19 Haziran 2012 Salı

Türkçe POP ve Cinsellik

Merhaba Moronitas,

Türkçe POP a daima alerjiktim ve şu son zamanlardaki eften püften ve boktan püsürükten yazılan şarkıları istemedende olsa dinlemek zorunda kalmak bile insanı zıvanadan çıkarmaya yetiyor. Herkes tutturmuş bir "ay ne anlamlı" gibi zırvalarla bu çöpleri savunur dururken, gelin bakalım bu şarkılar ne kadar anlamlıymış. Çoğu şarkı sözüne reel olarak hiçbir anlam veremezsiniz, çünkü çoğu - aşk, sevgi ve ayrılık üzerine soyut manada yazılmış bipolar anlamsız cümlelerden ibarettir - ne kadar zırva o kadar iyi. Özelliklede son zamanlardaki şarkıların değindiği tek nokta seks ve onun varyantları.

Bu akımı ilk başlatanda tabiki hayırsevrelerin bir anda göğe çıkarttıkları Tarkan idi. Peki tamam sesi güzel ama bu müzik piyasasında sesinizin iyi olması şöhret olabilirsiniz demek değil - sadece belirli bir amaç için seçilmiş ve sizi yönetenlere boyun eğecekseniz şöhret olursunuz. Gerçek ünlüler reklama çıkmazlar! Eğer bir ünlü reklama çıkıp başını götünü sallayıp para kazanmaya çalışıyorsa ona ruhunu satmış bir zavallı olarak bakıp tüm albümlerini sanatına ihanet eden bir ezik olarak yok etmenizde müstehaktır. Reklamla para kazanmayı hedefleyen kendi sanatını hiçe sayıyor demektir.

Her neyse, hadi biraz şu "anlamlı" şarkıların kulaklarda neler çınlatıp, zihinlerde neye tercüme edildiğine bakalım.

Tarkan - Kır zincirlerini

Seninle son gecemiz bu
Bu son sevişmemiz belki de
Bırak alev alsın bedenin
Hissettiğin gibi ol bu gece

Tüm oyunları oynayalım sırayla
Günaha bulanalım biteviye
Şşş konuşma hiç soru sorma
Sırlarımı keşfet bu gece

Kır zincirlerini gel
Aşka kanalım seninle
Yum gözlerini
Soluksuz uçalım göklerde

Geriye sayım başladı
Ayrılık anı çok yakın
Bırak tutuşsun bedenin
Tadına varalım her dakikanın
Tüm yasakları delelim
Yudum yudum içelim aşkı bu gece

Şarkının türkçesi şu: Yarın yeni bir kızla takılmaya başlayacağım, çünkü bir türlü vermiyorsun - o yüzden bu akşam son kez seni düzüşmeye ikna etmeye çalışcağım. Gel bari bu akşam naz yapmada her türlü fantazileri uygulayalım - anal, oral, vajinal, altın yağmur - artık aklına ne gelirse. Bırak seni sabahlara kadar kanırta kanırta, duvarlara tırmandıra tırmandıra yalayıp düzeyim. Bakiresin biliyorum, ama olsun unut gitsin o eski gelenekleri, gel sana sağlam bi çakayımda sevişmek neymiş gör... sokulacak ne kadar deliğin varsa bırak sokayım. Merak etme acıtmayacağım. Sonunda ağzına boşaltıp sen banyo yaparken uzayacağım.

Emir Gülşen Sudan Sebep Şarkı Sözü

İçiyor muyum içinden, düşünüyor musun sende
Beni görmek istiyor musun sudan bir sebeple
Dolaşıyorsun içimde ateşten bir rüzgâr gibi
Sana kim izin verdi ki aşkla çöz beni diye
Her sabah çiçek gibi açılan o gözlerinin
Görmenin sihrini sen bilemezsin ki
Söz verdim yarına güzel olacak
Ay dolunay sabah çok uzak
Üstüme düşen gölgene baktım
Aşkı tenime çok yakışacak
Söz verdim yarına güzel olacak
Ay dolunay sabah çok uzak
Üstüme düşen gölgene baktım
Aşkı tenime çok yakışacak
Aşkın tenime çok yakışacak

Vajinanı yalayıp emerken beni hayal ediyormusun? Hemen yanına gelip sana sağlam bir çakmam için bahane arıyormusun? Biliyorum sende istiyorsun, gözünü aletimden alamıyorsun. Korkma bakireliğini bozduktan sonra sabah uyanınca yanında olacağım ve sana herşey güzel olacak diye teselli verdikten sonra hemen uzayacağım. Eğer iyi düzüşmüş ve muamele yapmışsan belki ararım. Yatakta üst pozisyona geçip ay ışığı o parlak götüne yansıdığında seni sabaha kadar nasıl düzerim diye heyecan bastı. Vajinanın suyu üstüme damlarken "işte buuu" demeden duramadım. Üstüme ilk oturduğunda vajinan aletime nasıl yakıştı bir bilsen.

Halil Sezai Paracıkoğlu - Olsun (düet Cem Adrian)

Çaresiz içimdeki çocuk
Bir günah gibi hep suçlu
Senin hala ellerin soğuk
Ve yağmurlu
İçimde her gün ölen umutlar var
Olsun zaten aşklar hep böyle

Sana bir söz yazdım bugün
Yolladım rüzgarla
İçinde gözyaşı vardı
Küçücük bir kadınla

Sana bir söz yazdım bugün
Yolladım rüzgarla
İçinde gözyaşı vardı
Küçücük bir adamla

Ne demek ulan bu???? Böyle bipolar sığırların yazdığı mental rahatsızlık belirtili şarkıların bir anlam taşıdığına inanandamı var? "Konuşmaya götüm yemedi, Sana email attım bana cevap bile vermedin" demek için bu kadar zırvaya ne gerek var. Vermeyecek sana işte, beğenmemiş hatun seni - hadi bakayım, elenoraya devam, asıl ezik corç.

Gülben Ergen Yarı Çıplak

Bir ben mi yaşlandım yoksa anılar mı
Gönlüm kıpır kıpır mı yoksa sıradan mı
Bir ben mi öfkelendim aşkın acısından
Kalbim utandı ilk kez kendi yarasından

Aşk tanrısı haberi yok göz pınarı ıslak
Sensiz hiç değeri yok kaldı yarı çıplak
Ahh zalim hayat, vicdansız hayat
Kıskıvrağa saplandım ortasından
Hislendim kimsem yok sana geldim
Baktım hiç kimsem yok sana geldim

Aradan geçen yıllara sor:iki aşık aşkı unutur mu
Aşkın huzur meleğisin sen, rüzgar seni hiç unutur mu
Sıradan bir ayrılığı seçtim gerekende oydu gözüm ıslak
Ben kalpten ayrılanı geçtim, kalbim elinde yarı çıplak

Evet yaşlandım ve artık çekici değilim. Fazla kilometre yapmış buruşuk Vajinam halen ıslak ama çakmak isteyen yok. Anladımki bende iş yok. Kocamı bırakıp sana geldim, eski yadigarıma, bana daima çakan yağızıma. Sen benim doyumsuzluğumu doyuransın, işi bilen tanrısın. Yarı çıplak karşındayım, diğerinide sen soy ve başla beni kanırtıp bağırtmaya.

Ajda Pekkan Aşk Oyunu

Senle gezerken seni severken
Ne mesuttum bilsen
Deniz ve güller aşkımı süsler
Sen bir geri gelsen
O eski şarkımızı
Beraber yine senle
Söylesek gel sevgilim
Gözlerimde sen sözlerimde sen
Ne yalnızım bilsen
O solan gülde her yeni günde
Seni bulabilsem
Geçmeden günlerim gel
Sevincim neşemle sen
Gülelim eğlenelim
Gönül oyunu bir kumardır bu
Bir kazanabilsem
Bir yıldız kartı solar oynardı
Kaybeden ise ben
Zamanla elbet geçer
En büyük aşklar bile
Sana da güle güle

 Seninle gezip yatakta mala vurdururken ne mutluydum bir bilsen. Sen gidince bana çakacak adam kalmadı. Ne yalayan var nede mala senin gibi sağlam vuran. Beni yalnız bırakıp gittin, sensiz vajinam kuruyup çöle döndü. Dön geri ne olur abazanlıktan ne yapacağımı bilemez oldum. Anladımki daha genç hatunların vajinalarına çakıp benim buruşuk vajinam artık seni çekmiyor. Demekki seni paramla satın alamamışım, olsun biri gider biri gelir.

Bu ve benzeri tüm çöplerin ortak noktaları aynı.Bunlar sırasıyla:


  1. Kim kimi nasıl düzüyor yada fantazisini kurup iletiyor
  2. Kim kimi kullanmış
  3. Kim kimi aldatmış
  4. Kim aldatıldığı gerçeğini kabullenemiyor
  5. Kim bu ilişkiye son vermek istiyor
İşte tüm bu zihinsel işkencede tabiki koyunların günlük hayatının bir parçası olarak normal bir uyuşturucu gibi kullanılmaya devam ediyor. Koyunların günlük dinledikleri pop müziklerin sözleri bu beş nokta üzerind cereyan eder. Kimisi ruh haline göre - ki çoğunlukla abazanlıktan depresyonda olanlar - kendilerine melankolik işkence bestelerini tercih ederler.... "ah beni nasıl terk ettin" yada "sensiz ne yaparım" tarzlı sözlerdir bunlar. Diğer aldatılıp bunu kendine yediremeyenlerde, karşı tarafı suçlayan bestelere yönelirler - ki böylece beste sanki sadece onlar haklıymış ve karşıdaki aldatan tek suçluymuş gibi gösterip kendi ezikliklerini örtbas etsin. Bu tip şarkılar kısa sürede alınan kilolardan dolayı tipsizleşmiş oldukları yada shoppingleri karşılayamayacak paraları kalmadığından dolayı siktir yemiş oldukları gerçeğini - kendilerine hoş ylanlar ve bahaneler sunarak kısa sürelide olsa örtbas eder ancak gece yatağa yattıklarında hepside tekmeyi neden yemiş olduğunu iyi bilir! 


Neşeli müzikler koyunları canlı tutarken hüzünlü olanlarda morallerini bozar ve iş yapmaz hale getirir. Bu yüzden iş yerlerinde müzik ya hiç çalınmaz yada müziğin çalındığı yerlerde canlı şarkılar çalınır - ki dinleyenler dunalıma girip işi yada alışverişi bırakmasınlar. Teknosa'da Müslüm Gürses çaldığını hayal edin sadece - herhalde bu satışları astronomik düzeye fırlatırdı! 


Eğer dikkat ederseniz koyunların bu zırva müziğe karşı bir müptela gibi tepki göstrdiklerini görürüsünüz. Haftalık 10 tane parça radyo ve cliplerle sürekli tekrar edilerek şarkının mesajı koyunların zihnine yüklenir. Kimi şarkı düzüşmeyi irdelerken, bu durumda olmayanlar için yalnızlık üzerine bir başka şarkı imdada koşar. Bir diğer şarkı ayrılığın "iyi" olduğunu irdeleyip boşanmak için sebep arayanlara yardımcı olur. Bir diğer şarkı ise aldatılmış olmanın öenmsizliği üzerine durur. Tüm bu mind-fuck tarzı şarkılar medya vasıtası ile sanki çok özellermiş gibi lanse edilir ve böylece tüm koyunlar aynı zihin rendesine maaruz kalırlar. Özellikle son zamanların düzüşme ve ayrılma üzerine yazılan şarkılarının aldatılma ve boşanma oranlarını oldukça başarılı şekilde arttırdığını göremiyorsanız zaten beynini ekmek arası POP ile yemiş bir orctan farkınız kalmamış demektir.


Peki hiç şuna dikkat ettinizmi...... POP müziğin dansı nasıl birşey diye? Türkçe pop çalan barlara yada diskolra girin, ne görüyor olacksınız? Sarmaş dolaş dans edenlermi yoksa mesafeli tek başına tepinip sağa sola bakınanlarmı? 
 
İşte bu pop müziğin dansı: mesafeli, yalnız, koreografisiz ve zevksiz. Tek yapılan şey sadece kolları şempanzeler gibi savurmak ve surata bir gülümseme yerleştirmek. "Heeey, bakın nasılda eğleniyoruuuum... nasılsa diğerleri gibi bi sikim danstan anlamadığım için fark edilmiyorum bileee - yuhuuuu!". Evet sikik ruhlu embesil, işte bu yüzdende gecenin sonuna bekleyip eve elin boş dönecek ve yatağın ortasına uzanıp kendini parmaklamaya devam edeceksin! Şanslısınki yüce satan sana 5 farklı ebatta sunmuş!
 
Şimdi iyi dinleyin yeni yetme aşıklar ve sevgi/aşk kelimelerinin sadece düzüşmek olduğunu hala idrak edememiş olan embesiller. POP - popüler, yani çoğunluğun dinlediği, seyrettiği ve izlediği şeylerin geneline verilen latince POPULUS halk/çoğunluk kelimesinden türer. Tabiki bu çoğunluğun anlamadığı şey ise hayırseverlerin daima çoğunluğun ilgi gösterdiği aktiviteleri kontrolleri altında tutmalarıdır. Profesyonel sporlar gibi bu müzik sektörüde aynı şekilde sıkı bir kontrol altındadır ve ancak hayırseverlerin uygun gördükleri tarzdaki besteler ve "ritmler" kullanılabilir. Bu kuralları hiçe sayan sanatçılarada gereken teşvik yapılarak mesleklerinde ekmek paralarını kazanmalarına izin verilir. 

Asırlardır yapılan bestelerin tek bir özelliği vardır: propaganda! Buna ister politik, ister new age, istersede aşk üzerine yazılan olarak bakın.... tüm besteler sadece bu kalıp üzerinden oluşur - hepsi bir mesaj iletmeye programlıdır. Hatırlayan varsa... ne zaman etnik bir iç huzursuzluk olsa Mahsun Kırmızıgül gibi birir çıkıp "Hepümüüüz Gardeşüüz" diye bir şarkı söyleyip adamın canını sıkarken koyunları meelemeye sevkederdi. Müzik ve besteler propaganda alanında elinizde olan en güçlü sessiz silahtır. Bu yolla toplulukları ister meeletir, ister sabah akşam sikiştirir, istersede birbirlerinin gırtlaklarını kesmelerini sağlarsınız. Müzikteki ritm ve beyin ile kalbin bu ritme verdiği tepki dinleyeni BPM'e göre adrenalin şırıngası yemiş gibi yada ot çekmiş bir zibidi gibi bir transa sokar. Pop müzik gibi ortalama 72 BPM lik ritme sahip olan şarkılarda dinleyen ayık ve önerilere açık bir ruhsal halde bulunur - buda bestenin içeriğini bilinçaltına işlemeye yardımcıdır. Örneğin moraliniz bozuk ve ayrılmanın eşiğindesiniz. Bir an için radyoyu açıyorsunuz ve Sıla'dan bir şarkı çalıyor ve sözleride tam sizin aradığınız gibi ayrılığın aslında iyi birşey olduğu üzerine. Bu öneriyi aldıktan sonra can sıkkınlığı gitmiş olacak ve artık arayı düzeltmek yerine ayrılık üzerine daha çok "pozitif" olarak kafa yoracaksınız ve ayrılma senaryolarınızı hazırlayacaksınızdır. Aslında bu kaybettiniz demek! Çünkü dinlerken analitik bir şekilde düşünmktense şarkının içeriğindeki önerilere odaklandınız ve buda zihninizi tembelliğinizden dolayı alt etti. Bu tip bestesel önerileri kabul edip etmediğini zanneden sığır dışarıda tonla dolu! 

Bir düşünün, nasıl olduda eskiden bakirelik önemli iken bugün sanki artık o kadarda önemli değilmiş gibi görünüyor değilmi? Bu zaten koyunların istediği şey değilmiydi? Önlerine gelen her kadının vermesini istemiyormuydu bu salaklar? Bacım dedikleri kadının ardından göt röntgenlerini çekip gece manuel asılmıyorlarmıydı? Fahişeliğin artıp mala vurmanın ucuzlamasını ve çeşidin artmasını istemiyorlarmıydı? Koyunlar istedi - klipler ve podyumlar hatta diziler bile rus ve ukraynalı cillop hatunlarla dolmadımı? Bu hatunlarla baş edemeyeceğine inanan türk kadınlarıda kapalı kapıları açmaya başlamadımı? Bugün ben bakireyin bir kadının ne kadarının bakire olduğunu umabilirsiniz? Hahahahaaaaa.......

Tüm bu bestelerin ve bunlara bağlı propagandaların işe yarıyor olmalarının tek bir nedeni var!!!! TALEP! Eğer konzervatif bir topluluğa zaten talep etmedikleri bir şeyi dinletirseniz başınıza iki şey gelir:
  1. Kimse o albümü almaz ve dinlemez
  2. Linç edilirsiniz
Deneyin bakalım afganistandaki halka Tarkanın "kır zincirlerini" şarkısını dinletmeye, bakalım ne oluyor? Şarkı aşırı tepki çekip hemen piyasadan toplanır ve bestecisi o ülkeyi terk etmek zorunda kalır! Örneğin Mısırda geçen sene iç huzursuzluklar yaşanırken radyoda çalan şarkılar hep "sigaramı yakarım keyfime bakarım, bana ne dünyada ne olduğundan" üzerine idi - yani bu propganda ile devlet koyunları uyutup kndi işine bakmaya devam ediyordu.

Herneyse, konuyu dağatmıyayım.....

İşitmekte, görmekte ve okumakta olduğunuz propagandaların işe yarıyor olmalarının tek nedeni bunların zaten koyunların talep ettikleri şeyler olduğudur. Hayırseverler sadece (daima dediğim gibi) koyunların talebine karşı isteneni sunarlar. Koyunlar günbegün öneriler vasıtası ile yaşarlar. Çoğunlukla kendilerine verilen bir görev olmadan evlerini terkedecek bir nedenleri bile olmaz. Bu yüzden onlar günlük medya önerileri ile gereken şekilde yönlendirilirler. Doktorlar nasıl beslenilmesi gerektiğini açıklarlar, diyetisyenler nasıl zayıflanması gerektiğini, makyözler nasıl makyaj yapılması gerektiğini, evde kalmış sürtüklerde nasıl kocanın evde tutulacağını.

Hele TV de müzik "programları" çıksın, hani denyonun teki iki üç tane konuk çağırıp onlara playback söyletir, beraberindede hipnozdaki seyirci mal gibi ellerini bir ritimde şaklatırya - aynen bu durumda seyirci hipnozdadır ve önerilere açıktır. Özellikle bu program aralarına koyulan reklamlar en etkili olanlardır, çünkü henüz zihinleri hipnozdan çıkmamış olan koyuınların bilinçaltına bu ürünler kolayca yerleşir. Aynı şekilde her şarkıdan sonra konukların muhabbetleri arasına yerleştirilen öneri nitelikli cümleler ile koyunlar programlanmaya devam edilir. Koyunları deccal'in karşısına alıp kendi istekleri ile doktrine etmenin daha kolay bir yolu olabilirmi? Birde üstüne para ödeterek! Oh yüce satan, insanların aptallığının bir sınırı yok değilmi?

Tüm bu medyatik hipnozun günlük yaşiamdaki etkisine bir bakın..... konu aşk ve sevgi oldumu tüm bu pop dinleyicis kitle bu unsurları dinledikleri zırvalarla eş tutarcasına davranmaya devam ediyorlar. Ben aşkın aşığıyım.... ben sevginin kölesiyim... sen benimsin, bende senin.... tipli tüm sözler dinleyen tarafından olduğu gibi soyut olarak algılnırken, iletilen tek mesaj "düzüşmek" üzerinedir. Oh, ne oldu çokmu hatalı bir açıklama bu?! Peki anlatın o zaman nasıl oluyorda aşka aşık olunuyor - hadi bir izah edin bunu reel anlamda. "Aşkın pınarından içmek" ile hangisi daha reel bir anlam taşır - vajina yalamakmı yoksa olmayan bir pınarın suyundan içmekmi? Aşkın tek bir anlamı vardır oda düzüşmek. Şarkılar bu kelimeyi nasıl evirirlerse çevirsinler - bu kök anlam daima sabittir! Bestedeki konu ıslaklık ise bu sadece ..... eveettt işte onu temsil eder! Kısacası hergün bu seks bombardımanına maaruz kalan koyunlarda tabiki düzüşmkten başka bir bok bilmeyen zombiler gibi piyasada gezmeye devam ederler. Bunca gazı almış olan erkeklerde önlerine çıkıp göt baş atıyor gibi görünen her kadına sarkmaya başlarlar ve buda gündemin konusu olan cinsel tacizi taze tutar!

Şansım varsa
Ben ona talibim
Bi gel dese
Kapının önünde yim
Ya gel gel gel
Güzelim gel gel acımıyacak
Gel gel gel
Güzelim gel hiç acımıycak 

Hadi biri çıkıp anlatsın bu sözler ne kadar aşk ve sevgi yüklü. Acımayacak olan nedir? Merak etme diğerleri gibi seni terk edip kalbini kırmayacağımmı yoksa bekaretini benimle bozmaya karar verdiğinde fazla zorlamayacağım hatta bakire değilsen ilk anal kestane çökertmesini denerken fazla yüklenmeyeceğimmi? En güzel aşk şarkılarıymışda, en dokunaklı bestelermişde.... hadi lan ordan! Bu şarkıları dinleyince aklınıza sahilde ay ışığı altında gezmekmi geliyor yoksa yatakta çılgıncasına düzüşmekmi? 

Su katılmamış koyunlar sevgi ve aşk terimlerinin ne olduklarını koyun ebeveynlerindende doğru dürüst öğrenmediklerinden, hayırseverlerin onlara sunduğu izahati kabullenirler. POP dinleyen sığırlara sorun aşk/sevgi nedir diye! Size yapacakları açıklamalar ya materyal şeylere bağlı "onu bunu yapmak" yada soyut zırvalardan ibaret "göklerde uçmak, bulutlarda zıplamak" gibi abuk subuk saçmalıklar olacaktır... her ikiside aslında bi sikim anlamadıklarının tasdikidir. Aslında sadece orgazm anını bulutlarda gezmeye... bu gece verip vermemeyide materyal şeylerin elde edilip edilememesine bağlarlar.

Koyunlar bu sayede soyut açıklama ve anlamlarla 6 yaşındaki çocuğun zekası ile büyütülür ve öylede bırakılırlar. Reel kavramlardan uzak bırakılılarak realitenin soyut ifadeleri ve fantazileri ile yaşamaya devam ederler - böylece at gözlüklerini takarak yönetilmeye ve realitenin gerçeklerinden uzak kalmayı benimsemeye alışırlar. Düşüncelerini asla reel olarak dışa vuramazlar - daima kodlu ve manalı konuşarak karşıdakinin onları zannettikleri gibi anlamlarını beklerler. Bu tarz bir iletişimde tabiki daima yanlış anlamalara ve gerektiği zamanda "ben aslında şöyle demek istemiştim" tipli yalandan düzeltmelerin kullanılmasına olanak tanır. 

Anlayacağınız mesajlı besteler ve aslında bi sikim mana taşımayan cümleler lisanı anlaşılamayacak şekilde kullanmaya iter ve eğer lisan anlaşılamayan bir yöne giderse daha çok kelimeler üremeye başlar ve bu sayede konuşulan lisanda istendiği gibi kontrol edilir. Lisanın bölünmesi ve içeriğindeki kelimelerin artması onun zenginleştiği değil - aslında yok olmaya başladığı demektir. Dikkat derseniz türkçedeki binlerce kelimenin dolaylı olarak düzüşmeye meyilli olarak kullanılabildiğini görürsünüz. Tabiki bunun en büyük nedeni koyunların kendi aralarında uyguladıkları sansürden dolayıdır. Kimse "bu akşam hatunun amına koyacam" demez.... bunun yerine sevişiceeem, aşk yapıcaaaam, yatak sporu yapıcaaam yada ceviz kırıcaaam gibi çocuksu kelimeler kullanıp otoritenin yasakladığı kelimeleri kullanmamanın verdiği "aferin" duygusu ile yaşar.

Tamam, bu akşam hatuna deyinki: "güzelim bu akşam seni evrie çevire yalayıp, amını götünü dağıtıcam ve seni duvarlara tırmandırıcam".... 50/50 şansla ya bir gülümsem olur yada "ay çok terbiyesizsin" gibi bir "istemem yan cebime koy" tepkisi. Tabiki normalde öğretilen konuşma tarzı "aşkımmm" deyip mal mal bakıp karşıdakine kaşınıyor olduğunuz izlenimini bırakmak yada okşayıp bir iki edebiyat yaparak ne istediğinizi belli etemye çalışmaktır. Erkekler bu tip açık konuşmalarla kadını yatağa atamayacaklarına, kadınlarda bu tip açık konuşmalarla erkeğe karşılık vermemeleri gerektiğine programlı olduklarından bu tip sözler "pis, terbiyesiz yada ahlaksız" olarak kabul edilir. Bunun yerine koyunlara çocuksu kelimeler kullanmaları öğretilir ki böylece asla erişkinliğin ne olduğunu ve ne zaman erişkin olduklarını anlayamadan daima otoriteler tarafından birer çocuk gibi bakım görsünler. İşte bu alanda besteler bu çocuk ruhlu ancak erişkin bedenli koyunların yönetilmesi için birebirdir. Sikişelim değil sevişelim yada aşk yapalım diyoruz. Seni yalamak istiyorum değil aşk pınarından içmek istiyorum diyoruz..... bu ve benzeri çocuksu ancak "adaplı" kelime kullanımları ile kimse ne düşündüğünü doğrudan ve öz şekilde anlaşılabilir olarak konuşmamaya programlanır. İletişime bu yolla bir balta atılarak kimsenin kimseyi doğru dürüst anlamaması sağlanır! İşte böylece "en doğrusunu Allah bilir" cümleside otoritenin lisanı en iyi şekilde kullanıp herkesin anlayacağı şekilde konuşacağı mesajını verir - fakat aslında kimse ne dediklerini anlamaz ve sadece "onlar doğrusunu bilir" diye düşünülerek kafa sallanır.

Cem Yılmaz ilk defa TV de "amına koyiiim" diye konuştuğunda halk üzerinde uygulanan şok terapisine çoğunuz tabiki dikkat etmedi! Ancak şuna dikkat ettinizmi.... kimse "sen ne biçim konuşuyorsun" gibi negatif bir tavır takınmadı, çünkü herkes bu kelimenin bir gün birşekilde tv yada tiyatroda söylenmesini gizlicede olsa diliyordu ve hayırseverler koyunların talebine karşılık verdi. Yüce satan koyunların yakarışlarına kulak ve verdi ve dulaarı kabul oldu! Bunun üzerine filmlerdeki küfür ve edepsiz konuşmlarda aldı başını gitti. Lisanı kontrol eden koyunların düşüncelerinide kontrol eder. Bunun için öncelikle koyunlara yapılan zihinsel öneriler (tohum) önemli bir yer teşkil eder. Aynı mesaj hergün 7/24 işlendiği zaman koyunlar artık filizlenmiş bu düşünceyi sanki kendilerininkiymiş gibi benimser ve oluşması içinde dua ederler! Ancak dikkat edin, halen, yazarken bile içlerindeki sıkılganlıktan dolayı "amına koyayım" yerine "amk" yazarak anagramlarla o içlerini kemiren edepsizliği bastırmaya çalışırlar.

İnternette pornolar çığ gibi artarken eskiye nazaran bir fark var olduğunuda es geçen çok! 70 li yılların pornolarını bugün seyrederseniz kısa sürede canınız sıkılır - çünkü oradakiler sadece sikişiyorlardır ve o kadarlada kalır. Fakat bugün kadınlar bu filmlerde aşağılanır, tokatlanır, suratlarına boşalınır, üstlerine işenir, bağlanıp tecavüz edilir yada etrafta ne varsa bir taraflarına sokulur. Kimileri kelime anlamıyla hunharca sikilir. Bunların hiçbirisi sevgi ve aşkla uzaktan yada yakından alakalı değildir, ancak bunu istemeye programlanmış sığırlar bu yeni adeti sanki kendileri arzulamışlar gibi büyük bir hezeyanla karşılamışlardır. Ne diye tüm bu dijital kameralar üretildi sanıyorsunuz - sikindirik manzara resimleri yada yeni doğa embesil bebekleri çekmek içinmi yoksa mala vururken ön arka ve yandan pozlar alıp arkadaşlara göstermek hatta internte yerleştirmek içinmi? Bugün isteyen çektiği resmi anında internete yerleştiremiyormu? Hahahaaaaa.... embesilller.... reklamlarında bile size bunu ne için kullanmanız gerektiğini gösteriyorlar!
 
Dijital kamera ile sosyal ağ üzerinden ürün tanıtımı! Mal bu, fiyatta anlaşırız. 

Bakın moronoidler, müzik ruhun gıdasıdır kelimesi o kadarda yanlış bir terim değil, yalnız buradaki fark müzikmi yoksa önerili bestemi dinlediğinizdir! Şunu aklınızdan çıkarmayın - dinlediğiniz tüm şarkılar mesaj iletmek için yazılırlar, ister anti ister pro, hepsi aynı şekilde işlevini görür ve mesajı iletip bunu kafanızda tekrarlamanızı ve öneriyi kabul etmenizi sağlarlar. Bu sikiş ağırlıkı şarkıların ne önerdiğini sanırım anladınız... hakkında düşünün ama konuşmayın! Sakın şunu unutmayın.... ses duymuyorsunuz, sadece titreşimlerin beyin tarafından tercüme edilen halini algılıyorsunuz. Kulağınız titreşimleri tıpkı bir davul gibi mors alfbesi benzerinde işleyerek beyine ulaştırır. Kimi titreşimleri duyar kimilerini ise algılamış olmanıza rağmen duymazsınız.

Bu şarkıları dinlerken ne hissettiğinize dikkat edin - o hissi kendinize açıklayın ve kontrolü ele geçirin. Ancak nasıl yapıldığını bilirseniz kendinizi korursunuz - yoksa diğer mallar gibi ellerinizi şaklatıp anal tecavüzünüzün devamına yeşil ışık yakmaya devam edersiniz. 

Ayrıca bu yazı size gidin yarın edepsiz konuşun diyede yazılmadı, sadece bilmeniz ve kullnmanız için. Kızlara o bestelerden uydurulmuş edebi şeylerden zırvalayıp yatağa atın. Suratıma boşalınmasına bayılıyorum diyenede bunuı yapın. Bunların hepsi programlı sürtükler ve ne onların hayata olan bu hayali bakış açılarını değiştirebilirsiniz nede anal düzüşmenin hiçde programlandıkları gibi birşey olmadığını izah edebilirsiniz. Sırf bu yazıyı okudunuz diye dünya değişmeyeck - hyat tıpkı dünkü gibi devam ediyor olacak. Dışarıda amı kaşınan onlarca kız birine vermek için programlandıkları şekilde davranacaklar. Bugün bulamayan yarın bulur, sorun değil. Sikişmenin tadını alan 18-25 arası kızlar bunu tekrarlamak için daima can atarlar, tek sorunları güven duyacakları birine verme içgüdüleridir. Herkesin zannettiği gibi erkekler her 7 saniyede bir sikişi düşünmezler ancak kadınlar bilimsel olartakta kanıtlanmış şekilde "sürekli" amlarını yaracak bir penis arayışındadırlar.

Şarkılar onlarıda günden güne daha serbest ve açık giyinip arayışlarında başarılı olmaya ikna eder! Diskoda "kır zincirlerini" çalacak ve hatun götünü bana sürttürdükten sonra vermeyecek!! Yok öyle birşey, aranan daima belli eder, önemli olan lisana hakimiyettir. Gerçek müzikler dinleyin, özelliklede enstrümental olanları! Dinlerken ne hisetiğinize odaklanın ve müziğin sizin üzerinizdeki etkisini idrak etmeye başlayın. Zihnin değil ruhun müziğini dinleyin. Müzik bir sesiz silahtır - bunu unutmayın.....


Bunu dinleyin ve nasıl hissettiğiniz düşünün.

Sonrada bunu.....

Şimdide gidin intihar edin....

Heil Satan......


4 yorum:

  1. Bu aralar ''hit'' olan şu zırva var:
    http://www.youtube.com/watch?v=Kd16O8jpnqI

    Oooh! Ne şarkı ama değil mi, bütün gün ortamlarda düzüşecek birini ararken tam da duygularına tercüman olan şarkı! Sözlerini tercümeye gerek yok, arkadan çoşkulu bir müzik, ritim süper, ee neyi bekliyoruz...

    Popülerite denen bokun etrafındaki sineklerden farkınız yok! Gidip hipster takılın, marjinal olun yada ilk ben gördüm, sen ilgilenirken ben sıkılıyordum ayağında dolaşın da demiyorum. Doğru düzgün, size hitap eden zevkler edinin. Kendinize saygınız olsun.

    Bilinçli bir gözlemle yaşayın.

    YanıtlaSil
  2. Bana kapattığın eski blog yazılarından ''limitsiz müzik'' konusunu anımsattı.
    Bir koyunu mutlu etmenin tek yolu onu düzüp de bunu yüzüne vurmamaktır.

    YanıtlaSil
  3. Birkaç güzel örnek şarkı verirdim ama gereği yok.Anlaşılması gereken mesaj zaten anlaşılmıştır.Pop,rock gibi müzik tarzları kafa sikip milleti çıldırtmaktan başka bir boka yaramıyor.Sonuçta bu da bir 'program'.
    Bu türlerden çok çok az dinliyorum.

    YanıtlaSil
  4. Bu uzun yazı için teşekkürler.Aklımda olanları ve daha fazlasını yazmışsınız.

    YanıtlaSil