Not: ''copydog'' ismini YHWH önermişti, belirtmeyi unutmuşum.

    YanıtlaSil
  5. Bir bakima hakli olabilirsin deneyim konusunda, fakat cogu yazi, hemen hemen herkesin gunluk hayatinda gerceklesen konular uzerine, yani deneyimlerini ve bunlardan øgrendiklerini paylasmak icin aslinda pekte "realiteye" atilmis olmak gerekmiyor. Ørnegin yalnizlik konusu, bedava arzusu konusu, turkce pop konusu, problemler ve cøzumler, eminim gecmise bakinca herkes bu konuda birer birsey yasamistir. Ki eminim diger yazarlar arasinda farkindaligini en son/yeni kazanan kisilerdenim, buna ragmen tum bu konularda yazacak bir veya iki deneyimim vardir. Onun haricinde okul hayati, resmen bir deney alanindan farksiz, onca insan, onca olasilik, onca tecrube!
    Ne yani kimsemi baskalarini kisisel deneylerine alet etmiyor? Kimse mi øgrendigi bilgileri realitede deneyeme ugrasmiyor? Bugun her gece kizlarla disari cikip jazz kuluplerine gidecegimi hayal bile edemezdim zira bilgiye sahip ama accaip cekingen ve korkak biriydim øzelliklede hata yapmaktan korkardim, simdi ise her turlu seyi deniyorum ve gøzlemliyorum, ugrasiyorum ve elde ediyorum, hatalarimdan øgreniyorum!

    Øzellikle bedavalikla ilgili yazida yazilanlar hakkinda herkesin en az bir paragraf yazebilecegi kanisindayim, gunluk sosyal yasamimizda en cok karsilastigimiz seylerden biri degilmi bu?
    Belkide deneyimlerini ønemsiz bulduklari icin yazmiyorlar..
    Burada yazilan cogu yazida zaten herkes hemen hemen ortak dusuncelerde oluyor, peki, herkes dusuncesini yazsin bakalim, ne elde edecegiz? Zaten hepimiz bilmiyormuyuz?
    Eminim herkes bir veya iki moranla veya money'le de karsilasmistir bugune kadar, haksiz miyim?
    yine uzattim, kisacasi demek istedigim "hayati yeterince tecrube edememis" olmak, pekte iyi bir bahane gibi durmuyor, ne yani 7/24 evde, ekranin basinda wow oynayarak mi geciriyorlar hayatlarini?
    Hayat zaten deneyim ve tecrubelerden olusmazmi?

    Not: meraklanma telif hakkini almadim rahat olabilirsin Yuce GOD. Amon. :D

    YanıtlaSil
  6. ''Hayat zaten deneyim ve tecrubelerden olusmazmi?'' :) şüphesiz!

    Sende anladın demek istediğimi ama biraz daha açayım. Enkiye kıyasla tecrübeleri daha az ve enki öyle bir yazıyor ki üstüne ekleyecekleri şeyleri pekde lüzumlu görmüyorlar.

    Herkes bir şeyler karalasa iyi kötü deneyimlerini, düşüncelerini yazsalar kötü mü olur? olmaz tabi...

    Not: ''Şüphesiz ki o her şeyin sahibidir!'' telif mi demiştin? Duyamadım! :D

    YanıtlaSil
  7. Tam üstüne bastın YHVH!! :thumbsup:
    Aslında yazmak ne kadar kolay değilmi! Sırf benim yayınladığıma benzemez yada önemsiz görünür düşüncesinden (korkudan) yazmayan o kadar çokki....

    Yani yaşınız 19 diye hiçbirşey yaşamadınızmı? Hiçbirşey görmedinizmi. Ebeveynlerinizle, öğretmenlerinizle, şoförle yada kız arkadaşlarınızla yaşanmış hiçbir tecrübeniz yokmu sanıyorsunuz. Ben 6 yaşındayken komşunun 7 yaşındaki kızı bize gelir bizde odamızda oyun oynardık - en azından anneler salonda çay içip kek yerken öyle zannederlerdi. Oyun olarak birbirimize "oranda ne var" diye gösterip öpüşürdük. Yaş 6 idi ama içgüdü durmuyordu. Aynı şekilde 9 yaşlarımda sahilde "kendi isteğimle" su satıp cep harçlığımı kazanırdım. Böylece annemden para alıcam diye bana iş vermesini engellerdim.

    Geçmişinize şöyle bir bakın, ne kadarını gerçekten hatırlıyorsunuz? Ne kadar tecrübenizi gerçekten önemsiyorsunuz. Başkalarının hayatını anlatan filmler sizin hayatınızdan daha fazla değerli değil ancak yinede seyrediyorsunuz - çünkü çoğunlukla bu seyredilenlerle kendi hayatınızda aynı şeylerin gerçekleşmemesinden dolayı belkide yaşadıklarınızın bir film senaryosunu bile dolduramayacağına inanıyorsunuz. Makinalı tüfeklerle kovboyculuk oynamayacaksınız, dünyayı uzaylılardan kibrit çöpleri ve isviçre çakısı ile kurtarmayacaksınız, charlize theronu yatağa atamayacaksınız... fakat farklı şeyler yapıp bunları bileceksiniz, belkide tüm o film senaryolarından daha iyi olan tecrübeler olacak - önemli olan tecrübelere değer vermektir; iyi yada kötü!

    Yazdığınız her yorum atari makinasına attığınız jeton gibi işler... birşey yazdığınız zaman bende size yazarım.... kimse birşey yazmazsa sırf kendimi tatmin edeceğim diye yazacak değilim! Jetonlar parmaklarınızın ucunda ve bedava!

    Anlatın bana mesela - herkesin bir anda size bakmasına neden olacak bir hareketi yapmak sizin için nasıl bir duygu? Bu yol ortasında giderken flamenkocular gibi bir el hareketi ile "oleeeey" diyerek 10 saniye sabit durmak olabilir! Sonrada sanki birşey olmamış gibi devam edersiniz. Sizce bu tip bir davranış size neyi öğretir?

    YanıtlaSil
  8. Lise 4e giderken 4 ay boyunca günde ortalama 300 dolar kazandım.Bolca param vardı yaptığım iş güzeldi hayat güzeldi.Okula şişesiyle tekila vodka götürüyordum bir kaç paket
    malborayı çekiliş yaparak veriyordum kimse beni ele vermiyordu çünkü hepsi bedavaydı herkes en iyi arkadaşımdı.Sevdiğim o zamanlar taş gibi olan kumral bir kız vardı bir çaba arkadaşlarıyla birlikteyken o yanına gibip merhaba dedim.
    Merhaba dedi,onuda yanındaki iki kızıda önceden tanımaktaydım,onlarda beni.Yanındaki tipsiz arkadaşıda merhaba dedi.Benimkine döndüm diğerlerini siklemeden,nasılsın?dedim.Çok salakçaydı ama yinede o benden daha heycanlıydı,ellerini sağa sola savurup duruyordu hiperaktif bir manyak gibiydi bu bana biraz itici geldi ama devamını getirmeye kararlıydım.Çünkü oda benim yanımda olmak istiyordu bunu ilk göz göze gelişimizde anlamıştım,belki daha önceden birbirimize bu kadar dikkatli bakmamıştık,yada sadece ben değişmiştim ve beğendiği bir erkek haline gelmiştim!Tüm kızların benden hoşlandığını biliyordum ama onların bana verebilecek hiçbirşeyleri yoktu.Nasılsına karşılık 'iyiyim sen?' dedi!
    Bende iyiyim,demekki bu sınıfta,bölümde okuyorsunuz(rezil)tıp felan mı kazanmaya çalışıyorsun?dedim,güldüler ama sadece o konuşuyordu,diş hekimliği istiyorum sende şu şu bölümdesin sen ne istiyorsun diye sordu,şimdiki aklım olsa sana dişimi çektirmek istiyorum derdim ancak bunun yerine hiçbirşey,okula eğlence için geliyorum dedim.Bana üzgün üzgün bakmaya başladığından dolayı bende ama belki veteriner olabilirim....kötü bişey değildir dimi,dedim.değildir dedi.
    Minik götsüz orospu bir arkadaşı kıskanmış olacakki sınıfından ona gelsene biiir diye seslendi,bende ona tamam neyse zaten zil çalacak sonra görüşürüz dedim.Döndü o harika poposunu sallayarak sınıfına gidiyordu,okuldaki en harika vücuda ve davranışlara sahip kızdı.
    Ondan sonra okul dışında buluşmaya başladık,konu sekse gelince bir hafta naz yaptı ama en sonunda ikna ettim.Beş yıldızlı bir otelin en güzel manzaralı odasında ilk defa birlikte olduk.Kız bakireyim demişti ama hiç kan gelmemişti buna sinirlenmiştim.O üniversitesini kazanınca şehirden ayrıldı,benimde işim sona erdi parasız kaldım...
    Bol bol harcama yapamadığım için bana milletin ilgisi azaldı ama zaten onlarla görüşmek konuşmak istemiyordum.

    Bu zamanlar yokuş aşağıya bisiklet sürerken ön tekerleğin frenini sıkmak ve havada bisikletle birlikte ters olarak en az 3 takla atmak kadar heyecanlı ve zevkliydi.Ama bisikletle yaptığım şeyler aptallıktı bir kez kolumu kırdım bir keresindede
    az kalsın boynum kırılıyordu,neredeyse ölüyordum yerden 15 dakika kalkamadım birileri gelene kadar ondan sonra akıllandım.

    Şimdi yapmaya çalıştığım şey yine para kazanmak.Bana lazım olan özgürlüğü verecek miktarlarda parayı istediğim yapmaktan zevk aldığım yol ile elde etmek.Mesela kendime bir planör modifiye etmeyi ve pilot olmayı çok istiyorum,para bunu bana sağlayabilir.Hiç olmasa pilot tutarım beni uçuracak.Hala gencim hala uğraşıyorum ama artık çok daha gerçekçiyim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Peki, yazmış olduğun hatalarından ne öğrendin? Sırala lütfen!

      Sil
    2. Yazdıklarım hatalar değildi yaşadığımı hissettiğim anlardan kafama kazınmış bir kaç hatıraydı.Benim hiç hatam yok çünkü ben sadece yapmam gerekeni yaptım.Onlardan öğrendiklerimlede gelecek sefere daha iyisini yapacağım.

      Sil
    3. "Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok... Benim hiç hatam yok..."

      10 numarasın Money, en büyük sensin.

      "çünkü ben sadece yapmam gerekeni yaptım...."
      Sakın bu cümlen "çünkü ben sadece yapmak istediğimi yaptım." olmasın!?

      Herneyse Money, sana cevap yazmak sadece zaman kaybından ibaret. Kendi dick kafanla ne istiyorsan... ah pardon, ne yapman gerekiyorsa onu yapmaya devam et.... iyi eğlenceler sana.

      Sil
    4. Herhangi bir isteğe,arzuya ulaşmak-gerçekleştirmek için o isteği karşılayacak eylemlerin bütününü yapmak gerekir. Bu dengeyi sağlamaya çalışırken yapılan eylemlerde yapman gerekeni yapmaktır. Çok bencilce. Ne yani bunu benim uydurduğumu mu düşünüyorsun,öyle yaptım çünkü her birey kendi gerçekliğini yaratır!

      Sil
  9. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaten konumuzda bu değilmi? Götz olabilmek için göte sahip olmayı öğrenmek! :D
      Kimse kocaman taşakları altın tepside sunmuyor, bunu ancak kendin büyütebiliyorsun. Eğer birisi sana o taşakları vermişse, istediği zamanda elinden alır.

      Sil
  10. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  11. @Başka bir yer

    işte bu! ''
    Gelelim benim gibi 30 yaşını geçmiş, ekonomik sistemden tamamen özgürleşmiş ve kendisini tamamen bilim ve sanata vermiş birisinin...'' Benimde tek amacım, yoksa sömürünün getirdiği fiziksel getiriler zihinsel açıdan ilerlememe bir katkısı olmasaydı hiç umrumda olmazdı.

    Henüz kendimi ekonomik sistemden kurtarabilmiş değilim (Oh! başkasının taşaklarını almayı kaç kez reddettim), sabırla ilerliyorum.

    (Bloguna bakıyorum şimdi...)

    YanıtlaSil
  12. 1)- Kendi gibi olanlarla fikir paylaşmanın entellektüel hazzı (vut?)
    2)- Koyunlar arasında milyonda bir olan, kendisi gibi değişme potansiyeli bulunanlara yardım etme "içgüdüsü" (Bunu blog'un ile yapacağını ima etmiyorsun değilmi? En azından bu şekilde devam ederek?)
    3)- Gelişim ve deri değiştirme aşaması sırasında kendisine ucube demiş koyunların suratına gerçekleri vurarak, onları bir nevi göt ederek :) alınan çocukça haz (hayat biraz da çocukluktur :D )...(Basitçe ego tatmini?)
    4)- Edebi mastürbasyon(Edebi eser çıkar ortaya, ciddiyim)
    5)- Kendini göstermek koyunlarda nefret uyandırır; fakat elitler arasında "takdir" uyandırır. Bu takdiri karşılıklı olarak duymanın ve doğru yerde olduğunu bilmenin zevkini tatmak(Karşılık yalnızlık giderimi desene sen buna? Oh evet biz elitiz! http://www.youtube.com/watch?v=04854XqcfCY )

    Bloguna girerken beklentimi yüksek tuttum sanırım. Neyse...

    YanıtlaSil
  13. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  14. 1-) pekala bilimsel çercevede sınırlandıralım bunu?
    2-) Gerçekten mi! Ne vaad ettin? Bir elit olmayı değil mi?
    3-) Süslemeyi beğenmemiştim :( gerisinde sıkıntı yok :D
    4-) Bende nacizane bir nüsha istesem? meraklandım bak şimdi :D
    5-) Elitliğin tanımını koymana sözüm yok ama şu '';)'' ifadesine çok uyuz olurum kişisel alma.

    Daha çok etkileşime geçmek isterim fakat bununla birlikte blogununda içerik olarak ilerlemesini... Şuan için enki'nin yanında yeni yetme gibi duruyorsun bazı açılardan, belki de cevherinin gölgesini görüyoruz ha?

    YanıtlaSil
  15. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu soruya karşı halen adam akıllı bir cevap bulbilmiş değilim. Ego tatmini? İçgüdüsel paylaşım dürtüsü? Benzer düşüncelileri bulup onlarla iletişim kurma arzusu? Neyden bahsettiğinden haberdar olanlara fikirsel yardım? Belkide henüz ne olduğunu bilmediğin birşeyin arayışı? Belkide birbirlerine bağlı olarak hepsi? Kısaca bilmiyorum.... ancak zamanım oldukça yazmak beni rahatsız etmiyor. Yazarken düşüncelerim ve anılarım pekişiyor... unutmuş olduğum şeyleri hatırlıyorum ve bu beni kısa bir sürede olsa mutlu ediyor. Hani bir koku alınca, bir ses duyunca yada bir şey koklayınca seni bir anda eski anılarına götürür - işte yazarken o anlar tekrar gözümün önüne gelip birazda geçmişi yad ediyorum.

      Eğer bunu bir pc ile karşılaştırmak gerekirse yazarak bir nevi HDD Defrag yapıyorum diyebilirim. Bu sayede sanki zihin zinde duruyor ve hazır cevapları bulmak oldukça kolaylaşıyor. :)

      Sil
    2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
  16. bu konu hakkında enki ye bir mail attım bugün, eğer uygunsa özelden detaylı olarak konuşmak isterim?

    YanıtlaSil
  17. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  18. Hmm, aslinda o yorumda sana vermek istedigim mesajin, bir nevi icerik ile hicbir ilgisi yoktu biliyor musun? O yorumu øzellikle bir "sekilde" yazdim. Øhöm, bir elit olarak, bu blogun takipcisi olarak ve buyuk ihtimalle gørmus olabilecegim diger yorumlarindan yola cikarak anlayacagini dusunmustum. Belki tekrar okursan...Neyse, iyi eglenceler.

    YanıtlaSil
  19. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :/ zaten bunun hakkindaydi...Neyse uzatmiyorum.

      Sil
    2. Kadınları tam anlayamazsın ne yapacakları ne isteyecekleri belli olmaz.Eskiden aptalca bunların gerçekten sevebildiğini,duygusal olduklarını sanıyordum.Ama aslında günümüzün hükümetlerini,imparatorlukları dahi bir yılan gibi arkadan sinsice yönetenler onlar.İlluminatiyi,masonları dahi dışarıdan onlar yönetir.Onlar bizden çok daha yerinde kararlar verebiliyor çünkü doğaları gereği olamadığımız kadar benciller,nasıl bir doğaları varsa.İşte biz aptal erkeklerin buna ihtiyacı var,kadının bencilliğine,bize bu konuda yardım etmelerine.

      Bunları bırak,sen neden yazıyorsun? Hani yazacaksanda tam yaz,elit dediğin işini tam yapar.Mesela o duman, ağaçlar ve gökdelenler konusu büyüleyiciydi ama çok kısaydı okuyucu daha boşalamadan işi bitirmiş giydirmeye başlamıştın bile.Anlatabiliyormuyum ne kadar uzun ve ne kadar tempolu o kadar iyi..yinede senin bileceğin iş tabi,olursa okurum olmazsa okumam birşeyde kaybetmezsin.

      Sil
    3. Masonluk,kabala öğretisi...Bu tür kulüplere alınmazlar çünkü ortadaki saçmalığı,sömürüyü görüp diğer erkekleri kulübün kurallarına karşı manipule edebilirler.

      Sil