23 Haziran 2012 Cumartesi

F4 Jeti ve Masal

Merhaba Moronitaslar,

Dünkü F4 uçağının Suriye tarafından düşürülmesi haberi beni oldukça neşelendirdi. Nedenmi? Çünkü haber tamamen yalan üzerine kurulu.

Ortada düşen bir uçak yok. Ancak Medya bunu size sanki varmış gibi yutturmaya ve Suriye için Nato tarafından uygulanabilecek bir yaptırım yada işgalin sebebini oluşturmaya çalışmaktalar. Günümüzün teknoloji çağında eğer kıyıdan 10km açığa düşmüş bir savaş uçağını 2 saat içinde bulamıyorsanız, ya beceriksiz bir gerzeksinizdir yada olmayan bir kazadan bahsediyorsunuzdur! Tüm pilotlar GPS vericilerine zaten sahipler ve buda onların noktalama ile bulunmaları için gereken tek sistem. Öylemi değilmi? Uydulardan alınan canlı görüntüleri hesaba bile katmıyorum!

Uçak ile 22.06 da 11:58 de irtibat kesiliyor ve yaklaşık 12:00 de denize çakılıyor! Bunun üzerine eğer 15 dakika (aslında daha az) içinde uçakla irtibata geçilemiyor ise ve radardada görünmüyorsa arama ekibi yollanır. İster suriye istersede Türkiye tarafı olsun birileri en kısa zamanda kaza yerine ulaşıp sağ kalanları toplar. Öylemi değilmi?

Ancak hayır, sanki pilotlar denizin ortasında botları ile parti yapmayı seçip kurtarılmak istemiyormuşçasına bulunamıyorlar, sanki pasifik okyanusunun ortasına düştüler.

Birşeylerin yanlış gittiği belli. Birilerinin birşeyler salladığıda belli. Suriyenin gidipte türk tv kanallarını arayıp "biz kendimizi savunduk", "biz ankara ile sorun istemiyoruz" gibi mesajlar bırakmaları sadece haber kanallarının kendi uydurmaları. Devletler tv kanllarını arayıp ağlarcasına mesaj bırakmazlar! Böyle bir davranış yok..... OK!?

Tüm bu operasyon sahte ve oldukçada acemice yapıldığı içinde sahteliği bariz bir şekilde ortada. Acemilerden ve yapmakta oldukları üzerine iyi düşünülmemiş operasyonlardan nefret ederim. Bu operasyon sadece bir şeyi gösteriyor: artık koyunları o kadar aptal yerine koyuyorlarki, yaptıkları operasyonların detaylarını bile adam gibi düzenlemiyorlar. Ben profesyonelce olmayan hiç bir operasyona değer vermem! Bir ülkenin psyops teşkilatı bu kadarmı acemi olur yahu! Yuh artık....

Bakalım bu "kaza" nın getirdiği sonuçlar bu embesil acemiliği örtbas edecekmi?

Eğer uçak gerçekten düştüyse pilotları çoktan merkezde yeni emirleri alıyor ve nasıl kurtarılmış olduklarına dair anlatmaları gereken hikayeyi ezberliyorlardır.

Suriyenin hava sahasına bilerek girip (uçağın navigasyon sistemi bunun hakkında zaten uyarıyor) roketi yemişseniz hiçbir şekilde şikayet hakkınız hele birde özür bekleme hakkınız yoktur! İran ABD nin casusu uçağını indirdiğ-indee ABD onlara savaş açamadı yada artistlik yapamadı, çünkü kanunlar böyle! ABD nin İrandan aldığı tek yanıt kalın bir orta parmaktı.

Şimdi bekleyelim bakalım.....

------------------------

İşte

Doğu Akdeniz'de görev uçuşu yapan Türk Hava Kuvvetleri'ne bağlı nın Suriye tarafından vurulması üzerine Ankara'da son 48 saatte sıcak anlar yaşandı. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında gerçekleşen iki zirvede Ankara'nın Esad'a karşı izleyeceği yol haritasının ana hatları şekillendi. Suriye'nin Türk uçağını düşürmesi "hasmane tutum" olarak nitelendirildi ve "kontrollü gerilim stratejisi" geliştirildi. Buna göre hükümet dış ve iç ayağı ayrı ayrı kurgulanan bir planı uygulamaya başlayacak. Ankara'nın geliştirdiği planın dış ayağı da iki eksende işleyecek. İlk aşamada Suriye'den özür ve tazminat talep edilecek. Bu amaçla makul bir süre verilecek. NATO ve Birleşmiş Milletler sürece dahil edilerek hem uluslararası toplumla hareket edilecek hem de Esad rejimi üzerindeki baskı artırılacak. Planın iç ayağında ise öncelikle Meclis'te grubu bulanan siyasi partilerin nabzı tutulacak. Başbakan Erdoğan bugün görüşeceği CHP, MHP ve BDP liderlerine hem Türk jetlerine yönelik saldırının arka planını anlatacak hem de önümüz- deki dönemde gündeme gelebilecek radikal kararlar için düşüncelerini almaya çalışacak. AK Parti grup yöneticileri şimdilik sınır ötesi harekat seçeneğini içeren bir tezkere hazırlanmadığını; ancak Türkiye'nin kararlılığının gösterilmesi bakımından bu yönde bir adım atılmasının gözden uzak tutulmaması gerektiğini belirttiler. Erdoğan başkanlığında toplanan güvenlik zirvesinde de konu detaylı bir şekilde masaya yatırıldı. . Yapılan değerlendirmelerde bazı soru işaretlerine de yanıt verildi. "Uçak neden oradaydı" sorusuna "Rutin Doğu Akdeniz keşfi yapılıyordu. Olağan dışı bir görevlendirme olmadı" değerlendirmesi yapılırken. "Hava sahasının ihlali için uzun süreli ve agresif ihlal gerekir. 1 mil yapılan hava ihlaline tolerans gösterilir. Hava ihlali olsa da uluslararası hukuk gereği uçaklar hemen vurulamaz" tespiti yapıldı. Olaydan sonra Suriye tarafı ile uzun süre görüşüldüğü ve olayın aydınlatılmaya çalışıldığı öğrenildi. Resmi açıklama öncesi Başbakan Erdoğan'ın Ankara'ya gelmesi ve bilgilendirilmesi beklendi. Suriye tarafı Ankara'ya olayın yanlışlıkla gerçekleştiğini belirtti. Türk uçağını İsrail uçağı sandık" denilen yanıt şöyleydi: "Kullandığımız savunma sistemini yeni aldık. Acemiyiz. Yanlışlık oldu."

Davutoğlu telefon diplomasisi yaptı
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türk Hava Kuvvetleri'ne ait askeri uçağın Suriye tarafından düşürülmesiyle ilgili mevkidaşlarıyla telefonda görüştü. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Suud el Faysal, Arap Birliği Genel Sekreteri Nebil Arabi ve AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ile telefon görüşmesi yaptı. Davutoğlu son görüşmesini gece yarısı BM Genel Sekreteri Ban-Ki Mun ile gerçekleştirdi. Bu arada BM Güvenlik Konseyi, NATO ve Arap ülkelerinin büyükelçileri bugün Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı. Öte yandan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, uçak krizi ile ilgili açıklamayı bugün saat 10.30'da TRT Haber kanalına çıkarak yapacak. 
----------------------------

NATO'dan Suriye'ye 5. madde uyarısı


Giriş: 08 Mayıs 2012 21:11 3,156 Okunma Güncelleme: 08 Mayıs 2012 21:11


ABD'nin NATO Temsilcisi Daalder 'Türkiye'ye Suriye'den bir saldırı olursa, NATO'nun 5'inci maddesinin işletilmesi değerlendirilebilir' dedi.


ABD'nin NATO Daimi Temsilcisi Ivo Daalder, ''Türkiye'ye Suriye'den ya da başka herhangi bir yerden bir saldırı olması halinde, NATO'nun 5'inci maddesinin işletilmesinin değerlendirilebileceğini'' söyledi.

Videokonferans yoluyla gazetecilerin sorularını yanıtlayan Daalder, ''Suriye'nin, Türkiye'ye karşı sınır ihlallerinden dolayı NATO'nun 5'inci maddesi işletilebilir mi?'' sorusu üzerine, NATO üyelerinden birine yapılan bir saldırıyı hepsine yapılmış sayan 5'inci maddenin, 1949 yılında Washington'da imzalanan Kuzey Atlantik Anlaşması'nın çekirdeğini oluşturduğuna işaret ederek, ''Eğer Türkiye'ye karşı bir saldırı olursa, o zaman Kuzey Atlantik Konseyi ve NATO ülkeleri, bunun 5'inci maddenin yürürlüğe sokulması kriterini karşılayıp karşılamadığı ve uygun bir karşılığın gerekip gerekmediği üzerinde karar vermek için bir araya gelir'' dedi.

Bu konuda, ittifak içinde tartışmaların şu ana kadar sınırlı düzeyde olduğunu, Türkiye'nin, NATO üyelerini sınırında olanlara dair bilgilendirdiğini ancak Suriye'deki durumdan dolayı Türkiye'den, askeri nitelikte bir yardım ya da herhangi bir şekilde bir askeri karşılık yönünde talep gelmediğini belirten Daalder, ''Ancak tabii ki, tüm NATO üyelerinin toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlığı ve egemenliği kesinlikle hayati önemdedir. Tüm üye ülkelerin topraklarını savunmak için omuz omuza durmak, ittifakın ana görevidir. Ve eğer Türkiye'ye ya da diğer herhangi bir üyeye bir saldırı olursa, ABD de dahil ittifakın tüm üyeleri, buna karşılık vermeye hazır olur'' diye konuştu.

Daalder, NATO'nun 5'inci maddesinin işletilmesi seçeneğine ABD'nin bakışının sorulması üzerine de şunları kaydetti:

''Dediğim gibi, Türkiye'ye Suriye'den ya da başka bir yerden saldırı olması halinde, NATO'nun 5'inci maddesinin işletilmesi değerlendirilebilir. Çünkü Kuzey Atlantik Anlaşması'na göre, bir üyeye yapılan saldırı tüm üyelere yapılmış sayılır ve ABD de bir saldırı karşısında müttefiklerinin yanında yer almayı ön gören bu ana prensibin, ittifakın başarısı için hayati önemde olduğuna kuvvetle inanıyor.''

İttifakın 63 yıllık tarihinde 5'inci maddenin, 11 Eylül saldırılarından sonra sadece bir kere uygulandığını hatırlatan Daalder, ''Amerikalılar bunu hatırlıyor ve Türkiye'ye ya da başka bir üye ülkeye yönelik bir saldırı tehdidi olursa, Amerika, ittifakın tüm diğer üyeleri gibi Türkiye'nin ve ittifakın her bir üyesinin yanında yer alacaktır'' dedi.

Daalder, bir soru üzerine, şu anda Suriye konusunun gelecek hafta Chicago'da yapılacak NATO zirvesinin resmi gündeminde yer almadığını ancak zirve marjında bu konunun gündeme geleceğinden kuşku duymadığını belirtti.

Bir gazetecinin, ''Türkiye'nin, İsrail'in, NATO zirvesine katılımını engellediği'' yönündeki haberleri hatırlatması üzerine Daalder, ''İsrail'in, NATO'nun değerli bir ortağı ve ABD'nin çok yakın ve stratejik bir müttefiki, aynı zamanda da 7 Akdeniz ülkesini içine alan NATO'nun Akdeniz Diyaloğu Grubu'nun bir üyesi olduğunu'' belirterek, Chicago'da yapılacak zirvede ise devlet ve hükümet başkanları düzeyinde bir Akdeniz Diyaloğu toplantısının yapılmasının hiçbir zaman düşünülmediğini kaydetti. 

Daalder, ''Dolayısıyla, İsrail de dahil olmak üzere bu üyelerin hiçbirine bir davet uzatılmadı, hatta böyle birşey düşünülmedi bile'' dedi.

Diğer yandan, Akdeniz Diyaloğu'nun aktif bir organ olmayı sürdürdüğünü, son olarak Rabat'ta, tüm NATO üyeleri ve İsrail de dahil tüm Akdeniz Diyaloğu ülkelerinin katılımıyla üst düzey bir toplantı yaptıklarını ifade eden Daalder, ''NATO ile İsrail ve Akdeniz Diyaloğu ülkeleri arasında bu türden etkileşimleri destekliyoruz. Bunu zirveden önce de yaptık, zirveden sonra da yapacağız'' diye konuştu.

Daalder, Chicago zirvesine AB'nin katılımına dair bir soru üzerine de AB'nin katılmaması yönünde bir soru işaretinin hiçbir zaman olmadığını söyledi.
-------------------------------
NATO nun 4. ve 5. maddesini uygulamak için bu tip bir olayın gerçekleşmesi an meselesi idi. En baştan suriyenin işgali için gereken nedenleri saydılar, sonrada bir tanesini tıpkı ABD nin vietnama girmek için uyguladığı sahte fırkteyn batırma olayı gibi bir senaryoyla uyguladılar.

Artık Suriye resmen işgal edilebilir! Bravo Türkiye..... Sahte Bayrak Operasyonu başarı ile tamamlandı.

Gleiwitz Vakası 31 Ağustos 1939'da, 2. Dünya Savaşının Avrupa'da başlamasının arefesinde, Polonyalı kılığına bürünmüş Nazi güçlerince Yukarı Silesya'nın Gleiwitz (1945'ten beri Gliwice) kentindeki Gleiwitz Radyo İstasyonuna yapılan düzmece saldırıdır.
Bu provokasyon, Nazi Almanyası SS'inin Himmler Operasyonu'nun en iyi bilinen parçasıdır. Almanya'nın Polonya'yı işgali için haklı bir nedeni olduğunu göstermek amacıyla, Polonya'nın saldırganlığını göstermek için tertip edilmiştir.

Türk uçağının ne ile vurulmuş olduğu halen belli değil. Rusların S300 füzesi olabilir. Kimi gazeteler ise uçaksavar diyor. Bir F4 ü uçak savar ile yerden vurmak havada uçan sineği eldeki çuvaldızla iğnelemeye benzer. Herhangi bir füze atışına dair görgü tanığıda yok. Anlayacağınız tüm hikaye baştan sona düzemece ve istenilen noktaya varılması için gereken tüm dalaveralar uygulanmış durumda. Uçağın ilk düşürüldüğü haberi çıktığında, kendisinin suriye hava sahasının 22km içeri girmiş olduğu ve vurulduktan sonra kıyıdan 10km açıkta denize düştüğü bildirilmişti. Şimdi ise bu 1km yada 1mil içerde olduğu yönünde değişti. Buna uymasada uydururuz (hem suçlu hem güçlü) metodu denir.

Acemice yapılıp profesyonellikle yapılmış gibi sergilenmeye çalışılan operasyonlardan nefret ederim. Eğer bu operasyona 10 üzerinden bir değerlendirme yapılması gerekseydi verilecek rakam 2-3 olurdu, yani hepsi sınıfta kalırdı.

Adam gibi yapmak için eldeki hurda bir F4 ün gövde parçları denize atılıp çekimleri yapılırki gerçektende bir uçağın düşmüş olduğu kanısı yaratılsın. Ayrıca yayınlanan görüntülere uçağın ne ile düşürülmüş olduğu animasyonları eklenerek koyunların kafasına bu sahte olayı sanki olmuş gibi yerleştirip şikayetlerinizi haklı kıldırır ve halka bir sonraki adımın gereğini kabullendirirsiniz.
---------------------

PKK'nın beyin takımındaki 222 Suriyeli!

Cudi'de öldürülen 9 PKK'lıdan ikisi Suriye istihbaratından çıkınca, emniyet Suriye'deki PKK'lıları deşifre eden çalışma yaptı. 222 Suriyeli'nin örgütü kontrol ediyor!

Ufuk Emin Köroğlu'nun haberi

Cudi'de öldürülen 9 PKK'lıdan ikisinin Suriye istihbarat servisine çalıştığı ortaya çıkınca, emniyet Suriye'deki PKK'lıları deşifre eden bir çalışma yaptı.

Raporda liderliğini Sofi Nurettin'in yaptığı 222 Suriyeli'nin örgütü kontrol ettiği belirtildi

Cudi Dağı'ndaki operasyonda öldürülen 9 PKK'lıdan ikisinin Suriye istihbarat servisi El-Muhaberat casusu çıkması gözleri Suriyeli teröristlere çevirdi.

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün yeni hazırlattığı bir istihbarat raporuna göre PKK'nın silahlı kanadında (HPG) komutan düzeyinde 222 Suriyeli olduğu tespit edildi.

Önem sırasına göre hazırlanan listenin başında "Sofi Nurettin" kod adlı Nurettin Halas El- Muhammed geliyor. Sofi Nurettin'i, "Bahoz" kod adlı Fehman Hüseyin takip ediyor.

Listede takım komutanları statüsünde Suriyeli kadın teröristler de var. Cudi'deki operasyonda öldürülen iki teröristten "Refik" kod adlı teröristin El Muhaberat üyesi olarak uzun yıllar önce örgüte katıldığı ve örgütün Cudi Dağı bölgesi sorumlusu olduğu, "Sadık" kod adlı teröristin ise Botan bölgesi sorumlusu olduğu tespit edildi.

İki teröristin El-Muhaberat adına PKK terör örgütüne katıldıkları ve doğrudan PKK Özel Kuvvetler Komutanı Bahoz'dan talimat aldıkları belirlendi.

PKK'nın ele geçirilen arşivinden, edinilen bilgiye göre HPG'nin bütün yöneticileri Suriyeli ve bu teröristler açık kimlik, fotoğraf ve Türkiye'de yaptıkları ve talimatını verdikleri kanlı eylemleri de deşifre edildi.

Rapor, Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele ve İstihbarat Daire Başkanlıkları'nın fotoğraflı arşiv sisteminde de yer aldı. Bu rapora göre Suriye uyruklu PKK'lı sayısı ise 222. Ancak arşivlenememiş 1000'den fazla Suriye uyruklu PKK'lı olduğu belirtiliyor.

ETKİN KANAT HPG KONTROLLERİNDE
PKK içindeki Suriyeli teröristler arasında kadınların çokluğu da dikkat çekici. İstihbarat bilgi notunda teröristler arasında takım komutanı konumunda olan Torhildan, Zozan Kobanı, Nudem, Canda, Ayırhan, Dilbirin, Şehnaz, Elena, Faraşin, Fidan, Axin, Zaho, Hemrin, Jiyan Haseki, inarin Afrin, Leleşin, Ayten, Dilan kod adlı kadın teröristler Suriye'li PKK'lılardan sadece bazıları.

PKK'nın en etkin kadanı HPG'nin kontrolünün Suriyeli PKK'lılarda olduğunu belirten rapora göre eylem karar ve hedeflerini belirleyen, bomba ve askeri eğitim verenler de yine Suriyeli teröristler.

1 numara Sofi Nurettin
Listenin bir numarası Sofi Nurettin Kod adlı Nurettin Halas El-Muhammed. Raporda Sofi Nurettin'e ait bilgiler şöyle sıralanıyor:

"1990'da örgüte katılmış, 2000'e kadar Hakkâri-Yüksekova-Şemdinli'de silahlı olarak faaliyet göstermiş. 2003-2007 arasında Diyarbakır kırsalında sözde eyalet koordinatörlüğü yapmış, Diyarbakır'da gerçekleştirilen eylemlerin organize edilip uygulanmasından sorumludur.

2008'de HPG Ana Karargah Komutanı olan Dr. Bahoz'un yerine geçerek HPG Ana Karargah Komutanlığı yapmaktadır." Sofi Nurettin'in Suriye gizli servisiyle çok sık görüştüğü ve 7 yabancı dil bildiği de raporda yer alıyor.

Bahoz ikinci sırada
Bahoz Erdal kod adlı Fehman Hüseyin'e ilişkin rapordaki bilgiler ise şöyle: "Uzun yıllar HPG Ana Karargah Komutanı olarak görev yaptı. Suriyeli. Suriye'de Tıp eğitim alırken örgüte katılmış.

1992'de Şırnak kırsalında sözde Cudi bölgesi sorumluluğu yapmış. 2003'te HPG Ana Karargâh komutanlığına getirilmiş.

2009'a kadar örgütün bütün askeri faaliyetlerinin en üst düzeyde sorumluluğunu yapmış, 2007'de Dağlıca, 2008'de ise Aktütün Jandarma karakolu baskınlarının talimatını veren en üst düzeydeki sorumlulardandır.

---------------------

Bu tip sallama haberler ve verilen şehitlerle Suriyeye karşı olan "nefret kazandırma" operasyonu başarı ile meyvelerini verdi. Konu PKK oldumu koyunlar bunu artık Irak yerine doğrudan Suriye ile eşleştirdiklerinden oraya yapılacak olan işgalde kabul mutlaka koyunlar tarafından görecektir.

Böyle dandik bir eğitim sistemi olan ülkeden daha zeki insanların çıkıpta daha akıllı ve detaylı planlarla işgal operasyonlarına gitmelerini beklemeyin, asla olmayacak. Kendisi gerzekliğe hevesli olan bir milletin başındakinin onlardan daha akıllı olacağını umanlar düştükleri hatayıda çok geç olduktan sonra anlarlar.  

Bu operasyonun profesyonelliğinden hiç etkilenmedim! Tek kelime ile rezalet.
 
 --------------------

Ankara düğmeye bastı

  • yeni haber
  • Giriş Saati : 24.06.2012 13:34
    Güncelleme : 24.06.2012 14:00
Akdeniz'de düşürülen Türk uçağının ardından Suriye'ye yönelik yaptırımlar konusunda ilk adım atıldı.

Ankara, Şam yönetimine diplomatik nota verdi.

 -----------------------------

Bu ne demek peki? 

 
-----------------------------

Suriye'den resmi açıklama

  • Giriş Saati : 25.06.2012 13:33
    Güncelleme : 25.06.2012 13:45
Suriye Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Makdisi düşürülen Türk jeti ile ilgili açıklama yapıyor. İşte o açıklamadan satır başları:

"Türk uçağı yüz metre seviyede seyrediyordu. Türk jetinin ihlali karşılıksız bırakılamazdı. Suriye'nin hava sahası egemenliği ihlal edildiği Türk makamlarca da açıklandı. Suriye kendisini savunmuştur. Saldırı füzelerle değil taramalı tüfeklerle yapılmıştır. Uçakla ilgili bulunan parçalar da bunu göstermektedir. Silahlar otomatik olarak kilitleniyor. Radarla tespit edilen değil göz ile tespit edilmiş bir uçaktı. Radarla tespit edilen bir uçağa böyle hafif silahlarla değil, ağır silahlarla saldırı yapılır. 2007'de de benzer saldırılar olmuştu. İsrail saldırıları gerçekleşmişti.

Biz Türkiye ile iyi komşuluk ilişkileri geliştirmek istiyoruz. Türkiye'ye saldırı gerçekleştirmiyoruz, böyle bir niyete sahip değiliz. Suriye hava savunma sorumlusu Türk meslektaşı ile iletişime geçti. Kurtarma çalışmalarına Suriye gemisi de katıldı. Bu Suriye'nin kötü niyetli olmadığını gösteriyor. Biz egemenliğimizle ilgili savunma gerçekleştirdik. Suriye saldırı yapmadı, Türk halkı kardeşimizdir. Bulunan parçalar Türkiye'ye teslim edildi.
Maalesef Türkiye Dışişleri Bakanı Suriye'de kriz başladıktan sonra mevcut durumu krizi derinleşmek için çaba gösterdiler. Mevcut krizin çözülmesi muhaliflerin silahlandırılmasıyla olmaz. İki halk arasındaki sevgiyi görmek gerekir. Ama bir takım oyunlar oynanıyor. Çok hassas bir noktadayız.
AB bu noktada negatif bir rol oynamaktadır. Suriye ile ilgili anlatılanlar hakikatlerle örtüşmemektedir.

Türkiye NATO'yu toplayacaksa onlara başarılar diliyoruz. Toplantı saldırı amaçlı ise Suriye topraklarının kutsal olduğunu hatırlatmak istiyorum. Nasıl Türkiye'nin toprakları Türkiye için kutsalsa Suriye'nin toprakları da bizim için kutsaldır."

---------------------------

Suriyeli lider açıkladı


Suriye Muhalefeti'nin Lideri Abdülbasit Seyda Türk jetinin düşürülmesini A Haber'e değerlendirdi. Esat Rejimi'nin bu yola yaptığı katliamların üstünü örtmeye çalıştığını belirten Seyda Rusya ve İran'ı da Suriye'yi durdurmaları konusunda uyardı. (Durdurulması gerekenler aslında türkiye ve nato ülkelerinin mühimmat ve lojistik ile desteklediği muhalif dedikleri PKK çakması olanlar....)

Suriye Ulusal Konseyi Lideri Abdülbasit Seyda, Suriye'nin silahsız Türk keşif uçağını düşürmesini A Haber'e yorumladı. Seyda bunun Suriye için bir ilk olmadığını söyledi.

Bu rejim sürekli olarak bu tür işleri yapan bir rejimdir. (Muhaliften farklı bir cümle beklenebilirmi?). Sürekli olayları kendi komşularıyla provakatif bir çerçevede ele alan bir ülke. Türkiye'yle yaptığı gibi Lübnan'la da başka ülkelerle de aynı şeyi yapıyor. (Neyi yapıyor? Neymiş o aynı şey? Böyle tipsiz salak bir kukladan başka ne açıklama gelirki?)

Seyda rejimin 16 aydır kendi halkını öldürdüğünü belirtip, Türk jetinin düşürülmesiyle bunu örtmeye çalıştığını kaydetti. (Photoshoplanmamış, duman bombası ile patlama süsü verilmemiş ve askerlerin olmadığı bir ortamda "vardılar" deyip 100 kişilik katliamı orduya kakacak bir kanıt lütfen?)

Suriye rejimi yaptığı katliamları kamufle etmeye ve örtmeye çalışıyor. Bunu da farklı bir şekilde yapmaya çalışıyor. (Offf, bak sen şu kurnazaaa, düşmanını yaptıklarınla suçla modeli haaa, woaawww çok zekicee - yemiyorlar bunu artık maymuncuk.... git yeni taktikler öğren.)

Seyda bir Suriyeli pilotun Ürdün'e sığındığını da hatırlattı, rejimin moralini yükseltmek istediğini söyledi.

Günler öncesinde Ürdün'e uçağı ile indiğini gördük. Bu da tabi ki Suriye rejimi içerisindeki unsurlarda müthiş bir rahatsızlık yarattı. Bu kınanması gereken bir eylem. Türk uçağının düşürülmesi, kendi moralini yükseltmek için yaptığı bir eylemdir. Ancak kesinlikle ne içeride ne de dışarıda bu amacını gerçekleştiremeyecektir. (Kel alaka üzerine sallanmış bir görüş... bu gerzekten başka ne beklenebilirki.)

Seyda, İran ve Rusya'ya da çağrı yaparak Suriye'yi durdurmalarını istedi. Aksi takdirde yaşanacaklardan onların da sorumlu olacağını ifade etti. (Ne yaşanacakmış aksi takdirde? Bunun gibi dalkavukların vatan haini olarak asılması gerekmezmi? Başka ülkelere "gelin bizi işgal edin" diye davetiye çıkarmıyormu bu hıyar?)

ahaber.com.tr'nin haberine göre; Her iki ülkede de devlet yetkililerinin kesinlikle basiretli düşünmesi gerekiyor. Eğer vakit geçmeden bu olayla ilgili önlem alınmazsa çok sıkıntılı sonuçlar doğabilir. Suriye rejimi bunda başarılı olursa, hem bölgesel, hem de küresel istikrarı sarsabilir. Burada Rusya'nın ciddi anlamda mesuliyeti ve sorumluluğu vardır. Bu rejime daha fazla sahip çıkmaması gerekir. Bu rejime çok miktarda silah satmaktadır. Bu sürece müdahale edilmesi gerekir yoksa bütün bölge ateşe atılabilir. (Astırın bu vatan haini puştu. Kendi ülkesindeki sorunları çözemeyip işgal edilmesi vasıtası ile yardım uman bir gerzeğin ülkesine bırakın, halkına ne yararı olabilir? Atatürk kendi zamanında bu kalleşleri tek tek gırtlaktırdı, şimdide türkiye bu vatan hainlerine medya vasıtası ile yataklık yapıyor ve vatandaş koyunlarda taraf tutan medyanın tarafını kolluyor. Tam beklediğim gibi.)
 
Seyda, Suriye rejiminin uçağın düşürülmesini kahramanlık olarak göstermeye çalıştığını, ama bunun doğru olmadığını da söyledi. (Suriye kahramanlık göstermiyor, sadece davranışını haklı gösterip savaş çıkmasına engel olmaya çalışıyor! Nerede bahsediyor Suriye kahramanlığından?)

Rejim bu olayı pazarlamaya çalışıyor. Kendisini sanki kahramanca bir eylem yapmış gibi sunmaya çalışıyor. Ama gerçekte kesinlikle bu bir oyundur. (İşte bu muhalifler türkiye ile beraber uygulamakta oldukları planı açıklama konusunda bu kadar salaklar). Kesinlikle bir kahramanlık değildir. Kimseye zarar veremez. Suriye halkı bütün dinamikleriyle bunu kavramaktadır. Bu rejimin müttefikleri ise, onlar da, bu yöntemle kesinlikle herhangi bir sonuca ve olumlu neticeye ulaşılamayacağını kavrıyor.


Ben bu salakların medyatik atışmalarını izlemekten sıkıldım ve bıktım. Halen aynı politik laflar: boş ve anlamsız! "Ne olur birileri artık gelsinde götümüzden kovayla kan alsın" diye çığıranların dileklerini hayırseverler es geçmeyecektir!!!
 
Kurban zamanı yaklaşıyor.... 
------------------------------

O PKK'lılar Suriye ve İran uyruklu çıktı

8 askerin şehit düştüğü Yeşiltaş Jandarma üs bölgesine yönelik saldırıda öldürülen PKK'lılardan 4'ü Suriye ve İran uyruklu çıktı. Ele geçirilen silahların ise tamamı Rus yapımı.

Hakkari'nİn Yeşiltaş jandarma üs bölgesine yapılan saldırıdan bazı detaylar ortaya çıktı.
Akşam gazetesinden Devrim Tosunoğlu'nun haberine göre, 8 akerin şehit düştüğü 19 askerin yaralandığı saldırıda öldürülen PKK'lıların kimlikleri belirlenmeye başladı.
Termal kameralara gözükmemek için folyolu şemsiyelerle üs noktasına kadar sızan PKK'lılar, öncü mevzileri ele geçiremeden askerin ateşiyle karşılaştı. Çatışma sona erdikten sonra karakol bahçesinde, mevzilerin hemen önünde 7 PKK'lının cesedi bulundu. Aralarında kadınların da olduğu 7 PKK'lıdan 4'ü Suriye ve İran uyruklu çıktı.
'Renas Merivan' kod adlı Ferşid Fethi ile 'Hozan Aras' kod adlı Seyit Ramazan Mahmudi'nin Suriye uyruklu, 'Xoşmer Zilan' kod adlı Şirvan Muaver ile 'Hejar Hewraman' kod adlı Mehmet Şerif Yusufi'nin ise İran uyruklu olduğu öğrenildi.
PKK'lıların üzerinden çıkan silahların tamamının da Rus yapımı olduğu belirlendi. Ele geçirilen silahlar arasında 11 Kalaşnikof, 2 RPG roket atar, 1 Bixi, 1 Kanas, 1 Doçka ve binlerce mermi bulunuyor.
Saldırının ardından güvenlik güçlerinin sürdürdüğü operasyonlarda şu ana kadar 32 PKK'lı öldürüldü.

Propaganda vasıtasıyla koyunları bu iki (ve rusya) hedef ülkeye karşı kışkırtmanın zamanıda gelmişti. Dikkat edin, kullanılmış olan silahlar rus yapımı, ancak bu silahların ruslar tarafından sağlandığı anlamına gelmiyor! Bu tip haberler daha çok çıkacak... suriye ve iranlılar yavaş yavaş karşı çıkılması gereken kötü çocuklar olarak lanse edilip böyle olduklarına kanı getirtilerek işgallerin nedeni haklı gösterilecek. Nefret tohumları ekilip hasata doğru ilerleniyor. Hiç bu tip haberlerin ne kadarda eksik olduğuna dikkat ediyormusunuz? İsterseniz 112 PKK lı öldürüldü deyin - hani cesetler nerede? Hani silahları nerede? Hani kimlikleri ve aileleri nerede? Saldıranların çoğunun özel hareket eğitimli subay-astsubay (yerli yada yabancı) olduklarını unutmamak lazım. Dağa çıkarılan gerzekler bu tip operasyonları koordine etmeyi başka nasıl becersinler?! 

Tamda suriye ile tansiyonların arttığı anda haberlerde teröristlerin artık ıraklı değilde suriye ve iranlı olmaları n büyük bir tesadüf değilmi? Ne oldu ıraklılara, modalarımı geçti yoksa canları savaşmaktanmı sıkıldı? Bu tip haberleri, yani "bakın suriyeliler ne yapmış" başlıklı propagandaları gün geçtikçe artarak duyacaksınız... taki koyunlar "yiterr bee, halledin şunları yaavv" diye mırıldanıp birşeyler yapılması için bağırmaya başlayana kadar.

--------------------

Şam'a karşı misilleme seçenekleri masada

NATO Konseyi'nin olağanüstü toplantısında Suriye'ye dönük yol haritası çizilecek. NATO'nun ortak tavır geliştirmesi halinde, hava ve denizden abluka önlemleri devreye girecek. (Libyada uygulandığı gibi)
Türkiye'nin çağrısıyla bugün olağanüstü toplantı yapacak olan NATO Konseyi'nde ittifakın Suriye'ye dönük yol haritası çizilecek. Ankara iki aşamalı plan üzerinden hareket edecek. Konsey'in bugün 11.00'de yapılacak toplantısında öncelikle NATO radar kayıtları üzerinden, uluslararası sularda Türk F-4 uçağına yapılan saldırı anlatılacak. Kayıtlar NATO'ya ait olduğu için ittifak da müttefiklik dayanışması çerçevesinde bu olayın taraflarından biri haline getirilecek.

ŞAM'A ABLUKA
NATO'nun bu toplantısının ardından Türkiye'nin çağrıda bulunması halinde Esad yönetimine karşı ittifak harekete geçebilecek. Bu çerçevede Doğu Akdeniz'i hava ve denizden "abluka"ya alacak önlemler devreye girebilecek. NATO acil müdahale gücünün hazır tutulması, bölgenin Awacs'larla izlenmesi, NATO deniz gücünün bölgede konuşlandırılması gündeme gelebilecek. Türkiye ayrıca Suriye'ye yönelik ekonomik yaptırımların kapsamını genişletecek. (Elektrik ve suyu kesmek gibi) Gerekirse Suriye'ye açılan sınır kapıları geçişlere kapatılacak. Toplantıdan sonra konunun ABD ve İngiltere tarafından Birleşmiş Milletler'e (BM) taşınması bekleniyor. Ancak iki müttefikin Türkiye'ye verdiği desteğe karşın, Rusya'nın vetosunun aşılması beklenmiyor. Kaynaklar, BM'den bir başkanlık açıklamasının çıkmasının bile güç olduğuna işaret etti. Bu arada Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin NATO ve BM girişimlerinden sonra olayı 6 Temmuz'da Paris'te yapılacak olan Suriye'nin Dostları Grubu toplantısında anlatacak. Suriye'nin bu defa 80'den fazla ülke tarafından birkez daha kınanması bekleniyor. (Yani 80 ülkenin işgali haklı kılması bekleniyor.... başka türlü "kınama" kelimesi hareket olmadan ne anlam taşıyor olsun!)

BU YÖNETİM BÖYLE GİTMEZ
Türkiye, Batı'daki müttefiklerinden destek ararken, Şam yönetiminin en büyük destekçilerini de sıkı markaja aldı. Büyükelçilerin Bakanlığa çağrılmasının yanı sıra Davutoğlu, telefonla görüştüğü Rus muhatabına, "Esad yönetimi bilerek yaptı. Bu konu bizim Suriye'ye genel yaklaşımımızdan farklı, ikili bir konu" dedi. Dün de Fas, Alman ve İtalyan meslektaşlarıyla görüşen Davutoğlu'na, "Sizinle birlikteyiz" mesajı verildi. (Kısaca yarın sırtınızdan bıçaklayacak olanların onayı alınmış, evet bu büyük bir başarı olsa gerek)

İKİNCİ AŞAMA: 5. MADDE
Krizin süreç içinde derinleşmesi halinde bu defa daha önce 1991 ve 2003 Irak savaşları öncesinde NATO Sözleşmesi'nin 4. Maddesi'ni işleten Türkiye'nin, ittifak tarihinde ilk kez ABD'nin 11 Eylül saldırıları sonrasında işlettiği 5'inci maddeye ihtiyaç duyulabileceği belirtiliyor. Suriye'nin saldırısı Türkiye'nin sorunu olmaktan çıkarılıp NATO'ya yönelik "hasmane tutum" olarak kayda geçirilirse Ankara'nın Şam yönetimine karşı diplomatik ve ekonomik yaptırımlardan sonra son aşamada askeri misilleme isteme hakkı doğacak. (Zaten durumu 5. maddeyi kullanabilmek için değerlendirmeye almıyorlarmı? Başka ne için toplanıyorki bunlar?)

GRUP KONUŞMASI
Suriye Dışişleri Sözcüsü'nün 'meşru müdafaa' açıklaması da Ankara tarafından inandırıcı bulunmadı. Türkiye'nin radar kayıtlarını ortaya koyduğunu buna karşın, Suriye'nin koymadığına işaret eden kaynaklar, Suriye'nin ilk günden bu yana inkarı seçtiğine işaret etti. Kaynaklar, Türkiye'nin aramalarını Suriye karasularında sürdürdüğünü ve enkazın çıkartılması için yardım istenmesinin oldukça güç olduğuna işaret etti. Başbakan Erdoğan, 2 pilota ulaşılmadan Suriye'ye karşı yaptırımların açıklanmamasını istedi. Erdoğan'ın bugün yapacağı grup konuşmasında Suriye'ye yönelik suçlamaları sıralaması buna karşın yeni yaptırımları açıklaması beklenmiyor. Hedef önce pilotların bulunması ve uçağın enkazının çıkartılması. Öte yandan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen ile dün gece bir telefon ğörüşmesi yaptı. (Enkaz çıkarma bahanesi ile zaman kazanılıyor ve diğer hazırlıklar sürdürülüyor. Herşey istek meselesi. Enkaz istenirse bugün yarında çıkarılabilir, tabi ortada bir enkaz varsa. Halen, ne bir radar kaydı, ne bir enkaz resmi, nede uçağın uçmuş olduğuna dair bir kanıt göstermiş değiller, tek bilinen şey hava civa üzerine yapılan haberler)

İNGİLİZ BASINI: UÇAKLARIMIZ DESTEĞE HAZIR
Türkiye'nin, F-4 uçağının Suriye tarafından düşürülmesi ardından bir "intikam" baskını gerçekleştirmesi olasılığı karşısında İngiliz savaş uçaklarının Türkiye'ye destek için hazır bekletildiği öne sürüldü. İngiliz Daily Star gazetesi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "gereken her şeyin yapılacağı" açıklamasına dikkat çekerek "Türkiye'nin savaş uçaklarından birinin düşürülmesi ardından intikam sözü (Ne zman verildi? "Gereken yapılacak" gibi boş bir laftan başka bir şey söylenmedi!) vermesinden sonra İngiliz savaş uçakları, Suriye'ye bir saldırı düzenlemek için hazır bekliyor" diye yazdı. Haberde, İngiliz savaş uçaklarının NATO müttefikini destek amacıyla Suriye'ye yönelik bir hava baskınında yer alabilecekleri vurgulandı. Gazete, "Eğer Türkiye misilleme yapmaya karar verirse İngiltere ve ABD dahil, başka NATO güçleri, onları desteklemesi ve Suriye'ye saldırıya katılması yönünde baskı altına girer" dedi. (Kraliçe bunca "üstün hizmet" madalyasını Abdullah abiye boşuna takmadı... ingiltere sabırsızlıkla işgali bekliyor! He deseniz dalmaya hazırlar.)
Tarih tekerrürden ibarettir!

Tonkin Körfezi Olayı, Vietnam Demokratik Cumhuriyeti ve Amerika Birleşik Devletleri arasında yaşanan iki farklı olayı kapsayan olaylara verilen addır. 1964'te Kuzey Vietnam torpido botlarının iki ABD destroyerine ateş açtığına ilişkin haberler, ABD Kongresi'nin Tonkin Körfezi Kararnamesi'ni kabul etmesine ve ABD'nin daha etkin olarak katıldığı Vietnam Savaşı'nın (1965-75) başlamasına yol açtı. ABD Deniz Kuvvetleri'nin 1972'de Kuzey Vietnam limanlarının girişlerini mayınlaması üzerine körfezde sıcak çatışmalar yaşandı. 1995 yılında dönemin ABD Savunma Bakanı Robert McNamara eski düşmanı Vietnamlı komutan General Vo Nguyen Giap ile biraraya gelerek 1964 yılında meydana gelen ve ABD’nin Vietnam’a müdahalesine bahane edilen Tonkin Körfezi Olayında gerçekte ne olduğunu soracak ve Giap’dan “Hiçbir şey” yanıtını alacaktır. ABD Başkanı Lyndon Johnson’un Vietnam’a müdahale için bahane ettiği bu olayın hayali olma ihtimali yüksektir.
---------------------------------

Başbakan sert konuştu

  • yeni haber
  • Giriş Saati : 26.06.2012 11:12
    Güncelleme : 26.06.2012 12:46
Türkiye ile Suriye arasında yaşanan gerilim sonrası, Ankara'nın izleyeceği yol haritası bugün AK Parti'nin grup toplantısında Başbakan Erdoğan tarafından açıklandı: Savaş çığırtkanlarının, provokatörlerin tuzağına düşmeyiz ancak elimiz kolumuz bağlı oturacak değiliz.
Olaydan iki gün sonra Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu,'Türkiye'nin yapılacak istişareler sonrası nasıl bir karar alacağını ve atacağı adımı salı günkü grup toplantısında Başbakan Erdoğan açıklayacak' demişti. Bu açıklamanın ardından gözler, Türkiye'nin hamlesinin ne olacağı konusunda Erdoğan'a çevrildi.

Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında beklenen açıklamayı yaptı.Dünya televizyonları Başbakan'ın açıklamasını canlı yayınladı.

İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları;

DAĞLICA SALDIRISI
Hakkari'de icra edilen operasyonlarda 31 terörist etkisiz hale getirildi. Güvenlik güçlerimizin başarılı operasyonları sonucu zayıflayan ve sıkışıklık yaşayan terör örgütü tek çareyi bu tür intihar saldırılarında görüyor. Kayıp vereceğini bile bile gençleri ölüme gönderiyor. Ümit ediyorum ki Dağlıca saldırısı sonrası terörün kirli ve kanlı yüzü bir kez daha görülmüştür.

SURİYE İLE JET KRİZİ
Biliyorsunuz 22 Haziran 2012 tarihinde Suriye'nin 13 deniz mili açığında uçağımıza saldırı düzenlendi ve uçağımız Suriye karasularına düştü.

Üstünü çizerek söylüyorum; uçağımız Suriye hava sahasında vurulmamıştır, uluslararası hava sahasında vurulmuştur. Ancak Suriye karasularına düşmüştür.

Bu menfur saldırının hemen ardından. pilotlarımıza yönelik arama kurtarma çalışmalarını büyük bir hassasiyetle sürdürüyoruz. Bir kez daha pilotlarımızın ailelerine sabır ve metanet diliyorum. Önceliğimiz evlatlarımıza sağ salim kavuşabilmektir. Burada AK Parti grup toplantısında siz değerli milletvekillerimize, bölge ülkelerine ve tüm dünyaya bazı önemli hatırlatmaları tekraren ve altını çizerek yapmak istiyorum. Aziz milletimizle birlikte bölgemizdeki dost, akraba ve kardeş halkların dikkatini bu hususlara dikkat çekmek istiyorum.

Dış politikada aktif bir politika izledikçe ekonomi büyüdü. Türkiye hayata geçirdiği aktif dış politika sonucu daha saygın bir konuma gelmiştir.

Türkiye'nin hiçbir ülkenin toprağında gözü yoktur ve olmayacaktır. Komşularımızın coğrafi konumlarıyla ve zaaflarıyla hiçbir zaman ilgilenmedik.

Türkiye'nin dostluğu son derece değerlidir. Arkasına Türkiye'nin dostluğunu alan her ülke bilsin ki onun arkası sağlamdır. (Düzmeye davetiye, özellikle götü kaşınanlar için)

Bizim için önemli olan dostluk, akrabalık, kardeşlik hukukudur.

Herkes bilsin ki Türkiye'nin dostluğu ne kadar değerliyse, gazabı da o kadar şiddetlidir. (Hani savaş çığırtkanlarına taviz yoktu?)

Yumuşak başlılığımız uysal koyun olduğumuz anlamına gelmez. Sağ duyulu olmamız acziyet gibi algılanmasın. Türkiye'nin rüzgarı sert olur. (Ver gazı başkaaaaaan. Haaaaaytt!!)

Bizim soğukkanlı tavrımız birilerini aldatmasın. Ben hamaset diliyle değil, ecdadımdan gelen mirasla konuşuyorum.

Burada da kimseye tarih dersi verecek değilim. Biz tarihi yazarız, ondan kimin ders alacağına karışmayız.

Türkiye'nin büyümesinden rahatsızlık duyanlar var. Bölgedeki kukla yönetimleri Türkiye'ye karşı kışkırttıklarını çok iyi biliyoruz. (BAE ve Katar gibi kukla yönetimlerle oldukça iyi bir ilişkide iken, hangi kuklardan bahsediliyor burda, başka kuklalar kaldımı? Suudi kralın gönderdiği milyar dolarlar türkiyeyi kimin kuklası yapıyor? Hahaha şu acemi siyasetçilerin konuşmaları beni nasılda eğlendiriyor. Aman birde Kılıçdaroğlu ağzını açmasında.)

Hasmane tutum sergileyenlere karşı yakıcı bir azap olmaya devam edeceğiz. (Burası sanki kurandan bir alıntı gibi.)

Silahsız ve kimliği açık olan tehdit oluşturmayan bir keşif uçağımızı düşürdükleri bu olayda Türkiye sonuna kadar haklıdır. (Hayır değildir! Sadece kendini haklı çıkarmaya uğraşan bir velet gibi davranmaktadır. Tıpkı mavi marmara olayı gibi.... israil gelirsen vururum dedi, türkiye dinlemedi - gemiyi israil al aşağı etti sonrada "bizden özüy dileee" diye tutturdular. Bunlar 6 yaşındaki veledin davranışından farksızdır...)


Doğu Akdeniz'in genelinde KKTC dahil olmak üzere haklarımız vardır. Uçağımızın yaptığı uçuş da budur.

Radarlarımızın test edilmesine yönelik bir uçuştur. Suriye tarafından ikaz yapılmamıştır. Sonra da dost olduklarını söylüyorlar. (Bu tip askeri testler hava sahası ihlal edilecek ülkeye bildirilmezse, ihlal dolayısı ile hava sahası tehdid edilen ülkenin her türlü karşılığı verme hakkı vardır ve uçağı indirilen ülkede bu konuda hiçbir şey diyemez. Türkiyenin hava sahasına giren uçaklara aynısını yapmıyor olması, diğer ülkelerin yapmayacağı anlamına gelmez!)

Kısa süreli sınır ihlalini kimse haksız bir saldırı için mazeret gösteremez. (Hayır gösterebilir! Bu laf sadece sanki bu işin raconu böyle dercesine amatörce sarfedilmiş bir cümleden ibaret.) Bu tür günlerde birlik ve beraberlik içinde olmak millet olmanın gereğidir. Ortak hassasiyetle hareket ettiğimiz muhalefet liderlerine teşekkür ediyorum.


Böyle milli bir meselede TSK'nın haksız ve insafsızca hedefe konulması en hafif tabirle aymazlıktır. Siyasi partilerin süreç boyunca meseleyi malzeme yapmamalarını istiyoruz. (CHP ve MHP... anladınız siz onu!)


Suriye konusunda kimsenin lafı geveleme, muhalefet olsun diye kendi ülkesine zarar verme lüksü yoktur. Böyle bir hadise karşısında dahi net tavır takınamayanlar tarih önünde mahçup olacaklardır. 9 asır önce Anadolu'da bir kahraman Kudüs ve Şam'ı korumak için mücadele ediyordu. (Offf, yinemi tarih dersleri.... yani aynı kahramanın yaptığı gibi yine sürüyle adam öldürmek lazım, öylemi!)

Selçuklu ve Osmanlı döneminde Şam, bizim için en az Mekke, Medine ve Kudüs kadar kutsaldı. Suriye'nin cetvelle çizilmiş sınırları Türkiye ve Suriye halklarının kardeşliğini bitiremez.

Kendi tarihinden haberdar olmayanlar bizim Suriye politikamızı anlayamaz. (Merak etme başkaaan, anlıyoruz!)

Suriye'deki yönetim Suriyeli kardeşlerimizi temsil etmiyor. (Peki kimi temsil ediyor o zaman... cümle yarıda kalmış?)

Oğul Esad, hem kendi halkına, hem Türkiye'ye hem bölge halkına umut verdi, değişeceğini söyledi. (Ve değişiyor, reformlar yapıyor, yeni bir kabine kuruyor... bunlar depişim değilmi? Halk halen Esad yanlısı!)

Esad "Türkiye'nin yapısından istifade etmek isterim" dedi. Umutlandık ama umutlarımız boşa çıktı. Çünkü yalan söylüyordu. Oğul Esad'ın babasının izinden gitmekte olduğunu gördük. Uyardık, günlerce telefon diplomasisi yaptık ama hep oyaladı. (Başkanım bu nedir yahu... bu ağlamaklı duygu sömürüsü konuşmalar yakışıyormu sana? Utanılacak bir konuşma... Eskiden daha farklıydın, kendinden emindin, cesaretin vardı, sesin tam bir lider gibi çıkıyordu! Ne oldu şimdi, nedir bu ağlamaklı tavır, bu kadarmı eziyorlar seni tepeden?)

İkaz ve tavsiyelerimize kulak asmayan Suriye yönetimi kadın ve çocuklara şiddet uyguladı. (Lütfen... şiddeti uygulayanlar sokak çeteleri ve sizin destek verdiğiniz muhalifler değilmiydi?) Suriye yönetiminin hiçbir meşruyeti kalmamıştır. Bugün kendi halkını vahşice katleden zorba bir yönetim işbaşındadır. Bu sözlerim bazı köşe yazarlarınca eleştiriliyor. Biz kimsenin maşası taşeronu değiliz. Başkalarının kışkırtmalarıyla değil kendi gücüyle hareket eden bağımsız bir ülkeyiz. (O zaman ABD ile olan ilişkileri kesin ve üsleri boşalttırın! Ne oldu? Yapamıyorsunuz değilmi? Çünkü "ilişkiler, EMİRLER ve faydalar" sözkonusu, yani tek başına birşey yapamayan ancak yapabilecekmiş gibi takınmaktan başka birşey değil bu. Türkiye, İngiltere, İsrail, ABD ve NATO nun taşeronudur ve böyle kalacaktır!)

Ne diyor Hz Ali, "haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır". (Buradanda Alevilerin desteğini almak için kurnazca satır arasına yerleştirilmiş bir cümle yakalıyoruz! Çok acemice.)

Şam'ın güvenliği Anadolu'dan Anadolu'nun güvenliği Şam'dan başlar. (Yahu bu yazıyı hazırlayan lavuk sırf atasözleri ansiklopedisinimi kullanıyor? Birde "damlaya damlaya göl olur" lafını türkiyenin sabrı ile bağdaştırsaydı!)


Suriyeli kardeşlerimizin mücadelesini desteklemeye devam edeceğiz. (Yani muhaliflere CASA tipi uçaklarla mühimmat ve eğitmen subay yollamaya devam edeceğiz demek.)


Uçağımızın uluslararası sularda vurulduğu kesindir ve tarafımızca belgelenmiştir. Uçağımız Suriye karasularına yanlışlıkla ve çok kısa bir süre için girmiştir vurulduğu yer ve zamanın ihlal ile hiçbir ilgisi yoktur.  (Başkan iyi güzel hoşta, birde şu kanıtları göz önüne koyup göstersende bizde sana inanmaya "çalışsak"?!)

Uçağımız hasmane bir tutumla hedef alınmıştır.

1 Ocak'tan itibaren Türkiye'nin hava sahası farklı ülkeler tarafından 114 kez ihlal edilmiştir. (Hangi ülkeler? Liste ve ihlal bölgeleri ile ihlal sürelerini rica edelim... böylece yapmakta olduğunuz konuşmanın güvenilir kaynaklardan oluştuğu kanısı doğar ve dinleyen koyunlar anlatılanlara inanmakta pek zorlanmaz! Acemileşiyor ve fire veriyorsun başkan!)

Yardıma giden CASA uçağına da taciz ateşi açılması kasıt olduğunun ispatıdır. (İçeriğinin ne olduğu bildirilmeyen ve mühimmat taşıdığı şüphesi olan bir uçağın bu tip taarruzlara maruz kalması normaldir, ağlamayalım lütfen.)


Bu saldırının kasıtlı yapıldığına dair kamuoyunu bilgilendirme çalışmaları sürecek. (Yani medya yeni zırvalarla gündemi bu konu hakkında sıcak tutup hergün birbaşka "ayrıntıyı" sunarak koyunların şartlandırılmalarına yardımcı olacak! Medyatik doktrinasyon oldukça etkili bir "sessiz silahtır" - unutmayalım)

Türkiye gereken adımları kararlılıkla atacaktır. (Nedir bu gereken adımlar? Bir haftadır aynı zırvayı her bakan tekrar ediyor ancak bir tanesi bile aslında bu "gereken adımların" ne olduğu hakkında en ufak bir fikre bile sahip değil, çünkü henüz hayırseverler kendilerine ne yapacakları konusunda herşeyi açıklamış değiller! Koyunlar gibi onlarda halen bekleme modunda.)


Türkiye yerini ve zamanını kendisi tespit ederek uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanarak gerekli adımları atacaktır. ("Kendisi" dedi değilmi? Bir an için gözlerim yanlış görüyor zannetimde.)


Suriye rejimin sınırlarımızda oluşturduğu güvenlik risklerini tolore etmeyeceğiz ve karşılıksız bırakmayacağız. TSK'nın angajmanı değişti, Suriye'den Türkiye'ye yaklaşan her unsur bir askeri hedef olarak görülecektir. (Sanırım Suriye şuan tir tir titriyordur.)

Savaş çığırtkanlarının, provokatörlerin tuzağına düşmeyiz ancak elimiz kolumuz bağlı oturacak değiliz. Bu hadisenin üstüne kararlılıkla gideceğiz.Türkiye sadece terör meselesiyle uğraşan bir ülke değildir. Türkiye bölgesinde devasa projeleri hayata geçiren bir ülkedir. (Buna devam etsen daha iyi olurdu ama neyse, bir şekilde eldeki para fazlasınıda yok etmek lazım tabiki.) Bahçeli'ye bugün grup toplantısında yaptığı konuşmadan ötürü teşekkür ediyorum. Diğer liderler de aynı hassasiyeti göstermeli. (Bu bir tehdit mesajı idi!!)


Tayyipin eski haline göre artık resmen kukla gibi davranıyor olması üzücü. Tabiki er yada geç bu bariz bir şekilde ortaya çıkacaktı, ancak bu kadar bariz olması oldukça acemice yapılan işlerin sonucu. Aslında en doğrusu "acemice ve çocukça" demek olurdu.

--------------------

Pilotların kasklarına ulaşıldı

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Suriye tarafından düşürülen Türk uçağının parçalarına ve pilotlarının bazı şahsi eşyalarına ulaşıldığını açıkladı. Bugün TV'de konuşan Bakan Yıldırım düşen uçakla ilgili açıklamalarda bulundu.

Enkazın parçalarına ulaşıldığını, düşen pilotların şahsi eşyalarının bazılarının toparlandığını söyleyen Yıldırım, pilotların postalları ile birlikte kasklarının da bulunduğunu söyledi. Yıldırım "Enkaza erişmeden pilotlarımız için hüküm veremeyiz. Uçak 1300 metre derinliğinde. Uçağa ulaşma zor iş değil. Biz ümidimizi kaybetmiş değiliz. Bizim bilmediğimiz bir olay da gerçekleşmiş olabilir. Düşük bir ihtimal olsa da sağ ulaşmayı ümit ediyoruz" dedi.

Yıldırım, Suriye'nin Türk uçağını hiçbir uyarı yapmadan hasmane bir şekilde düşürdüğünün anlaşıldığını ve Türkiye'nin olayı detayları ile ortaya koyduktan sonra tavırını ortaya koyduğunu anlattı.

Yıldırım, Silahlı Kuvvetler'de uygulanan durum belgesinin değiştirildiğini ve artık hükümetin onayına gerek duyulmadan Silahlı Kuvvetler'in cevap verme hakkı verildiğini söyledi. Tüm dünyada hava sahasının sınır ihlalinin söz konusu olduğunu buna karşın tavrın vurma değil uyarı şeklinde olduğunu anlatın Yıldırım, Suriye'nin bu tavrının hiçbir mantığı bulunmadığını söyledi.

Havacılıkta yapılan her şeyin en küçük ayrıntısına kadar kaydının tutulduğunu, rastgele bir şey yapılmasının mümkün olmadığını savunan Yıldırım, düşürülen uçakla ilgili tüm detaylar incelemelerin yapıldığını ve durumun ortaya konduğunu dile getirdi.

Tıpkı 9/11 olayındaki teröriste ait gıcır gıcır pasaportun patlamadan sonra bulunması gibi. Koskoca denizde uçak parçalara ayrılmışsa, postalda su üzerinde yüzemeyen bir şey olduğuna göre, nasıl olmuşta postalı bulmuşlar? Hele pilotun kaskı gibi ağır ve suya batan bir obje nasıl tespit edilmiş? Bu tip "yalan" haberleri yaparken bile artık özen göstermeyen bu salakların söylediği neye inanabilirsinizki. O enkaz dipten çıkmayacak ve bu olayda tıpkı Tonkin Körfezi olayı gibi "düzmece bir olay" olarak tarihe geçecek.

Koyun ailelerin koyun çocuklarından Bakan olursa karşınızada ancak bu tip zırva ve insan zekasına hakaret sayılacak açıklamalar çıkar. 
----------------------------

Ortada Uçak YOK! Tüm hikaye her iki (aslında daha çok) ülkeninde işine geldiği için sadece düzmece bir senaryodan ibaret! Şimdiye kadar elle tutulabilir bir tane bile kanıt sunulmadı. Tek sunulan şey raporlar, laflar, 3D animasyonlar ve bir tane gerzek Youtube videosu... O videodada ne bir uçak görünüyor nede başka birşey.... bari CGI ile birşey koysalardıda komplo bir boka benzeseydi. Şimdi ise bu kriz gündemden çıktı - demekki bu kriz sırasında başka bir operasyon yapıldı ve bunun içinde koyunların dikkati başka bir yöne çekildi! Anlayacağınız gibi operasyon başarı ile tamamlandı! 

Gerçek operasyonlar esnasında sahte olayları yaratıp, işleyip koyunların gözüne sokmak çok yeni birşey değil. 
Tabiki şimdide "O zaman ne yaptılar" diye kendinize soracaksınız? 

Yıldırım, Silahlı Kuvvetler'de uygulanan durum belgesinin değiştirildiğini ve artık hükümetin onayına gerek duyulmadan Silahlı Kuvvetler'in cevap verme hakkı verildiğini söyledi.
Başka türlü orduya böyle bir hakkı tanıyamazsınız. Bu hak sadece savaş durumunda tanınır! Peki savaştamıyız???

"Kimseyle savaş niyetimiz yok"

  • yeni haber
  • Giriş Saati : 25.06.2012 19:52
    Güncelleme : 25.06.2012 23:39
Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı , 'nin askeri uçağı düşürmesine ilişkin, gerekenlerin yapılacağını vurgularken, "Kimseyle savaş niyetimiz yok" dedi. Arınç, NATO'nun 4. ve 5. maddesiyle ilgili gerekli olan müracaatın yapıldığını dile getirirken, "Hukuki meşruiyet içerisinde uluslararası hukukun bize tanıdığı bütün imkanları sonuna kadar kullanacağımızın bilinmesi gerekir" dedi. 

...........
Biz ciddi bir hükümetiz. Milletimizin beklentilerine tercüman olmak zorundayız. Tam bunun aksi bundan daha kötü bir yaklaşım da neredeyse Türk uçağını haksız çıkarma gayreti içinde bulunanlar da vardır. Maalesef bazı siyasetçiler yazarlar ve çizerler uçağımızın orada ne işçi vardı diye sorabilmekte hatta pilotlarımızı suçlamaktadır. (Bu ne cüret?) Bu nasıl bir düşünce ve histir milletimiz bunu da takdir etsin. Biz iki tarafta da değiliz hamasetle yola çıkmıyoruz. Ortada bir olay var Türkiye mağdur, Suriye mütecavizdir. Bunun karşılığında ne yapılacağını biliyoruz ve bunu aşama aşama yapmak mecburiyetindeyiz." (Mecburiyetin sebebi nedir peki?)
 
Ağlama seeeen, ağlama seeen - haydi biraaaz güüüll..
Neymiş bu Maddeler!?
MADDE 4 
Taraflardan herhangi biri, Taraflardan birinin toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlığı ya da güvenliğinin tehdit edildiğini düşündüğü zaman, tüm taraflar birlikte danışmalarda bulunacaklardır.

MADDE 5
Taraflar, Kuzey Amerika'da veya Avrupa'da içlerinden bir veya daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırının hepsine yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendirileceği ve eğer böyle bir saldırı olursa BM Yasası'nın 51. Maddesinde tanınan bireysel ya da toplu öz savunma hakkını kullanarak, Kuzey Atlantik bölgesinde güvenliği sağlamak ve korumak için bireysel olarak ve diğerler ile birlikte, silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan Taraf ya da Taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır.
Böylesi herhangi bir saldırı ve bunun sonucu olarak alınan bütün önlemler derhal Güven Konseyi'ne bildirilecektir. Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak ve korumak için gerekli önlemleri aldığı zaman, bu önlemlere son verilecektir.


MADDE 6 (1)
Madde 5 açısından, Taraflardan bir ya da daha çoğuna karş silahlı saldın, aşağıdakileri de kapsar:
- Tarafların Avrupa ya da Kuzey Amerika'daki topraklarına Fransa'nın Cezayir Bölgesine (2) Türkiye topraklarına veya Taraflardan herhangi birinin egemenliği altında olan ve Yengeç Dönencesi'nin kuzeyinde yer alan adalara yapılan silahlı saldırı;
-  Bu topraklarda ya da bu toprakların üzerindeki hava sahasında bulunan ya da Antlaşma'nın yürürlüğe girdiği tarihte Taraflardan herhangi birinin işgal kuvvetlerinin üslenmiş bulunduğu herhangi bir Avrupa toprağında veya Akdeniz'de, ya da Yengeç Dönencesi'nin kuzeyindeki Kuzey Atlantik bölgesinde bulunan Tarafların herhangi birine ait kuvvetlere, gemilere, ya da uçaklara yapılan silahlı saldırı.

Türkiye savaşa girmek zorunda değil, ancak diğerleri...... ;)

Birde unutmadan: Dikkat ederseniz kanunların sadece başlıkları yayınlanıyor ancak içerikleri hakkında pek bir bilgi verilmiyor!

Gül 4 kanunu onayladı

  • yeni haber
  • AA
  • Giriş Saati : 28.06.2012 21:05
    Güncelleme : 28.06.2012 22:38
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 4 kanunu onayladı.
Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan yazılı açıklamaya göre Gül, 6327 sayılı ''Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'', 6328 sayılı ''Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu'', 6329 sayılı ''Türkiye Cumhuriyeti ile Filistin Adına Filistin Kurtuluş Örgütü Arasındaki Geçici Serbest Ticaret Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına Dair 1/2011 Sayılı Ortak Komite Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun'' ile 6330 sayılı ''Türkiye Cumhuriyeti ile Filistin Ulusal Yönetimi Lehine Filistin Kurtuluş Örgütü Arasındaki Geçici Serbest Ticaret Anlaşması ile Kurulan Ortak Komitenin Anlaşmaya Ek Menşeli Ürünler Kavramının Tanımı ve İdari İşbirliği Yöntemlerine İlişkin 2/2010 Sayılı Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanunu'' yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderdi.

7 yorum:

  1. Yaptığım araştırmalara göre koyunlar çoktan havaya girmiş, tahrik etmeden, sadece bazı noktalara değinip fikirlerini aldım. Uçağın düştüğüne inanıyorlar ve devlet devletse eğer bu işi çözmeli -yani muğagoymalı- diyorlar.

    Ben de senin haberden sonra nereye gidiyor bu iş diye bir araştırmaya girişecektim ama sen çoktan yazının devamını girmişsin.

    YanıtlaSil
  2. Tüm bu keşmkeş başlı başına düzmece! Sırf NATO nun 5.maddesini devreye sokmak için yapılan çocukça bir deneme. Aman uluslararası kanun yönetmelikleri yerini bulsun diye yapılan ve suriyenin işgali için mekan hazırlayan bir plan. Bu planın ardındakilerede zeki demek biraz abartı oluyor.

    Eğer uçak düşüp pilotlar kurtulmuşlarsa bile, sırf halk suriyenin işgaline ok versin diye pilotları orada öldürmüş olmaları bile mümkün. Çünkü halkı şehit kanı kadar hiçbirşey kızdıramaz. Suriyenin işgali ilede kürt ayaklanmaları başlayınca türkiye tam bir curuna yeri olacak. Medyada büyük şehirlerin günlük bombalanma haberleri artık normal olacak. Türkiye toprak alayım derken elindekinden olacak. Muhahahaaa, halkın sanki türkiye tekrar osmanlı gibi açılıp fazladan toprak sahibi olacakmış gibi beklerken eldekini kaptırmış olduğunu anlamasıyla yaşayacakları şoku görmek için sabırsızlanıyorum. Gülmekten hayalarıma ağrılar giriyor artık..... Mwahahaaa

    YanıtlaSil
  3. Selam Enki ve arkadaşlar,
    Bu olayla ilgili söylenecek fazla söz yok ama satır arası bişeyler söylemek isterim. Pompa gazetelere bir göz atarsanız düşen uçaktaki plotların postallarının bulunduğu ile ilgili haberleri okuyabilirsiniz. Şimdi pek görünmüyor bu haber, belki artık bokunu çıkarmamak için geri çekmişlerdir ama bu bana 11 eylül saldırılarında cayır cayır yanan uçağın enkazında cillop gibi yanmamış terörist pasaportu bulunmasını anımsattı bilmem ne dersiniz? :)))) Belki bu tür tezgahların hazırlanmış standart prosedürleri vardır :))) Herşey kitabi yanı. Kitabın adı da Koyun Güdme Sanatı :))))

    YanıtlaSil
  4. Welcome saygıdeğer ARAGOOOORRRNN. :))
    Bu uçak zırvası dediğin gibi saçmalıklar serisi olarak devam eder. Başta uçak 22km içeri girdi dendi, sonra bu 1 mile, ardındanda 1km ye düştü. Şimdi ise 13 mil dışarıda olduğu söylendi. 9/11 olayı bile bu acemilerden daha profesyonelce yapıldı bence. Öldü denilen pilotların (varsa eğer) uçağı uçurmuş olduklarından bile şüpheliyim.

    Tüm bu zırva gelişmelerin dışında tam şu anda atmosferde oldukça heyecanlı çalışmalar oluyor ancak bunlara medyada hiç yer verilmiyor. Tüm bu zırvasal savaş mesajları sadece dikkat dağıtıp zaman kazanmak için yapılan şeyler. X-37B ve benzeri insansız uzay araçları top secret olarak yukarı fırlatılıyor, aylarca "test" maksatlı orada kalıp geri dönüyorlar. Bu araçlar alçak yörüngede belkide star wars projesinin son hamlelerini yerleştiriyorlar... çinliler abd ye dahi kafa tutabilecek teknolojiyi geliştiriyorlar. Bugün ellerinde 5. nesil stealth teknolojili uçakları var. Aynı şekilde sonara yakalanmayan denizaltıları. Türkiye neki? Ne zannediyor bu 70 milyon kendini? Suriye gibi düşük kalibre bir orduya zayıf diye kafa tutup artistlik yapmak kolay. Kartlar bir anda yer değiştirebilir ve tüm götü kalkıkların götü iki dakikada aşağı indirilir. Buna Türkiye ve Erdoğanda dahil. Yıkımdan önce gurur ağır basarmış: türk gururu varya hani, işte o - türküm, doğruyum (domalıyorum) ve çalışkanım (düzülüyorum) doktrinasyonun izlerini barizce görmeye başladık artık... :)

    Tüm bu savaş, karmaşa ve işgal haberleri aslında beni sadece eğlendiriyor. Milleti kardeşlik ve yardımlaşma adı altında birbirine düzdürtmekten daha eğlenceli ne olabilirki? Mwahahahaaa... Bayılıyorum bu koyunların akibetini seyretmeye.

    YanıtlaSil
  5. Selam,
    Terörist olarak nitelediklerimizin önceden ıraklı iken şimdi suriye ve iranlı olmaları manidar. Son yazdığın haberdeki "1 Ocak'tan itibaren Türkiye'nin hava sahası farklı ülkeler tarafından 114 kez ihlal edilmiştir" heralde TSK nın sitesinde sol bölümde olaylarda yazan ihlallerden bahsetmiş.

    Bu arada bu bloga girerken izin ister olmuş artık; http://img818.imageshack.us/img818/6130/izin.jpg

    YanıtlaSil
  6. İhlaller http://www.tsk.tr/11_haberler_olaylar/11_2_hava_ihlalleri/hava_sahasi_ihlalleri_2012.htm adresinde bulunmkatalar. Fakat bu ihlallerin çoğunluğu eğitim uçuşu adı altında uçan türk F-16 larının yunan F-16 ları tarafından radar sınırını ihlal etmemeleri için eskort edilmelerinden ibaret... bizimkiler tabiki buna taciz diyor. Örnek: 09.05.2012 "Ege’nin uluslararası hava sahasında eğitim uçuşu icra eden F-16 uçaklarımıza; Yunanistan’ın Limni meydanından kalkan ve anılan ülkeye ait F-16 uçakları tarafından, 9 dakika süre ile radar kilidini muhafaza etmek suretiyle tacizde bulunulmuştur". Bu tip raporları kendini daha iyiymişçesine göstermek bile mallık, çünkü ortada ihlal edilen bir hava sahası yok, sadece ihlali önlemek için yapılan bir eskortluk mevcut. Tüm bu zırva ihlalleri listeden çıkarınca geriye 30 kadar yabancı uçak ihlali kalıyor.

    Siteye girerken yetişkin uyarısı mevcut sadece. İçerik küfürlü ve bazen ağır sözler içerdiğinden bu ne yazıkki gerekli!

    YanıtlaSil
  7. En başından beri hep aynı zırvalar, her açıklama kendi içinde bile zibilyontane tekrar içeriyor. Çok fazla fire var, böyle ahmakça sürdürülürse şartlar ne zaman uygunlaşacak? (Hoş uygun olsa ne olacak ki baştan rezalet ya neyse)

    Okurken sıkıldım, çok uzamadan eyleme dökülse bari. Öyle de böyle de sonuçta bu iş yapılacak değil mi? Şöyle patlamalı çatışmalı şeyler görsünler de koyunlara heyecan olsun, tutmadan önce...

    YanıtlaSil