Son zamanlarda etrafıma bakınca koyunlarda dikkatimi çeken özel bir durum var. Sanırım çoğunuz bunu görüyorsunuz, farkındasınız ve biliyorsunuzda - ancak kendinizde aynı koyuno-sapien ailesinden olduğunuzdan verdiğiniz tepki aynı: umursamazlık!
Peki neymiş bu ortada kıçı açık gezip "yokmu beni düzecek biri" diye bağıran bir dişi gibi gezen net görüntü? Tabiki UYUŞUK HALK!
Hayırseverlerin koyunlara sunduğu "mutluluk" iksirlerinin kullanım miyadının dolduğu artık açık ve net olarak ortada. Peki nedir bu mutluluk iksirleri? Tabiki nikotin, alkol, tuz ve şeker hemde çooook şeker. 1950 lerden beri bu uyuşturucular sayesinde koyunlar mutlu köleler olarak hayatta tutuluyor ve fazla taşkınlık yapmadan çalışıp aldıkları kredileri ödemeleri sağlanıyordu. Buda toplumun işlevsel olarak ayak durmasına olanak tanıyordu.
İlk uyuşturucu dozunun işlevini yavaşça kaybetmesinin ardından hayırseverler bir üst doz olan sentetik uyuşturucuları 1970 lerin sonunda işleme soktular. Bunlar hazır kahve (sentetik kafein), asitli içecekler (yüksek şekerli mısır şurubu), diyet içecekler (sentetik şeker) ve SSGI (Selektif Serotonin Gerialım İnhibitörü) anti depresant ilaçlar. Serotonin neydi hatırlayalım: insanda mutluluk, canlılık ve zindelik hissi veren bir nörotransmitter. Eksikliğinde depresif, yorgun, sıkılgan bir ruh hali görülür. Peki buna göre SSGI ne olarak adlandırılmalı? Anti-Mutluluk hapı?! SSGI ilaçlarına ek olarak Benzodiazepin (Benzo) sunuldu, bunun özellikleri ise: hipnotik sedatif (uyku-uyarmayan), anksiyolitik (anti-anksiyete), antikonvülzan, kas gevşetici ve amnezik eylem sonucu bir nörotransmitter olan gamma aminobütirik asit (GABA), etkisini artırır.
Basitçe bakmak gerekirse.... Canabis içildiğinde vücuttaki şeker eksikliği kafayı güzelleştirir ve bu etkiyi ortadan hızlıca kaldırmk içinde çok şekerli bir içecek kullanılırak vücuda eksilen şeker geri verilir ve sistem tekrar normalleşir. Peki bu şeker takviyesinden sonra kurban ne yapar? Tabiki bir tane daha sarar! Hayırseverlerin koyunlara sunduğu bu uyuşturucularda farklı değil. Önce yüksek dozu alıyorsunuz, sonra anti-doz yapıyorsunuz ve bu döngüyü tekrarlayıp hayatınızı böyle devam ettiriyorsunuz. Düğmeye bas mutlusun ve düğmeye bas mutsuzsun - Süpeeeerrrr, tüm kontrol sende minik koyuncuk!!! Lütfen geberin ve gidinnnnnn....
Çocukken hatırlıyorum, almancılar gelirdi ve yanlarında Mars Twix tarzı çikolata barlaarı getirip etraftakilere dağıtırlardı. O zamanlar bakkalda sadece tadelle falan vardı. O züper şekerli avrupa çikolatalarından yediğim ilk zamanıda hatırlıyorum.... nasıl bir lezzetti o, mmmmmmm. Gerçekten, bir kere ondan yedikten sonra doğal fındık ezmesi ve doğal kakao ile yapılan yerli çikolatalar sanki çöp gibi geliyordu. Çünkü onlarda bildiğimiz lezzetin aşırısı vardı ve yediğimiz zaman sanki allah katına çıkmış peygamber gibi huşuya varıyorduk. Peki şimdi aynılarınıı yediğinizde neden o eski çocukluk anılarınız canlanmıyor? Neden o eski lezzeti bulamıyorsunuz? Cevabı basit, aşırı sentetik şekerden dolayı sinirleriniz uyuştu ve artık reaksiyon göstermiyorlar. Yani artık ne kadar yerseniz yiyin, o eski huşu olmayacak - gitti ve bitti!!
İşte bu öforik lezetlerin sunduğu mutluluk hissinin yok olması ile beraber gelen şeyde depresyon, yani mutluluk eksikliği. Hayırseverlerin bir sonraki yeni uyuşturucu dozuna kadar alkol ve tütüne zam yapmaları onlara ulaşımı frenledi. Yani koyunlar artık en azından düşük miktarda elde edebildikleri uyuşturucularını ellerine aldıklarında minikte olsa bir öfori yaşayacaklardı. Yeni uyuşturucu ise tabiki sanal ve dijital, yani maddesel bile değil - lütfen söyleyin bu dahice değilmi? Bu deha bir saygı duruşunu hak etmiyormu? Onca masrafla kaynak kullanıp şeker üretip koyunları uyuşturmak yerine artık onları tamamen sentetik gıdalarla besleyip, dijital olarak uyuşturacak ve tüm o doğal kaynaklardan gelen gıdaları aklını kullananlara bırakacaksınız!!!
Hmmmmm lezizzzzz!
Taze ve donmuş "taze"
Sabah gevrekleri
Konserve gıdaları
Yiyin bu çıtır çıtır süper baharatlı toksik çöpleri..... Yiyin ve geberin.
Hayırseverler her köşebaşına açtırdıkları fast-food zincirleri ile korumasız sokak kediciklerini tıpkı sizin evinizdeki kediyi beslediğiniz gibi kedi-maması denebilecek çöple besleyecekler. Kurutulmuş ve sentetik olarak işlenmiş şeylerle. Selüloz gibi mesela..... ovvv bakın nasılda çıtırrrrr çıtırrrrrrrrrrr, yanındada özel mısır şekerli, soya yağlı sosu ve gizli baharat karışımıda varrrrr - vooaaaaaaaa..... cennetteeeeyiiiimmmm.
Güzel ve doğal aynı zamandada lezzetli bir yemekmi istiyorsunuz? O zaman bunun için çaba sarfetmek zorundasınız, çünkü bildiğiniz gibi hemen olmuyor. Koyunlara herşey anında sunulduğundan, hepsi sadece sanki filmin sonunu seyreden salaklar gibi o "vaaayyyy buymuş haaa" etkisinin olmasını hemen o anda bekliyorlar. Tüm bu koyunlar bu acelecilikleri yüzünden hayatın aşamalarını unutuyorlar. 15TL ye hemen bir McMenümü yoksa kendi başınıza tek tek satın alıp hazırlamanız gereken fırında etli patatesli bir yemekmi?
İşte yedikleri şey tam olarak bu!!!!
Japon bilim adamları insan dışkısındaki proteinleri kullanarak ‘biftek’ üretmeyi başardı. Okayama Laboratuvarı çalışanı Mitsuyuki İkeda, Tokyo Kanalizasyon İdaresi’yle birlikte yaptığı çalışmalarda, kanalizasyon birikintilerinin çok yüksek oranda protein barındırdığını keşfetti. Proteinlerin özütlenerek gıda üretiminde kullanılabileceğini düşünen İkeda, özütlenen proteinleri sentezledikten sonra, rengi ve tadı geliştirmek (yani değiştirmek) amacıyla gıda renklendiricileri ve soya proteini kullanarak yapay et üretti. Düşük yağ oranı nedeniyle gayet sağlıklı olduğu düşünülen yapay etin tadı, deneklere göre sığır etine benziyor.Yukarıda yazanı iyi okudunuzmu? Boka onca baharatı ve aromayı koyunca tadının ete benzediğine inanmayı seçmiş deneklerin, sırf tadı yüzünden yediklerinin aslında gerçekten bok olduğunu görmezden gelmeleri koyunların hayalperestliğinin ve uyuşuk sinir ucu alıcılarının yeni bir doz arayışının eseridir! Boka ne koyarsanız koyun, nasıl renklendirip tadlandırırsanız tadlandırın, sonuç olarak bok olduğunu bile yemeyecek kadar kafanız çalışıyordur! DEĞİL Mİ? Tabiki tüm fast-food bundan üretiliyor demiyorum ama kaynak tüketimine bakarak varış yerinin neresi olduğunu görmek pek zor değil. Sizce hayırseverler bu bilim adamını ödüle boğmalımı???? Nobel ödülünü dahi almalı aslında.....
Ve bu beyin hücreleri körelmiş koyunlar bu tarz filmleri bilim-kurgu sanıyordu! Savaşlarda yaşanan açlıklar esnasında insanların açlık yüzünden ne vahşilikler yapabildiğini hatırlamak isteyen????
"Peki ENKI gerçek yaşamada nasıl olacakta senden bunca küfürü yemeden yaşayacağım? Dışarıda yemek evde hazırlayıp yemekten daha ucuz!!!".... diye ağlayan koyunları duyar gibiyim. Bakın koyuncuklar eğer gerçek gıda için çalışıp para kazanmanın yollarını bulamıyorsanız, o zaman zaten hayatta kalma yolunda pes etmişsiniz ve bir BABA nın gelip sizi beslemesini dilemektesinizdir. Daha önceleri ne diyordum: "Eğer kendi hayatınızla ilgili kararları başkasının vermesine imkan verirseniz, o da sizinle ne yaparsa bunu hak ettiniz demektir!".
Gerçek bir öğün örneği: 250Gr kuşbaşı et, 1kg patates, 1 soğan, 2 domates, tuz ve karabiber. Maliyet: 20TL!! Patatesi yıkayıp soydunuz ve küp küp kesip cam tepsiye yaydınız, ardından soğanı soyup doğradınız ve patatesin üzerine yaydınız, ardından 2 domatesi rendelediniz ve üste yaydınız, şimdide etleri dizdiniz ve tuz ve karabiberi üstüne hafif bir bilek hareketi ile serptiniz....
Şimdide bir güzel hepsini harmanlayıp 180C fırına verip 40dk beklediniz ve fırını kapatıp bir 30dk daha dinmesiniz beklediniz. Şimdi fırının kapağını açıp o leziz kokuyu aldınız ve afiyetle yemeden önce masanızı hazırladınız ve tabağınızın başına oturup eserinize baktınız...... Nasıl hissediyorsunuz? Yemeden mutlu? Yedikten sonra mutlu? Yada her ikisi?!!! İşte koyunların hayatındaki eksik yap-boz parçasıda bu: o anları yaşamıyorlar ama yinede sonda elde etmeleri gerekeni en başta elde ediyorlar. Bu yüzdende yapay ve sentetik bir yaşamda ölmeyi bekliyorlar, belkide bunu hakediyorlar.
Gidin ve kuytu bir yerde şu aciz varlığınıza ailece bir son verin. Sadece geberin ve artık şu insanlığın yüz karası olmayın.
Heil Satan.....
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilNeden koyunlar bu kadar sorunlu.... Çünkü BECERİKSİZLER! Hiç bir beceriye saygı duymuyor ve hiçbir beceriyide öğrenmeyi denemiyorlar. Ki tüm zevk ve mutluluğa giden yolun beceriden geçtiğini unutuyorlar. Club a gidip bir bayana VIP masa teklif etmek ve ardından yatağa atacağını zannetmek bir beceri değildir, kendini kandırmayı denemektir. Esas beceri o VIP masada oturan bayanı WC ye giderken ayak üstü muhabbete yakalayıp telefonunu almaktır! Ki bu beceri sizin neredeyse bedavaya vajinal cennete konmanızı sağlar. Fakat bu BECERİ doğduğunuzda mı vardı yoksa onca hata ve ret aşamalarından sonramı edindiniz? Tabiki ZAMAN gerektirdi.
Silİşte koyunlar sizde bu beceriyi gördüklerinde sizden nefret edecek ama bir o kadarda sizden faydalanmak için etrafınızda elektronalar gibi kıpraşa kıpraşa gezineceklerdir.
Yemek pişirmek sadece makarnayı suya atmak tada yumurtayı tavaya kırmak değildir! Hepsi birer BECERİ işidir. Ya beceriyorsundur yada beceremiyorsundur. 2 kişi aynı anda aynı 2 tavaya 2 yumurta kırsın, daima birisi ötekinden farklı lezzette olacak. Neden böyle? NİYET!! Birisi pişirmek için zamanını harcıyor, diğeri ise pişsede yesem diye ACELE ediyorda ondan!
Hayattan zevk almak için BECERİ edinin - anahtar budur!
Dijital uyuşturucu konusuna değinmek istiyorum. Geçen sene ya da bu senenin başında idoser denilen dijital uyuşturucu hakkında bilgi edindim. Başta biraz korktum çünkü elimde potansiyel bir uyuşturucu tutuyordum. Sonra tepki videolarını izledim.İşte buna örnek. https://www.youtube.com/watch?v=oww4lLeBdh0 . Youtube da etkisi azaltılmış videolar var. Şöyle ucundan dinleyeyim dedim başım ağrımaya başladı ve bir daha açmadım. Hepsini dinleyenin kafasını düşünemiyorum. Sonra işin sistemini öğrendim iki kulağa ayrı frekans gönderip farkı kadar etki yapıyorsun.Buna binöral ses denir. Kanıtı burada https://tr.wikipedia.org/wiki/Binarual_ritmler. Bu teknoloji yeni değil 1839 da bulundu.
YanıtlaSilSaygıdeğer CIA de bu konu ile ilgilenmekteydi:
Silhttps://www.cia.gov/library/readingroom/docs/CIA-RDP96-00788R001700210004-8.pdf
Monroe Enstitüsünün bir geliştirmesi ile yola çıktılar ve zihin manipülasyonunu onca para ödemeden en ucuz şekilde yapmanın yolunu buldular.... Üzgünüm detaya giremem.
Enki, nezaman yeni yazıyı yazacaksınız?. Güneşin önünde saklanìlan birşeyden bahsetmiştiniz.SOHO projesi olabilirmi bahsettiğiniz şey.yörüngenin dışına tek bir şeyin çıkarıldığından yanılmıyorsam yazdınız.yeni yazıyı bir an evvel yazıverseniz keşke.
YanıtlaSilTekrardan merhaba.acaba cern in saklı amacı hakkındada bir yazı yazabilir miydiniz."sevgili moronlar.blogspot.com.tr" de cern hakkında bir yazıya denk gelmiştim.sizdende daha ayrıntılı bir aydınlatma yazısı gelirse şimdiden teşekkürler.ayrıca o blogda ilüminati,gizli öğretileri, hasat zamanı,30000 yılda bir gerçekleşen döngü ve bir üst basamağa ulaşma amaçları hakkında da yazılar vardı .Başta zırvalık gibi geldi bunlar ama sizin blogunuzla benzer konuları işlediği(ve hatta bazı yazıları matrixte kungfu kitabından alıntı olduğu) için gerçek olabilirmi diye sormak istiyorum sayın enki.
YanıtlaSilTekrar bir yazı yazacağım ancak, üzerine yazmayı düşündüğüm konuyu yayınlama konusunda henüz karar verebilmiş değilim.
SilCern soruna gelince, "yeryüzeyinde" portal açmak için kullanılan bir cihaz. Rahiplerin kontrolü altında yapılacak bir sözde uzaylı/iblis (kimine göre o kimine göre bu) saldırısının parçası olarak kullanılması planlanıyor. Bu yüzden Marvel ve DC Comics filmlerinin çekimleri bu kadar hız kazandı. Planların parçası öngörü olarak bu filmler vasıtasıyla yansıtılıyor.
İşin ilginç yanı, bu operasyon hilede olsa neyle karşı karşıya olunacağı gerçek! Açlık oyunlarındaki holografik trans-gerçeklik simülasyonunu hatırlıyor musun? İşte bu teknoloji şuan ellerinde mevcut.
Bahsettiğin blogdaki yazılar benim ilk blogum silinmeden evvel oradan arşivlenmiş yazılardır.
SilEnki Cernle ilgili dikkatimi çeken birşey var. Cernin girişinde Shiva heykeli var. Bilindiği gibi Shiva heykeli yok oluş tanrısıdır. https://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eiva Cern de yapılacak şeyin yok oluşa sebep olacağını düşünüyorum çünkü kuruluşlardaki logolar ve heykeller amacı ve düşünce şeklini temsil eder. Sormak istediğim bir şey var. Cern portalı nereye açıyor ve nasıl açıyor.
YanıtlaSilCERN portalı buradan yine buraya açıyor! Buradan olmayan birşeyin burada iken hayatta kalması imkansızdır. Her varlık kendi bulunduğu ortamın yaşam koşullarına göre adaptedir, bu yüzden denizlerde Yvlestka sürüleri gezmiyor ve herkeste halen rahatlıkla denize girebiliyor. CERN portalının nasıl açıldığını bilmenin sana ne yararı var?
SilShiva nın kozmik dans sembolizaysonu statik ve dinamik enerjilerin akışına işaret eder. Bu akış 5 prensibe sahiptir:
1) Yaratılış
2) Yok etme
3) Saklama
4) İlüzyon
5) Kurtuluş
Heykelde birçok sembolizasyon varken sen sadece bir tanesine odaklanmışsın. Shivanın ayağının altındaki Apasmara ne olacak? Ya Shivanın kol ve bacaklarındaki yılanlar? Ya peki Shiva nın başındaki kuru kafa?
Ali, bir daha düşünmeden yazdığın sorulara yanıt alamayacaksın!
Saygılar.Yanıtlarınız için teşekkürler Enki.eskiden olsa bu cevaplarınıza inanmakta güçlük çekerdim.lakin bir kere araştırmanın sorgulamanın akıntısına girdiğim günden beri işleyişteki bu gerçekleri yavaş yavaş sindirmeye başlıyorum.Eskiden bilimkurgu dediğim şeylerin (ve asla yapılamaz) diye düşündüğüm şeylerin bugün hayata geçirilmesini seyrediyorum ve mümkün olduğu kadar takip etmeye çalışıyorum.örneğin; kriyojeni teknolojisi ile insan dondurmaları, nanorobotlar ,Çin veya japonyada yapılması planlanan yeni hadron çarpıştırıcı (yeni ve daha büyük portal) ve özelliklede YAPAY ZEKA.yapay zeka ile ilgili haberler ve dizi/filmler gündemde çok yoğunlaştılar.hatta gelecekte kontrolden çıkabilecekleri senaryoları bile konuşulur oldu.belkide çoktan kendisinin farkında olan bir robot üretmiş olabilirlermi sizce enki?.yapay zeka hakkındaki saklı gerçekler hakkındada bilgileriniz varsa paylaşabilirmisiniz?(gerçekte yaşanacak bir thanos veya skynet saldırısı artık belkide mümkündür :-)
YanıtlaSilAntidepresanlar hayirseverlerin koyunlari donuna kadar soymak icin uydurdugu sahte plasebo ilaclardir bu zoloft ilk ciktiginda intihar oranlari %20 artmis amerikada
YanıtlaSilBazi arastirmalara gore ise antidepresanlar 1\3 tedavi 1\3 vucuda zarar 1\3 ise iyilestirici etki gostermistir
Surda cok saglam bir ceviri makale var okumanizi tavsiye edertm
http://noropsikiyatri.blogspot.com.tr/p/v-behaviorurldefaultvmlo.html
İlac sirketleri en cok parayi antidepresanlardan kaldirir kerizler ise cozumun kendilerinde olduklarini bilmezler psikiyatrk hastaliklarin buyuk bir cogu kisinin doganin dogal olan duzenine uymamasindan kaynaklanir(sosyal olmamak sedantif(hareketsiz yasam tarzi) ezik olmak (evrt eziklik fakirlik depresyonun ana beslenme kaynaklarindandir)