21 Şubat 2019 Perşembe

BIR AFET MASALI

Merhaba sevgili morongiller,
Bugün son yazımı yayınlıyorum. Yazımı tekrar davet edildiğim hayırsever ailenin bana anlattığı masallar ve hikayelerden derledim. Anlamanızı istediğim şey bu yayınladıklarımın tamamen hayal ürünü uyduruk şeyler olduğunu idrak etmenizdir!!! Bunları belki birgün çocuklarınıza anlatacak imkanınız olur ve bir dahada bu bloga uğrama ihtiyacı duymazsınız. 


(Yorumlar sayfanın en altındaki "daha fazla göster" ile ortaya çıkıyor)
*******************************
Beni telefonla aradılar ve 2 gün sonra onları ziyaret etmem için beni evlerine davet ettiler. Bu sefer farklı bir yerdeki mekanı seçtiler, ki sanırım bunun gibi dünyanın her yerinde onlarca malikhaneleri mevcuttu. Aynı yerde 1 aydan fazla kalmıyor gibilerdi. Ertesi sabah telefonuma uçuş bilgilerimi yolladılar ve beni havaalanından alacak olan aracın plakasınıda yazmayı ihmal etmediler. 8 saatlik bir uçuştu ve first class uçuyordum, fakat hosteslerin bana karşı olan davranışından sanki uçakta tek uçan benmişim gibi hissettim - aşırı bir ilgi ve hizmet sergiliyorlardı ve sanki sürekli gözleri benim üzerimdeydi. Uçuş esnasında kaptan yolcuların arasından geçerken yanımda durdu ve bana "bizimle şimdi ve bu uçakta seyahat ediyor olmanızdan dolayı çok memnunuz" dedi - fakat sebebini anlamış değildim henüz..... neden bu kadar ilgi alaka gösteriliyordu?!

İniş yapıldı, uçak park yerine geldi ve kemer ışıkları söndü.... artık uçağı terk edebilirdik. Her zamanki gibi uçuş ekibi yolcuları uğurlamak için kapıda dizilmişti. Kaptanda oradaydı ve yanından geçerken bana elini uzattı ve el sıkışırken sol elini ellerimizin üzerine koydu - işte tam o anda yüzüğünü gördüm ve tüm o alakanın sebebini anladım, kaptan o ailenin bir ferdi idi ve o da beni kendi misafiri gibi ağırlamıştı. Uçaktan indiğimde beni karşılayacak araç hemen önümde duruyordu ve şoför bagajımı alıp beni araca bindirdikten sonra yola çıktık. Havaalanını terk edene kadar hiçbir güvenlik noktasında durdurulmamıştık ve bu hayli ilginçti. Gümrük kontrolü bile yapılmadı, yolda iken pasaportuma damga vurulmadığıda aklıma geldi. Fakat nedense tüm bunların hiçbir önemi yoktu, çünkü herşey zaten olması gerektiği gibi idi.

Malikhaneye giderken yaklaşık 5km boyunca yeşil bir alandan geçiyorduk ve etrafta bir tane bile ev yoktu. Yakınlarda ne bir kasaba nede bir köy vardı. Sadece yolun sonunda görülen kayadan tepenin üzerine dikilmiş olan koca bir malikhane vardı. Ana kapısı çok ilginçti. Kapı 4m boyunda ve 6m genişliğinde idi. İlk bakışta tek parça düz bir bakır kaplama duvara benziyordu, ancak açılmaya başladığında kapının 24 metal direk üzerine tarak gibi monte edilmiş bir sur duvarı olduğunu anladım. Tarak sistemi saat yönünde 45 derece açı ile dönüyor, ardındanda yer altına iniyordu ve oldukçada hızlı idi - 6 saniyede kapı açılmıştı bile. Yaklaşık 200m boyunca sarmaşıklardan yapılmış ve çiçeklerle rengarenk süslenmiş bir tünelin içinden geçtik ve sonunda malikhanenin kapısına geldik. Beni kapıda en genç olan oğulları karşıladı ve elimi sıkarken sol elini ellerimizin üzerine tıpkı kaptan kardeşi gibi koyup "gelmene çok sevindim" diyerek beni içeri davet etti.

Malikhanenin giriş holü muazzam bir sanat eseri gibiydi, belkide tüm bina müze gibi gezilebilirdi, çünkü heryeri antik mimari ve antik sanatı barındırıyordu. Böyle bir yerde yaşıyor olmak sadece konaklamak sayılamazdı, resmen tarih ve geçmişin izleri ile iç içe yaşıyor ve sürekli olarak herşeyi hatırlatmak istercesine kendini izleten motiflere bakıyordunuz. Bunları kim nasıl yapmıştı ve neden bu kadar ayrıntıyı özenle yapmıştı?.... Durumu fark eden genç oğul bana rölyeflerde kullanılan sembollerin birer anahtar olduğunu ve bu anahtarların bilgisi ile tüm duvarların birer kitap gibi okunabildiğini söyledi. Tüm tarihleri ve soy bilgileri bu rölyeflerde barınıyordu ve sadece onlar bunları okumayı biliyordu. Konuyu daha fazla derinleştirmeden bana yolu işaret ederek salona doğru eşlik etti. İçeri girdiğimizde Baba, 6 oğlu ve 2 kızı onun etrafında oturmuş sohbet etmekteydiler. Hepsi bir anda ayağa kalkıp bana "Hoşgeldin Enki" deyip başlarını öne eğip selamlayarak yerlerine geri oturdular. Benim için bir sandalye yoktu ve ayakta kalmıştım. Herkes tıpkı geçen seferki gibi Babanın karşısında yay şeklinde bir formasyonda oturuyordu. Baba koltuğunun önündeki minderi işaret ederek beni oraya oturmaya davet etti. Yerde oturma fikri garipte gelmiş olsa sonuçta bir misafir olarak babanın dediği şekilde mindere doğru geldim ve benden bağdaş kurarak dik pozisyonda oturmamı rica etti. Mindere oturduktan sonra bana yolculuğumun nasıl geçtiğini ve kendimi nasıl hissettiğimi sordu. Yolculuğun çok rahat geçtiğini ama nedense şuan içimde bir şeyin sanki göğsümden çıkmak istercesine bir panik halinde olduğunu söyledim. Ne hissediyorsam onu söylüyordum çünkü zaten bunu biliyorlardı. Baba bana tebessümle baktı ve ellerini yanaklarımdan çenemin altına kaydırıp başımı onun gözlerine doğru bakacak şekilde yukarı kaldırdı ve gözlerime bakmaya başladı. Gözlerimi kırpmadan gözlerine bakıyordum ve bir an beynimin arka kısmında birşeyin sızlamaya başladığını hissetmeye başladım, tam o an Baba bana "artık sende görebileceksin" dedi ve tekrar koltuğuna yaslanıp "sevgili Enki, bugün seni tekrar çağırmış olmamızın nedenini tabiki bilmiyorsun ancak seni bugün bir hediye ile onurlandırmak istiyorum" dedi ve devam etti.... "Eskilerin bir sözü vardır..... zihnin bilmediğini gözler göremez!"..... tam o anda sanki beynimde bir şimşek çaktı ve gözlerime bakarken ne yaptığını anladım. Zihnime göreceğim şeylerin öngörüsünü yerleştirmişti, yani henüz ne olduklarını bilmiyordum ancak gördüğüm zaman anlayacaktım.

Baba ayağı kalkıp herkesi dışarıda çay içmeye davet etti ve bizde hep beraber onu takip ettik. Malikhanenin arka bahçesinde muazzam güzellikteki çiçeklerle donatılmış bir çardağa doğru gidiyorduk ve etrafta koşuşturan tavşan, ördek, gelincik ve köpekler vardı.... hepsi huzurun birer simgesi gibi oynuyor yada hoplayıp zıplıyordu. Beraberce çardaktaki yerlerimizi aldık. Baba beni yanına oturttu, bir eli sağ omuzumda duruyordu ve "bugün sana kendi topraklarımızda yetişen bitkilerden harmanlayıp yaptığımız çaydan ikram etmemize ne dersin?" dedi ve "evet tabiki olur" demekten başka bir seçeneğim yoktu. Baba çayın servis edilmesini rica etti ve bu arada bana "Enki, ne hissediyorsun" diye sordu.... dışarıdasın, havayı soluyorsun, kokuları alıyorsun, rüzgar tenine sürtüyor ve hepsi sana birşey söylüyor.... sence sana ne söylüyorlar diye sordu. O anda zihnimde bir ses bana çığlık gibi "Dikkat et!!!" diyordu ve bir an için ne hisettiğime odaklandım. Birşey vardı, açıklayamadığım yada anlam veremediğim birşey. Bu şeyi açıklayamıyordum çünkü hoş birşey değildi, rahatsız edici birşey, beni bir nevi huzursuz kılıyordu ve sanki sürekli ondan kaçıyordum. Tüm bu zihinsel çatışmam esnasında babanın eli halen sağ omuzumda duruyordu ve bir an sakinleştirme maksatlı elini sağa sola kaydırarak dikkatimi gözlerine vermemi istedi. İşte orada Enki.... sen ve o.... ondan uzaklaşamıyorsun, her ne yaparsan yap onu kendine daha çok yakınlaştırıyorsun ve ondan kaçamayacak olman seni rahatsız ediyor. Bunu sende biliyorsun ve aslında dönüp ona bakmak istiyorsun ama birşey seni bundan alıkoyuyor. Bu düşünce ile şimdilik biraz başbaşa kal.... Şimdi lütfen çaylarımızı içelim bu anın bize sunduğu huzurun keyfini çıkaralım. 

Çaydan aldığım ilk yudumdan sonra sanki bir an için herşey ile olan bağlantımı hissetmiştim... herkes ve herşeyle olan bağlantımı..... ve o anda korkumun yersizliğini idrak ettim..... ve bıraktım. Muazzam bir hafiflik hissi ile doluydum ve sanki enerji ile kaynıyordum ve baba fincanını masaya koyup bana "sana gönderdiğim kitapları nasıl buldun?" diye sordu. Hepsini defalarca okuyup akabinde birçok yeni şey keşfetmiştim ve onlar sayesinde biyoloji, astronomi, fizik ve geçmiş hakkında kafamda bulunan bir çok soruyu aydınlatmıştım. Tüm bu bilgiler için çok müteşekkirdim. Ancak halen kafamda bazı cevaplanmamış sorular mevcuttu ve Baba bunları zaten biliyordu. Baba "Enki bir gezintiye ne dersin?" diyerek beni bahçeye davet etti ayakkabılarını çıkararak çimlerde yürümeye başlarken benide aynı şeyi yapmaya davet etti. Beraber yalın ayak çimlerde yürüyorduk. "Enki, kara veba zamanında dünyada ne kadar insan yaşıyordu tahmin edebilirmisin?" diye sordu. Tüm ansiklopedik bilgilere göre yaklaşık 350-400 milyon civarı idi dedim. Baba önce tebessüm etti ve bana dönüp "O zaman dünyada 6.2 milyar civarı insan yaşıyordu" dedi. Kara veba sadece bir örtbas isim idi, gerçek sebebi gizlemek için uydurulan bir neden. Çünkü bu gerçek, bizim medeniyet kavramımızı kökünden değiştirebilecek bir olayı barındırıyor. Hangi antik kitabı okursan oku, dikkat edersen hep aynı şeylerin farklı versiyonlarını okuyorsun. Versiyon farklılığı sana aynı dönemdeki farklı kültürlerin gördüklerine kendi anlama yetileri ile verdikleri isimler ve benzetmelerin bir harmanı olarak görünüyor. Kimisi 3000 sene önce, kimisi 2000 sene önce yazılmış ve yinede birbirinin aynısı ancak farklı insanların elinden yazılmış bilgiler ve hikayeler serisi gibi okunuyor. Büyük tufan ile ilgili birçok antik kaynaktan bilgiler ediniyorsun, çoğu birbirini anımsatıyor ve bu yüzden günümüze yakın olan bu hikaye, efsane yada mitler antik olanlardan kopya edildiklerini düşündürüyor...... Ne dediğimi takip edebiliyormusun?? Evet tabi, lütfen devam edin. 

Eğer basit bir matematiksel denklem kullanırsan insanların ortalamada her 50 senede nüfuslarını ikiye katladıklarını görürsün. Başlangıçta 100 sene sonlara doğru ise 25-30 sene civarıdır. Bu matematik ile yaklaşık 7 milyar insanın oluşma süreci ise 300-350 yıl kadardır. Bunu biz kendi tarihi tutanaklarımızdanda biliyoruz. Yani nüfusun karmaşık yapılanması, savaşlar, açlık, pandemi vs gibi şeyler yüzünden bu matematiğin böyle uygulanamayacağını söyleyenler elbette var, ancak biz bu düzenin şahitleri ve kayıtçıları olarak neyin ne olduğunu biliyoruz..... Tarihçiler buldukları kayıtları binlerce yıl olarak etiketlerken aradaki birkaç asırlık farkı görmezden gelerek buldukları benzer bilgileri aynı kaynağa bağlamayı ve daha yeni görüneni eskinin bir kopyası olarak tanımlamayı daha kolay buluyorlar. Ancak gözlerinden kaçan bu küçük farkta bizim işimize gelen bir faktör. Insanlar bu kıyamet hikayeleri ile büyüyor, harmanlanıyor ve ona hazırlanıyorlar - bunu zaten kendinde biliyorsun. Fakat akademisyenlerin onlara öğretilen bilgiler doğrultusunda edindikleri bulgular daima bin, onbin yada milyonlarca yıldan ibaret olunca kimse kıyamet gibi bir olayın gerçekliğine bakmıyor oluyor..... ve zamanla, geçmiş tamamen bir rüzgar esintisi gibi gelip geçiyor. Eski hikayeler birer efsane ve mit oluverip önemlerini kaybetmeye başlıyorlar. Insanlar üzerinde uygulanan sistemler artık onları yukarı bakıp görmeleri gerekeni göremeyecek hale getiriyor. Şuan ekranda seyrettikleri herşey sadece birer görüntüden ibaret ve hiçbirisi bunlarla ilgili soru bile sormuyor..... sorsalar dahi bekledikleri cevabı alamıyorlar yada kendi hemcinslerinin saldırısına uğrayıp susturuluyorlar. Insanlar hergün kelimelerle hipnotize ediliyorlar ve onları yönetenler bile bunu fark edemiyor. Ama sen ve senin gibiler - siz farkındasınız.... siz biliyorsunuz. Birşeylerin doğru olmadığını, birşeylerin samanaltı edildiğini ve birşeylerin gelmekte olduğunun farkındasınız..... sadece tam olarak ne olduğunu çözebilmiş değilsiniz.... değil mi? İşte bugün sana bunun hakkında biraz daha bilgi vermek istiyorum ve seni buraya davet etmemin esas sebebide anlayacağın gibi bu.

Veba salgınından sonra geçilen bir mimari dönem var ve burada mimari açıdan birçok bina ya restore edilerek yeni şeklini aldı yada yeniden inşa edilerek eski halinden eser kalmadı. Veba salgını yada savaş bu binalara hasar veren şey değildi..... başka birşey, yani bilmen gereken şey idi. Fakat öncelikle kafanı karıştırmamak için konuyu biraz genişletmem gerekecek. Etrafına baktığın zaman görebildiğin tek bir şey var oda hayat. Herşey canlı ve herşey büyüyor. Bu büyümeye genişlemede denebilir, ki bunun izlerini dünyanın yüzeyindede görebiliyorsun. Bizler etrafımızdaki diğer herşey gibi yaşayan bir organizmanın parçasıyız ve şuan o organizmanın beyninde yaşıyoruz, tam olarak söylemek gerekirse - sayısız sinir uçlarından bir tanesinin üzerindeyiz. Mikro ve Makronun aynılığını sende görebiliyorsun. Görebildiğin herşey, daha büyük birşeyin parçasından ibaret. Aynı şekilde herşey daha küçük parçaların birleşiminde ibaret. As above so below. Dünyada kullanılan sanat eserlerinin çoğu insanların gördüklerinin bir dışavurumudur. Bu mimaridede aynı izleri taşır. Eğer bugün Aziz Petrus Bazilikasının ve benzerlerinin kubbesine bakarsan birşey dikkatini çeker! Hepsi aynı mimari ve görsel dışavuruma sahip. Bunları takiben gotik denilen mimaride özellikle tavanlarda bir başka görsel benzerliği sergiler. Hepsi insanların gördüklerinin birer dışavurumudur! 


Şimdi..... kara veba salgını dediğimiz dönemde aslında insanları yok eden şey bir hastalık değildi. O tarihte dünya döngüsel plazma akımına maaruz kalmış ve dünyanın büyük bir alanı yanmış ve şehirler yıkılmıştı. Bu döngüsel plazma akımı sonunda, güneş ışınları yere değil göğe vurduğu için insanlar gökyüzünde ne olduğunu görmüşlerdi ve bu gördüklerinide olduğu gibi mimaride sergilediler. Kubbenin ortasındaki delikte ay durur ancak bu olay anında ışık yansıtmaz. Güneş ise sadece dış kaynaklı ışınların atmosfer altında tıpkı bir büyüteçteki gibi toplanarak oluşturduğu merkez noktadır. 
Atmosfer altında toplanan güneş ışığının kaynağı MWC922. Piramit fikrinin nerden ve nasıl geldiğini anlamanız için.....

Plazma akımı sırasında tüm bu dengeler bozulduğundan dünyayı plazma kaynaklı gökten yağan bir ısı dalgası yakar, seller, depremler ve akabinde tsunami dalgaları süpürüp geçer. Geriye bir balçık yığını kalır ve onu takip eden paskalya döneminde ise herşey yeniden yeşerip canlılar ortaya çıkmaya başlar. 
 

Bu olaydan sonra insanlar sadece hayatta kalmak için çabalarlar ve çoğunlukla iletmek istedikleri mesajı gelecek jenerasyonlar anlayamazlar. Bu sayede bu döngüyü takip etmeleri ve tekrar edeceği zamanı tahmin etmeleri imkansızlaşır. Mağaralarda bulunan resimler bu tip afetlerden kurtulanların bıraktıkları mesajlarla doludur, ancak "modern" insan bunları anlamaktan acizdir. Mağaralardaki el izleri hayatta kalanların tekrar dışarı çıkmadan evvel bıraktıkları bir uyarıdır. 




































  


Bu döngüsel afet sırasında insanların kurtulabilecekleri yegane mekanlardan biri mağaralar idi. Günümüz insanları "mağara insanları" yalanına inanıyor, çünkü zihinlerinin bilmediği ile gördüklerine başka bir anlam veremiyorlar. Daima aynı şey yaşanıyor.... dünya temizleniyor, insanlar tekrar üremeye başlıyor, çoğalıyor ve etrafa dağılıyorlar. Ardından döngünün sonuna doğru tekrar hatırlatma işlemi başlıyor. Hayatta kalanların sadece 10 da 2 si yaşamaya devam edebiliyor.... diğerleri açlık, susuzluk yada hastalıktan kırılıyor. Doğa güçlüleri koruyup zayıfları yok ediyor ve yine, ve yine, ve yine..... sonsuza dek! Bu döngü bu dünyanın bir parçası ve bundan kurtuluş yok. Diğer dünyalarda bu döngü çok daha kısa sürelerde gerçekleşiyor ve buda oralarda gelişmeye izin vermiyor. Gotik mimari diğer dünyaları yani hemen yanı başımızda olanları sergiler. Güneş ışınları ters yöne ışıdığında yukarıda ve etrafımızda ne olduğunu rahatlıkla görürüz. Sana bunları anlatmamın sebebi seninde bu manzarayı gördüğünde neyi gördüğünü bilerek sonraki nesillere doğru ve net bir şekilde iletebilmen. Enki bu çok önemli!!! Ne gördüğünü, ne yaşadığını ve olayların nasıl gerçekleştiğini gelecek nesillerin anlayacağı şekilde iletebilmelisin, yoksa döngüler git gide daha kısa süreçlerde gerçekleşmeye başlayacaklar ve sonunda komple yok olacağız. Senin gibilerde senden önce aynı şeyi yapmayı denedi ancak günümüzde ne kadar başarılı olduklarını sende görebiliyorsun. Bu sefer bunu başarmamız gerekiyor, sen ve diğerleri ile birlikte, bir aile olarak!


Tüm uzaya roket fırlatma denemeleri sadece bir amaca hizmet ediyor!!! Kubbenin tepesindeki delikten kaçabilmek. Çünkü sadece o anda kaçma imkanı mevcut, yani kubbenin basınç dolayısı ile aşırı yüklenip içerideki basıncı dışarı salmak için açılmaya başladığı anda! Dünyanın elektromanyetik alanını hiçbir güç ile geçemezsin, sadece basınç salınımı sırasında oluşan enerji akımına kapılarak şansını deneyebilirsin. Yukarı gönderilen şey eğer denizaltı gemisini andırmıyorsa - bilki hiçbiryere gitmiyor. Diğerleri sürekli buradan kaçmak istiyor ancak sonrasında ne yapacakları konusunda en ufak bir fikre bile sahip değiller. Burada kalmış olmayı dileyecekler ancak bunun bir önemi olmayacak.

Başlayacağı zaman gökyüzündeki işareti göreceksin! O andan itibaren kimi yanına alacağına iyi karar ver, çünkü arkana bakmadan gideceksin! Şehri terk et ve mümkün olduğu kadar uzaklaş. Şehirler yanacak ve yıkılacak. Topraktan uzak dur. Toprak balçık olacak ve herşeyi içine çekecek. 

Deniz kenarından uzak dur. Dalgalar ve deprem sonrası tsunamiler herşeyi ezip geçecek. Ormandan uzak dur. Ormanlar kül olacak. Metal içeren herşeyden uzak dur ve yanında ve üzerine hiçbir metal cisim olmasın. Plazma metale yönelecek ve dokunduğunu kül edecek, kimi balçığa bulananlar ise plazma akımına maaruz kaldığında taş olacak. 

Kulaklarını koru. Plazma fırtınası ve şimşekler her yeri vuracak ve gürültü dayanılmaz olacak. Yüzeyin şekli değişecek. Sakallarını uzat. Seni tehlikeye karşı uyaracak. Ağzını ve burnunu iyi ört, nefes almak zor olacak. Kendini yere sabitle ve sakın metal kullanma... sıkı sıkı bağlı olmalısın yoksa basınç salınımında ve polarite değişiminde diğerleri gibi göğe çekilirsin. 

Yukarı çekilirsen ölürsün. Tam 7 gün dayanmalısın ve en önemlisi "sakin olmalısın" - yoksa hata yaparsın..... ve hata yaparsan ne olacağını biliyorsun. 7 gün sonra ise sadece hayatta kalmaya devam etmelisin. Artık gece olmayacak. Ay olmayacak. Mevsimler olmayacak. Tropik iklimi yaşayacaksın. Heryerde cesetler olacak. Gökten düşmüş olanlar, hortumlarla fırlatılmış olanlar, dalgalarla sürülmüş olanlar..... çeşit çeşit korkunç durumda cesetler göreceksin ve buna hazır olmalısın! Dikkatli ol, ilk 6 ay tehlikeli olacak. Hayatta kalanlar su ve yiyecek arayacak ve bulamayanlar yaşayan ne bulurlarsa onu yiyecekler, bunu anlıyorsun değil mi!!!!? Kimseye yardım etmeyeceksin.... kimseye!!! Bırak herşey yerini bulsun, doğanın işine karışma. Zayıfların yeni dünyaya bir faydası olmayacak. Bunu aklından sakın çıkarma.... acırsan acınacak duruma düşersin ve bunu söylerken bahsettiğim konuda çok ciddiyim. 6 aydan sonra yine meyveler ve sebzeler olgunlaşmış olacak ve artık huzur başlayacak. Herkese yetecek kadar yiyecek olacak, hatta fazlası. Artık etrafta ceset kokusu ve hastalık olmayacak. işte bu andan itibaren altın çağa yine girmiş olacağız. Unutma, bu sadece 1 asır kadar sürecek. Daha uzun sürmesi senin gibilerin elinde. Bu yüzden sizlere bu öğretileri sunuyoruz, sizin iyiliğiniz için, öncekilerin hatalarından öğrenip tekrarlamamanız için. 

Şimdi çay içerken konuştuğumuz o içindeki rahatsızlığın ne olduğuna gelelim... onun ne olduğunu zaten biliyorsun ancak ben bunu sana yinede söyleyeceğim.... onları kaybetmekten korkuyorsun, yani kendine yakın gördüğün, sevdiğin, değer verdiğin herkesi! Değil mi? Baba beni okumuştu ve o an gözlerim aşağı kaydı, "evet" dedim, tam olarak bu. Beni rahatsız eden şey işte bu ve bununla yaşayıp hepsinin sonunu görmek ve ardındanda yaşamaya devam etmek zorundayım. 

Enki, çok iyi biliyorsunki ne kadar uğraşsanda onlara yardım edemeyeceksin, çünkü onların tercihi ve akabindede kaderleri bu yolda yazılı. Engellemeye çalışmak seni sadece onların yoluna itecek ve bunu gayet iyi biliyorsun. Yapabileceğin tek şey onları bırakmak ve bu gerçeği benimsemek..... hepsi bu. Sana söylediklerimi yayınlayacaksın, okusunlar isteyeceksin, yalnız yazdıkların arasına neleri eklememen gerektiğini sanırım zaten biliyorsun.

Dinle.... insanlar yollarını kaybettikleri zaman iyiliğe yönelirler ama bu sadece kendilerni kandırmaktır. İyilik yapma fikri güvensizlikten dolayı kısa süre sonra kaybolur ve yerini ahlaki değerler alır. Ahlak kaybolduğu zaman, ortaya inancı çıkarırlar ve ayinleri ile inançlarını pekiştirirler.... ardındanda içlerinde kargaşa başlar ve bunu takiben vatanperverlik doğar. Bu bizim asırlardır gözlemlediğimiz bir durum ve halen değişmiş değil. Sence şuanki durum nasıl? Dikkat ettiysen şuanki tüm medya sadece bu olay için insanları programlıyor. Yazılarla.... yokoluş (extinction), evrim (evolution), doğuş (birth), gündoğumu (dawn), hayatta kalma (survive)..... Filmlerle ve özel efektleri ile.... hepsi aynı şeye bağlı. Tek farkı insanların bu olayları, amerikanın, rusyanın yada çinin var olmayan hava manipülasyon teknolojilerine, doğrusal enerji silahlarına, uzay üslerine, ay üslerine, uydu lazer teknolojilerine, halüsinayson silahlarına yada uzaylı istilasına bağlayacak olmaları. Asla gerçekte ne olduğunu anlamayacaklar. Anlamalarıda gerekmiyor zaten. Önemli olan senin gibilerin bilmesi ve onu temiz ve ne ise o şeklinde iletmesi. 

Enki biliyorum, yardımcı olmak istiyorsun. Hemde çok istiyorsun...... bilki senden öncekilerde aynısını istiyordu, emin ol. Kendin, onlara ne olduğunu defalarca okudun ve senin bahsettiğin yardımın neden faydasız kalacağını anlıyorsunda, fakat içindeki bağ seni bıraktırmıyor değil mi? Eğer o bağa sahip olmasaydın, şuan zaten burada bizimle oturuyor olmayacaktın - unutma lütfen! O bağ seni insan yapan şey ve onun kaynağını biliyorsun. Onu kaybedersen herşeyi kaybedersin. Bu akşam yemeğe bir misafiri daha davet ettim, kendisi son afetten kurtulanların torunudur ve sanırım sana anlatacak çok şeyi vardır. Hadi gel, halen herşey için zamanımız var, bu olay yakında olacak ama hemen yarın değil. Kendin zaten fark edeceksin, merak etme geç kalmayacaksın. Şimdi lütfen kendini evinde gibi hisset ve biraz dinlen, yarın sana oğullarımın anlatacakları şeylerde olacak.

Ertesi gün oğulları bana büyük bir masa üzerindeki haritada yol haritasını gösterdiler. Nerelere gidebileceğim, nerelerden uzak durmam gerektiği ve 7 gün sonrasında hangi bölgeye doğru yola çıkmam konusunda bilgi verdiler. Yanıma almam ve almamam gerekenleri bir bir anlatıp nasıl ve ne zaman kullanmam gerektiğini izah ettiler. Herşeyin planlandığı gibi gitmesi için oldukça çaba sarfediyorlardı ve bende her söylediklerini dikkatlice dinliyordum. 7 gün sonrasında yüzeyin eskisi ile hiçbir benzerlik taşımayacağını ve şehir bildiğim yerlerin düzlükler yada kaya yığınlarından ibaret olacaklarını anlattılar. Bu bölgelere en az 6 ay gidilmemesi gerektiğini ve orada hayatta kalmış olanların vahşi olacaklarını söylediler. Ardından bir tabakta ahtapot ayağı getirip üzerine bir sıvı damlatıp koklamamı istediler. Enki bu kokuyu çok iyi ezberle ve bu kokuyu duyduğun yerden hemen uzaklaş! Dikkatli ol, kokunun geldiği yönünün tam tersine gitmelisin ve oradan uzaklaşmalısın, yoksa bir daha geri dönemezsin dediler. Büyük deprem sırasında gerçekleşen zemin sıvılaşmasının yukarıdakileri aşağı çekip, aşağıdakileride yukarı itecek olduğunu ve bu yüzden daha önce hiç görmediğim yada duymadığım canlıların ortaya çıkacağını anlattılar. Çoğu gece canlısı olduğundan gündüz bir tehlike teşkil etmiyorlar ancak gündüz gölge alanlarda barınabildiklerinden oraları kullanmamam gerektiğini anlattılar..... daima ışık altında olmalıydım. Artık etrafta korucular, askerler yada polis olmayacak.... kendi başının çaresine bakmak zorundasın. Vahşi hayvanlar seni mutlaka bulacak, bu yüzden evin sağlam olmalı ve dışarıda mümkün olduğunca tek başına gezmemelisin, daima arkanı kollayacak birisi olmalı. Evinin etrafına bu tohumları ek, bu bitkilerin kokusu seninkini kapatır. Evinin 100 adım çevresine bu tohumları ek. Bu bitkiler can yakar ve yabancıları yada vahşi hayvanları uzak tutar. Ev sadece seni uyurken korumak için gerekli, pencere yada kapısı haricinde içine geçilebilecek bir girişi olmamalı.... bu çok önemli..... evde yemek pişirmeyeceksin bu nedenle bacasıda olmayacak. Bulduğun herşeyi çiğ yemelisin! Eti pişirmek için sadece bir yol var oda tandır metodu, ki bunu ancak paskalyadan sonra yapmaya başlayabilirsin. Su ihtiyacını gidermenin en kolay yolu çiğ yemektir. Yakaladığın avından geriye birşey bırakmamalısın! Yemeyeceğin organlarını toprağa derin gömmelisin ve o alanı kokudan arındırmalısın. Kimse yada hiçbirşey izini takip edememeli. Metal gereçlerini olay öncesinde elektriğe karşı izole edip senden uzak bir yere gömmelisin, şansın olursa dışarı çıktığında onlara ulaşırsın, fakat kesinlikle saklandığın yerde olmamalılar. Kullanacağın halatta kesinlikle metal izi olmamalı! Metal hepinizin çarpılması demektir! Manyetik polarite değiştiği için güneş artık doğudan batıya hareket ediyor olacak ve ışığı göğe doğru vuruyor olacak. Artık nerede ve neyin içinde yaşıyor olduğunu görebileceksin. Gökyüzü kırmızımsı olacak ve bir süre geceyi göremeyeceksin. Bu dönemde hepiniz adapte olana kadar zorluk ve biraz acı çekeceksiniz. Ancak adaptasyon süreci 2 haftadan uzun sürmeyecek. Pusulanın kuzey yazan ucu artık güneyi gösteriyor olacak, ona göre yönünü ararken yeni düzeneğe göre düşünmelisin - herşey tam tersi olacak.

Yanına aldığın kadın artık ay görünmediğinden acılar çekecek. Ortama adapte olana kadar bu 1-2 ay sürebilir. Taki yeniden geceler geri dönüp ay ortaya çıkana kadar sakin olacak fakat eskisi gibi olmayacak. O senin eskiden bildiğin kadın olmayacak - bunu sakın aklında çıkarma ve onu bu yüzden suçlama.... bu kadının doğası, senin değil unutma! Vahşi ve saldırgan olacak ama senden korkacak, eğer gerekeni yapıp senden korkmasını ve çekinmesini sağlamazsan seni öldürebilir. Daha önce hiç bilmediği ve bu hayatında yaşamamış olduğu şeyleri hatırlayacak ve bu hayatta kalmanıza yardımcı olacak. Uzun saçları ona toprağın enerjisini ve sesini algılatacak. Tüm bunlar, yani yeni olan herşey, hissettiği, duyduğu yada kokladığı herşey onun için yeni olacak ve adapte olma süreci hepiniz için sancılı olacak. Adaptasyonu gerçekleştiğinde bunu anlayacaksın, merak etme. Ancak o andan itibaren o artık yeni bir kadın olacak ve eskisini unutman gerekecek - eskisi asla geri gelmeyecek. Sakın geçmişle bağlı kalma, o anda sahip olduğunla devam etmek zorundasın ve sahip olduklarını oldukları gibi benimsemelisin, yoksa kendini kaybedersin. Sana tüm bunları anlatmamızın nedeni seni bilinmezlik korkularından arındırmak ve gördüklerini anlayarak korku ile kaplanıp kendini kaybetmene mani olmaktır. Sen hedefini kaybedersen seninle beraber herkes kaybeder. Yanına aldığın kadının yaşı 35 in üzerinde olmamalı, yoksa sana gerekli miktarda çocuk doğuramaz. 35 yaş üstünde olan bir kadın sana sadece yük olur. Geçeceğin süreçte ortama uyum sağlarken önceki yaşadıklarını unutmaya başlayacaksın, ki biz bunun olmaması için sana bu kolyeyi veriyoruz. Bu kolyenin halkaları ve madalyonunda daima hatırlaman gereken bilgiler olacak ve onlara her baktığında hafızan yeniden canlanacak. Bu madalyon sana kendin gibiler ile karşılaşman durumunda yardımcı olacak. Birbirinize zarar vermemeniz gerektiğini bileceksiniz. Ya birleşecek yada kendi yollarınıza gideceksiniz. Ancak yalnız olmadığınızı bileceksiniz. Kolyeyi kaybetmen durumuna karşı, aynısını eşine ve oğlunada takmalısın. Bu kolye boynunda iken bu iki taşı birbirine sürtersen çıkan sesi yine o kolyeden takanlar duyar ve yerini bulurlar. Unutma, bağırmak ve yüksek sesle konuşmak yok!!! Kaleni kurana kadar bunlara dikkat etmelisin. Kalen senin güç merkezin olacak ve güce odaklı olanlar ona gelecekler. Sadece sabırlı ol!

Sevgili Enki, bu senenin sonuna doğru sana bir paket göndereceğiz. İçinde kaleni kurduktan sonra yapman ve oluşturman gereken şeylerin bir listesi ve şeması olacak. Her ihtimale karşı kaybettiklerini tekrar bulabilmen ve devam edebilmen için bir başka mekanın yol haritasıda olacak. Haritayı ezberlemen gerekecek, çünkü işaretli yer şimdi zannettiğin yerde olmayacak. Kaleni kurduktan sonra ve yeni dünyadaki ilk bebeğinin doğmasının ardından seni ziyarete geleceğiz. Şuanki görünümümüzden biraz farklı olacağız ancak bizi bu yüzükten tanıyacaksın. Sana, eşine ve çocuklarına bazı hediyeler vereceğiz. Ardından ilerisi için bilmen gerekenleri anlatıp yeni aletlerini nasıl oluşturacağını göstereceğiz. Ondan sonrası ise tamamen senin elinde olacak. Eğer sonucu çok büyük bir hataya sürükleyecek bir karar vermen gerekirse Baba sana kararında yardımcı olmak için yanında olacak. Ancak şunu anlaman gerek.... bizler sana ve hayatına karışmayacağız, bu bizim kodeksimize aykırı. Eğer hayati bir konu olursada ancak tavsiyemizi sunarız ve kararı vermek yine sana kalır. Kendi başına olacaksın ve ona göre yaşayacaksın. Yeni dünyadaki ilk bebeğin 2 yaşını doldurduğunda artık cennette yaşıyor olacaksınız. Fakat o zamana kadar bazı acılar çekilmesinin kaçınılmaz olduğunu sanırım zaten şimdiye kadar anladın. Sakinliğini ve sabrını korumaya çok ama çok gayret etmelisin... bu senin burada kendine karşı olan en büyük imtihanın olacak.....

Enki artık biraz dinlenmelisin. Şimdi sana odana kadar eşlik edecekler, yorgun olmalısın bence biraz uyumalısın. Uyandığında akşam yemeğinde tekrar beraber oturup aklındaki sorulara cevaplar veririz.
*********************************
Yeni yılınız kutlu olsun!!!

Bu anıt hatırlamanız için!
1. Maintain humanity under 500,000,000 in perpetual balance with nature.
2. Guide reproduction wisely – improving fitness and diversity.
3. Unite humanity with a living new language.
4. Rule passion – faith – tradition – and all things with tempered reason.
5. Protect people and nations with fair laws and just courts.
6. Let all nations rule internally resolving external disputes in a world court.
7. Avoid petty laws and useless officials.
8. Balance personal rights with social duties.
9. Prize truth – beauty – love – seeking harmony with the infinite.
10. Be not a cancer on the earth – Leave room for nature – Leave room for nature.

1.101 yorum:

  1. Enki önceki yorumlarında yukarıda bir kubbe yok kubbe olsaydı atılan hava balonları hepsi bir tepede toplanirdi demiştin. Acilan boşluktan çıkmak işin basit kısmı, nereye gitmeli ne yapmali, metal aksam disardaki elektrik akımından etkilenmez mı? Kubbeden bir sıvı ortama geçiliyor(yukarıdaki sular). Üstünde yaşadığımız şeyin beden boşluğunda mı buluruz kendimizi? Ay yokluğunda kadınların degismesi onların farklı ırk olduğunu kanıtlıyor.

    Ahtapot ayağına sivi damlatip sana koklatmalari, kanında demir yerine bakır olan kafadan bacaklı ilginc yaratıkların yemi olmaman için olsa gerek. Hayirsever ailenin de bicim değiştirmesi onlarin da farklı bir ırk olduğu anlamina gelebilir. Peki sen değişecek misin?

    Şimdiki harita üzerinde sudan ve elektrikten uzak yerler secilebilir ama şimdiki haritalar değişecek diyorsun. Onlar bu gelecekteki olacak haritaları nasıl biliyorlar??

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yukarıdaki şeyin tam olarak ne olduğunu söylemek için onu gerçekten görmek gerekecek. Hem kubbe hemde değil. Tepe kısım saf sudan oluşan bir buz kütlesi ile kaplı ve güneş ışınları bu kütle üzerinde tıpkı bir merceğe vurur gibi atmosfer altında güneşi oluşturuyorlar. Işınlar helezonal harekette olduklarından buzun aynı yerinde uzun süre kalmıyorlar ve bundan dolayıda buz erimiyor. Yukarıda gördüğümüz herşey sadece ışık ve optik yansımalardan ibaret. Primer Fields videolarını izlemeni tavsiye ederim - orada manyetik kubblerin oluşumu ve iç içe duran manyetik alanları daha kolay anlayabilirsin.

      Yukarıdaki dünya betimlemesi örneğinde üst kısımda manyetik bir hapis alanı, alt kısım ise mor renkli manyetik takla ve sarı renkli manyetik sıkışma alandından oluşuyor. Yer yüzü ve atmosferimiz bu iki alan arasındaki yer.... bulutların durduğu yer manyetik takla alanının sınırı. Bu iki alan arasındaki basınçtan dolayı yerdeyiz ve yüzeyde yine bu iki alan arasındaki basınç ile oluşuyor. Çıkış alanları yine bu iki basınç alanının uç noktasında mevcut, yani manyetik alanın zayıf olduğu yerlerde. Yukarı doğru çıkıldığında manyetik alanın etkisi ve buz kütlesinden dolayı biryere gidilemiyor. Buz kütlesi polarizayson değişimi sırasındaki genişleme esnasında kırılmaya başladığından bazı parçaları aşağı düşmeye başlıyor ve bunu takibende bir miktar su, fakat tüm kubbesel yapı aynı anda çökmüyor sadece genişliyor. Samanyolu galaksisi bir önceki çatlamadan geriye kalan izden ibaret. Kubbe denen yere kimse manyetik itişten dolayı yaklaşamıyor ve bu yüzdende onu aşmak neredeyse imkansız. Bu kubbenin altındada saf su mevcut ve roketlerin yan taraflardan çıkmalarıda yine manyetik akımının yukarı doğru sürmesinde dolayı imkansız. Alt kısımdaki manyetik zayıflıklardan sadece biyolojik varlıklar geçebiliyor. Tek sorun sürekli değişken olan bu manyetik zayıflıkların nerede ve ne zaman bulunacaklarını bilebilmek!

      "Üstünde yaşadığımız şeyin beden boşluğunda mı buluruz kendimizi?"
      Beynin neye benzediğini incelersen, ortada "boş" olan birşey olmadığını görürsün.

      "Peki sen değişecek misin?"
      Adaptasyon sürecinde sanırım değişim kaçınılmaz oluyor - sadece ortaya ne çıkacağını önceden bilmek pek mümkün değil gibi.

      Ahtapot ayağı ve kokusu konusunda kokladığımın neyin kokousu olduğunu söylemediler, çünkü sanırım söyleselerdi meraktan bakmak isterdim. En doğrusunu yapıp bana sadece oradan uzaklaşmamı söylediler - sanırım buda olması gereken şeydi.

      Haritalar konusunda - geçmiş haritaları incelersen yüzeysel farklılıkları sende görebilirsin. Vadiler genişleme ve kırılmalardan dolayı kanyon, kanyonlarda yıkılmalardan dolayı tekrar vadi olabiliyorlar. Aşağıda olanlar yukarı çıkarken, yukarıda olanlarda aşağı iniyorlar. Eğer yüzeyin tüm bu hareketlerini onlarca kez görmüş ve kayıt altına almışsan, buradaki değişim döngüsünü çözmen zor olmaz ve bir sonraki haritanın neye benzeyeceğini yaklaşık olarak tahmin edebilirsin. Antik kitaplarda birçok tavsiye mevcut!

      Matta 7:24-27
      24 “İşte bu sözlerimi duyup uygulayan herkes, evini kaya üzerine kuran akıllı adama benzer. 25 Yağmur yağar, seller basar, yeller eser, eve saldırır; ama ev yıkılmaz. Çünkü kaya üzerine kurulmuştur. 26 Bu sözlerimi duyup da uygulamayan herkes, evini kum üzerine kuran budala adama benzer. 27 Yağmur yağar, seller basar, yeller eser, evi sarsar. Ev yıkılır; yıkılışı da korkunç olur.”

      Umarım biri çıkıpta koyun gibi "yav bu hristiyan misyonerliği yapıyor be yaa" der.....

      Sil
    2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    3. Birde sorum olacak dogal olarak sana?!? Sen secilmis olan kisilerden biriysen bu secilme isi nasil oluyor? Kriterler nedir? Birde arkani kollayacak birileri senin yaninda olmali diye bir not var. Secilenlerden mi? Olmalı bu kisi!! Sen karar verebiliyorsan beni secmeni isterdim. Gercekten :))

      Sil
    4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    5. Selam Melih
      Seçilme konusu sanırım kendini yıllardır benim yaptığım tarzda işlere adayanların karşılaştığı bir durum. Kriterlerini bilmiyorum - sormadımda. Bulunduğum ortamda böyle birşeyi sormak bile sanırım oldukça salakça olurdu.

      Arkamı kollayacak olanlar benim ailem... öncelikle oğlum, sonrada eşim. Herşey yolunda giderse sadece 3 kişi olacağız. Dinle... bunların hepsini hepinize birer uyarı ve bilgi olarak yazıyorum. Tüm bunları yaparkende insani nezaketimin bir örneği olarak hepinize bilmeniz, yapmanız yada farkında olmanız gerekenler konusunda yazıyorum. Bir listede tam olarak yapmanız gerekenlerin listesini yazsam dahi çoğunuz ya bunu beceremeyecek yada bulunduğu coğrafyadan dolayı bir işine yaramayacak. Benim yazdıklarım temel dersler, yani ne ile karşı karşıyasınız, nelere dikkat etmelisiniz ve nelerden uzak durmalısınız gibi şeyler. Geriye kalanı tamamen bu bilgilerden yola çıkarak yapacağınız plana bağlı, yani kendinize.

      Dikkat edersen şimdiye kadar birçok canlı bu olayı atlatmış ve torunları bugün yüzeyde halen geziniyor, insanlarda aynı şekilde. Hepsi bir şekilde, yani "aha işte şu şekilde" değil... ister şans ister tecrübe de, bir şekilde hayatta kaldılar. Bilenlerin hayatta kalma oranı bilmeyene göre tabiki daha yüksek, çünkü bilmeyenler gibi paniklemeyeceksin ve panik yapmaman senin hata yapmanı en aza düşürecek. o 7 gün boyunca sakin ve sabırlı olmanın yolunu bulman gerekecek. Bunu sana kimse öğretemez, bu konuda tek başınasın.

      Koyunlar ilk olarak şehre en yakın tepe ve dağlara kaçacaktır... buralardan uzak dur, büyük ihtimal ölürsün. Bulunduğun yerde az insan olmalı, yani sonrası için daha az besleyecek boğaz. Ağır yaralılar ve sakatlara yer yok!!! Her kim olursa olsun kurtulmalısın, yoksa senin sonunu getirmene neden olurlar... sen ve diğerlerinin hemde! Çok sert kararlar almak zorundasın. Gıcık olduğun kardeşini yada koyun ebeveynlerini geride bırakıp gitmekte buna dahil.

      Ailen yoksa, kaçarken yanına almak istediğin birisi (kankan yada komşu kızı) olabilir.... sadece gerçekten "tanıdığın" kişiyi seç yada sadece tek git, inan daha avantajlı olursun. Yanında birisi olması gerekirse o sana sonra gelir!

      Sil
    6. Bu kargaşada sakin ve sabırlı kalmayı çoğu insan yapamaz - hayatta kalsa bile! Ölmeyi bayılmak sanmakla aynı şey bu... Sanırım bozulan psikolojiyi düzeltmek cannabisle mümkün olurdu. İddaa ya girerim sende zulada vardır, tohumda Enki :) Baba belkide esrar tohumu vermiştir. Og kush felan :)

      Sil
  2. enki bu kastettiğine benzer olarak tartaria efsanesi vardı dünyaya kuzey kutup civarından bir meteor vuruyor dünya çamur altında kalıyor ve o tartia halkının eski mimarilerine ruslar yerleşiyormuş.(özet geçtim) bir gece bir rüya görmüştüm gökyüzüne bakıyordum fakat güneş yoktu fakat hertaraf masmaviydi topraklar yemyeşildi sandalyeye oturmuş geçmişteki ben ile iletişim kurmaya çalışıyordum o rüyamda belkide o süper afet gerçekleşir Afrika kıtası yeniden hareketlendi dünyanın manyetik alanı yeniden değişiyor zaman gösterecek bu son yazın ise seni hep şahsi olarak merak etmiştim ama herhalde öyle bir imkan yok,gerçekten zihnimizi açtın şu ana kadar yolladığın yazılar için teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yüce Tartaria aynı afetin beklediğimizden biraz daha hafifi ile sarsılmıştı. Sanırım yine 270-300 yıl kadar önce idi. Plazma patlamaları ve zemin sıvılaşması yüzünden yine milyonlar toprak altına gitmişti. Bu olayı tüm dünyada ya savaş yada büyük yangınlar olarak kayıt ettiler. Balçık seli (Mud Flood) hiçbir arşive alınmadı, yazılanlarda çoğunlukla yok edildi. Istanbuldaki saraylara bak... dolmabahçe mesela.... çoğu 1820-1870 arası yapıldı diye yazar.... aslında hepsi zaten oradaydı. Türkiyedeki insanların çoğu son afetten sonra buraya sağdan soldan getirilenlerden ibaret. Türkiyede Türk denebilecek bir dna neredeyse yok. 1800 lü yılların resimlerine bak ve o resimdeki insanların dolmabahçe gibi yapıları nasıl yapmış olabileceklerini bir hayal etmeyi dene. Şuan yapılan soy araştırmasında en fazla 1880 yılına kadar geri bakabilirsin, yani kimse aslında nereden geldiğini bilecek bilgiye sahip değil. Ben şahsen nereden geldiğimi biliyorum ve bunu ben kendim arayarak buldum. Diğerleri hayırseverler ne yazdırdıysa onu kabul ediyor - hepsi osmanlı torunlarıııııı :)

      Şuan dünyanın heryerinde açılan çatlakları ve çukurları görüyorsun.... bunların 10 kat ve daha fazla genişleyeceğinden emin olabilirsin. Eğer yakınlarında bunlardan varsa orayı terk etmelisin. İnsanların edindikleri kimlikler onlara hayırseverler tarafından verildi. Şuan okudukları tarih kendilerinin yani soylarının atalarının değil, onlardan önce yaşamış olanların tarihi. Asyadaki Türk denen ırklara bir bak... sonrada türkiyedeki Türklere bak.... ne kadar benziyorlar? 1800 sonlarında yapılan palabıyıklı büyük gözlü türk betimlemeli tablolarla bunuda örtbas etmek mümkün oldu. 1700 lerde yapılmış Nu tablolar 1800 lerde giyinik olarak kopya edildi. Kültürel farklılıklar kendini heryerde hemen belli eder.

      Bahsettiğin gibi güneş polarizayson sırasında yok olacak ve işte o anda herşey ve herkes susacak. O andan itibaren duyulacak sesler insanlara sanki gökyüzünde savaşlar oluyor ve canavarlar tepelerinde uçup bağırıyormuş gibi gelecek. Bununda programlaması şimdiden yapılıyor.

      https://www.youtube.com/watch?v=g77W5Q1qK00

      Sil
  3. Asasadakdkdkdkkksk idi nickim nicki değiştirdim

    YanıtlaSil
  4. https://www.youtube.com/watch?v=_Rxp3HQDUvY afrika kıta ayrılması

    Ancak, Trindade'e göre, son 10 yılda manyetik alan daha önce hiç görülmediği kadar hızlı şekilde değişti.

    Örneğin, her ne kadar belli bir aralık içerisinde kalsa da, manyetik kuzey kutbu sürekli olarak bulunduğu pozisyonu değiştiriyor.

    Değişim yönünü tahmin etmek mümkün olmamakla birlikte değişim hızının ise sabit olduğu görülüyor.

    Son günlerde manyetik kuzey kutbunun yeri Kanada'dan Siberya'ya doğru bilim insanlarının öngördüğünden çok daha hızlı şekilde hareket etti.

    Modeller
    Bu durum, yerçekimi alanında çalışmalar yapan uzmanları, manyetik güçlerin bir haritası olan Dünya Manyetik Modeli'ni (WMM) güncellemek zorunda bıraktı.

    Bu harita, askeri ve sivil navigasyon alanının yanı sıra Google Haritalar gibi akıllı telefon uygulamaları tarafından da yaygın şekilde kullanılıyor.

    ''Trindade, "Bu harita, beş yıl boyunca dünyanın farklı noktalarından yapılan bir dizi gözlemin sonucunda ortaya çıkarıldı. Buradan hareketle, zaman ve mekanda meydana gelen değişiklikleri gösteren bir küresel model oluşturuldu. Bu model, uydu konumlandırması için bile temel alınıyor" dedi.''
    Ernesto, "Manyetik alandaki değişimlerin hız kazanması, kutupların yer değiştirebileceğinin habercisi olabileceği gibi, aynı zamanda anlık bir değişimin de işareti olabilir" dedi.
    Amerikada geyiklerde tuhaf hastalıklar çıkıyor aynı zombi gibi
    https://www.youtube.com/watch?v=iNLPmqHz47c
    hastalığa bir dna virüsü sebep olmuş deniliyor fakat bu virüs rakunlara bile bulaşmış
    https://www.youtube.com/watch?v=eFHCHTKCVIc
    geçen yazdığım tarihten sonra oluştu zombie disaster ciddi manada olabilir

    dünya sağlık örgütü virüs x diye varsayımsal bir virüs uyarısı yaptı acaba yeni bir salgın mı geliyor ne oluyor kavrayabilmiş değilim
    https://i.ytimg.com/vi/L-0EWia0Z8w/maxresdefault.jpg(dikkat tripofobi)

    YanıtlaSil
  5. devam-
    acaba bu rahatsızlık nasıl genetik hafızamıza kadar işledi ve bu kadar dehşet verici hissiyat yaratıyor?Bu döngüsel olarak hareket eden dünyamızda sürekli olan ve kesin ölüm veren bir hastalığın işareti olduğu için mi?
    hermetik kanunların bu kadar derin olduğunu bilmiyordum ezoterizm ve herşeyde incil kullanılıyor bir sebebi varmış demekki
    15-16 Peygamber Daniel`in sözünü ettiği yıkıcı iğrenç şeyin* kutsal yerde dikildiğini gördüğünüz zaman -okuyan anlasın- Yahudiye`de bulunanlar dağlara kaçsın.

    17 Damda olan, evindeki eşyalarını almak için aşağı inmesin.

    18 Tarlada olan, abasını almak için geri dönmesin.

    19 O günlerde gebe olan, çocuk emziren kadınların vay haline!

    20 Dua edin ki, kaçışınız kışa ya da Şabat Günü`ne* rastlamasın.

    21 Çünkü o günlerde öyle korkunç bir sıkıntı olacak ki, dünyanın başlangıcından bu yana böylesi olmamış, bundan sonra da olmayacaktır.

    27 Çünkü İnsanoğlu`nun* gelişi, doğuda çakıp batıya kadar her taraftan görülen şimşek gibi olacaktır.

    28 Leş neredeyse, akbabalar oraya üşüşecek.

    29 O günlerin sıkıntısından hemen sonra, `Güneş kararacak, Ay ışık vermez olacak, Yıldızlar gökten düşecek, Göksel güçler sarsılacak.`

    30 O zaman İnsanoğlu`nun belirtisi gökte görünecek. Yeryüzündeki bütün halklar ağlayıp dövünecek, İnsanoğlu`nun gökteki bulutlar üzerinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler.
    32 İncir ağacından ders alın! Dalları filizlenip yaprakları sürünce, yaz mevsiminin yakın olduğunu anlarsınız.

    33 Aynı şekilde, bütün bunların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin ki, İnsanoğlu yakındır, kapıdadır.

    34 Size doğrusunu söyleyeyim, bütün bunlar olmadan bu kuşak ortadan kalkmayacak.

    35 Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.”
    Rab'bin günü bir hırsız gibi gelecek. O gün gökler büyük bir gürültüyle ortadan kalkacak, maddesel öğeler yanarak yok olacak, yer ve yeryüzünde yapılmış olan her şey yanıp bitecek' (2.Petrus 3:10).
    'Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyacaksınız. Korkmayın sakın! Bunların olması gerek, ama bu son demek değildir… Sona kadar dayanan kurtulacaktır…Göksel Egemenliğin müjdesi tüm uluslara duyurulacak ve SON o zaman gelecektir.'
    (gerçekten incildede benzer şeyler anlatılıyor)
    eski zamanlardaki kablosuz elektrik veya yeraltı elektrik ağıda bu plazma yağmuru sonrası manyetize edilen birşeyler vasıtası ile olmalı diye düşünüyorum fakat ne olabilir bilmiyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sadece incilde değil, kolbrin incilindede detaylı anlatımlar mevcut. Bir önceki medeniyetin elektriksel teknolojisini günümüzde kullanamıyoruz, çünkü polarizasyon değişti. Şuana kadar oluşan yüzeysel ve göksel basınç o kadar büyükki, basınç salınımı sırasında yaşanacaklar bir öncekilerin 3-4 kat daha beteri olacak. 15 ve üzeri şiddetinde depremler ve kilometrelik tsunamiler sözkonusu. Bu sefer yeraltı sığınakları birer tabuttan ibaret olacak.

      Tüm virüs haberleri bu afetin öncü sinyallerini örtbas etmek için yapılıyor. Kuşlar havada plazma akımına maruz kalıp ölüyorlar ve yere düşüyorlar. Geyikler anlık oksijen yetmezliğinden yada plazma akımına maaruz kalmaktan dolayı o anda yere yığılıyorlar ve can çekişerek ölüyorlar. Hepsi tıpkı eskiden olduğu gibi. Kimsenin bu olanlara dikkat etmemesi yada kulak asmaması bir o kadar iyi... ne kadar azı kurtulursa o kadar iyi. Sonunda yaklaşık 70-100 milyon civarının hayatta kalması hesaplanıyor.... yani %1 kadarı. Ne kadar az - o kadar iyi. Ardından Georgia Guide Stones ne için oraya koyuldu anlaşılacak.

      Sil
  6. Enki dönmene sevindim. Bu yazı benim ve taurusun sorusuna cevap niteliğinde oldu. Anladığım kadarıyla dünyadaki plazma afet döngüsü olacak. Ben bir kaç gün önce internette mega deprem uyarısı gördüm. Hatta bu haberin altında birisi rüyasında Güneş'in karardığını görmüştü. Bu kadar tesadüfün sonrası bu yazıyı okumam bu olayda bir şey olduğunu gösteriyor. Enki Haarp deprem silahlarından ve Bluetooth'u bekam projesinden bahsetmiştin ve dinsel kaynakların değiştirileceğini ve yeni dünya dinine göre afetler yaratılıp nüfus azaltımı olacağına dair yazın vardı. Bellide o Zaman'lar bu hayırsever aileyle tanışmadığını için gerçeği bilmiyorum ama yine de şunu sormadan edemiyorum. Bu senaryolar hayırseverlerin yeni din yaratmak için ürettikleri plan olabilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer rehber anıttaki maddelere bakarsan dinin 4 sırada olduğunu görürsün, yani din esas öncelik değil. Öncelik düzen ve yaşam kalitesi, din sonradan yerleştirilecek olan olgu.

      Demek istediğin şey Blue Beam olacaktı sanırım. Aile ile tanıştıktan sonra birçok şeyi daha geniş çaplı olarak anlamaya başladım ve tabiki hepsini burada yazacak değilim.

      Sil
  7. Bluetooth yerine Blue olacak yanlış yazmışım.

    YanıtlaSil
  8. Enki bahsettiğin plazma atakları gökyüzünün mor görünmesi fenomenleri bu sene başlayan bir şey mi? Çünkü bu gökyüzü rengini güneş batarken gördüm. Hatta rengi kırmızıydı. Ne oluyor lan diye düşünmüştüm. Enki bu tarz fenomenler birkaç yıl önceki yıllarda görülüyor muydu? Yoksa bu olayıngörülebilirliğıbu sene mi arttı? Çünkü sadece yaşadığım yerden görülen bu olduğu için sordum. Sonraki günlerde de görülmediği için önemli bir şey olmadığını sandım ana yanılmışım. Enki bu afet yaklaşık olarak hangi tarihlerde olacak? Soru olarak fazla ileri gittiysem beni uyarabilirsiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hangi sene belli değil... bunu kimse bilemiyor. Sadece başlayacağı dönem belli. Ö dönemde gerçekleşmezse o sene sakin geçecek demek oluyor. Fakat işaretler arttıkça bunun oldukça yakınlaştığı bariz oluyor. Bu nedenle her sene aralık 22-27 arası roket atışlarında artış görülüyor.

      Sil
    2. Roket atışlarının çoğaldığı zaman bize gerçekleşmesi öngörülen tarih aralığı hakkında ön fikir verebilir mi?

      Sil
    3. Eğer fırlatma sonrasında roketler ardı ardına gökyüzünde patlamaya başlarsa EVET!

      Sil
    4. https://en.wikipedia.org/wiki/2019_in_spaceflight#December

      Sil
  9. Selam Enki, geri dönmen güzel ama son yazın olması üzücü, bugüne kadar yazdığın yazılarla zihnimizi aydınlattığın için ayrıca teşekkürler.
    "(O gün) sûra üflenecek, ardından göklerde ve yerde bulunanların hepsi düşüp ölecek; sonra sûra yeniden üflenecek ve onlar birden ayağa kalkmış, etrafa bakıyor olacaklar. Zümer 68"
    Dini kitaplarda bahsedilen kıyametin kopuş şekilleri aynen bu durumu anlatıyor; güneşin batıdan doğması, yerle göğün birbirine girmesi, vb. Hep aynı hikaye bütün dini kitaplarda yer alıp ayrıntılı bir şekilde tasvir edilmesine karşılık hiçbir tarihsel kayıtta yok. İnternette büyük tartarya ve balçık seli hakkında araştırma yaparken içgüdüsel olarak hissettiğim acaba 300 yıl önce dünya nasıl bir yerdi sorusuydu, bütün tarih kitaplarında yazılanlar koca bir palavradan mı ibaretti diye düşünmeden edemiyordum. Bütün tarihsel camiler, kiliseler veya tapınak olarak adlandırdığımız yapılar birer geçmişte kullanılan atmosferik enerji üretim merkezleri ise bütün bu yapılar nasıl bütün dünyada aynı anda tapınak olarak kullanılmaya başlamıştı. Tüm dünyada aynı anda gerçekleşen büyük bir yıkım ve tekrar yeniden kurulum aşamasında insanların zihinleri silindiği için mümkün olabilmekte.
    Enki yazında bahsettiğin hayırsever ailenin anlattıklarına göre bu kıyamet döngülerinin arası gittikçe kısalmakta yanlış anlamadıysam eğer. Ayrıca başka dünyalarda bu döngülerin arasının çok kısa olduğunu bundan dolayıda gelişmeyi engellediğinden bahsetmişlerdi. Merak ettiğim daha önceki yazılarından olan flashlight projesinde; "büyük bir yokoluşdan dolayı daha önce belirlenmiş bazı zihinlerin bizim gerçekliğimize transfer edilmiş" olmasından bahsetmiştin. Acaba bu durumun kıyamet döngüleriyle bir alakası varmı gelişini geciktirmek gibi(Sonsuz cennet vaadi)?
    Bu yazında elektromanyetik bir kubbeden bahsediyorsun ve "yukarıdan" çıkışın ancak kıyamet zamanı mümkün olabileceğinden bahsetmenden dolayı aklıma daha önceki bir yorumunda yüzeyin devamına yaptığın yolculuktan bahsetmiştin amiral Brydın yaptığı gibi buda bulunduğumuz elektromanyetik alandan yüzeyede yolculuk yaparak mı çıkabilme durumu oluşuyor? Şuan kafam karıştığı için anlamaya çalışıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayrıca büyük tohum depolarının yapılmış olması hayırseverlerin bu döngüden haberdar olduklarını ve ona göre hazırlandıklarını gösteriyor. Sormak istediğim "Enki bu çok önemli!!! Ne gördüğünü, ne yaşadığını ve olayların nasıl gerçekleştiğini gelecek nesillerin anlayacağı şekilde iletebilmelisin, yoksa döngüler git gide daha kısa süreçlerde gerçekleşmeye başlayacaklar ve sonunda komple yok olacağız." varoluş enerjimiz sonsuzsa nasıl yokolacağız? yada kıyamet döngülerinin gerçekleşme zamanlamasına biz mi etki ediyoruz.

      Sil
    2. Kubbe işlevine yukarıdaki yorumlarda yer verdim, oraları bir daha oku lütfen....

      Unutmaki bir beyinde yaşıyoruz ve üzerinde durduğumuz şeyde bu beyindeki düşünce sinyallerini iletiyor. Bizim düşüncesel olarak bozulmaya başlamamız aynı şekilde bir üstüde etkiliyor ve bizler tüm bu afetsel döngüyü düşünce enerjisi ile kendimize çekiyoruz. Her defasındada döngü sarmalı içeri doğru yöneldiği için dahada kısa dönemlere denk geliyor. Eğer bir defa bu döngü 500 sene ve ilerisine atılabilirse tekrar denge sağlanmaya başlanabilir. Hepsi bizim elimizde.

      Sil
    3. Kafam karıştı oturtmaya çalışıyorum. Uzay komplosu yazında asıl ışığın kaynağı kara güneş olduğundan, atmosferimizdeki güneşin ise ışığın kırılması ile oluşan bir yansımadan ibaret olduğundan bahsetmiştin. Yukarıdaki yorumunda bu durumu biraz daha detaylı anlatmışsın ben dikkat etmemişim. Ayrıca yanlış anlamadıysam yüzeyde geçişler sadece biyolojik yapılarla münkün olabilmekte.
      Anladığım kadarıyla bu döngüde başarılı olamadık ve hızla sona doğru yaklaşıyoruz. Bu ne zaman gerçekleşecek kesin bir şey söylemek zor ama dünyada gerçekleşen değişikliklerden dolayı uzak olmadığı ortaya çıkıyor. Merak ettiğim nasıl her yıkımdan sonra bu kadar kısa sürede tekrardan medeniyet kurulabildi eğer bu döngüler arası zaman kısaldıysa?

      Sil
    4. Birde ürgüp, göreme gibi bölgelerde bulunan mağar evleri ve yeraltı şehirleri bu tip afetlerden kaçan insanlar tarafından mı yapıldı acaba?

      Sil
    5. Ya da afetlerden sonra evlerinden geriye kalanlar mıydı: https://youtu.be/CQXj5ZSohsQ?t=2125

      Sil
    6. Yeraltı şehirleri devlerden ve vahşi hayvanlardan korunmak içindi. Toprak üstünde ev yapmak intihardı.... taki afet sırasında devler yok olana kadar, saklanacak hiçbir yerleri yoktu.... diğer kaya oyması denen "tapınaklar" ise balçık yağmuru, balçık seli yada lava altında kalan yerleşim yerlerinden ibaret.

      Sil
    7. Merak ettiğim nasıl her yıkımdan sonra bu kadar kısa sürede tekrardan medeniyet kurulabildi eğer bu döngüler arası zaman kısaldıysa?

      Herkes ölmüyor ve hayatta kalanlar boşalmış şehirlere yerleşiyor. Burada kaçanlardan kalanlarla yaşamaya devam ediyorlar. Buna onlardan kalan tarih kitaplarıda dahil. 3-4 jenerasyon sonra oraya yerleşenler kendilerini okudukları tarihle pekiştirip sanki hep oranın yerlisi olduklarına inanmaya başlıyorlar. Bu tip bir afet kurtulanlarda amneziye neden oluyor, çünkü onca korku ve acıyı unutmalarının başka bir yolu olmuyor. Yoksa hepsi birer PTSD hastası gibi köşeye yığılıp ölümünü bekliyor olurdu.

      Sil
  10. Enki konuyla biraz alakasız olacak ama kafama takılan bir şey var. Yorumlarda size CERN ile ilgili sorular sormuştum. Yakınla göreceksin demiştin. Göreceğim şey gerçekleşti de ben mi fark mı etmedim yoksa daha sonra mı gerçekleşecek yani gerçekleşecek olan şey nasıl birşey?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. https://www.youtube.com/channel/UCAB0-C-aaTy1wCMbCFlhHmQ

      Sil
  11. Yakında olacak. Bu şekilde hatalı yazmamın sebebi dar klavye kullanmam.

    YanıtlaSil
  12. Yine yazın muhteşem ve düşündürücü ... Halen beynimde o tutturmaya çalışıyorum . Bu döngü hep böyle mi devam edecek ve hep hep hep ...Ölüm aslında bir çözüm değil gibi ve senin yazılarınıktan sonra hayata bakış açım değişti ve her şeyi sorgular oldum umarım kitabını yazarsın

    YanıtlaSil
  13. Enki biraz konuyla alakasız ama bir şey sormak istiyorum. Aslında alakalı ama biraz uzak kalabilir ama aklımda olduğu için soruyorum. Geçen senedir şehirde akşamları bir sis tabakası oluyor ama her gün. Bunun sebebi bahsettiğin olaylarla ilgili mi yoksa chemtrail veya hava kirliliği mi? Şehirde yaşamadığını tahmin ediyorum. Ama eğer şehirlerin son durumu hakkında bu konuyla ilgili fikirlerini yazabilir misin?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğalgaz zammı sonrası millet kömür yakmaya başlamış ise olabilir o kadar chemtrail olursa herkes ağır metal zehirlenmesi gecirir

      Sil
    2. Üst katmandaki aşağı yönlü basınç arttıkça bulutlarında artık yere daha yakın olduğunu fark etmiş olman gerek! Soba dumanları eskiden şehrin üzerini kaplardı ve nadire aşağı çökerdi. Şimdi ise duman doğrudan aşağı çökmeye başlıyor. Hapis alanındaki gazlar ve parçacıklar aşırı yüklenmeden dolayı kendilerine yer ararlar ve buda ancak aşağı doğru çökerek mümkün olur. Bulutların yere yakınlaşması bulutlardaki iyonların yer ile daha çabuk ve kolay etkileşmesini sağlıyor ve karşına bolca şimşek çakmaları ile çıkıyorlar.

      Sil
    3. Enki mantığı anladım bu yerçekimini de açıklıyor. Basınç değeri sürekli yakın değerlerde mi. Çünkü bulunduğum yerde sis Nadiren ve akşamları görünüyor. Gündüz çarkta sis olmuyor. Bulutlar hep tepede oluyor. Bu basınç hep değişken mi?

      Sil
    4. Nefes alıp verirken göğüs kafesin nasıl hareket ediyorsa, dış sistemde aynı şekilde hareket ediyor, sadece daha yavaş ve gözle takip edilemeyecek bir yavaşlıkta. Mevsimlerde aynı şekilde plazma vorteks ışığının genişleyip daralması sonucu gerçekleşiyor. Herşey aynı düzeneğe sahip! Yayındaki "güneş" dediğim yıldız sadece kızılötesi teleskopla görülebiliyor - antikler ona yıkıcı (the destroyer) derdi ve ilk olarak gökte onun gitgide parlaklaşmasını izlerlerdi.. http://s3.amazonaws.com/deeporigins/6/2016/03/pyramidvortex.jpg burada o yıldızdan gelen ışının temelde yüzeye nasıl geldiğini görebilirsin.

      Sil
  14. Burası kömür kullanılmayan bir şehir. Belki hava kirliliğidir. Ama daha önceden yoktu geçen sene fark ettim.

    YanıtlaSil
  15. Neyse anlattığın kafama yattı teşekkürler.

    YanıtlaSil
  16. Sorularımın arkası kesilmiyor bu Yazılıtaş zorlayıcı oldu. Enki Antarktika’nın ötesine gittiğini yazmıştın. Kubbe fikrini zihinsel olarak hapsedilmemiz için oluşturduklarını anlatmıştın. Bu yazıda elektromanyetik engelden bahsettin. Yani nasıl engel olurda olsun yine kubbe etkisi var. Siz arkadaş grubuyla Antarktika’nın ötesindeki diyarlara gidebilmeniz böyle bir engelin olmaması gerek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Engel var.... kısaca ileri gidemiyorsun - göremediğin bir güç yani EM seni rüzgar gibi ters bir güçle geri itiyor. Sadece zayıf noktalarını bulabilirsen, oralardan girebiliyorsun. Bununda sana etraftaki canlılar gösteriyor, çünkü onlar nereden girip çıkabileceklerini hissedebiliyorlar. Filmlerdeki gibi herhangi bir cihaz ile bunu saptayamıyorsun, çünkü EM alanı cihazını ölçüm yapamadan bozacak güçte. Görebildiğimiz ve anlayabildiğimiz kadarı ile yan yana duran yüzeysel EM alanlarının kesiştikleri noktalar zayıf noktaları. Bunlara dünyalar arası geçit deniyor. Ancak dediğim gibi sadece biyolojik şeyler oradan geçebilir. Metal olan herşey geri itilir.

      Sil
    2. Enki geçen yazıda Nazilerin kuzey kutbundan başka diyarlara gittiğini yazmıştın. Ama yorumlarda senin yaptığın gibi Antartikadan gittiğini ve yeni medeniyet kurduğunu yazmıştın. Hangisi oldu?

      Sil
    3. Kuzey kutbundan güneye doğru kullanmaları gereken rota ile devam ettiler, oraya en yakın olan noktadan düz bir hatta manyetik alan doğrultusunda ilerlediler, bu sayede anomalinin olduğu noktayı bulabildiler.... sadece kendileri, denizaltı olmadan. Kalan bölümü buz yelkenlileri ile geçtiler. Kara alanında ise buradaki gibi atmosferik elektriği kullanarak kurulmaya başladılar. İhtiyaçları olan herşey zaten orada doğal olarak (ham) mevcuttu, sadece araçları yeni baştan yapmaları gerekti. Bana anlatılan şekli ile ilettim, çünkü şahsen göremedim.

      Sil
  17. Yazılıtaş mı :) yine otomatik düzeltme hatası.

    YanıtlaSil
  18. Merhaba Enki

    Dünyanın sonu gelirse nükleer savaşlar yüzünden gelir. Foton kuşağı olmadı, 2012 de geçti gitti. Fasa fiso. Uzaylı saldırısı olabilir. Gelecekte yapay zeka akıllanıp dünyayı ele geçirebilir. Ha, bide küresel ısınma tehdidi var. Bir afet olacaksa da en fazla komşu ülkeyi, belki de şehri bulur. Bizi bulmaz. Ama bu farklı sanırım, böyle bir afetten bize bahsedilmedi? Kıyamet bizi bulacak değil ya. Dış güçler havaya chemtrails sıkmıştır, halüsinasyon görüyoruzdur.


    Gölge boyutundan bahsetmiştin. Işıkta barınamayan bu canlılar elementaller mi? Manyetizmanın değişimi onları da etkiliyor olmalı.

    Bu sürecin kasten hızlandırıldığını söyleyebilir miyiz? Bu sorum herhangi bir tarafa karşı suçlama içermiyor. Düşüncesel yapı manipülasyonlar ile daha hızlı bozulmuyor mu? Gıdalarla ve bir çok ürünle vücuda alınan kimyasallar, leş sular, ritmi bozan muzikler, havada kaçışımızın olmadığı elektromanyetikler vs vs vs koyunlar zehir içinde yüzüyor. Kendi seçimleri. Durumdan rahatsız değiller ve bütün duyuları meşgul. Benim merak ettiğim şey, bütün bunlar sırf onlar farkında olmasın diye mi önlerine sürüldü yoksa enfeksiyonu artırmayı amaçlamak da söz konusu olabilir mi? Sonuçta harvest.

    Hastalığın vücutta sinyal vermesi gibi tüm bu belirtiler. “We are the infection” ve vücut kendini onarıyor.

    Bazı şeylerde istenilen verimi almak için ayın döngüsünü takip etmek şart, koyunlar saçmalık olarak görse de. Ayın evrelerine göre saç kesilir, bahçe işleriyle uğraşılır, projelere başlanır, dolgu yaptırılır. Doğum haritasında ayın döngüsü de önem teşkil eder. Ayın yokluğunda özellikle etkilenen ve değişen kadınının, erkekten farkı sadece eski deneyimlerini hatırlaması mı yoksa bu deneyimlere sahip olması mı? Farklı olduklarını biliyorum ama kadının deneyimleri nereden geliyor? Daha önce bununla ilgili bir kaynak karşıma çıkmadı..

    Now plasma is in its way to the ground and no one is even around to give fake information? Then..

    Diğer yazıda bu ailenin medeniyetlerin kurulmasında rol oynadıklarını belirtmen dikkatimi çekmişti ama cevap alamayacağımdan emindim. Bu yazı ve diğer hepsi için teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çoğu kıyamet senaryosu gerçekte olacak olanın fark edilmesini önlemek için oluşturuluyor. Çoğu başta inandırıcı geliyor ve bir süre bunun heyecanı yaşanıp yatışma başladıktan sonra unutuluyor... her yeni senaryo bir öncekiden daha az etki göstermeye başlıyor ve bu sayede toplum esas tehlikeye karşı uyuşmuş oluyor. Chemtrails şuan bulutlardaki renk değişimini örtbas etmek için birebir!

      Gölge boyutu yani bilim insanlarının kara enerji yada kara madde dedikleri ve aslında antik insanların eter olarak adlandırdığı şey. Görünmeyen güç yada enerji. Eter her yerimizde bizi saran şey ve bunu anlamak balığa suyun ıslak olduğunu anlatmakla aynı şey. Eterik canlılar ne insanlar nede insana benzer bir görünüm yada yapıdalar. Sadece farklılar ve ne kadar anlatmaya çabalasamda görmeden ne olduklarını anlamanıza imkan yok. Paskalya adasında yaşayan insanlar olduğunu biliyorsun ve bunu bilmek sana ne kadar yardımcı oluyorsa eterik varlıkları bilmekte o kadar faydalı oluyor.

      Kasten hızlandırma tabiki yapılmakta... çünkü bazıları beklemekten sıkıldı. Beklenen hayatta kalma oranı %1 civarı olması gerektiğinden, morfik bilgi dağılımı (aslında neyin geldiği) tüm yüzeyi sarmadan işlemin gerçekleşmesi gerekiyor. Ne kadar az insan o kadar iyi.

      Kadınlar döngü sonrası geçirecekleri adaptasyonla bir önceki getirildikleri yerin frekansına geçmiş olacaklar, buda dna larındaki bilgi bağlantılarını açmış olacak. Şuankiler evcilleştirilmiş olanlar ve döngü sonrası tekrar vahşi denebilecek durumlarına geri dönecekler. Erkeklerde onları yine evcilleştirmekle yükümlü olacak.

      Bu ailenin ne kadar zamandır burada olduğunu söylemek imkansız. Her edinilen bilgi ile geçmişleri 1000 sene daha geriye gidiyor. Fonksiyonları için onlarca teori üretmek mümkün ancak sanırım hiçbirisi tam doğru olmaz.

      Sil
  19. Merhaba Enki, sanırım ara verdikten sonra dönünce 'bunları ya şimdi yazacağım ya da asla' demenin sebebi anlaşıldı. Bundan sonra seninle bir daha iletişim kurabilecek miyiz bilmiyorum o yüzden aklıma ne kadar soru gelirse yine sıra sıra sormak istiyorum.

    1-) Anladığım kadarıyla bu adamlar seni ve senin gibi başka hayatta kalma potansiyeli olanları tıpkı eski tanrıların nuh peygamberi seçtiği gibi rehberlik etmek üzere seçmişler. Eminim nuh zamanında bahsedilmeyen fakat yol gösterilmiş bir sürü başka kişiler de vardır. Fakat bu adamlar sanki bunları daha önce yaşamış gibi konuşuyorlar. Telepati yapabildiklerini söylemiştin belki sana göstermedikleri (ya da gösterdikleri fakat bize anlatmaman gereken) daha farklı yetenekleri de vardır. Belki de eski hayatlarını bizim unuttuğumuz gibi unutmuyorlardır. Ayrıca konuştuklarınıza bakarak onların, yaklaşmakta olan hayatta kalma sürecinden geçmek zorunda olmadıklarını anlıyorum. Belli ki güvenli bir yerde olacaklar. Şimdi merak ettiğim acaba bu insanlar senin geçmek üzere olduğun süreçten, bir önceki hayatlarında geçmiş ve bu sayede evrimleşmiş olabilirler mi? Sen ve bu süreci atlabilen diğer insanlar da onlar gibi evrim geçirip döngünün bir sonraki kısmında yeni insanlara rehberlik edecek olabilir misiniz?

    2-) Neden böyle sonsuz bir kıyamet döngüsü var? Yani bu plazma fırtınasının sebebi nedir? Aşırı arttığımız zamanlarda, beyninde yaşadığımız bu organizma (dünya annemiz) bizi azaltıp kontrol altına alabilmek için antikor (plazma) mu gönderiyor? Yoksa bunu tanrının kendisi olan biz mi yapıyoruz? Bu olay belli ki hayırseverlerin dahi bu kısıtlı bedenlerinde kontrol gücünün olmadığı bir şey. (Yanlış hatırlamıyorsam tanrı nuha tufanla ilgili bir kısımda 'yoksa seni ben bile kurtaramam' gibi bir şey demişti.) Virüs ya da uzaylı istilası gibi istenildiği zaman sonlandırılabilecek bir şey değil yani. Öyleyse bu üzerinde kontrolümüz olmayan olayın gerçekleşmesine neden izin veriyoruz?

    3-) Gerek baba gerekse oğullarının konuşmalarında Laozi nin sözlerini hisseder gibi oldum. Önceki yazında Laozi nin kendi ailelerinden olduğunu söylediklerini yazmıştın. Sana Laozi hakkında ayrıntılı bilgi verdiler mi? Verdilerse bunları bizimle paylaşman mümkün mü?

    4-) Önceki yorumlardan birinde bu hasata daha 50-100 yıl kadar var demiştin. Ancak bu yazıdan anladığım kadarıyla 10 yılımız bile kalmamış. Eğer daha 50 yıl olsaydı, sen o zamana kadar öleceğin ya da ölmesen bile iyice yaşlanacağın için sana bu bilgileri verme zahmetine girmezlerdi. (Yaşlanmayı engelleyecek bir yol bulmadığını varsayıyorum.) Bu ziyaretinden önce vaktin bu kadar kısa olduğundan haberin yok muydu yoksa ben mi yanlış yorumluyorum?

    5-) Son olarak geçen sene bir kitap çıkarıp buradaki yazıları ayrıntılı olarak anlatacağını söylemiştin. Kitabı çıkarak mısın yoksa iptal mi ettin?

    Yine soruları döşedim ama son yazım dediğin için fırsat varken sormak istedim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Taurus,
      1) Kimi neden ve nasıl seçtiklerini sanırım kimse bilemiyor. Farklı olmalarına özen gösterdiklerini düşünüyorum. Diğerlerine rehberlik etme konusu tam olarak onların amacı değil. Onlar dünyayı onların beklediği gibi olması için çabalıyorlar. Anladığım kadarıyla karmik bir döngüden kurtarmak için aynı şeyleri yaşatıp "bu sefer" bize onu düzelttirmeyi umuyorlar. Vücut onlar için sadece bir aracı araç, evrimleşme onlar için pek sözkonusu değil. Vücutta ibaret olmayan varlıklar olduklarının "tam" olarak bilincindeler... vücudu sadece bir iletişim aracı olarak burada yada orada kullanıyorlar. Eski yaşamlarını unutmadıklarından adım gibi eminim. Döngüler sürecinde kesinlikle buradalar, çünkü izliyorlar ve ne oluyorsa tek tek kayıt ediyorlar. Ölüm onlar için bir sorun teşkil etmiyor. Bizden sonraki insanlara rehberlik etme konusu sanırım zannedildiği gibi mümkün değil, çünkü afet sonrası herşeye reset atılıyor. Anlaşılacak lisanı, ortamı ve zamanı tutturana kadar zaten nesiller geçiyor ve işte bu yüzden bilgi aktarımının babadan oğula temiz bir şekilde geçmesi gerektiğini dikkatle vurguluyorlar. Nasıl bir rehberlikk olabileceği tamamen sürpriz, sanırım hayatın sürprizlerle dolu olmasıda şart.

      2) Kıyamet döngüsü bizim gözümüzde bize öyle görünüyor, aslında gerçekleşen şey basit bir sinirsel iletişim anından ibaret. Bu bizimde beynimizde nano saniye içerisinde gerçekleşiyor, ancak mikro ve makro bazında biz bu nano saniyeyi 300-350 yıl civarında deneyimliyoruz. Tüm bu olay tamamen doğal bir etkileşimin sonucu. Daha hızlı yada yavaş gerçekleşmesinde bizde katkıda bulunuyoruz. Eğer hoş bir rüya görüyorsan ondan uyanmak istemeyeceksindir... aynı şekilde eğer bizler hoş bir hayat sürecinde isek çevremizde bize eşlik ederek ona uyum sağlayacaktır. İşlerin sarpa sarması ilede kabustan uyanma aşamasına geçilir ve bu bize afet olayı şeklinde belirir.

      3) Aynı hisse bende sahibim. Lao Tse nin çinli olmadığını öğrendikten sonra, onun Baba olabileceği bile aklıma geldi. Bana sadece Tao nun yolunu daima hatırlamamı ve onu benimsememi söylediler. İsimsiz olması gerekenleri adlandırmaktan kaçınmamı ve gidişatı asla düzeltmeye gayret etmemem gerektiğini anlattılar. "Sudaki yansımanı bozan rüzgarı durduramazsın, sadece rüzgarın yaptığını olduğu gibi kabul edersin. Ne kadar çok karışırsan o kadar çok sorun yaratırsın... ne kadar çok kural koyarsan o kadar kuralsızlık görürsün. Doğa ve evren ile bir ol, ve sende onun akıntısında yüzmeye başlayacaksın. Akıntıda iken herşeyin önünden geçecek ve herşeyi göreceksin. Akıntıdan karaya çıktığında ise görüşün daralacak, görebildiklerin senin sınırın olacak. Akıntı seni heryere ve herşeye götürecek... bunu anladığın zamanda sen akıntı olacaksın ve insanlar seninle akacak." Babanın verdiği öğütlerden bir kısımdı bu. Anladığım kadarı ile Lao Tse slav ırkından birisi idi ve afet döngülerini biliyordu.

      4) Bende bilmiyordum ve varsayımların doğru demek zorundayım.

      5) Artık kitabın hiçbir önemi kalmadı.

      Sil
    2. Eskiden yazılarını okuduğum her şeyi herkesten iyi ben bilirim diye düşünen, öfkeli, alaycı ve katı bir tanrı rolündeki biri yerine, artık daha anlayışlı, her şeyi bilmek ve kusursuz olmak zorunda hissetmeyen, daha olgun bir Enki ile konuştuğumu hissediyorum. Belli ki bizi eğitmeye çalışırken kendin de değişip gelişerek ilerlemişsin. Umarım önündeki sınavlarda da bunu sürdürmeyi başarabilirsin. Sana sormak istediğim daha çok şey vardı ama galiba dediğin gibi hiçbirinin önemi kalmadı.

      Yine de merak ettiğim son bir şey daha var. Neden Enki ismini seçtin? Neden Lucifer, Osiris, Odin falan değil de Enki? Kimdi bu Enki? Gerçekten binlerce yıl önce varolmuş insanlara hayat hakkında bilgiler veren bir anunnaki tanrısı mıydı? Demek istediğim böyle biri gerçekten var mıydı?

      İnternette anunnakiler ile ilgili sürüyle birbiriyle çelişen tutarsız bilgiler var. Okuduğum çoğu yazı bizi köle olarak yaratan tanrılardan biri olduğunu ve semavi dinlerdeki bizden nefret eden şeytana denk geldiğini söylüyor. Bazıları ise aslında bizim yaratıldıktan sonra yokedileceğimizi fakat Enki(Şeytan) nin bize merhamet edip bize bir şans tanımak istediğini anlatıyor. Tufanda nuha gemi yapmayı öğreten Enki idi diye hatırlıyorum. Sen de bu yüzden mi bu adı seçtin? Sana benzeyenlere, bu vahşi kalabalığın arasında yol göstermeye çalıştığın için?

      Ruhani satanizmde de yine Lucifer-Şeytan-Enki nin aynı kişiler olduğu söyleniyor. Lucifer bir tanrıdan ziyade bir lider-yoldaş konumunda ve şeytanın yolunu izleyenlerin, onun gibi yücelip tanrılığa(ölümsüzlüğe) ulaşılacağına inanılıyor. Senin de çoğu yazının altına -Heil Satan- yazman acaba Enki de mi ruhani satanistlerden diye düşündürdü beni ama herhangi bir grupta olmanın koyunluk olacağını söylediğin için bu da pek mantıklı gelmedi.

      Vaktinin az olduğunu biliyorum. Bu konunun şu an yeri değil ama yine de bu Enki ismine ve Hail Satan konusunu gerçekten merak ettim ve daha önce sormak aklıma gelmedi o yüzden kısa bir açıklama yapman bile yeterli.

      Sil
    3. Enki ismini yaklaşık 20 yıldır yaptığım şeye başlamadan önce onu adlandırmak için yaptığım araştırmada keşfettim. Yaptığım ve yapmak istediklerim, okuduğum onca tanrısal kavramlar arasında sadece Enki ve onun yaptıkları ile uyuşuyordu. Başladığım yol için bana bir mentor gerekiyordu ve buda Enki idi. Bu isim bana göre bir kişiyi değil, bir fikri temsil ediyor ve bu yüzdende fikirlerin ölümsüzlüğünü tanrıların isimlerinde buluyoruz.

      Lucifer, Satan yada Şeytan... hepsi insanların nefret ettiği tek şeyi temsil ediyor: GERÇEĞİ! Kullandığımız cümlelere bak "gerçeğin ışığında", "gerçeğe doğru giden yolda", "gerçekler aydınlattığında".... gerçek daima ışık ve aydınlık ile bağlantılı. Ne zaman heil satan yazsam bununla sanırım ne demek istediğimi şimdi daha anlıyorsundur. Seni özgür kılan şey gerçeklerdir.

      Tüm yazdıklarım boyunca dikkat edersen 2 tarafıda ele aldım, aslında ikiside aynı şey ancak göreceli. Fakat Sun Tzu nun dediği gibi: 'Başkasını ve kendini bilirsen, yüz kere savaşsan tehlikeye düşmezsin; başkasını bilmeyip kendini bilirsen bir kazanır bir kaybedersin; ne kendini ne de başkasını bilmezsen, her savaşta tehlikedesin'. Kim olduğunu bil, kim olduklarını bil ve bütün korkular seni terk etsin. Korkmuyorsan herkes senden çekinecektir.

      Zamanla tabiki değiştim, bu kaçınılmazdı ve bunun olacağını bende biliyordum - sadece hangi yönde olacağından emin değildim.

      Satanistlik konusunda.... akıllı olanlar aptalları yönetir... bu tip grupların yegane işlevide budur: aptalların akıllılar tarafından verilen görevleri yerine getirmeleri ve akıllı olanların kazanmalarını sağlamak. Masonlar yada diğer gizli örgütler - hepsi aynı şey. Hiçbir mason ne için mason olduğunu bilmez yada neyi temsil ettiğini anlamaz.... hangisine sorarsan farklı bir cevap alırsın. Tüm bu gruplar karşılıklı çıkar alışverişi için vardır. Güçlü dostlar edinmeyi kim istemez ki? Nedense başlarındakide hep mistik bir tiptir ve nedense herkes ondan çekinir. Çoğu mason yada diğer örgüt mensubu ellerine verilen kitaplar vasıtası ile bir bilgiye eriştiğine inanır - aslında bir bok bildikleri yoktur. Gidip kendin görmeden nasıl bilebilirsin? Hepsi başlarındaki ne derse onu yapmaya hazır birer koyun zombi sürüsünden ibaret. Sonuç olarak daima kurtlar hayatta kalır!

      "Sen de bu yüzden mi bu adı seçtin? Sana benzeyenlere, bu vahşi kalabalığın arasında yol göstermeye çalıştığın için?" - Verebileceğim en kısa cevap "EVET"

      Sil
  20. Binaları eritecek kadar kuvvetli plazma ve 15 üstü depremi aklım almiyor.15 üstü deprem zeminin araba gibi hareket etmesinden farksız o kadar plazmanın manyetik alanı bile bize elektro elektrokonvülsif terapi benzeri birseyi yapmaya yeter(delileri tedavi etmek için beyne elektrik veriyorlar) böyle bir ortamı hayal etmekte güçlük cekiyorum
    Mağaralar bile güvenli değil

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/1/13/Geomagnetic_polarity_late_Cenozoic.svg/285px-Geomagnetic_polarity_late_Cenozoic.svg.png

      Bu resimde beyaz alanlar negatif, siyah alanlar ise pozitif manyetik deniz tabanı verileridir. Bu verilere göre önceki afetlerin gücünü görebilirsin. En tepedeki ise görebildiğin gibi diğer öncekilerden daha büyük bir genişlemede ve bu seferki öncekilerden çooook daha güçlü bir vuruş yapacak. Dönemler arasını milyonlarca yıl olarak gösteriyorlar - ancak aslında bunlar asırlardan ibaret. Eğer bulunduğun mağara metal madeni içeren bir dağ ise zaten mikrodalga fırındasın demektir. Istanbul boğazına bak... ne kadar ayrı duruyor değilmi - şimdi toprakta ondan dahada geniş yarıklar açılacağını hayal et.... onu takibende konyadaki gibi deliklerin daha geniş alanları içine çekeceğini..... ovvvv çok eğlenceli olacak.

      Sil
  21. Enki düz dünyayla ilgili bir sorum olacak. Biraz geç kalmış bir soru ancak kafama takılan bir şey var. Sadece iki yön olduğundan bahsetmiştin ileri geri yukarı aşağı. O zaman şu an bulunduğumuz dünyanın şekli şunun gibi mi?
    https://www.amazon.com/Flat-Earth-Map-Gleasons-Standard/dp/B01GQUW6UE Bunu sormamın sebebi senin de bahsettiğin düz dünyayla kafamdaki modelin aynı olup olmadığından emin olmak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet dünyamız bu.... en azından bulunduğumuz alanın şekli bundan ibaret. Yanındada geçiş yapılan diğerleri mevcut.

      Sil
  22. O zaman manyetik kuzey kutbu normal şartlarda merkezde Güney kutbuda hemen altında bu felakette onların dengesizliğinden mi ibaret?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazdığım tüm yorumları oku... sorularının cevabı çoğunlukla içerikte mevcut.

      Sil
  23. Enki Türkiye'den 3 tane büyük fay hattı geçiyor
    http://i.milliyet.com.tr/YeniAnaResim/2018/03/27/fft99_mf11103851.Jpeg
    Bu kırmızı olan alanlar çok tehlikeli olarak düşünüyorum
    Türkiye'nin işi bitti mi yani bu olaydan sonra

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Açıkçası böyle plazma yağmuruna en az 5 6 sene var yoğun belirtiler ortaya çıkmadı.david icke chemtrailin elektrik ilettiğini ve UV ışığı yansıttığını soylemisti ayrıca insanların vücutlarındaki bakırı azaltıp belli ağır metalleri(tam hatırlamıyorum) sinirlerin dışarıdaki elektriğe hassaslastirilmasini sağladığını söylüyordu (yarım yamalak yazdım ama konunun özeti bu) yani hayırseverler herkesin beynini kızartmayi planlıyor bu plazma fırtınası gerçekleşir se

      Sil
    2. 33. paralelden -5/+5 (28-38 arası) dereceye kadar olan bölgelerin dışını oldukça kötü bir hafta bekliyor demeliyim. Bu nedenle şuan 33. paralel üzerindeki bölgeler (arap ülkeleri) savaş bahanesi ile boşaltılıyor.

      Sil
    3. İncilde söylenen Yahudiye de bulunan dağa kaçın derken kastedilen buymuş galiba yada Yahudilerin kutsal bölgesinin aynı paraleller üzerinde olmasıda daha sasirtici

      Sil
    4. Evet herkes dağa kaçmayı tek çare bilecek.... Peki acaba o doğru dağ olacakmı - bak işte bu milyon dolarlık soru. Bu altın şerit diye bahsettiğim sadece daha az zarar görecek olan hat, fakat oraya hiçbirşey olmayacak demek değil! İşin ilginç tarafı ne biliyormusunuz? Çoğu hanzo dediğiniz tiplerinde hayatta kalacak olması. Yani sadece akıllı bir nüfus hayatta kalıp süper bir medeniyet başlatmayacak. Akıllılar ve hattori hanzo koyunlar yine birbirlerini bulacaklar. Mad Max filmini hatırlayın! Orada akıllılar için süper mesajlar var.

      Sil
    5. Sonuçta kurtulacak olanlarda önceden seçilmiş bir nüfustan ziyade doğal seçilim (doğru zamanda doğru yerde olmak gibi) sayesinde hayatta kalmış olanlardan oluşacak.

      Sil
    6. Konu hakkinda bir kac not eklemek isterim. 33 İsa'nın olum yaşıydı, Masonluğun verdiği en önemli derece ve insanın omurgasını oluşturan omurların sayısı ve insan ayağı 33 eklemdir.

      Kuzey yarımkürede, söz konusu paralel, Los Angeles, Phoenix, Dallas veya ABD'deki UFO olaylari ile ilgili konularda bilinen bir bölge olan Roswell şehri gibi büyük ABD şehirleri var. John F. Kennedy, Dallas kentinde 33. paralelde öldürüldü. Bazıları bu paralelin Kennedy suikastı için özel olarak seçildiğine inanıyor. kardeşi Robert, 33. paralelde, Los Angeles'taki Otelde öldürüldü. ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt de 33. paralelde öldü. Caesarea Philippi'de, 33. Paralel civarında.

      Sil
    7. Enki üstte 33 sayısını bazı olaylarla sürekli çakışmasından bahşedilmiş. Numeroloji konusunda ilgim olmadığı için bilmiyorum. Ama bu tarz sayılar ve olayların denk gelmesi hayırseverlerin bileğiyim şifreleme yolu mu?Yoksa bu sayıların denk gelmesinin ardında başka bir olay mı var?

      Sil
    8. Bileğim değil bilgileri olacaktı.

      Sil
    9. 33 rakamının mistikliğini zaten onun hayatta kalma bölgesi olduğunu yazarak ortaya koydum. Diğer tüm komploları bir kenara atın - hiçbir önemi yok. Esas konuya odaklanın!

      Sil
    10. Enki önceki yazılarda belirttiğin İstanbul depreminin olacağı ve az bir zaman kaldığını yasmıştın. Bu deprem bu afet sırasında mı olacak?

      Sil
    11. Enki ayrıca önceki yazılarda yer altı şehirlerinin iç dünyaya açılan kapı olduğundan bahsetmiştin o bölgeler saklanmak için iyi yerler midir?

      Sil
    12. Büyük ihtimal 1-2 ay öncesinde güçlü bir vuruş (8-9 şiddetinde) yapacak ve istanbulun büyük kısmı hasar alacak. Ardından deprem vergisinin ve deprem sigortalarının birer balon olduğu kesinleşecek ve buda devlet-vatandaş çatışmasını körüklendirecek. Buda sosyal depreme neden olup iç karışıklığa sürecek. Ardındanda esas olanı gelecek (10-12) ve bye bye istanbul.... %60 kadarı suya gömülecek. 41. paralel :(

      Halkın taşkınlığını psikotronik silahlara bağlayacaklar ve düşman olarak şu yada bu ülkeyi gösterecekler. Bu bir süre vatanperverlerin yatışmasını sağlayacak ama uzun süreli değil, çünkü koyunları kandırabiliyorsun ama doğayı kandıramıyorsun. Anıtkabirin bir kısmı çökecek ama yıkılmadan ayakta duruyor olacak, buda Atatürk yanlılarına güç verecek.

      Tüm bu karışıklılar esnasında koyunlar asla "yukarı" bakıyor olmayacaklar! Neyin nerden ve neden geldiğini anlayana kadarda yok olacaklar.

      Sil
  24. Enki emin olmak için soruyorum plazma atakları şimşek olacakmış kendini belli edecek yoksa bazen görünmez olabilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle görünür olacaklarki, korkudan altına sıçma durumuna geleceksin. Plazma uzantıları tavandan yere doğru yılan gibi süzülürken görmekte olduğun şeyin güzelliği karşısında bakakalacaksın ve büyük ihtimal buda senin ya kül olmana yada taşa dönmene neden olacak. Dalga geçmiyorum. SKYLINE filmini hatırla. Muazzam bir ışık şovu olacak ancak aynı zamandada öldürücü. Halkın çoğu zaten tam o anda yok olacak. Karşılarındaki devasa şeye bir anlam vermeye çabalayıp ne olduğunu seyrederken iş işten geçmiş olacak. Tüm gökyüzü plazma ve onun uzantıları ile kaplı olacak ve heryerde görülecek. Ve ilk atışa en az 3 milyar ölecek, bir anda -3 milyar. Ardından gelen diğer afet dalgasıda kalanların üzerinden geçecek. Sonuçta %1-2 kalacak.... her zamanki gibi. Tunguska gibi plazma toplarının aynı anda birçok şehrin tepesinde patladığını bir hayal et. O kadar felaket ve kesinlikle hafife alınacak bir olay değil. Bundan koruyacak hiçbir teknoloji yok! Herkes kendi başının çaresine bakacak. Anne baba kardeş gibi bir şeye bakılmaksızın - herkes oraya buraya kaçacak.... çoğunluklada sürüler halinde kaçacaklarından bulundukları yer mezarları olacak. Aradan 200 sene geçip orası bulunduğunda oraya soykırım yapılanların mezarı denilecek.

      Bak... bunları korkun diye yazmıyorum... ne ile karşılaşacaksanız onu yazıyorum. Bu ilk defa olmuyor ve son defada olmayacak!

      Sil
    2. Enki bu yıldırımlardan korunmanın yolu nerede olunursa yok gibi. O zaman evi taşa inşa etmek anlamsız olmaz mı. Yıldırım’dan korunmanın yolu metal kullanmamak ve metalde uzaklaşmak değil mi zaten?

      Sil
    3. Faraday kafesi diyecektim yazmaktan vazgeçtim o kadar plazmaya hiç bir şey dayanmaz

      Sil
    4. Peki yer altının da bu yıldırımlara çare olmayacağı düşünülürse kurtulan nasıl kurtulur?

      Sil
    5. Dağ mağaralarına siginilabilir magaranin da metal içermemesi ve sarkitlarin olmaması lazim yıldırımdan kurtulup sarkitlarin çarpması ile olebiliriz

      Sil
    6. Gireceğiniz mağaranın bir başka çıkışı olup olmadığını kontrol edin! Eğer düşen kayalar girişi kapatırsa çıkacak alternatifiniz olmalı.

      Sil
  25. Olacakmış yerine olarak olacaktı. Yine dar klavye:)

    YanıtlaSil
  26. https://youtu.be/dJrucgD_olU plazma fırtınasını açıkça betimlemisler küçük kısmını

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Daha beteri olacak..... daha sık düşen şimşekler ve plazma patlamaları. Peki bu ne yapacak?
      https://www.youtube.com/watch?v=JF-ypC3jsHI
      https://www.youtube.com/watch?v=ogATrXS3UBE
      https://www.youtube.com/watch?v=RZ5M7zOipQw
      https://www.youtube.com/watch?v=FKLGKrIGRWo
      https://www.youtube.com/watch?v=a7_8Gc_Llr8

      Sil
    2. Enki bu soruya cevap vermeyeceğini biliyorum ama şunu merak ediyorum bu yıldırımlardan kurtulmanın yolu var mı?

      Sil
    3. Şu videoları izledikten sonra 10 milyon insan kurtulsa şanslıdır diyorum hayvanlar nasıl hayatta kalacak ortada hiçbir şey kalmazki nefes almak bile çok zor olacak herşeyi yok eder bu olay

      Sil
    4. Ali.... aklını kullanmayı dene... sana ilerde yardımcı olacak bir blog yada Enki olmayacak. Soru soracağına neyi nasıl yapardın onu yaz. Yolunu düşünerek bul yoksa yolun başında yok olursun. Eğer planında bir yanlışlık varsa bunu birisi sana zaten yazar. Şimdiye kadar okuduklarınla otur bir düşün... hepsini bir anla ve ardından yolunu ve yapacaklarını yaz... yazzzzzz bunları - o zaman geldiğinde hepsini hatırlayacaksın!

      Sil
    5. @Halhael... hayvanlar halen burada değilmi? Tıpkı insanlar gibi.... Onlar toprak altında yada tünellerde saklanarak kurtuluyorlar. Dağdaki ayılarında tünek gibi yerlerde barındığını unutma! Hepsi elektrik izolasyonuna sahip.

      Sil
    6. "Şehri terk et ve mümkün olduğu kadar uzaklaş. Şehirler yanacak ve yıkılacak. Topraktan uzak dur. Toprak balçık olacak ve herşeyi içine çekecek. Deniz kenarından uzak dur. Dalgalar ve deprem sonrası tsunamiler herşeyi ezip geçecek. Ormandan uzak dur. Ormanlar kül olacak. Metal içeren herşeyden uzak dur ve yanında ve üzerine hiçbir metal cisim olmasın. Plazma metale yönelecek ve dokunduğunu kül edecek, kimi balçığa bulananlar ise plazma akımına maaruz kaldığında taş olacak. Kulaklarını koru. Plazma fırtınası ve şimşekler her yeri vuracak ve gürültü dayanılmaz olacak. Yüzeyin şekli değişecek. Ağzını ve burnunu iyi ört, nefes almak zor olacak. Kendini yere sabitle ve sakın metal kullanma... sıkı sıkı bağlı olmalısın yoksa basınç salınımında ve polarite değişiminde diğerleri gibi göğe çekilirsin."

      Bütün bunları okuyunca aklıma ilk gelen şey okyanusun dibine sığınmak olmuştu. Bildiğim kadarıyla denize düşen yıldırımlar yüzeyden uzaktaki canlılara zarar vermiyor. Tsunamiler de fazla sorun yaratmaz diye düşünüyorum. Fakat bunu yapmak herhalde milyon dolarlar tutar. 1 hafta, hatta belki de bütün 6 ay boyunca denizin tabanına inşa edilmiş bir sığınakta kaynaklar tükenmeden, oksijen sağlayarak kalabilmek mümkün mü - eğer mümkünse de bunu kaç kişi yapabilir bilemiyorum.

      Yukarıda Baba'nın anlattıklarına göre topraktan uzak durmamız gerekiyorsa toprağın altına sığınan hayvanların da ölmesi gerekmez mi? Ormanlar da yanıp kül olacaksa o ihtimal de gitti. Tünel derken de dağların içine insanların inşa ettiği tünellerden bahsediyorsak onlar da muhtemelen yıkılıp üstümüze çökecektir. O zaman gerçekten bu hayvanlar nasıl hayatta kaldı ilginç. Hepsi elektrik izolasyonuna sahip derken tünelleri mi kastettin yoksa hayvanların bedenlerini mi?

      Sil
    7. Şehirler metal yoğunluklarından dolayı plazma akımlarını direk üzerine çekecek ve ayrıca panik ve pandemiden ötürü ölüm kapanı halini alacaktır. Toprak doğal bir izolatördür elektrikten korunmak için fakat düz arazi güçlü depremlerden dolayı zemin sıvılaşmasına uğrayarak balçık seli halini alacaktır. Bu durumda güçlü kayalık yapısına sahip dağ oluşumları tabi metal barındırmıyorsa bir nevi koruyucu olacaktır. Deniz kenarlarından bahsetmiyorum bile. Oluşan dev dalgalar herşeyi yutacaktır. Ormanlar yıldırımlar sonucu çıkabilecek yangınlarda dolayı gene ölüm kapanı olacaktır.

      Maalasef gelecek olandan hiçbirimiz kaçamayacağız gibi duruyor sadece işaretleri doğru takip ederek gelecek olanı başlamadan farkına varabilmemiz gerekecek burada benim anladığım zamanlama ve önceden hazırladığımız bir kaçış planı önemli ne kadar başarılı oluruz bir muamma ama en azından olacakları izlememiş olup birşeyler denemiş olmak kurtulmak için bence önemli. Enki buradan bizleri uyararak en azından kurtulmak için birşeyler denememiz için bize bir şans yarattı.

      Sil
    8. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    9. @Taurus
      Hayvanlar nereye nasıl tünek yapıyor ve kışı nasıl yerlerde geçiriyorlar bir bak. Hayatta kalanların çoğu zaten kış uykusunda oluyor! 100 ayı değil 4-6 tane kurtulsun yeterli... 500 kurt değil, 8-10 tane kurtulsun yeterli. Anlıyormusun?! 3-4 sene sonra en büyük gıda kaynağı denizler ve göllerdeki balıklar olacak, bunlarla kurtulan her yırtıcı besleniyor olacak ve bu bolluk dönemi boyunca yırtıcılar daha kolay olan gıdaya yöneleceğinden diğer otçullar daha hızlı üreyecek. Tek yapman gereken korkunu bir kenara bırakıp düşünerek realist senaryoyu kafanda canlandırman. Sonumuz geldi bittik biz diyorsan zaten sana kime yardımcı olmayacağından sen kendi sonunu kabullenmiş oluyorsun demektir. Bu kadar kolaymı hayatı bırakmak???

      Sil
  27. Halhael sen bulunduğun bölgede şımşek tarzı olaylar yaşıyor musun?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şuan ben anormal bir durum görmedim plazmanin yoğunlaşmaya başlamadan elektronik aletler bozulmaya başlar düşünüyorum o kadar enerjiyi bir yere saklayamazlar

      Sil
  28. Adad Storm God of Thundery Weather (Mezapotamya tanrısı)

    Ishkur (Mezapotamya mitolojisi)

    Jofur (Roma mitolojisi)

    Perendi (Arnavut mitolojisi)

    Perkunas (Litvanya mitolojisi)

    Perun (Slav mitolojisi)

    Pyerun (Slav mitolojisi)

    Thor (İskandinav mitolojisi)

    ASYA ŞİMŞEK-GÖK GÜRÜLTÜSÜ TANRILARI
    Adad (Babil-Asur mitolojisi)

    Ajisukitakahikone (Japon mitolojisi)

    Baal-Hadad (Suriye mitolojisi)

    Ishkur (Babil-Asur mitolojisi)

    Lei Gong (Çin mitolojisi)

    Lei-zi (Çin) - Tanrıça

    Parjanya (Hinduizm)

    Raiden (Japon mitolojisi)

    Raijin (Japon mitolojisi)

    Raitaro (Japon mitolojisi)

    Susano-o (Japon mitolojisi)

    Teshub (Hurrian mitolojisi)

    Xiu Wenyin (Çin) - Tanrıça

    AVRASYA ŞİMŞEK-GÖK GÜRÜLTÜSÜ TANRILARI
    Ambisagrus (Kelt mitolojisi)

    Aplu (Etrüsk mitolojisi)

    Brontes (Yunan mitolojisi)

    Gebeleizis (Dacia mitolojisi)

    Horagalles (Sami mitolojisi)

    Indra (hinduizm)

    Jupiter (Roma mitolojisi)

    Leucetios (Kelt mitolojisi)

    Parjanya (Hinduizm)

    Perëndi (Arnavut mitolojisi)

    Perkunos (Baltık-Slav; Litvanya Perkunas, Slav Per(k)un)

    Perkwunos (Hint-Avrupa mitolojisi)

    Summanus (Roma mitolojisi)

    Taranis (Pan-Kelt)

    Tarhunt (Hitit mitolojisi)

    Tuireann (İrlanda mitolojisi)

    Ukko (Fin mitolojisi)

    Zeus (Yunan mitolojisi)

    Zibelthiurdos (Trakya mitolojisi)

    AFRİKA ŞİMŞEK-GÖK GÜRÜLTÜSÜ TANRILARI

    YanıtlaSil
  29. AFRİKA ŞİMŞEK-GÖK GÜRÜLTÜSÜ TANRILARI
    Azaka-Tonnerre (Voodoo-(Benin'de Vodun; Haiti'de Vodou ve Dominik Cumhuriyeti'nde Vudu)

    Dongo (Afrika mitolojisi)

    Jakuta Fırtına ve şimşek tanrısı (Afrika mitolojisi)

    Mulungu (Afrika mitolojisi)

    Oya (Yoruba mitolojisi-Nijerya)

    Oshe (Afrika mitolojisi)

    Shango Orisha Şimşek tanrısı

    Shango (Yorùbá mitolojisi)

    DİĞER GÖK GÜRÜLTÜSÜ/ŞİMŞEK'LE BAĞLANTILI İSİMLER
    Ahomana - gök gürültüsü (Polinezya)

    Ah Peku - Maya Gök Gürültüsü tanrısı

    Aji-Suki-Taka-Hiko-Ne - Gök gürültüsü tanrısı (Japon)

    Ashie - Gökgürültüsü kuşu (Yerel Amerika)

    Barak - gök gürültüsü, yada beyhude (İncil)

    Boanerges - Gökgürültüsünün oğlu (Biblical)

    Chequa - Gökgürültüsü kuşu (Potawatomi/Kızılderili)

    Dalogdog - gökgürültüsü (Cebu, Filipinler)

    Enlil - Gök gürültüsü tanrısı (Babil)

    Guntur - gök gürültüsü (Quenya)

    Haokah - Kuzey Amerika kızılderilileri - Siyu kabilesi gökgürültüsü tanrısı

    Heng - gökgürültüsü tanrısı (Huron mitolojisi)

    Hino - gök gürültüsü tanrısı, dorukların bekçisi (Iroquois/kızılderisi mitolojisi)

    Indra - Gök gürültüsü ve fırtına tanrısı (Hint)

    Ini-to - gürültülü baharlar (Navaho [veya Diné])

    Kaminari - Japon gökgürültüsü kadını

    Keme - Secret Pajackok - thunder (Kuzey AMerika-Kızılderili)

    Keneun - Thunderbird/gökgürültüsükuşu (Iroquois/kızılderili mitolojisi)

    Lei - Gökgürültüsü (Çin)

    Mekkhala - Gökgürültüsü meleği

    Michikinaqua - fırtına bulutu (Ojibva veya Anişinaabe veya Çippeva/kızılderili)

    Nariko - gökgürültüsü

    Ninurta - boran tanrısı (Sümer/Babil)

    Nonóma'e - gökgürültüsü (Cheyenne[Şayen]/kızılderili)

    Orko - Basklı gökgürültüsü tanrısı

    Ouxouiga - thunderbird/gökgürültüsü kuşu (Apaçi)

    Perun - gökgürültüsü (Slav Mitolojisinde Erkek)

    Pikne - (uzun olan), Gök gürültüsü tanrısı (Estonya)

    Potojchi - gök gürültüsü

    YanıtlaSil
  30. Daha 60 70 tane daha vardi hepsi yıldırım tanrıları insanlar korktuklarını tanrisallastiriyorlar. mitolojileri biraz karistiracagim acaba neler çıkacak

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elinde bir VAJRA ile betimlenmiş olanlar, bu afetin tanrılarıdır.

      Sil
    2. Vara diyince internete baktım. Ve bununla ilgili bir sürü anlamadığım bilgiye ulaştım. Hem de ilk aramada. Bu bilgilerde kutsal kase ile ilgili bilgiler vardı ve Annunakilerle ilgisi. Pek anlamadım çok da bakmadım. Beni baya aştığını fark ettim. Herhalde bu döngülerin şeması falandı tam anlamadım. Enki kutsal kase anlatılan dinin dışında nedir. Eğer anlayabiliyorsan söyler misin?

      Sil
    3. Anlatabiliyorsan olacaktı bu ufak yazım hataları hep oluyor ama sebebini anlamadım.

      Sil
    4. Kutsal kase, yaşadığımız dünya ve onun sinirsel bağlantısının bir sembolüdür. Dünyayı kutsal olarak gösterir. Ortada bir kase yok, onun içinde yada başka bir deyimle üzerinde yaşıyoruz.

      Sil
    5. Enki vajra deyince resimlere bakınca aklımda bir şey belirdi. Bir kere YouTube videosu izlemiştim. Ama tam izlememiştim ama anlattığın vara tarzı kutsal bir nesne bulunmuştu. Acaba bu afet silahını hayırseverler kullanıyor olabilir mi?

      Sil
    6. Böyle bir silah yok... tamamen uydurma. Hayırseverler YIKICI değiller... koyunlar yıkıcı!

      Sil
  31. Plazma fırtınasından niye kurtulmak isteniliyor ki zira aşağı yukarı hiç birimizin özenecek bir yaşamı yok hoş benimkisi öyle zaten ... Yaşadığımızı zannediyoruz ama hiç birimiz yaşamıyoruz birer kısır döngü içerisinde ömrümüzü tüketiyoruz ve maden olmak için sabırsızlanıyoruz. İnsanlar üreme'yi durdursalar bütün oyunu bozmaz mı ?
    Galiba bu söyledigim imkansız bir şey ... Zaten bu kıyamet daha doğrusu plazma fırtınasına hazırlık yapılıyor hepimizin de gördüğü gibi doğada tek başına adında programlar var yani şimdiden programlamıyoruz

    benim en çok moralimi bozan şayet öldükten sonra tekrar ve yeniden yaratacaksak en kötüsüde bu ve bu döngüden hiçbir zaman kurtulamayacağız değil mi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hatalarından öğrenip bir sonrakinde onları tekrarlamadığın zaman burada kurtulmuş olacaksın ama yinede başka bir yerde olacaksın. Varoluştan kaçış yok - tek gerçek ve sonsuz olan şey varoluş.

      Sil
  32. Enki ay insanların bilincini neden bu kadar etkiler gurdjieff (hristiyan ezoterizmi Türkistan ezoterizmi karışık) ayın insanın en büyük düşmanı olduğunu söylüyordu ayın insanları koruyup kollayip besleyip kendi varoluşu için besin olarak kullandığını söylüyordu ne kast etmeye çalıştı çok merak ettim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seni etkileyen şey gördüğün ay değil - görmediğin ay. Her nasıl bir açıklama yazsamda bu onun ne olduğunu kafanda sana canlandıramayacak. Görmekte olduğun ay yansıması onun kendi buz kubbesinin yansımasıdır, bu yüzden sana sanki yuvarlak duruyor gibi geliyor. Ezoterikten önce herşeye EM ve elektrik açısından bakmayı dene.

      Sil
  33. pek muhterem enki tekrar dönüşünüzü yeisle karışık sevinçle karşıladım son yazınız olacağı için sanırım. yazılarınızın berdevam olmasını isterdim.mamafih bu böyle olmuyor gerçekte.bazı sorularım yine olacak size.1) gerçek yaşınızı daima tecessüs etmişimdir.affınıza sığınarak bu mevzuda beni münevver kılmanızı arzu ederim. 2) yazının başında bunların tamamen hayal ürünü uyduruk şeyler olduğunu anlamamızı istediğinizi yazmışsınız. buna evvelki yazılarınızdada rastladığımdan merak etmekteyim nedenini.3) evvelki yazılarınızda hangi bloglardan faydalandığınızıda (en azından bazılarını) söylemeniz mümkünmüdür acaba?bir tanesini sanırım bulmuştum (pro vladimir). değerli zatıalinize saygılarla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. https://www.youtube.com/watch?v=5c_QFoazlVU#t=00m42s

      Sil
    2. @Emre Sezgin
      1) Buna asla cevap vermeyeceğimi biliyorsun.
      2) Aklı olan, hayali gerçekten ayıracak yetiye sahiptir. Koyunsal panik ortamı oluşturma amacım yok. Koyunlar en başta bu cümleleri okuduklarından, ardından yazılacak tüm gerçekleri "nasılsa uydurma bu" diyerek ret etmeye programlıdırlar.... bu onların doğası.
      3) Pro-vladimir kendi içinde birçok farklı bloga bağlantı sunuyor zaten, onları bulmalısın. Ben şahsen tek tek blog aramıyorum, sadece önüme çıkıveriyorlar. ekonomi haberleri için zero-hedge.com öneririm. Youtube da Крамола, Валерий, philipp druzhinin ve newearth kanallarına bakabilirsin.... ilk iki kanal rusça tabiki öteki ikisi ingilizce. Philipp balçık seli hakkında uzmandır, newearth ise geçmiş ve tarihi hatalar konusunda. Bu kanallar vasıtası ile diğer bağlantılı kanallara ulaşabilirsin. Youtube un önerdiklerine değil, kanal sahiplerinin takip ettiklerine bak. Youtube seni yolundan alıkoyacak şekilde öneriler sunmaya programlıdır - bunu unutma. Daima ne aradığını bilmelisin, google da her zaman bu konuda yardımcı olmaz! Siteler ve sağladıkları linkler vasıtası ile aradığına ulaşırsın, yani zaman alıcı bir uğraşı ile. İstediğin şey asla google in ilk sayfasında bulunmaz. Değerli bilgiler ise çoğunlukla ücretli sitelerde olur! Bedava sitelerden elde ettiklerin sadece %30 kadarıdır yani giriş yemeği gibi birşey, ana yemek ve tatlı daima ücretlidir! Bu nedenle internetteki bedavalar arasında eğer kendi aklını kullanarak yazılarda bulunmayan bir şeyi keşfedemiyor ve orada burada yazılan ile herşeyi anlayacağını umuyorsan çok yanılıyorsun demektir.

      Bol şanslar

      Sil
    3. allah razı olsun sizden enki. kaç ömür yaşasam bilemiyeceğim şeyleri gösterdiniz.

      Sil
  34. Atlantis efsanesinde Yunan filozofu Atlantis’i M.Ö. 370’da şöyle yazmış Atlantis ile yunanistan savaşında acgozlulugunden dolayı kızmis ve Zeus (:D) Atlantise saldırmış ve yıldırımlar la batırmış
    http://www.hiddenmysteries.org/themagazine/vol14/articles/masonic-33rd.shtml
    33.paralel altın şeriti merak esdersenjz

    YanıtlaSil
  35. saygıdeğer Enki, yazının masal ve uyduruk şeyler olduğuunu belirttiğin için teşekkürler.. bu masalla ilgili bir kaç soruya izin var mıdır? "Ardından bir tabakta ahtapot ayağı getirip üzerine bir sıvı damlatıp koklamamı istediler." bu kısımda aldığın kokuyu birşeye benzettin mi? Peki parçada bir gözle görünür bir değişim var mıydı? kısacası o sırada o tabakta neler döndüğünü kavrayabildin mi? paylaşırmısın.. Kokunu kamufle eden ve çevrene ekmen için verilen tohumların hangi bitkiler olduğunu çözebildin mi? İnceleme fırsatın oldu mu? Şu kadının gece olmayınca değişmesi durumu, melatonin hormonunun salgılanmaması ya da biyolojik saatin kafayı yemesiyle birlikte adet görememe gibi bir takım basit sebepler mi yoksa anlamadığım daha derin birşeyler mi var? Uzun saçın çevreyi daha güçlü algılamayı sağladığını birinden daha duymuştum, fakat anlam veremedim... o kısımı biraz daha açıklayabilir misin üstad.. Son olarak Guide stone'da yeni bir dil ile insanlığı birleştir yazıyor, tufandan sonra yapay bir dil mi üretilecek.. neden buna gerek olsun ki? Babil kulesi tekrar inşa edilip, tanrı tarafından tekrar yıkılıp, farklı diller mi öğretilecek.. hep aynı fasıl..Bir de koyunlar zaten kıyameti beklediğinden o manzara karşısında ölmeye, tanrıçalarına ulaşmaya meyilliler.. Bu depopülasyon olayı çok zor olmayacaktır diye düşünüyorum :).. sorduğum sorulardan, cevabını paylaşmak istediğin olursa çok minnettar olurum.. tüm bu bilgileri yazıya döküp paylaşman bile merak konusu iken.. hala soru sormakta aç gözlülük sanırım. Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahtapot ayağı üzerine damlattıkları şeyin ne olduğunu bilemiyorum. Damlatma sonrası herhangi bir deformasyon olmadı, sadece koku keskinleşti... bana göre küf, lavanta ve amonyak kokusu karışımı idi fakat daha önce bu kokuyu hiçbiryerde almadığım için ilişkilendirebileceğim bir şey yok. Bana neyin kokusu olduğunu söylemediler, konu illaki bir canlı olmayadabilir, çünkü yüzeysel değişim sonrası ortaya çıkacak yeni yapılardan dolayı - tehlikeli olarak tanımlanan alanlardanda böyle bir koku gelebilir.

      Bana verilen tohumlardan birisi "sanırım" limon otu diğeri ise dikenli böğürtlen ve ısırgan otu. Bunu sadece tohumları yaklaşık olarak benzettiğim için yazıyorum. Ne olduklarını ancak 2-3 ay sonra anlayabilirim... ekeli 2 hafta oldu. Çıktıkları zaman göreceğim.... beni endişelendiren ise "ya hiç bilmediğim bir bitki ise ne olacak" sorusu.

      Kadınlar konusunda... melatonin ve biyolojik saat doğru tespit! Ancak Ayın olmaması ve kadınları etkisi altında tutmuyor olmasından dolayı, gördükleri göksel manzara onlara nereden geldiklerini hatırlatacak ve bunu "işte oradan" diye gösterecek yapıda olacaklar. Ay onlar için bir amnezi örtüsü gibi. Komadan uyanıp önce amnezi yaşadıktan sonra herşeyi hatırlamaya başlayan birinin çektiği sıkıntıları ve kafa karışıklığını düşün - onun gibi bir durumları olacak... psikolojileri dengesiz olacak. İlk birkaç ay çok dikkatli olmak gerekiyor - seni düşman yada saldırgan zannedip öldürmeye teşebbüs etmesi mümkün. Dengelerini bulana kadar cinsel bir ilişkiyi pek düşünmemek lazım, çünkü karşında azgın bir dişi kaplan bulabilirsin ve bu hiç komik olmaz!

      Uzun saçlar tıpkı antenler gibidir, ne kadar uzun olurlarsa o kadar güçlü alıcı olurlar. Normaldede birçok şeyi saçlar vasıtası ile hissediyoruz ancak bunların çoğu hakkında eğitimsiz olduğumuzdan görmezden geliyoruz... 6. his dediğimiz şeyin kaynağı saçların çevredeki EM anomali algısından ibaret. Misyoner askerler şekil olsun yada korkutucu görünsün diye sakal bırakmıyorlar - bunun gerçek amacı onları hayatta bırakacak algı yetisine sahip olmak. Ordular uzun süre önce bu fenomeni test ettiler ve biliyorlar. Askerler bu yüzden kıldan arındırılarak savaşa yollanır - algısız bir şekilde ölmeleri için.

      Lisanın günümüze kadarki serüvenine bakarsan onun canlı olduğunu ve bizimle beraber büyüyüp geliştiğini ve yine bizimle beraber çürüyüp bozulduğunu görürsün. Yeni lisanın ata lisan denen kısa ve hecesiz bir lisandan türemesi öngörülüyor. Bugün kullandığımız kelimeler hecelerden yani aslında antik kelimelerin birleşiminden oluşuyor. Yeni lisan hem öğrenmesi kolay hemde iletişimi net sağlayan bir tane olacak. Afet sonrasında birçok kelime artık kullanılmayacağından unutulacak ve yerini yeni lisan alacak... Bu bir süreç, hemen olan bir şey değil. Toprak "T", Kap "U"= TU yani (kilden yapılmış) çanak gibi... Önce sembolizm başlayacak, onu takibende seslerin bu semboller vasıtası ile yazımı. 50-100 sene civarı sürecek bir işlem. Unutma daima öğretmenler olacak!

      Depopülasyon olayı dediğin gibi çok zor olmuyor... koyunlar gördükleri manzara karşısında zaten dona kalacaklar ve bu sayede işleri çabuk bitecek.

      Sil
  36. ENKIYI 2009 DAN BERI TAKIP EDEN BIRI OLARAK SUNLARI ALINTI YAPMAK ISTERIM. Hatirlayin, hepimiz sadece devasa ve cok eski bir oyunun icerisinde oynuyoruz ve bu oyunda gercekte kim oludugumuzu "bilerek" unutarak hatirlamaya calisiyor ve tekrar birbirimizi bulup aslinda BIR oldugumuzu kesfediyoruz. Tüm yasam BIRdir. Kolektif olarak inasanlik suan uzun süredir sifrelenmis olan benligine dogru olgunlasiyor ve gelisiyor. Yani, yeni bir dogum islemi gerceklesiyor ve bunda anne ve ona bagli olan bebek iliskisi yok. Kendi kaderini belirleyen bir dogum olacak. Bu hayat-devri bittiginde "Hersey gidecek ve hersey yenilenecek. Kücük devirler bir hasat verimi saglarlar ve ardinda gezegende hayat normal bir sekilde devam eder. Büyük devir Büyük bir Hasat verimi saglar ve böylelikle 3. Yogunluktaki suanki hayata son verir. Buna kozmik bir jet yikamasi gibi bakin, bu sayede gezegen dinlenir ve kendini yeniler. Sonucta hersey ve her canli (hersey aslinda canli) sonsuz BIR yaraticinin ilk evreni yaratmasi ile basladi. Yani bizler dogrudan sonsuz BIR yaratici tarafindan degil, daha dogrusu onun yaratmis oldugu bizim olan Logos ve alt-Logos taraflarindan yaratildik. Yani sonuc olarak sizin inandiginiz yaraticida ayni kaynaktan yaratilmis olan bir baska Logos olmus oluyor. Bizim inandigimiz yaratici ile sizin inandiginiz yaratici aslinda sonucta ayni kaynagin eseri. Buna bagli olarakda "hersey" BIR. Hersey tek bir yaraticinin elinden ciktigina göre, size zarar verecek olan seyinde ayni kaynaktan ciktigini anlamaya basladiginiz zaman, KORKMANIZIN HIÇBİR GEREĞİ OLMADIĞINI ANLAYACAKSINIZ. Düsmaninizi sevin! vet tüm ruhlar pozitif olmanin kendilerini eve götürecegini eninde sonunda ögrenirler. Ancak 3. yogunlukta iken negatiflik halen ögrenme isleminiz icin önemli bir arac niteligini teskil ediyor. Bu size "diger farki" ögretiyor. Negatiflige karsi daha fazla negatiflik ilemi karsilik veriyorsun? Atese karsi atesle savasmak pozitif bir sonuc elde etmeni sagladimi? Yoksa negatifligin farkina varip bunu bir arac olarak kullanip bundan eline gecebilecek olan firsatlarimi degerlendirdin? Bu firsatlarin ne olabilecegini senin özgür iradene birakip kendi kendine bulmani diliyorum. Bu oyun icerisinde, sizin ve bizim aramizdaki fark su: biz oyunu oynadigimizin farkindayiz!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. VE SON OLARAK Kendine karsi iyi ol. Varolusuna ve hayata karsi olan sevgini hissetmeye calis. Yedigin yiyecekler ve ictigin su icin, ayrica varoldugun icin sonsuz BIR yaraticiya tesekkür et. Simdiye kadar hayatta kaldin degilmi? Istedigin herseye sahip degilsin belki ama yasamak ve buraya gelip ögrenimini tamamlamak icin ihtiyacin olan herseye sahipsin. Bunun icin tesekkür et. Bu ani yasiyor olabildigin icin sana sunulmus olan imkana saygi duy. Sana özgür irade verilerek neyi yaratmak istedigine karar verme sansi verildi. Düsüncelerine siki bir sekilde sahip cik, onlar zannetiginden cok daha GÜÇLÜ. Eger sevginin kaynagindan gelmis isen, yaratici ve kendin icin cevrene yardim etmek senin dogandan gelir. Herzaman cevrendekilerine nasil yardimci olabilecegini düsün. Karanlik bir dünyadaki isik hüzmesi ol.

      Sil
    2. Selam Mert....
      Bunları yazan ben değildim... o yazımda sadece bir illuminati yazısından alıntı yapmıştım. Sadece yanlış anlaşılma olmasın diye not düşeyim!

      Sil
    3. Dipnot için teşekkürler Enki. Yazının farklı bir yazıdan senin alıntı yaptığını biliyorum, bilmeyen için iyi oldu.

      Sil
  37. Enki bu blogta hazır seni bulmuşken sormak isterim 2012 yilinda Asya içlerine gidip öğretmenlik yapacaktin!! Fakat isler senin istedigin gibi gitmedi zannedersem? Planin nedir? Bu kalan yasaminda

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okul olması gereken yerde ve öğrencileride bilmeleri gereken herşeyi öğreniyorlar. Özellikle bu olay için haftanın bir günü 24 saat doğa eğitimi alıyorlar. Hepsi ne yapması gerektiğini biliyor. Ben bir organizatörüm..... olması gereken herşeyi ve herkesi bir yerde topladım ve hayatımda yaptığım en iyi şeyde belki buydu.

      Geri kalandaki planım şimdilik sadece hayatta kalmak, çünkü bilinmeyen bir dönem ve ortam için plan yapmak sadece zaman kaybı olur.

      Sil
    2. Seni tanidigima sevindim. Enki
      Verdigin bilgiler icin cok tesekkurler. Fakat senin dedigin gibi belki cogumuz başaramayacağız ama hayatta kalma savasi verirken burada yazilanlar cogu insan icin faydali olacak diye umut ediyorum. dunyada olacak bu bahsettigin senaryo erken baslarsa Umarim burada seni takip eden herkes hayatta kalmayi basarir.Herkese bol sans diliyorum.

      Sil
    3. Aslında burada soru sorulmasından çok herkes şimdiye kadar yazdığım ayrıntılar doğrultusunda mümkün gördüğü hayatta kalma planını ve nelere gereksinim olacağını yazsa daha faydalı olurdu. Çünkü ancak o zaman bir kapının arkasındaki diğer kapı görünür olur. Çoğunluk burada kapının ebadı, rengi, menteşesinin ağırlığı yada kapı kolunun uzunluğunu soruyor...

      Mesela tropik iklim olacağından artık battaniye, kazak yada monta ihtiyaç olmayacak.... bunu hemen listeden silebilirsiniz..... çıplak gezebilirsiniz! sürekli gündüz olacağından el feneri gibi şeylerede ihtiyaç olmayacak.... gerisinide okuyanlar düşünsün.

      Sil
    4. bolca gıdaya ve 1 aylık suya ihtiyaç var su ihtiyacı tropik iklim dolayısı ile karşılanabilir fakat gıda bulması nerdeyse imkansız olacak 6 ay boyunca (ortada meyve ağacının bile kalmayacağını varsaydım) gıda koruyucusunun aliminyum olmaması lazım kızarırız, seramik bıçak alınabilir (elektrik iletmeyen bıçak vs) pusula halat gerek sarı çizme alınabilir(çiftçi botu sarı uzun olan) gaz maskesi alınabilir o kadar orman yanarsa nefes alınmaz.magnezyum çubuğu alınabilir ateş yakmak için ama bu biraz zor gibi.ilk yardım kiti ve kesinlikle 3.düzey antibiyotik gerek o kadar ceset olursa hastalıktan kırılırız

      Sil
    5. Çakmak gazı bittiğinde yalan olur, kibrit ıslansa işi biter. Magnezyum çubuğu odamın bir köşesinde durur herzaman.. Metal taşımak apttallık olur yerine, kirpi oku taşımak mantıklı olucak savunma silahı olarak. Ucunada biraz zehir hmmmm ilkellik duygularım kabardı napıyymmm :)

      Sil
    6. İlk dönem herşeyi çiğ yemeniz gerek, bu su ihtiyacınızı karşılayacak olan önemli bir konu. Suyunu kaybetmiş kurutulmuş gıdalar sizleri susatır ve bunun olmasını istemiyoruz- değil mi? Yeni ölmüş hayvanları yemeniz gerekebilir.... etin çürüme aşamasına gelip gelmediğini anlamayı öğrenin! Hayati değerli bir bilgi bu!

      Ateş yakmanın 10larca metodu var, bunları youtube dan öğrenin ancak başlarda işinize yaramayacak. Karanlıkta olmayacaksınız, üşümeyeceksiniz ve gıdanız çiğ olacak... ateşi ne zaman kullanmanız gerekecekki? Belki daha ilerde ama ilk dönemde kesinlike değil.

      Sil
    7. Enki eti çiğ yiyince hastalık riski doğmuş olmuyor mu?

      Sil
    8. tazeyken demişsin o saman risk olma ihtimali düşük ama o zaman da risk yok mu?

      Sil
    9. Öncelik hayatta kalmaksa seçim şansı az olur. Et bozulmadığı sürece çiğ yenebilir.

      Sil
    10. su arıtmayı, avlanmak için ok-yay kullanmayı, tuzak yapmayı, doğada su bulmayı, barınak yapmayı öğrenmek gerek. Ateş işi en kolay iş, magnezyum çubuğundansa ufak bir mercek ile ateş yakılır, bir kez yakılınca da korlarından sürekli yakarsın zaten.. ama ateş demek 1km çapta yerini belli etmekde demek. Vahşi hayvanı ateşle uzak tutabilirsin ama, vahşi insanı-barbarı mıknatıs gibi çekersin. daima sessizlik içinde olmalı, yediğin yemeyi bile sessizce yemelisin. dışkını gömmelisin. Ayrıca bir şeyi ilk kez yapmadığında, daha rahat oluyorsun. Bence çiğ ete şimdiden alıştırmak lazım iç organları. İnsan uzun zamandır çiğ et yemediği için vücutta bu olay için kullanılan sistem -apandis idi sanırım- köreliyormuş diye okumuştum.. O sırada yiyip hasta olmaktansa, şimdi yiyip bağışıklık kazanmak güzel seçenek.

      Sil
    11. Çömlek yapmak için kil bulmak ve onu şekillendirmek.....
      Tüm bunlar youtube da mevcut videolar!!

      Sil
    12. çok ihtiyaç olursa toprak 20-30 kazılır, yıldız ateşi yakılır (oldukça kısık bir ateştir) şüpheli suyu pet şişeye koyup ateşin yakınına koyarsanız yarım saat gibi bir sürede kaynar. Şu kitaptan çok fazla bilgi edinmiştim. https://www.gezenbilir.com/konu/survival-el-kitabi.8969/ yardımcı olabilir. bunları deneyip pratik yapmadan zor ama bilmekte- hiç bilmeyen birine göre 1 adım önde olursunuz.

      Sil
    13. kil bulma- şekillendirme https://www.youtube.com/channel/UCAL3JXZSzSm8AlZyD3nQdBA

      Sil
    14. Plastik şişeyi sadece başka imkan yoksa kullanın, çünkü içeceğiniz su plastik tadında ve yine plastik içerikli olacak. Bu sadece extreme survival yoludur!!!

      Sil
  38. Enki tam emin olmak için soruyorum afette plazma saldırısı olacak ve akabinde de videolarda gördüğümüz gibi plazmanın toprağı su gibi şekilendirmesi(balçık seli) depremler tsunami gibi şeylerin kombinasyonundan mı ibaret olacak. Kafamda netleşmesi için özet niyetinde soruyorum.

    YanıtlaSil
  39. Eski afetin antik bir kayıdı. Kolbrin incili aslında incil değil, sadece günümüzdeki incilin alıntı yaptığı kaynaklardan bir tanesi. Bu nedenle bu kitaba artık Kolbrin İncili deniyor ve ne hikmetse Türkiyede kimse onu tercüme etme zahmetine girmemiş!!!

    KOLBRIN BIBLE
    CHAPTER THREE
    THE DESTRUCTION AND RE-CREATION

    It is known, and the story comes down from ancient times, that there was not one creation but two, a creation and a re-creation. It is a fact known to the wise that the Earth was utterly destroyed once then reborn on a second wheel of creation.

    At the time of the great destruction of Earth, God caused a dragon from out of Heaven to come and encompass her about. The dragon was frightful to behold, it lashed its tail, it breathed out fire and hot coals, and a great catastrophe was inflicted upon mankind. The body of the dragon was wreathed in a cold bright light and beneath, on the belly, was a ruddy hued glow, while behind it trailed a flowing tail of smoke. It spewed out cinders and hot stones and its breath was foul and stenchful, poisoning the nostrils of men. Its passage caused great thunderings and lightnings to rend the thick darkened sky, all Heaven and Earth being made hot. The seas were loosened from their cradles and rose up, pouring across the land. There was an awful, shrilling trumpeting which outpowered even the howling of the unleashed winds.

    Men, stricken with terror, went mad at the awful sight in the Heavens. They were loosed from their senses and dashed about, crazed, not knowing what they did. The breath was sucked from their bodies and they were burnt with a strange ash. Then it passed, leaving Earth enwrapped within a dark and glowering mantle which was ruddily lit up inside. The bowels of the Earth were torn open in great writhing upheavals and a howling whirlwind rent the mountains apart. The wrath of the sky-monster was loosed in the Heavens. It lashed about in flaming fury, roaring like a thousand thunders; it poured down fiery destruction amid a welter of thick black blood. So awesome was the fearfully aspected thing that the memory mercifully departed from man, his thoughts were smothered under a cloud of forgetfulness. The Earth vomited forth great gusts of foul breath from awful mouths opening up in the midst of the land. The evil breath bit at the throat before it drove men mad and killed them. Those who did not die in this manner were smothered under a cloud of red dust and ashes, or were swallowed by the yawning mouths of Earth or crushed beneath crashing rocks.

    The first sky-monster was joined by another which swallowed the tail of the one going before, but the two could not be seen at once. The sky-monster reigned and raged above Earth, doing battle to possess it, but the many bladed sword of God cut them in pieces, and their falling bodies enlarged the land and the sea.

    In this manner the first Earth was destroyed by calamity descending from out of the skies. The vaults of Heaven had opened to bring forth monsters more fearsome than any that ever haunted the uneasy dreams of men. Men and their dwelling places were gone, only sky boulders and red earth remained where once they were, but amidst all the desolation a few survived, for man is not easily destroyed. They crept out from caves and came down from the mountainsides. Their eyes were wild and their limbs trembled, their bodies shook and their tongues lacked control. Their faces were twisted and the skin hung loose on their bones. They were as maddened wild beasts driven into an enclosure before flames; they knew no law, being deprived of all the wisdom they once had and those who had guided them were gone. The Earth, only true Altar of God, had offered up a sacrifice of life and sorrow to atone for the sins of mankind.

    Man had not sinned in deed but in the things he had failed to do. Man suffers not only for what he does but for what he fails to do. He is not chastised for making mistakes but for failing to recognize and rectify them.

    YanıtlaSil
  40. Devamı...

    Then the great canopy of dust and cloud which encompassed the Earth, enshrouding it in heavy darkness, was pierced by ruddy light, and the canopy swept down in great cloudbursts and raging storm waters. Cool
    moontears were shed for the distress of Earth and the woes of men. When the light of the sun pierced the Earth's shroud, bathing the land in its revitalizing glory, the Earth again knew night and day, for there were now times of light and times of darkness. The smothering canopy rolled away and the vaults of Heaven became visible to man. The foul air was purified and new air clothed the reborn Earth, shielding her from the dark hostile void of Heaven.

    The rainstorms ceased to beat upon the faces of the land and the waters stilled their turmoil. Earthquakes no longer tore the Earth open, nor was it burned and buried by hot rocks. The land masses were re-established in stability and solidity, standing firm in the midst of the surrounding waters. The oceans fell back to their assigned places and the land stood steady upon its foundations. The sun shone upon land and sea, and life was renewed upon the face of the Earth. Rain fell gently once more and clouds of fleece floated across dayskies.

    The waters were purified, the sediment sank and life increased in abundance. Life was renewed, but it was
    different. Man survived, but he was not the same. The sun was not as it had been and a moon had been taken away. Man stood in the midst of renewal and regeneration. He looked up into the Heavens above in fear for the awful powers of destruction lurking there. Henceforth, the placid skies would hold a terrifying secret. Man found the new Earth firm and the Heavens fixed. He rejoiced but also feared, for he lived in dread that the Heavens would again bring forth monsters and crash about him. When men came forth from their hiding places and refuges, the world their fathers had known was gone forever.

    The face of the land was changed and Earth was littered with rocks and stones which had fallen when the
    structure of Heaven collapsed. One generation groped in the desolation and gloom, and as the thick darkness was dispelled its children believed they were witnessing a new creation. Time passed, memory dimmed and the record of evens was no longer clear. Generation followed generation and as the ages unfolded, new tongues and new tales replaced the old.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kısımda bahsettiği afet ile sizin anlattığınız afet çok benziyor gibi geldi... Toprağın-dünyanın yüzü değişti,, zaman geçti, eskiler unutuldu ve yeni hikayeler eskilerin yerini aldı.. Peki siz tufandan sonrası için hangi kitapları kurtarmayı düşünüyorsunuz, var mı böyle bir planınız?

      Sil
    2. Sadece Tao Te Ching kitabı.... kaybetsemde aklımda olan kitaplardan bir tanesi. Diğeri çin eczası ve bitkileri kitabı. Yalnız bu kitaplar mikro ebatta, yani avuç içi kadarlar ve okunmaları için büyüteç mercek gerekiyor. Boynuna asıp sana ağırlık yapmadan gezdirebileceğin en önemli kitaplardan bir tanesi. Avlanma, ilk yardım ve sığınak konularını çoktan öğrenmiş olman gerekiyor.

      Sil
    3. Bahsettiğim ve eskilerin anlattığı şey aynı şey çünkü hep aynı şekilde gerçekleşiyor. Sadece bugün artık realist bir şekilde neyin ne olduğunu biliyoruz. 100 yıl önce bir köylüye plazmanın ne olduğunu nasıl anlatabilirdin?

      The body of the dragon was wreathed in a cold bright light and beneath, on the belly, was a ruddy hued glow, while behind it trailed a flowing tail of smoke. Ejderin göbeğindeki ışıma plazma ve bunu tüm dünya aynı anda görebiliyor. Aynı şekilde bizden sonraki nesillere bu olayı nasıl anlatacağızki ne gördüklerini anlayabilsinler. Yinemi ejderle başlarız? Kim bilir!

      Sil
    4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    5. Selam,
      Yorumları takip et, çoğu bilgiler içeriklerde. Öğrenmen gereken çoğu şeyde youtube videoları ile mümkün.

      Sil
  41. Selam Enki,

    Buraya kadar anlattıklarından ve yapılan yorumlardan çıkardığım sonuçlara göre oluşturduğum konsept şu yanlışım varsa düzeltirseniz sevinirim.

    1- Bu felaketin başlama zamanı tahmini olarak kış döngüsüne denk geliyor Aralık ayında artan roket denemeleri yada kış uykusuna yatan hayvanların kurtulma ihtimali buna örnek. Bir nevi yılbaşı kutlamaları bu senede yırttık demek gibi bişey oluyor.

    2- Felaket başlamadan önce öncü dalgaları olacak örnek olarak depremler veya göksel fenomenlerde aşırı artış gibi. Burada dikkat etmemiz gereken şey panik olmadan gelen felaketin farkında olarak kendimizi hazırlamak. Mesela önceden belirlediğimiz sığınma yerine geçmek gibi.

    3- Toprak iyi bir izolatör olduğu için plazma akımlarından korunmak için mağara, in gibi mekanlar sığınma yeri olabilir fakat burada dikkat edilecek husus dağ yapısının yığma toprak olmaması sağlam kayalık bir yapıya sahip olması ve herhangi bir metal madeni içermemesi gerekiyor yoksa meydana gelecek depremlerde mezar olur. 12 ve üzeri depremler arazinin yapısını tamamen bozacak ve sağlam kayalık olmayan zeminler balçık seli haline gelip nehir gibi akacaktır.

    4- Bu süreçte imkanımız varken şimdiden büyükşehirleri terkederek nüfus yoğunluğunun az olduğu yerlere yerleşerek kendimize kıyametten kurtuluş senaryosu hazırlamam gerekecek. Toplu ölümlerin yakınında olmak hastalık, salgın, suların kirlenmesi gibi etkenlerden dolayı felaketten kurtulunca bile sonrasında hayatta kalmak zor olacak.

    5- Ormanlık bölgeler yoğun plazma akımına uğraması sonucu yanacağından ölüm kapanı halini alacak ve felaket sonrasında gıda bulmak imkansız olacak. Tam emin olmamakla birlikte dünyamızda 300 yaşından büyük orman olmadığı bilgisi vardı tam kaynağını şimdi hatırlamıyorum. Bununda geçmiş döngüden kaynaklı olduğunu düşünüyorum.

    6- Belki hiçbirşey yapmayıp olaylar gelişirken ölmeyi beklemek en kolay yol olurdu hızlı bir şekilde yok olmak gibi fakat düşüncem hiçbirşey yapmamaktansa sorumluluk alıp hayatta kalmak için uğraş vermek bizi koyunlardan ayıran nokta olacak çünkü felaketten sonra hayatta kalanları çiçekli bahçeler beklenmeyecek. Düzen oturana kadar kaos hakim olacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. http://www.wikizero.biz/wiki/tr/Sekoya
      bu dünyada döngüden tek kurtulabilen ağaç sekoya ağacı ve en büyük özelliği yanmaya dayanıklı olması :D

      Sil
    2. 1) 25 Aralıkta eğer güneş kuzeye yönelmediyse sorunsuz bir yıl daha geçireceğiz demektir. Eğer olursa hemen orayı terk ediyorsun - hemennnnn.... yoksa çok geç olur!

      2) Afet sadece CHRISTMAS dediğimiz aralıkta gerçekleşiyor. İncilde yazıldığı gibi tam 7 sürüyor ve ertesi gün istirahate geçiyor.
      2 Yedinci güne gelindiğinde Tanrı yapmakta olduğu işi bitirdi. Yaptığı işten o gün dinlendi.
      3 Yedinci günü kutsadı. Onu kutsal bir gün olarak belirledi. Çünkü Tanrı o gün yaptığı, yarattığı bütün işi bitirip dinlendi.
      Bunun öncesinde doğal afetler tabiki olacak anca esas ölümcül vuruş yani tüm dünyanın aynı anda yaşayacağı an sadece bu aralıkta!! Diğer afetler çoğunlukla yerel olacak ve haberler zaten bunları kısa şekilde değerlendirecek...

      3) Evet.... ne kadar yüksek o kadar iyi. Özellikle devasa kayalardan oluşanlar. Kayalara çekiçle vurup sağlamlıklarını ölç. Tek vuruşta çatlayan yada dökülenler mezar olur. Granit elektriği iletir - uzak dur.

      4) Sadece 2 hafta içinde nereye gitmen gerektiğini bulur ve aklına yazarsın, biraz gezmen gerek. Yanına alman gereken en önemli şeyler, sulu meyvalar (alabildiğin kadar), metal olmayan bıçak yada aletler, halat, filtreli maskeler (gaz maskelerinde metal aksam olur), kirli suyu doğal yolla arındırmayı öğren. Yanına çok şey alamayacaksın, ona göre az ve öz olmalı!

      5) Evet son döngüden dolayı şuanki en yaşlı ağaçlar sadece 200-250 yaşlarındalar. Dağ tepesinde etrafta ağaçlarda olsa son çare olarak yer altına ayılarınki gibi bir tünek yapabilirsin, fakat bu az güvenli olan metod, çünkü çekim sırasında tutunacak yerin olmayabilir. Ormandan ve yanabilecek alanlardan mümkün olduğunca uzak olmaya çalış.

      6) Artık tepkisiz kalamayacaksın, çünkü biliyorsun!!! Düzenin oturması hasat zamanını bulur, yani temmuz agustos dönemi.... o zaman yeniden herşey yeşermeye başlayacak ve yiyecekleri rahat elde edeceksiniz. Gece olmadığından bitkiler daha çabuk yeşerecek ve meyveleri daha hızlı olgunlaşacak!!

      Sil
    3. Teşekkürler Enki bizle paylaştığın bu bilgi ile gördüğüm kadarıyla hazırlanmak için yeterli fakat boş vermek için hiç zamanımızın kalmadığını görüyorum. En azından hayatta kalmak için bizlere bir şans verdin çünkü artık "biliyoruz gelecek olanı" . Bundan sonra yapacağımız işaretleri takip etmek ve hazırlanmak tabi aynı zamanda hayatda devam edecek. Medeniyetimizin son bulmadan yapacaklarımız yapmak ;)

      Sil
  42. Enki bu felaketlerden önceki yön ve değişecek yön referansları hakkında Bilgi verebilir misin?

    YanıtlaSil
  43. Enki bu felaketlerde kuzey güney batı Doğu sistemi nasıl olacak?

    YanıtlaSil
  44. 1)Felaket başladığında yönler nasıl değişecek?
    Yazıdaki resmî biraz detaylandıranilşr misin?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. pusulada kuzey güneyi, güney kuzeyi gösterecek diye yazmıştı.. doğu batı da bundan tayin ediliyor zaten.

      Sil
  45. Pusulayı masama koyup bakıyorum kuzeyı gösteren yer arada bir sapıyor. Acaba bu etkinin bahsettiği olayla mı ilgili?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. EM dalgalanması, oldukça normal... Uç sağa sola sürekli kaymaya başlarsa - işte o kötüye işaret. O anda kuşların havalandığını görürsün. Yer altı aşırı basınç işareti... birşeyler ya patlamak yada kırılmak üzere demektir.

      Sil
  46. Enki incilde 7 mühürün bu 7 günle ilgisi var mı. Biliyorum odağımın dışında ama aklımda kalmasın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet aynı olayın mistik anlatımı.. 7 gün ve 7 borazan.

      Sil
  47. https://www.youtube.com/watch?v=DcPsrE60fAM zemin sıvılaşması burdakilerin 20 30 katı olacak galiba

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dakikalar içinde gölün içinde olacaksınız ve toprakla beraber olan balçık karışımıda hareket kabiliyetiniz azalacak, resmen batacaksınız.... Şehirlerin neden birer kapan olduğunu sanırım bu video oldukça iyi gösteriyor. Altınızda ne olduğunu bilemiyorsunuz.

      Sil
  48. Enki bir de dinlerle ilgili emin olmak istediğim bir şey var. Dümer dininde annunakikerle ilgili bir resim var iki insan bir kapı gibi git şeyin içinde bir şeye karar veriyormuş gibi konuşuyor. Bu resim de mi farklı devirleri gösteren bir sembolizm mi yoksa henüz anlamadığımız bir bölge mi? Resim bu.
    https://www.disclose.tv/pentagon-insider-claims-the-anunnaki-will-come-back-to-earth-313093
    Bu tarz dinsel şeyleri sormamın sebebi kafamda kalmaması için?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ortalarındaki o çiçeksi yapı çakraları sembolize ediyor diye biliyorum aynısının benzeri hermesin asasındada var

      Sil
    2. O gördüğün şey onların gördükleri evrenin (burası ve yukarısı) modelidir. Bu kitabımdaki bir konu olduğundan buna bedava erişim sunmuyorum.

      Sil
    3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
  49. Hafızalarımız silinecek mi enki bu olaylarda yoksa olayın şoku dolayısı ile mi böyle olcak

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olayın şoku ve ardından gelen hayatta kalma çabası.... güzel günlerdede eskinin önemini yitirerek yerini yeni yaşamın geleneklerinin alması. Hep aynı şey oluyor. Cennette yaşarken cehennemi kim hatırlamak ister?! Cehennemden bahsedende felaket tellalı diye köyden kovulur.

      Sil
  50. Enki bilgileri bozulmadan gelecek nesillere aktarmanın en iyi yolu onları taşa kazımak.Peki bu afetten sonra bu taştaki bilgiler de gidecek mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O taşlara ne yazacaksinki afetten sonra senin için bir önemleri olsun???

      Sil
    2. Enki demek istediğim şey yeni uygarlıkta bu uygarlıkla ilgili hatırlanması gereken şeyler bilinecek daha eskileri bulmak bir hayli zorlaşacak.

      Sil
    3. Aynı şimdi bizim öç 6000 yılındaki uygarlığı çözmekte zorlandığımız gibi.

      Sil
  51. Yani illaki sağlam kalan taşlık araziler köyler olacaktır değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk köyler yamaç ve tepelerde olur, çünkü ilk halklar geçmişten dolayı vadide ev yapmaya yanaşmazlar. Aşağı kısımları sadece ekim amaçlı kullanırlar.

      Sil
  52. enki , vazgeçmiş olduğunuz kitapta bu blogda bahsi hiç geçmemiş konular varmıydı? varsa eğer en azından bazılarının başlıklarını söyleyebilirmiydiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam işlevli düz dünya ve evren modeli
      Osmanlının uydurma olması
      Hayvanları yemeye başlamadan önceki etkileşim metodlarımız
      Ekonomik sistemin açıklarından faydalanma
      Tam işlevli Ay modeli, nedir nasıl ışıldar
      Irkların kökeni
      Emlak sektöründeki açıklardan faydalanarak bir aylık maaşla ev edinme

      Aklıma gelenler şimdilik bu kadar. Diğer birçok konuya burada yorumlarlada olsa biraz değindim ama geniş ayrıntıya yer vermedim.

      Sil
    2. İstanbul yüce tartaryanın kentlerinden biriydi sanırsam felaketten sonra Osmanlı diye sahte bir tarih uyduruldu.

      Sil
    3. Bu konuyu burada uzatıp esas konuyu dağıtmayalım. Sonuçta İlber amcayı zorda bırakaca çok şey yazabilirdim, ancak artık bir önemi yok.

      Sil
    4. gerçekten anlatacağınız çok şeyden mahrum kalınıcak.keşke çıkarsaydınızda fiyatı onbinler tl olsaydı.

      Sil
    5. Vallaha bu kitapta dikkatimi en çok Osmanlı’nın uydurma olması çekerdi. Osmanlı hayranlığı falan yok sadece hayali bir imparator olması bana tuhaf gelirdi? Gerçekten de tüm bildiklerimiz okuldan ve tvden ibaret ve imternet.

      Sil
  53. Enki hayırsever aile seni neden daha önce bu olayı söylemek için çağırmadı da tam o gün çağırdı. Bu söyleyemeyeceğin bir şey mi yoksa olaylar mı o şekilde gelişti yoksa hayırsever aile de mi bu döngüleri yeni fark etti?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Matta 24
      22 O günler kısaltılmamış olsaydı, hiç kimse kurtulamazdı. Ama seçilmiş olanlar uğruna o günler kısaltılacak.

      Doğal işaretler ve günlerin kısalması dolayısı ile artık zamanının geldiğine inanıyorlar.
      2015 - 5 dakika
      2016 - 9 dakika
      2017 - 11 dakika
      2018 - 14 dakika
      Her sene tam yıl bu kadar dakika kısaldı ve kısalmaya devam ediyor. Dijital, internet saatleri ile bunu takip edemezsiniz çünkü sürekli güncelleniyorlar. Manuel saatlerde bunu yakalarsınız! Bu sene 18 dakika kısa olması mümkün, yani her ay 1 dakika civarı.

      Sil
    2. Enki bu zaman kozalaklı hangi fenomenden dolayı?

      Sil
    3. Karmaşık bir düzenden dolayı. Buna ancak bir kitapla açıklık kazandırabilirim, burada 2 satırlık yorumla değil.

      Sil
    4. enki,bir yıldaki toplam ne kadar dakika kısalmasından sonra olayın meydana gelmesi bekleniyor ? mesala senede 2 saat kısalma olduktan sonra falanmı?

      Sil
    5. Bunu kimse tam olarak bilmiyor. Buradaki tek işaret bu kısalma olayının başlamış olması ve oldukça barizleşmesi. Anladığım kadarıyla bu kısalma katlamalı olarak artmaya başlıyor ve artık gizlenemeyecek bir duruma geliyor.

      Sil
    6. Sona yaklaştığımız buradan ortaya çıkıyor. Artık gelenin ne olduğunu bildiğimiz için gelene hazırlanıp beklemekten başka birşey yok. Eğer afetten sağ kurtulup yolumuza devam edersek toplumun yeniden kuruluşuna şahitlik edeceğiz.

      Sil
  54. Yani zamanın bu kadar yakın oluğunu?

    YanıtlaSil
  55. Enki ortaçağ zamanı bu olay yaşandı demiştin. Ama o zamana ait resimlerde insanlar halsizlikten yerlere dökülmüştü ayrıca veba maskeleri. Acaba onların işlevi başka bir şey mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı olayda neyden dolayı takman gerecekse ondan! Temiz hava alma çabası! Yoksa akciğerlerinde iltihaplar oluşup kısa sürede solunum yetmezliğinde ölürsün. Ciğerlerinde kendi kanında boğulacaksın. Ki hayatta kalanların çoğunuda bu bekliyor.

      Sil
  56. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  57. Enki incilde manna beyaz bir mantar türü deniliyordu felaket sonrası mantar mi yiyeceğiz manna konusunu oldukça merak ettim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    2. gökten yiyecek yağması fenomeni ne idi merak ettim kesinlikle bu olay ile bir alakası olmalı gökyüzünden hayvan yağması gibi benzer bir şey olmalı

      Sil
    3. Bulunduğun ortama göre değişken bir durum bu. Her mantarada balıklama atlanılmaması gerektiği ve hangisinin yenilebilir olduğunu önceden öğrenmek gerekiyor!!

      Sil
  58. Enki kubbenin tepesinde saf Sudan bir buz var ve ay onun yansıması demiştin. İnsanları etkileyen şeyin ayın kendisi(yansıması değil) olduğunu söylemiştin. Peki kadınları da etkileyen şey atın kendisi mi yansıması mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hepinizi etkileyen şeyler, daima göremediklerinizdir. Gördüğünüz yansımalar sadece ışığın merkezinde neler olduğuna işarettir.

      Sil
  59. Bu felaketten benim hayatta kalmam imkansız ve umarım sizler başarabilirsiniz ki ben doğa kanunlarına göre gelmemeliydim neyse ... Sizlerden tek isteğim ne pahasına olursa olun hayatta kalın. Bir çok televizyon programlarında 4 5 yıldır hayatta kalma programları yapılıyor ve neler yapabileceğinizi öğretiliyor zaten bunlar birer hazırlık evreleri... Koyunlar çay eşliğinde bu programları izleyerek mastürbasyon yapıyorlar

    Küçüklüğümden beri Osmanlı'nın kurtuluş Savaşı'nın birer balon olduğunu inanıyordum ama bir türlü kafamda kuramıyordum ve her şeyin birer yalan olduğunu son beş yıldan beri anlamış durumdayım... Bir şey sürekli tekrarlanırsa ve gözününde olursa o bir yalandır diye düşünüyorum

    Ekonomik sistemin açıklarından faydalanarak W. Buffett Soros vs vs faydalanmıştır diye düşünüyorum .

    Lütfen ama lütfen hayatta kalıN... Özellikle bu sene yağmur şimşek yıldırım oldukça şiddetli ve ürkütücü ve yakın akrabamı yıldırım düşmesi sonucunda kaybetmiştim

    Umarım hayatta kalmayı başarırsınız

    YanıtlaSil
  60. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  61. Enki bildiğin güncellenmeyen bir saat sitesi var mı?

    YanıtlaSil
  62. 1-Tropikal iklimin bitkileri, meyveleri, ağaçları öğrenilmeli. Nerede ne ekilirse ne zaman ne kadar yetişir? Ne yenir, ne yenmez bunlar öğrenilmeli. Tohumlar ve çekirdekler hakkında bilgi sahibi olunmalı ve nasıl muhafaza edileceği bilinmeli.

    2-Yırtıcılardan nasıl korunulacağı bilinmeli.

    3-Ev, kulübe, sığınak, barınak, tünek yapımları öğrenilmeli ve gerekecek malzemelerin bilgisine hakim olunmalı.

    4-Yay-mızrak-sapan tarzı silah kullanımları öğrenilmeli, savunma-saldırı-avlanma için. Tuzak yapımı bilgisine sahip olunmalı.

    5-Bir savunma sanatında mümkün olduğunca ilerlenmeli( diğer insanlara karşı).

    6-Ölü hayvanlar en iyi nasıl değerlendirilir, kemikleri/derisi/eti nasıl kullanılabilinir bilinmeli. Yaşayan hayvanlardan da su/yemek bilgisi edinilebilmeli( fillerin iki su kaynağı arasında rota çizmesi ve bu rotanın izlenmesi vs).

    7-Göz bozukluğu olanlar metal içermeyen çerçeveli gözlüklerden birkaç tane yedek bulundurmalı.
    Tedavi edilebilecek her türlü hastalığın tedavisine en kısa sürede başlanmalı.

    8- Kırık/çıkık/ezilme/çatlama/kesik/yarık kısacası vücudun nasıl kısa ve uzun vadede tamir edilebileceği bilgisine sahip olunmalı.

    Aklıma geldikçe ekleyeceğim. Üzerinde çok detaylı düşünmeden kabaca yazdım. Kaçılabilecek yerleri düşünürken aklıma tohum depoları geldi. Tohum depolarının bulunduğu yere yakın alanlar seçilebilir. Jeolojik olarak en sağlam kıta Avrupa deniyor. Depremden korunmak için Avrupa üzerine yoğunlaşılabilir ve mümkün olduğunca kıyıdan uzakta olmalı.

    Manyetik kutuplar yer değiştirecekse önceki döngüden kalan elektrikle çalışan aletler çalışır konuma geçebilecekler tabii tek parça kalırlarsa. Ayrıca hep gündüz olacağı için yıldızlara bakıp yön bulma şansımız da yok.

    YanıtlaSil
  63. Doğal hayata geçilmeden önce bir yere mutlaka sığınılmalı(mağara gibi). O sırada besin erzağı olarak ne alınabilir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sence ne alınabilir? Burada neylerden bahsediyoruz? Düşün ve onları yaz!

      Sil
    2. Yazıyı tekrar tekrar okuduğumda bu afetin 7 gün sürdüğünü anlıyorum. 7 günden sonra zaten Wild life olayı olacak. Yani yiyeceklerin 7 gün idare etmesi yeterli. Ayrıça göğe çekilme alayında yukarı doğru yerçekimi gibi bir şey mi olacak?

      Sil
  64. 2012 den beri dünyada aslında hiçbir şeyin değişmiyor olduğunu, sadece aynı şeylerin yeni makyajlarla sunulduğunu fark etmedinizmi? Aynı devlet başkanları, aynı para politikaları ve aynı teknoloji ile devam ediliyor. Ekonomiksel ve matematiksel açıdan "en geç" 2017 yılında küresel bir buhran yaşanması gerekiyordu. En az 30 ülkenin iflas etmiş olması ve 18 bölgede savaş çıkması gerekiyordu fakat hiçbiri olmadı ve olmuyorda. Ülkeler borçlarını kapatmak yerine dahada borçlanma yoluna gidiyorlar ve kimse onlara dur demiyor. Tam olarak ipin ucu kaçırılmış şekilde bir gidişatta ilerleniyor ve kimse bunun ne zaman duracağını artık bilmiyor.....

    Peki Neden???

    Çünkü artık hiçbir önemi kalmadı...... artık sadece bekleniyor.....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enki hayırseverler kendileri nüfus azaltıcı yapmış olsalardı yine bu afet olmak zorunda olur muydu yani bu afet insan sayısıyla mı bağlantılı yoksa bu doğal bir döngü ve tam İnsanlar çok ürediğinde denk gelen bir fenomen mi?

      Sil
    2. Aslında 2012den sonra her şeyin tekrar ettiği hissine kapılmıştım. Zaten bir kaç sene önce artık uzatma turlarını oynadığımızı düşünmüştüm. Bu histe beni bu bloğa çeken şeydi.

      Sil